• Sonuç bulunamadı

1.2. Şehrin Kentsel Dokusu

2.1.6. Ailelerin Ekonomik Durumları

Batılı antropologlar, Osmanlı ailesinde kadının evlenmeden önce ve evlendikten sonra ailenin erkek üyelerinin egemenliğinde olduklarını ve bu nedenle kendilerine ait mal-mülklerini idare edemediklerini ifade etmelerine karşın,578 durumun böyle olmadığını, şer’iyye sicillerindeki vakıf ve tereke kayıtlarından tespit etmek mümkündür. Çünkü İslam hukukuna uygun olarak Osmanlı Devleti’nde karı-koca arasında mal ayrılığı bulunmaktaydı.579

Kayıtlar incelendiğinde kadınların mirastan pay aldıkları gibi miras da bırakabildikleri, mallarını vakfedebildikleri ve kocalarına borç verebildikleri görülmektedir. Örneğin 10 Ekim 1852 tarihinde Tarla-yı Cedid Mahallesi’nden Abdürrahim bin Neccar Bekir’in terekesinde eşi Merve’ye 400 kuruş mihrin yanında 450 kuruş da borç olarak ödenmiştir.580 Başka bir kayıtta ise Fatıma Hatun binti Mehmed bin Veli, kendi mülkünde ve tasarrufunda bulunan bir evi vakfetmiştir.581 Kadınlara ait terekelerde, fazla olmamakla birlikte kadınların miras olarak tam, yarı, üçte bir veya dörtte bir olmak üzere ev582 (menzil), dükkan583 ve bağ584 gibi gayrimenkulleri miras olarak bırakmaları kadınların da mallar üzerinde tasarruf haklarının olduğunu göstermektedir.

578 Ronald C. Jennings, “Women in Early 17th Century Ottoman Judical Records – Sharia Court of Anatolian Kayseri” Journal of the Economic and Social History of the Orient, XVIII(1), 1976, s.53-54

579M. Akif Aydın, İslam-Osmanlı Aile Hukuku, İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, 1985, s.107-108 580GŞS, No: 145, s.99 581GŞS, No: 145, s.92 582GŞS, No: 146, s.223 583GŞS, No: 147, s.8 584GŞS, No: 148, s.98

Mal ayrılığından dolayı ölen anne-babanın ayrı ayrı bıraktığı miras, o ailenin toplam servetini oluşturmaktadır. Bu miktarı terekelerden yararlanarak, her aile için tek tek tespit edebilmek imkansızdır. Aşağıda oluşturulan tabloda servet dilimlerine göre onar yıllık periyotlar içerisinde aile üyelerinden anne-babaların öncelikle hangi grup içerisinde yer aldığı tespit edilmiştir. Bu aralıklar oluşturulurken, o dönemde yaşanan yüksek enflasyonu devre dışı bırakmak amacıyla her on yıllık dönemde, bırakılan toplam miras miktarının, bırakan kişi sayısına göre ortalaması alınmıştır. Alınan ortalama beşe bölünmüş ve çıkan sonucun iki katı ve bunun katları her bir dilimi oluşturmuştur.585 Böylece daha sağlıklı bir tablo oluşturmak mümkün olabilmiştir.

Tablo 12: Aile Üyelerinin Servet Durumları

Yıllık Periyotlar Gruplar

SERVET DİLİMİ Toplam Çok şük şük Orta

Yüksek Çok Yüksek

1840-50 M.E 6 4 1 3 3 17 M.K 4 1 0 0 0 5 G.M 3 2 0 0 1 6 1850-60 M.E 40 10 3 1 13 67 M.K 17 5 2 3 0 27 G.M 9 5 1 0 0 15 1860/70 M.E 23 9 2 1 4 39 M.K 16 3 1 0 0 20 G.M 1 0 0 1 0 2 1870-76 M.E 41 7 5 0 6 59 M.K 14 3 0 0 0 17 G.M 5 3 0 0 0 8 Toplam M.E 110 30 11 5 26 182 M.K 51 12 3 3 0 69 G.M 18 10 1 1 1 31 Genel Toplam 179 52 15 9 27 282 Oranı 63,48 18,44 5,32 3,20 9,57 100

585Alınan ortalamalar sonucunda ortaya çıkan rakamlar şöyledir: 1840-50 yılları arasında 3.144, 1850-60 yılları arasında 6.838, 1860-70 yılları arasında 16.371 ve 1870-1876 yılları arasında 18.376 kuruştur; Gayrimüslimler arasında ise sadece üç kadına ait tereke kaydı bulunduğundan bunlar birlikte verilmiştir.Ayrıca tabloda dengeyi bozduğu için 1.394.012 kuruş miras bırakan Du'acızade Hacı Mehmed ibn-i Beğ ibn-i Mustafa Ağa’nın terekesine yer verilmemiştir. GŞS, No: 148, s.136-157

Tabloya bakıldığında aile üyelerinin %63,48’inin servet durumunun çok düşük olduğu görülmekle birlikte ortalama servetin altında bulunanların toplam oranı 81,92 olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu oran, 251 aileden oluşan Müslümanlardan 203 ailenin (kendi içerisinde %80,88), gayrimüslim 31 aileden ise 28 ailenin (kendi içerisinde %90,32) ortalama servet diliminin altında yer aldığını göstermektedir. Ancak gayrimüslim sayısı az olduğundan ve gayrimüslim halkın tamamı İslam miras hukukundan yararlanmadığından, bu kişilere ait sonuçlarda hata payı yüksek olabilir.

