• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

2.4. ABSÜRT TİYATRO’NUN ÖZELLİKLERİ

“Absürd Tiyatro’nun ilke ve kuralları dondurulmuş, hatta belirlenmiş değildir.

Bu akım içinde saydığımız her yazarın, her sahneye koyucunun kendine özgü bir

50 Martin Esslin, “Brecht, The Absurd And The Future”, çev. Arzu Özyön, The Tulane Drama Review.

Vol. 7, No 4 (Summer 1963), s. 43.

51 Manuel L. Grossman, “Alfred Jarry and the Theatre of the Absurd”, çev. Arzu Özyön, Educational Theatre Journal, Vol. 19, No 4 (December, 1967), s. 473.

52 Şener, Dünden Bugüne, s. 298.

deyişi, bir biçemi vardır.”53 Bu sebeple bu bölümde Absürt Tiyatro’nun farklı araştırmacıların kendilerine göre saptayıp tanımlamaya çalıştıkları özellikleri verilecek ve bu özelliklerden hareketle yeni bir sentez oluşturulacaktır.

Jovan Hristic ise Absürt Tiyatro oyunlarının “olay örgüsünün psikolojik ya da toplumsal nedenselliğe bağlı olmadığını; karakterlerin psikolojik ya da toplumsal olarak belirlenmiş nedenlere bağlı olarak hareket etmediklerini”54 vurgulayarak Absürt Tiyatro’nun olay örgüsü ve karakterler bağlamında iki özelliğine değinmiş olur.

L. H. Quackenbush’ın “Absürt Tiyatro, Gerçeklik ve Carlos Maggi” adlı makalesi tiyatro tekniği açısından tanımlamaya ağırlık vermektedir:

Absürt Tiyatro biçimsiz varoluşçu varlıklar tarafından çarpıtılmış bir gerçeklik sunar.

Absürt Tiyatro düzenli toplumun mantıksızlığından sonuçlanan tutarsızlıklar ve yabancılaşma ile birleştirilmiş ekspresyonist tiyatro süreçlerinin doğal evrimini temsil eder. Yapısal olarak, oyun kişilerinin tekrarlayan, banal diyalog ve duyarsız rutini veya üretken olmayan eylemi izleyicinin kendi mantıksız varlığı konusundaki farkındalığını pekiştirir. Absürt Tiyatro oyunlarının çoğunda ne başlangıç ne de son vardır, ancak kendini tekrarlayan yapısına uygun düşen döngüsel bir diyalog sergiler.

Bununla birlikte Absürt Tiyatro aslında, teşvik eden ya da çözüme ulaştıran güçlerden yoksun, geleneksel yapıya meydan okuyan lineer bir yapıdadır. […] Ancak buna rağmen absürt, bir gerçeği ifade etme konusunda başarısız olmaz. Her izleyici gördüğü şeye kişisel bir yorum getirerek anlaşılmaz olanı yeniden değerlendirir ve ayıklar.55

Okur odaklı yöntemlerden ‘alımlama estetiği’ mantığı ile tanımlanan Absürt Tiyatro’ya ‘anlamsızlık’ yakıştırılmaz.

Paul Hurley ise Absürt Tiyatro’nun kullandığı bazı teknik özellikler üzerinde durur:

[…] Absürt Tiyatro olarak anılan çoğu oyun bir dizi açık tekniğe dayanmaktadır:

rasyonel karakter çiziminin bütün (ya da bütüne yakınının) yokluğu, ısrarcı biçimde tutarsız diyalog- genellikle oyunsu (ya da acı verici) bir şekilde klişelerle dolu; ve tamamen kaba güldürüyle ilgili durumlar. Alaycı etkiyi arttırmak için bu durumlar

53 Şener, Dünden Bugüne, s. 297.

54 Jovan Hristic , “The Theater of the Absurd: An Essay in Definition and the Yugoslav Variant”, çev.

Arzu Özyön, Books Abroad Vol. 46, Summer 1972, s. 359.

55 L. H. Quackenbush, “The Theatre Of The Absurd, Reality and Carlos Maggi”, çev. Arzu Özyön, Journal of Spanish Studies: Twentieth Century, Vol. 3, No 1 (Spring 1975), s. 62.

sıklıkla görünüşte normal aile gruplarının yaşadığı orta sınıf evleri ve apartmanları gibi geleneksel mekânlara aykırı olarak yapılandırılır.56

Hurley’in tanımı ise ‘durum komedisi’ni çağrıştırmaktadır.

Robert Geller’in kendine özgü tanımıyla, Absürt Tiyatro oyunları:

İçinde gerçeğe benzerliğin önemsiz olduğu, mekânların gerçeğin soyut temsilleri olduğu, diyalogların ve kelimelerin, yeni bir dil formuna şekil vermek ve birbirimizle konuşmak için başvurduğumuz klişeleşmiş teşebbüsleri çürütmek için kullanıldığı, izleyicinin ayırt edilebilir mantık ve düzen çerçevesinden yoksun öncelikli duyguları ile törenselliğe tepkide bulunmaya zorlandıkları oyunlardır.57

Geller bu tanımıyla bir anlamda Absürt Tiyatro’nun özelliklerini de kısaca özetlemektedir.

