• Sonuç bulunamadı

1.2. Şehrin Kentsel Dokusu

2.1.3. Poligami (Çok Eşlilik, Teaddüd-i Zevcât)

Bir kişinin aynı anda birden fazla kişiyle evli olmasına “poligami” denmektedir. Bu terimin tanımında cinsiyet farkı gözetilmemiştir. Bir kadının birden fazla eş alması durumuna “poliandri”, bir erkeğin birden fazla eş almasına ise “polijini” denir.521Kadının, aynı anda birden fazla eşle evlenmesi hemen hemen hiçbir toplumda yaygınlık kazanmayıp, pek çok toplumda rastlanan durumun daha çok erkeklerin çok eşli olması522 dolayısıyla polijini yerine poligami terimi yaygın olarak kullanılmaktadır.

Yahudilik ve Hristiyanlıkta ilk başlarda hukuken bir engelle karşılaşmayan çok eşlilik, Yahudilerde XI. yüzyılda alınan bir kararla yasaklanırken, Hristiyanlarda önce Jüstinyen döneminde (527-565),523ardından XII. yüzyıldan sonra kilisenin aldığı kararlarla yasaklanmıştır. Ancak bu fiili olarak çok kadınla beraberliği engelleyememiştir.524 İncelediğimiz dönemde Ayıntab şeriyye sicillerinde yer alan 27 evli gayrimüslim erkeğin terekesine bakıldığında bunların sadace ikisinde iki eşten bahsedilmekle birlikte bunların ilk eşlerinin ölmesi nedeniyle,525 hepsinin tek eşli olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla XIX. yüzyılda Ayıntab’da yaşayan gayrimüslimlerde poligami olayına rastlanmadığı anlaşılmaktadır.

Müslümanlarda ise İslamiyet’in gerekli şartlarına526 riayet edilmesi durumunda dörde kadar eş alınabilmesi, yanlış olarak Türklerde de çok eşliliğin yaygın olduğu izlenimini doğurmuştur.527 Oysa İslamiyet’te çok eşlilik teşvik edilmemekle birlikte dört eşle sınırlandırılmıştır. İslam dini, bunun bir emir değil bir izin olduğunu, hastalık gibi

521 Berrin Eyce, “Tarihten Günümüze Türk Aile Yapısı”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler MYO

Dergisi, (4), 2000, s.225

522Melek Öksüz, “18. Yüzyılın İkinci Yarısında Trabzon Kadı Sicillerinde Aile Kurumunun Oluşumuna Yönelik Kayıtlar”, Karadeniz Araştırmaları Dergisi, (7), 2005, s.54

523Abdurrahman Kurt, Bursa Sicillerine Göre Osmanlı Ailesi (1839-1876), Ankara: Sentez Yayıncılık, 2013, s.108

524Ahmet Tabakoğlu, “Osmanlı Toplumunda Aile”, Sosyo-Kültürel Değişme Sürecinde Türk Ailesi, C.1, Ankara: Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu, 1992, s.93

525GŞŞ, No: 147, s.248,250

526Kuran-ı Kerim’de bu durum şu şekilde ifade edilmektedir: Ve eğer yetimler konusunda adalete riayet edemeyeceğinizden korkarsanız, o takdirde hoşunuza giden (size helâl olan diğer) kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Fakat eğer (onlara da) adaletle davranamayacağınızdan korkarsanız o zaman bir tane ile veya elinizin altındaki sahip olduklarınızla (cariyelerinizle) yetinin. İşte bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur. Bkz. Nisa Suresi, 3. Ayet

durumlarda ve birinci eşin rızasıyla mümkün olabileceğini belirtmiştir.528 Ayrıca çok eşlilik, yaygın bir uygulama olmadığı gibi Türk toplumunda saygıyla da karşılanmamıştır. Bazı bölgelerdeki Türk topluluklarında hemen hemen hiç rastlanılmadığı gibi, Osmanlı Dönemi Anadolusunda da dar bir kesime has kalmıştır.529 XVI. yüzyılın sonlarında Osmanlıyı ziyaret eden Alman Protestan papazı Salomon Schweiger de bu durumu tespit ederek, “Türkler ülkelere; karıları da onlara hükmeder. Türk kadınları kadar gezen, eğleneni yoktur. Aynı şekilde çok karılığa da rastlanmaz. Herhalde bu işi denemiş dert ve masrafa neden olduğunu anlayıp vazgeçmişler.” demektedir.530

