• Sonuç bulunamadı

2.4. Eğitim

2.4.1. Okullar

2.4.1.1. Müslüman Okulları

2.4.1.1.3. Medreseler

Medrese, öğrencilerinin içinde oturup ders gördüğü bina ile darülfunun, üniversite anlamında kullanılan bir terimdir. Osmanlılarda ilk medrese Orhan Gazi tarafından yaptırılmış ve Fatih döneminde bu okullar daha da teşkilatlanmıştır. Osmanlılar ilk

763BOA, MF.MKT, 9/121; BOA, MF.MKT, 25/21

764BOA, MF.MKT, 9/121; BOA, MF.MKT, 15/115

medreselerini kurarlarken, Selçuklu, Mısır ve Türkistan medreselerinin teşkilat ve eserlerinden faydalanmışlardır.766

Osmanlı medreselerini iki kısma ayırmak mümkündür. Bunlardan ilki umumi medreseler olup, İslami ilimlerle, İslam dünyasına dışarıdan giren ilimlerin okutulduğu yerlerdir. Bu medreseler kadı, müderris ve müftü yetiştirmek amacıyla kurulmuşlardır. İkinci tür medreseler ise ihtisas medreseleri olup, İslami ilimlerle, dışarıdan gelen ilimlerin birini öğretmek amacıyla kurulmuştur.767 Ayrıca bunun dışında medreselerde; Hâşiye-i Tecrîd, Hâşiye-i Miftâh, Hâşiye-i Telvîh medreseleri şeklinde kitap adlarına; yirmili, otuzlu, kırklı, ellili, altmışlı şeklinde müderrisin aldığı yevmiyeye ve hâriç, dâhil, Sahn, altmışlı, Süleymaniye, dârülhadis şeklinde medreselerin statüsüne göre de sınıflandırmalar yapılmıştır.768

Medreselere, sıbyan mekteplerini bitirdikten sonra okumaya devam etmek isteyen öğrenciler alınırdı.769 Medreselerin tahsil süreleri XVI. yüzyılın başlarında iki yıl iken, sonraki tarihlerde bu süre değişikliklere uğramıştır.770 Aslında medreselerin eğitim süresi daha ziyade öğrencinin çalışkanlığı ve gerekli dersleri ve imtihanları vermesine bağlıydı. Gerekli dersleri okuyan ve sınavları başarıyla geçen öğrencilere, “temessük” denilen ve daha yüksek bir medreseye girmesini sağlayan mezuniyet belgesi verilirdi. Eğitim dili Arapça olmakla birlikte Türkçe kısmen açıklamalarda ve tartışmalarda kullanılıyordu. Medreselerde öğretim yöntemi esas olarak ezberciliğe dayanıyordu.771 Bu medreselerde naklî ilimlerden fıkıh, kelam, hadis, tefsir ve usûl-i fıkıh; aklî ilimlerden ise mantık, belâgat (düzgün söz söyleme), lügat, nahiv (gramer), hendese (geometri), hesap, heyet (astronomi) ve felsefe gibi derslerin öğretildiği tahmin edilmektedir.772

Osmanlı medreselerinde eğitimi tek bir müderris vermekteydi. Bazılarında müderrisle birlikte müderris vekili de bulunmakta ancak ikisi aynı anda ders vermemekteydi. Bunların dışında medrese içerisinde muid ve mülazım gibi yardımcı

766Pakalın, Osmanlı Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C.II, s.436

767Ünal, a.g.e., s.111

768Mehmet İpşirli, “Medrese-Osmanlı Dönemi” TDV İslam Ansiklopedisi, C.28, Ankara: TDV Yayınları, 2003, s.330

769Pakalın, Osmanlı Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C.II, s.437

770Halaçoğlu, a.g.e., s.136-137

771Ünal, a.g.e., s.114

öğretim elemanları da bulunmaktaydı.773 Medreselerde eğitim kadrosunun dışında idari ve hizmet kadrosu da mevcuttu. İdari kadroda mütevelli ve ona bağlı kâtib, medreseye ait vakıf gelirlerini toplayan câbî, câbî kâtibi, mutemed ve noktacı (inzibat) bulunuyordu. Hizmet kadrosunda ise kütüphaneci, kapıcı, kandilci, temizlikçi, gibi görevliler bulunmaktaydı. Bu medreselerin masrafları için kurucusu ister bir devlet büyüğü isterse normal bir vatandaş olsun vakfiyeler bulunmaktaydı. Bu vakfiyelerde medresenin nasıl işleyeceği, öğrencilerin ve görevlilerin özellikleri ile alacakları para belirtilmekteydi.774