Absürt Tiyatro’nun kalıplaşmış biçim ve ilkeleri bulunmadığından, Sevda Şener’in bazı oyunların ortak özelliklerinden yola çıkarak, ancak dışsal/sosyo-politik gerçeği dikkate almadan saptadığı Absürt Tiyatro’nun bazı özellikleri ile Abdüllatif Acarlıoğlu’nun çalışmasında yer verdiği özellikler harmanlandığında ve bu özellikler, yukarıda adı geçen birçok araştırmacı ve teorisyenin Absürt Tiyatro tanımları ile birleştirildiğinde ortaya biçim ve içeriği de kapsayan Absürt Tiyatro özellikleri çıkmaktadır:

1. Absürt Tiyatro oyunlarında farklı bir olay örgüsü bulunmaktadır. Olaylar yerine durumların sergilendiği oyunlar döngüsel bir yapıdadır. Oyunların bu yapısı Absürt Tiyatro’nun temelinde yer alan yaşamın bir kısırdöngü olduğu fikri ile uyum/bütünlük içindedir.

2. Ayrıca oyunların açık uçlu ve yoruma açık oluşu Absürt Tiyatro oyunlarının ders ya da mesaj verme gibi bir amacı olmadığına dikkat çeker. Oyun sergilenir, izleyicilerden/okurlardan her biri istediği sonuca varmakta ve istediği mesajı çıkarmakta özgürdür.

3. Absürt Tiyatro da olaylar yerine durumların sunulmasından da anlaşıldığı üzere oyun kişileri çok küçük eylemlerde bulunurlar, hatta birçok oyunda kişiler tamamen bir eylemsizlik içindedirler.

56 Paul J. Hurley, “France and America: Versions of the Absurd”, çev. Arzu Özyön, College English, Vol. 26, No 8 (May, 1965), s. 634-635.

57 Geller, “The Absurd Theater: No Taste of Honey, But-”, s. 702.

4. Karakter derinliğinden yoksun; Aristoteles Tiyatrosu’ndaki “kahraman”

figürleri yerine sıradan insanı temsil eden oyun kişilerinin özellikleri ve adları çoğu zaman belli değildir. Böylece izleyici/okuyucu oyun kişileri ile özdeşleşemez.

5. Kişilerin isimleri gibi absürt oyunlarda yer ve zamanın da belirsiz olduğu veya bizim bildiğimiz anlamda haritada yer alan herhangi bir yere ve bilinen zaman algısına işaret etmediği gözlenir.

6. Absürt Tiyatro oyunlarında dilin bir iletişim aracı olmaktan çok iletişimsizliğe yol açtığı kesik/kopuklu ve anlamsız diyaloglar üzerinden verilir. Bu nedenle sözcüklerin iletişim kurmada yetersiz kaldığı Absürt Tiyatro oyunlarında sahne/görüntü dilinin önem kazandığı; sahnedeki her şeyin işlevsel olarak kullanıldığı görülür.

7. Kullanılan dilin, anlamsız diyalogların neden olduğu insanlar arasındaki iletişimsizlik Absürt Tiyatro oyunlarının en belirgin temaları arasındadır.

İletişimsizlik beraberinde yalnızlık, yabancılaşma gibi temaları da getirmektedir. Bunların yanı sıra ölümün kaçınılmazlığı ve zamanın yıkıcı etkisi gibi temalar da Absürt Tiyatro’da sıkça ele alınıp işlenen temalardandır.

8. Aristoteles Tiyatrosu’nda olduğu gibi gerçeğe ayna tutularak her şey bire bir yansıtılmaz, aksine Sevda Şener’in de vurguladığı gibi “gerçeğe prizma tutularak” gerçek parçalanır, çarpıtılır ve sonuçta ortaya çıkan yeni bir gerçektir.

9. Gerçeğin çarpıtılması fikri komedya ve tragedyanın iç içe geçtiği ve Absürt Tiyatro’da sıklıkla kullanılan kara güldürü türünü ve grotesk öğeleri akla getirir.

10. İçerik olarak ise Absürt Tiyatro’da insan yaşamının anlamsızlığı vurgulanır. Çünkü bir insanın hayatın ölümle sonlanacağını bile bile yaşamaya devam etmesi anlamsızdır. Ancak hayatın devamı absürdün devamı için şarttır, hayat ölümle sonlandığında absürt de doğal olarak sonlanacaktır. Ancak doğal olmayan intihar absürt için bir son ya da çözüm değildir.

11. İki insanın tanışıp evlenmeleri ya da anne-babamızı kendimizin seçememesi gibi hayatın temelinde var olan hayatî önem taşıyan ancak rastlantısal edimlerin de işaret ettiği gibi rastlantı ve ayrıca düş (absürtte

gerçek hiçbir zaman bizim algıladığımız gerçek olmadığına göre) absürdü besleyen kaynaklar arasındadır.58