Geliri çok yüksek olan grup içerisinde ise bir gayrimüslim yer almakla birlikte, Müslüman kadınlardan hiç kimse bulunmamaktadır. Müslüman kadınların erkeklere göre çok yüksek servet sahibi olmamaları, şüphesiz onların, mirastan erkeğe göre yarım pay almaları ve erkekler kadar yoğun bir biçimde ticaret ve sanayi faaliyetiyle uğraşmamalarıyla açıklanabilir.

Ailelerin servet miktarı anne ve babanın toplam servetinden oluşmaktadır. Bu nedenle onar yıllık periyotlarda erkek ve kadınlara ait terekelerin ortalaması birleştirildiğinde Ayıntab’da bir ailenin toplam servet miktarı ortaya çıkmaktadır. Elde edilen veriler sonucunda bir ailenin ortalama serveti; 1840-50 yılları arasında 4.362, 1850-60 yılları arasında 12.308, 181850-60-70 yılları arasında 27.166 ve 1870-76 yılları arasında 28.068 kuruş olarak ortaya çıkmaktadır. Bu rakamlar 36 yıllık süreçte Ayıntab ailesinin ortalama servet miktarının %543 arttığını göstermektedir. Terekedeki ürün gruplarına bakıldığında, hiçbir ürün grubunun bu oranda artmamış olmasından586 Ayıntab’daki ailelerin alım güçlerinin bu dönemde arttığı söylenebilir. Gayrimüslimlerde ise sadece üç kadına ait tereke mevcut olduğundan bu değerlendirmeyi gayrimüslimler açısından yapmak mümkün olmamıştır.

Ayıntab’da kişi başına düşen servet miktarına, yine onar yıllık periyotlar halinde bakılacak olursa, 1840-50 yılları arasında 28 tereke kaydındaki toplam servet miktarı 88.035 kuruş olan, eşleri ve çocuklarıyla birlikte 115 kişi bulunmaktadır. 1850-60 yılları arasındaki 109 kayıtta, toplam servet miktarı 745.321 kuruş, kişi sayısı 560’tır. 1860-70 yılları arasındaki 61 kayıtta, toplam servet miktarı 998.649 kuruş, kişi sayısı da 304’tür. Son olarak 1870-76 yılları arasındaki 83 kayıtta, toplam servet miktarı 1.525.221 kuruş,

kişi sayısı 436’dır. Terekelerde yer alan toplam servet miktarı, kişi sayılarına bölündüğünde kişi başına düşen servet miktarı sırasıyla; 765,5, 1.330,9, 3.285 ve 3.498,2 kuruş olarak tespit edilmiştir.

Son olarak bu verilerin ortaya koyduğu bir diğer sonuç ise servet dilimlerini oluştururken yararlandığımız 281 adet tereke kaydında yer alan 3.357.226 kuruşluk toplam servet içerisinde, en düşük gelire sahip 179 ailenin toplam serveti 363.458 kuruş olup, aile başına 2.030 kuruş düşmüş olmasıdır. Buna karşılık, en yüksek gelire sahip 26 ailenin toplam serveti ise 2.378.032 kuruş olup, aile başına düşen servet miktarı 91.463 kuruştur. Ayrıca bu ailelere, tek başına toplam servet miktarının yaklaşık 1/3’üne sahip olan, Du'acızade Hacı Mehmed ibn-i Beğ ibn-i Mustafa Ağa’nın 1.394.012 kuruş miras bıraktığı terekesini de eklediğimizde en yüksek gelire sahip olanların toplam serveti 3.772.044 kuruşa ulaşmaktadır. Bu verilere göre servet miktarlarını oranladığımızda toplumun %63,48’ini oluşturan en düşük grubun serveti %7,65 iken, toplumun %9,57’sini oluşturan en yüksek grubun serveti %79,39’u oluşturmaktadır. Ayrıca bu grup içerisinde yer alan, Ömer Baba ibn-i Hacı Arif Ağa (188.540 kuruş),587 Bazzade Ahmed Hamdi Efendi ibn-i Ahmed Hamdi Efendi ibn-i el-Hac Ali Efendi (171.271 kuruş),588Hacı Mustafa bin Seyyid Ahmed (336.122 kuruş),589el-Hac Osman Efendi ibn-i Mehmed Efendi (725.914 kuruş),590 Basmacızade Seyyid Mehmed Saib Efendi ibn-i Hacı Mehmed Şerif Efendi (201.773 kuruş)591 ve Du'acızade Hacı Mehmed ibn-i Beğ ibn-i Mustafa Ağa (1.394.012 kuruş)592 isimli altı kişi, toplumun sadece %2,12’sini oluştururken, bu kişilerin serveti, toplam servetin %63,51’ine karşılık gelmektedir. Dolayısıyla bu sonuçlar, Ayıntab’da servetin, toplumun küçük bir grubunda toplandığını ortaya koymaktadır.