Medreselerin eğitimi, XVI. yüzyıla kadar intizamlı bir şekilde sürdürülürken, bu tarihten sonra bozulmaya başladı. Bu bozulma özellikle müderrisliklerin ve kadılıkların ehil olmayan kişilere rüşvet ve hatırla verilmesiyle başlamıştır.775 Medreselere en büyük darbe ise Şeyhülislam Feyzullah Efendi’nin, ulema çocuklarının daha anne karnındayken Allah tarafından okutulmuş gibi doğdukları ve bunlara bütün ilmiye yolunun açık olduğu, “beşik ulemalığı” sistemini getirmesiyle vurulmuştur.776 Medreselerin bu şekilde bozulması, medrese mezunlarının ilmi seviyesinin gerilemesine ve ister istemez o dönemlerde ilmi açıdan büyük gelişmelerin yaşandığı Avrupa’ya göre geri kalmasına sebep olmuştur.

XIX. yüzyıla gelindiğinde medrese ve Osmanlı geleneksel sınıf sisteminde ikinci kademeyi oluşturan, medreselerin ilmiye mensupları, Osmanlı Devleti’ndeki eski itibarlarını kaybetmişlerdir. Bunda medreselerin dayandığı vakıf kaynaklarının devlet tarafından denetim altına alınması, ilmiye sınıfının yönetim ve yargı yetkilerinden önemli bir kısmını kaybetmesi, bürokratların medrese dışında yetiştirilmesi ve eğitime ayrılan kaynakların yeni tarzda açılan mekteplere kayması etkili olmuştur.777

Tanzimat Dönemi’nde yöneticiler, enerjilerini yeni mekteplere harcarlarken, medreseler kendi hallerine bırakılmıştır. 1867 yılında on beş kişilik bir kurul toplanıp, medreseler için gerekli gördükleri bir raporu yöneticilere sunsalar da bu konuda ciddi bir

773Ahmet Cihan, “Medreselerdeki Personel Çeşitliliği ve Sosyal Mobilizasyon”, Türkler, C.15, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s.26-27

774Ünal, a.g.e., s.108-115

775Halaçoğlu, a.g.e., s.136-138

776Pakalın, Osmanlı Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C.II, s.437

adım atılmamış ve bu durum sonraki dönemde de devam etmiştir.778 Dolayısıyla XIX. yüzyılda medreseler geleneksel ve geri kalmış eğitimlerine devam etmişlerdir.

Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan itibaren oluşturulan ve devletin en yaygın eğitim kurumu özelliğine haiz bulunan medreselerden, Tanzimat Dönemi’nde Ayıntab kazasında, salnamelerde verilen bilgiye göre 21 adet mevcuttur.779

XIX. yüzyılda Ayıntab’da faaliyet gösteren Zülkadiriye780 (Nasıreddin Mehmed Bey, Müftü) ve Sunguriye781 medreseleri Osmanlı öncesinde kurulmuş olup XX. yüzyıla kadar eğitime devam etmiştir.782Osmanlı Dönemi’nde kuruluş tarihi bilinen (1548) en eski medrese ise Medrese-i Cedide (Şeyh Muhyiddin/Mehmed, Tahtani/Tahtalu) olup, bu okul yine XVI. yüzyılda kurulan Mihaliye, Bostancı, Ebu’l Hudazade (Ebulhüda) ve Yahşi Bey medreseleriyle birlikte sonuncusu dışında XX. yüzyıla kadar faaliyet yürütmüşlerdir.783

Evliya Çelebi, XVII. yüzyılda Mihaliye ve Tahtalu (Medrese-i Cedide) dışında meşhur olarak verdiği medreseler arasında Ali Neccar, Bali Paşa’nın Şeyh Medresesi (Şeyh Fethullah), Monla (Molla) Ramazan (Ramazaniye)784 ve Tabakhane Medreselerini saymaktadır.785Evliya Çelebi’nin saydığı bu medreselerden Tabakhane dışındakilerin XIX. yüzyılda Ayıntab’da eğitim faaliyeti yürüttüğü bilinmektedir.786

778 Hüseyin Hatemi, “19. Yüzyılda Medreseler”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, C.2, İstanbul: İletişim Yayınları, 1985, s.502-503

