• Sonuç bulunamadı

1.2. Şehrin Kentsel Dokusu

2.1.2. Mehir

Mehir (mehr), nikah akdinin sonucu olarak, erkeğin eşine ödediği veya taahhüt ettiği para veya malı ifade etmektedir. Bu işlem evliliğin şartlarından değil sonuçlarındandır. Nikah akdinin yazı ile tespit edildiği durumlarda nikah belgesinde de yer alan bu durum, ilk başlarda kadın açısından nikahın bir satış işlemi gibi algılanmasına neden olmuştur. Bu algının oluşmasına neden olan işlem, mehirden ziyade sadece Osmanlı veya İslam toplumlarında değil tüm geleneksel toplumlarda üretim unsuru olarak görülen kadının, bir aileden diğer bir aileye geçmesi sonucunda, örf ve adetler çerçevesinde başlık veya kalın gibi isimler altında ödenen paradan kaynaklanmaktadır. Oysa mehir kadının ailesine ödenen bir para olmayıp, boşanma ya da dulluk halinde kadına ekonomik ve sosyal bir güvence sağlamak amacıyla, kadının kendisine verilen ve üzerinde her türlü tasarrufta bulunabileceği parayı veya malı ifade etmektedir. Ayrıca bu durum kocanın boşanma salahiyetini suistimal etmesini de engellemekte ve ailenin devamını bir şekilde korumaktadır.504 Çünkü mehir miktarları sembolik olmayıp, ciddi bir meblağdan oluşmaktadır. İncelediğimiz dönemdeki tereke kayıtlarında yer alan mehr-i müeccel miktarlarına bakıldığında bu durumu görmek mümkündür.

503Ortaylı, “Osmanlı Toplumunda Ailenin Yeri”, s.78

504M. Akif Aydın, “Mehir”, TDV İslam Ansiklopedisi, C.28, Ankara: TDV Yayınları, 2003, s.389-390; İlber Ortaylı, Osmanlı Toplumunda Aile, İstanbul: Timaş Yayınları, 2009, s.92-93; Ekrem Buğra Ekinci, “Mehr”, Türk Aile Ansiklopedisi, C.3, Ankara: TC. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı, 1991, s.797

Tablo 6: 1840-1876 Yılları Arasında Mehr-i Müeccel Oranları505

Servet Dilimi 1840-1850 1850-1860 1860-1870 1870-1876 Kişi G. Ortalama

Çok Düşük 296 355 542 877 118 533 Düşük 288 455 1.133 2.050 27 935 Orta 750 500 - 600 5 570 Yüksek 400 1.133 - - 4 950 Çok Yüksek 1.700 669 1.750 1.000 21 971 Ortalama 416 453 775 1.046 175 658

Tabloda, 157 adet tereke belgesinde bulunan, bazı kişilerin birden çok eşle evli olmasından dolayı, toplam 175 adet mehr-i müeccel kaydı değerlendirilmiştir. Bu verilerden anlaşılacağı üzere 36 yıllık süreçte mehr-i müeccel miktarları yaklaşık 2,5 kat artarak 416 kuruştan 1.046 kuruşa yükselmekle birlikte tüm yılların ortalaması 658 kuruş olarak gerçekleşmiştir. Gerçekleşen bu artış Osmanlı’da yaşanan yüksek enflasyonla da doğru orantılıdır. Ayrıca, mehr-i müeccelin ölümün gerçekleştiği dönemde değil, evliliğin gerçekleştiği dönemde tespit edildiği düşünülürse mehir miktarının ne kadar ciddi bir meblağ olduğu ve boşanma için ne kadar ciddi bir caydırıcılığı bulunduğu görülebilir. Bu nedenle aşağıda “boşanma” başlığı altında görüleceği üzere, boşanma davalarında erkekler bu yükümlülükten kurtulmak için ya anlaşmalı boşanmışlar ya da kadınlar boşanmak için bu haklarından vazgeçmişlerdir.