Osmanlı’da çok eşliliğin yaygın olmadığını tespit eden en önemli ve gerçeğe en yakın bilgileri veren belgeler şüphesiz tereke defterleridir. Tereke defterlerinde ölen erkeğin kaç eşi ve çocuğu olduğu teker teker kaydedilmiştir. Bu kayıtlardan anlaşıldığı üzere genel olarak Osmanlı toplumunda yaklaşık %5-%10 arsında çok eşliliğe rastlanılmaktadır.531 Bu durumu, konu üzerinde yapılan birçok çalışmada da görmek mümkündür.532

Ayıntab ile ilgili 1839-1876 yılları arasında incelediğimiz sicillerde 180 evli erkeğe ait tereke kaydı bulunmaktadır. Kayıtlardaki veriler değerlendirildiğinde evli 180 erkekten 151’inin (%84) 1533, 26’sının (%14) 2534 ve 3’ünün de 3 (%2) eş almış olduğu

528 Öksüz, “18. Yüzyılın İkinci Yarısında Trabzon Kadı Sicillerinde Aile Kurumunun Oluşumuna

Yönelik Kayıtlar”, s.54

529Ortaylı, Osmanlı Toplumunda Aile, s.107

530Ortaylı, “Osmanlı Toplumunda Ailenin Yeri”, s.75; Orhan Türkdoğan, “Türk Ailesinin Genel Yapısı”,

Sosyo-Kültürel Değişme Sürecinde Türk Ailesi, C.1, Ankara: Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu,

1992, s.54

531M. Akif Aydın, Türk Hukuk Tarihi, s.291

532 Barkan’ın çalışmasında, 1516 yeniçerinin sadece 109 tanesinin yani %7’sinin çok eşli olduğu görülmektedir. Demirel, Gürbüz ve Tuş’un çalışmalarında, 981 erkekten sadece 94’ü yani %9,59’u çok eşlidir. Özdeğer’in XVII. yüzyılda Bursa’yı konu alan çalışmasında, 1.092 erkekten sadece 51’i yani %4,5’i çok eşlidir. Yine Bursa’yı konu alan ve bu çalışmayı da kapsayan Tanzimat Dönemine ait Kurt’un çalışmasında, 361 erkekten sadece 8’i yani %2,2’si çok eşlidir. Bkz. Ömer Lütfi Barkan, “Edirne Askeri Kassamı'na Ait Tereke Defterleri (1545-1659)”, Belgeler, 3(5-6), 1968, s.14; Ömer Demirel ve diğerleri, “Osmanlılarda Ailenin Demografik Yapısı”, Sosyo-Kültürel Değişme Sürecinde Türk Ailesi, C.1, Ankara: Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu, 1992, s.102; Hüseyin Özdeğer, 1463-1640 Yılları Bursa

Şehri Tereke Defterleri, İstanbul: Bayrak Matbaacılık, 1988, s.50; Kurt, a.g.e., s.117

533 Tereke kayıtlarında altı kişinin çocuğu olmasına rağmen eşlerinden bahsedilmemiştir. Bu kişilerin çocuğu olduğundan ya eşlerinden boşanmışlar ya da daha önce eşleri ölmüştür. Bu nedenle bu kişiler de tek eşli olarak kabul edilmiştir. Ayrıca dört kişiye ait tereke kayıtlarında iki eş kaydedilmişse de bu eşlerden birinin ölü durumda olduğu anlaşılmaktadır. Kayıtların bir kısmında çocukların büyük olanları ölen eşten, küçükleri hayattaki eşinden, bir kısmında da çocukların tamamı ölen eşten olduğundan dolayı eşlerinin ölümünden sonra yeniden evlendikleri anlaşılmakta ve bu kişiler de tek eşli olarak kabul edilmektedir. GŞS, No: 144, s.95; GŞS, No: 145, s.121; GŞS, No: 146, s.18, 141, 196; GŞS, No: 147, s.145; GŞS, No: 148, s.85, 197, 205, 265;

görülmektedir. Bu veriler 180 Müslüman erkeğin, toplam 212 kadınla evli olduklarını göstermektedir. Aşağıda kişilerin servet durumuna göre eş sayıları verilmiştir. Tanzimat Dönemi’nde yaşanan enflasyondan dolayı tablolardaki servet dilimi oluşturulurken, onar yıllık periyotlardaki servet ortalamaları dikkate alınmıştır.535