Mehirle ilgili Osmanlı Devleti’nin 1862 yılında yayınladığı tenbihlerde, mehr-i muaccel ve mehr-i müeccel oranları, fakirler için 100, orta sınıf için 500 ve zenginler için 1.000 kuruş olarak tespit edilmiştir.506 Ancak gerek kayıtlarda mehr-i müeccel miktarının 50-6.400 kuruş arasında değişmesi507 gerekse tablodaki ortalamalar, halkın bu konudaki tenbihleri dikkate almayarak, mehir miktarını yine geleneklerine göre tespit ettiklerini göstermektedir.

Mehrin tespiti iki kısımdan oluşmaktadır. Nikah yapılırken tespit edilen mehire, mehr-i müsemma, tespit edilmeyene ise mehr-i misl adı verilir. Mehr-i misl, kadının varsa

505İlgili tereke kayıtları: GŞS, No: 144; GŞS, No: 145; GŞS, No: 146; GŞS, No: 147; GŞS, No: 148

506Ortaylı, “Osmanlı Toplumunda Ailenin Yeri”, s.78; Cin ve Akgündüz’ün çalışmasında mehrin alt ve üst sınırlarının tespit edildiği tarih 1874 olarak verilmektedir. Bkz Cin ve Akgündüz, a.g.e., s.489

kız kardeşi, yoksa baba tarafından en yakın kadın akrabasının mehrinden daha aşağı olmayacak şekilde tespit edilmektedir.508 Nikah sırasında tespit edilen ve mehr-i müsemma denileni ise mehr-i muaccel ve mehr-i müeccel olarak iki kısma ayrılmaktadır. Mehr-i muaccel, nikah esnasında veya düğünden önce verilen parayı kapsamaktadır. Bu miktar genellikle toplam mehrin yarısını veya üçte birini oluşturmaktadır.509 Kalanı ise mehr-i müeccel olarak adlandırılan kısımdır. Bu miktar da boşanma veya kocanın ölümü sonucunda terekenin taksiminden önce zevceye ödenen parayı ifade etmektedir. Örneğin yukarıda bahsedilen Birecik ahalisinden Şeyh Müslim’e ait kayıtta 50 kuruş mehr-i muaccel ve 50 kuruş da mehr-i muahhar510 Mehmed bin Hasan’a ait kayıtta ise 150 kuruş mehir miktarı (mehr-i muaccel) ve 250 kuruş da mehr-i muahhar511 tespit edilerek akd-i nikah işlemi gerçekleşmiştir. Koca, mehr-i müecceli boşanmadan veya hayatta iken ödemesi durumunda mahkemeye kaydettirmek zorundadır. Ayrıca kadın bu meblağdan kendi rızasıyla da vazgeçebilir. Örneğin, 3 Nisan 1851 tarihli kayıtta, Askalan binti Mehmed, kocasından boşandığı davada, kızına 15 kuruş nafaka ödenmesi koşuluyla kendine ait olan 150 kuruş mehir ve 50 kuruş nafakasından kendi rızasıyla vazgeçmiştir.512 Fakat kadın mehir alacağını bağışlamadıkça boşanma veya kocanın vefat etmesi durumunda borç hemen ödenirdi ve miras paylaşılmadan önce kadının mehri öncelikliydi.513

Ayıntab şer’iyye sicillerinde bulunan birçok tereke kaydında bu durumu görmek mümkündür. Zevcenin alacağı olduğu mehir, terekede masraflar kısmında yer almaktadır. Kadın mehrini aldıktan ve tüm masraflar mirastan çıkarıldıktan sonra, miras paylaşımında zevceye düşen pay ayrıca hesaplanmaktadır. Örneğin, 1872 tarihinde Kepenek Mahallesi’nden Hacı Mehmed Ağa’nın terekesinde masraflar kısmında mehr-i muahhar (mehr-i müeccel) olarak zevcesi Fatıma Hatun bint-i Ahmet Ağa’ya 1.000 kuruş, miras olarak da 13.368 kuruş ödenmiştir.514Yine 1873 tarihinde, Gerciğin Mahallesi’nden Uncu Hafız Ahmed bin Abdullah’ın terekesinde ilk eşi Zeyneb bint-i Halil’e 200 ve Aişe bint-i

508Ekinci, a.g.e., s.798

509Coşkun Üçok ve diğerleri, a.g.e., s.94

510GŞS, No: 146, s283

511GŞS, No: 147, s261

512GŞŞ, No: 145, s.108

513İlber Ortaylı, “Osmanlı Aile Hukukunda Gelenek, Şeriat ve Örf”, Sosyo-Kültürel Değişme Sürecinde

Türk Ailesi, C.2, Ankara: Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu, 1992, s.459; Hayrettin Karaman,

“İslâmın Getirdiği Aile Anlayışı”, Sosyo-Kültürel Değişme Sürecinde Türk Ailesi, C.2, Ankara: Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu, 1992, s.391

Ali’ye 300 kuruş mehr-i muahhar ödendikten sonra miras olarak her ikisine 424 kuruş daha ödenmiştir.515

Kadın, terekeden alacağı olan mehr hakkını ispat etmekle mükelleftir. Eğer alacağı mehir miktarını gösteren bir belgesi mevcut değilse, mehri alabilmek için iki kişinin şahitlikleri gereklidir. Örneğin, 21 Zilhicce 1285/04 Nisan 1869 tarihinde vefat eden, Şehreküstü Mahallesi sakinlerinden Hasan ibn-i Mehmed ibn-i Abdullah’ın eşi Emine Hatun, mehr-i muahhar hakkını Ömer bin Hasan ve İbrahim bin Hacı Ramazan’ın şehadetleriyle ispat ederek, terekeden 2.250 kuruş mehr almıştır.516 Belgede ayrıca Emine Hatun tek varis olduğundan mirasın dörtte biri kendisine, dörtte üçü ise Beytü’l-mal’a kalmıştır. Bu nedenle Emine Hatun muhtemelen elinde belge bulunmasına veya mehrinin daha az bir tutar olmasına rağmen bunu mahkemeye sunmayarak, mirastan daha fazla pay alabilmek için böyle bir yola başvurduğu düşünülebilir. 15 Zilkade 1288 /26 Ocak 1872 tarihli başka bir kayıtta, Beğ Mahallesi ahalisinden Sarrafoğlu Mehmed bin Hüseyin’e ait terekede eşi Elif bint-i Mustafa 400 kuruş olarak kaydedilen mehrini Osman ve Memik’in şehadetleriyle517 ve 11 Receb 1290/04 Eylül 1873 tarihinde Kazzaz Bölüğü sakinlerinden iken vefat eden Bakkal oğlu Mehmed bin Hacı Mustafa’nın eşi Şakire bint-i Molla Ahmed, Mirza Mehmed Efendi ve Mehmed Efendi’nin şehadetleriyle ispat ettiği 1.000 kuruşluk mehrini alabilmiştir.518

Kadın, kocasından daha önce vefat etse dahi koca, mehirden muaf olamamaktadır. Bu durumda mehir, alacak olarak kaydedilmekte ve bırakılan miras ona göre hesaplanmaktadır. Örneğin, 8 Ocak 1852 tarihinde Şeyhcan Mahallesi’nden Hadice binti Hacı Emrullah’ın terekesinde, kocası Şakir Efendi’den mehr-i muahhar olarak 500 guruş alacak kaydedilmiştir.519Yine 18 Ocak 1873 tarihinde Fatıma binti İbrahim’in terekesinde zevcesi Abdülkadir’den 500 guruş mehr-i muahhar alacağı bulunmaktadır.520

515GŞŞ, No: 148, s.78 516GŞŞ, No: 147, s.20 517GŞŞ, No: 148, s.5 518GŞŞ, No: 148, s.5, 114 519GŞŞ, No: 145, s.86 520GŞŞ, No: 148, s.76