Tablo 7: Kişilerin Servet Durumuna Göre Eş Sayıları536

Servet Dilimi Tek Eşli İki Eşli Üç Eşli TOPLAM

Çok Düşük 99 12 0 111 Düşük 26 3 0 29 Orta 8 2 1 11 Yüksek 4 1 0 5 Çok Yüksek 16 8 2 26 TOPLAM 153 26 3 182 Oranları %84 %14 %2 %100

Bu verilere bakıldığında, %16 olan çok eşlilerin oranı, Osmanlı toplumunun genel ortalamasının üzerinde olduğunu göstermektedir. Ancak konu biraz daha irdelendiğinde oranın yüksek çıkmasının bazı gerekçeleri olduğu tespit edilmiştir. Öncelikle bu konuda yapılan çalışmalarda, birden fazla eşle evlilik ile servet arasında doğrudan bir bağın olmadığı söylenmektedir.537Özellikle tabloya bakıldığında görüleceği gibi iki eşli olanların yaklaşık yarısı en alt gelir grubu içerisinde yer almıştır. Üç eşli olanların ise biri orta ikisi yüksek gelir grubu içerisindedir. Ayrıca gelir seviyesi yüksek olan 26 kişi içerisinde 16 kişi tek eş almayı tercih etmiştir. Öyleyse gelir durumu ile eş sayısı arasında kesin bir paralellik olduğu söylenemez. Ancak, gelir seviyesi yüksek olan kişilerin din ve hukuk kuralları çerçevesinde birden fazla eş almak konusunda daha rahat oldukları, yine tablodan anlaşılabilmektedir.

Çok eşli olanlarla ilgili bir diğer husus da bu kişilerin Osmanlı toplumunda, el-hac, seyyid, şerif, efendi, çelebi, şeyh, ağa, bey ve paşa gibi itibar sahibi olan kişiler

534Kayıtlarda iki kişinin üç eşi olduğu görülmesine rağmen bu eşlerden birinin ölmüş olduğu anlaşılmıştır. Kişilerin aynı anda üç kişiyle mi evli oldukları veya eşleri öldükten sonra mı ikinci eşi aldıkları tespit edilemediğinden bu kişiler iki eşli olarak kabul edilmiştir. GŞS, No: 145, s.33; GŞS, No: 146, s.30

535Bkz. Bu çalışmanın “Ailelerin Ekonomik Durumları” başlığı

536İlgili tereke kayıtları: GŞS, No: 144; GŞS, No: 145; GŞS, No: 146; GŞS, No: 147; GŞS, No: 148

537 Tabakoğlu, “Osmanlı Toplumunda Aile”, s.93; Ahmet Tabakoğlu, Türk İktisat Tarihi, İstanbul: Dergâh Yayınları, 2003, s.152

olduğudur.538 Ayıntab ile ilgili terekelere bakıldığında çok eşli olanların birçoğunun bu ünvanlara sahip olduğu anlaşılmaktadır.

Yukarıda ailenin tanımı yapılırken, ailenin anne-baba ve evlenmemiş çocuklardan oluştuğu belirtilmişti. Bu tanımlamadan ailenin tam olarak oluşmasının, çocuğun olmasıyla mümkün olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Özellikle ataerkil toplum yapısının özelliğinden dolayı, soyun devamı açısından erkek çocuk son derece önemlidir ve bu durum Türklerde de aynı şekilde geçerli olmuştur.539 Bu yüzden tereke kayıtlarına bakarak çok eşle yapılan evliliklerden hangilerinin çocuğa özellikle erkek çocuğa sahip olma gerekçesiyle yapıldığı anlaşılabilmektedir. Bunu tablo halinde sunacak olursak çok eşli ailelerden çocuk sahibi olmak için birden fazla eşle evlenenlerin durumu şöyledir:

Tablo 8: Servet Dilimine Göre Çok Eşlilerin Eş ve Çoçuk Sayıları540

Servet Dilimi

Eş Sayısı Çocuk Sayısı Toplam Terekesi

Kuruş 2 3 Erkek Kız Çok Düşük X 1 2 3 630 X 1 2 3 3.484 X 1 5 6 920 X 1 0 1 0 X 0 1 1 4.964 X 1 0 1 1.678 Düşük X 1 4 5 11.900 Orta X 1 1 2 8.000 X 0 5 5 18.059 X 0 0 0 15.354 Yüksek X 1 1 2 9.609

538Demirel ve diğerleri, a.g.e., s.103-104

539Dede Korkut kitabında anlatılan bir hikayede, Bayındır Han’ın yılda bir verdiği ziyafet sırasında Oğuz beylerini konuklarken şu ifadeye yer verilmiştir. “Gene ziyafet verip aygır, deve, koç kırdırdı. Bir yere ak otağ (çadır), bir yere kızıl otağ, bir yere kara otağ kurdurdu. –Kimin ki oğlu, kızı yok, kara otağa kondurun, kara keçeyi altına döşeyin, kara koyun yahnisinden getirin, yerse yesin, yemezse kalksın gitsin. Oğlu olanı ak otağa, kızı olanı kızıl otağa kondurun. Oğlu kızı olmayanı Allah lanetlemiştir, biz dahi lanetleriz.” Bkz. Yahya Akyüz, Türk Eğitim Tarihi, Ankara: Pegem Akademi, 2013, s.10

Tablo 8: (Devamı) Servet Dilimi Sayısı Çocuk Sayısı Toplam Terekesi Kuruş Toplam Terekesi Kuruş 2 3 Erkek Kız Çok Yüksek X 1 1 2 18.371 X 2541 1 3 24.820 X 0 0 0 35.268 X 1 3 4 26.067 X 1 3 4 171.271

Tablodaki bilgilerden anlaşılacağı gibi çok eşli olan 29 kişiden 16’sının çocuk sahibi olmak amacıyla çok eşliliği tercih ettiği söylenebilir. Bunlar içerisinde iki ve üç eş almış olan kişilerden birer kişinin hiç çocuğu olmamıştır. İki eş almış iki kişinin ise erkek çocuğu bulunmamaktadır. Geriye kalan 12 kişi ise eşlerinin sadece birinden erkek çocuk sahibi olabilmişlerdir.

Kurt, Bursa sicillerine dayanarak yaptığı çalışmada “bir çocuğa sahip olmak için ikinci evliliğini yapanların bulunduğu düşünülmekle beraber, birden fazla kadınla evli olanların çoğunun, sadece çocuk sahibi olma arzusuyla böyle bir evliliği gerçekleştirdiği sonucuna varılamaz” ifade etmektedir.542 Demirel, Gürbüz ve Tuş ise birkaç sicile dayanarak yaptığı çalışmada “…çok eşli evliliklerde temel sebep öncelikle evlat sahibi olma isteği gibi görünüyor. Evlatları kız olanlar arasında ise erkek evlat sahibi olma arzusu birden fazla eşle evlenmenin diğer bir sebebini teşkil etmektedir” şeklinde görüş belirtilmektedir.543 Bu iki ifade ve tablodaki bilgiler ortak değerlendirildiğinde, kişilerin çok eşle evlenmeyi tercih etmelerinde, tek neden olmamakla birlikte, neslin devamı açısından erkek çocuğa sahip olma isteğinin oldukça etkili olduğu görülmektedir. Ayrıca tabloda yer alan, serveti çok düşük olan 12 kişiden 6’sının, düşük olan 3 kişiden 1’inin, orta ve yüksek 4 kişinin hepsi ve çok yüksek olan 10 kişiden 5’inin erkek çocuk sahibi olmak için ikinci bir eşi tercih ettikleri anlaşılmaktadır.

541Mehmed Eyüb Efendi bin Hacı Emin Ağa’nın iki eşinin dışında bir de cariyesi bulunmaktadır. Erkek çocuğun biri bu cariyedendir. Diğer erkek çocuğu ise daha önce ölen eşi Mine Hatun’dandır. GŞS, No: 145, s.70

542Kurt, a.g.e., s.108