779Salnâme-i Vilâyet-i Haleb, H.1284, s.136

7806 Aralık 1820 tarihinde Zulkadiriye medresesi ve mescidi hakkında mütevellilik kaydı bulunmaktadır.

BOA, C.EV, 257/13147

781Medreseyle ilgili 6 Eylül 1823 tarihli belgede Sunguriye Medresesi ve Mescidine ait vakfa mütevellilik tevcih olunmuştur. BOA, C.MF, 87/4329

782 Çam, “Gaziantep’te Türk Mimarisi”, s.5; Çam, Türk Kültür Varlıkları Envanteri Gaziantep, s.668-669

783Hüseyin Çınar, “Antep Şehrinde XVIII. Yüzyılda Kurulan Medreseler ve Vakıfları”, Yusuf Küçükdağ (Ed.), Cumhuriyetin 75. Yılına Armağan Gaziantep, Gaziantep: Gaziantep Üniversitesi Vakfı Kültür Yayınları, 1999, s.174; Çam, “Gaziantep’te Türk Mimarisi”, s.5; Çam, Türk Kültür Varlıkları

Envanteri Gaziantep, s.664-670

784 4 Mart 1840 tarihli belgede Medresenin Şehreküstü Mahallesi’nde olduğu, Dayızade Ahmed Efendi tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. BOA, C.MF, 91/4529

785Evliya Çelebi, Seyahatname, s.354-355

786Çam, Türk Kültür Varlıkları Envanteri Gaziantep, s.90,144; Çam, “Gaziantep’te Türk Mimarisi”, s.5

Ayıntab’da XVIII. yüzyılda kurulan/kurulduğu tahmin edilen medreselerden ise Ayşebacı Cami, Sarı Hacı Ömer Ağa (Fethiye), Hüseyin Ağa787, Koca Nakıb (Hacı Mustafa Çelebi),788 Hacı Osman Ağa, Hüseyin Paşa789 ve Seyyid Ahmet Çelebi790 medreseleri XIX. yüzyılda da mevcut iken, Basmacızade, Müftü Mehmed Efendi ve Battalzade Mehmed Nuri Paşa isimlerindeki medreselerin bu yüzyıldaki durumları hakkında bilgi bulunmamaktadır.791

XIX. yüzyılda ise incelediğimiz dönemin sonu olan 1876 yılına kadar Ayıntab’da kurulan ya da kaynaklarda adı geçen medreseler ise Çamurcu (Çamuşcu), Eyüboğlu Cami, Kozanlı Cami (el-Hac Mustafa)792, Küşadiye, Osmaniye ve Nuri Mehmed Paşa (Nuriye)’ medreseleridir.793 Bunlardan 1824 tarihinden sonra Nuri Mehmed Paşa (Nuriye) 794 medresesinin akıbeti hakkında bilgi bulunmadığından, bu medresenin Tanzimat Dönemi’nden hemen önce ortadan kalktığı düşünülmektedir. Tanzimat Dönemi’nde Ayıntab’da bulunan medreseler hakkında salnameler sadece sayı verirken, gerek tetkik eserlerin gerekse arşiv belgelerinin verdiği bilgiler sayesinde aşağıda tabloda gösterilen 21 medresenin faaliyet gösterdiği anlaşılmaktadır.795

7875 Temmuz ve 7 Ekim 1802 tarihli belgelerde, medresenin Tarla-yı atik Mahallesi’nde Nuri Mehmed Paşa Camii’nin bitişiğinde bulunduğu ve Kapucubaşı Nur Ali ağa oğlu Hüseyin Ağa tarafından inşa edildiği anlaşılmaktadır. BOA, C.MF, 131/6508; BOA, C.MF, 62/3078

788 10 Şubat 1815 tarihli belgede, medresenin müderrisinin sahn itibar edilen ilmi payesinin hareket-i altmışlı derecesine terfi edildiği hükmü yer almaktadır. BOA, C.MF, 115/5735

78922 Aralık 1799 ve 2 Eylül 1808 tarihli belgelerde, medreseye müderris atandığı, 31 Mart 1858 tarihli belgede ise medresenin müderrisine zam yapıldığı bilgileri bulunmaktadır. BOA, C.MF, 77/3849; BOA, C.MF, 42/2098; BOA, MVL, 750/24

7901 Nisan 1832 tarihli belgede, Seydi Ahmed Medresesi'nde İbrahim Ağa'nın dokuz adet hücre ve bir adet dershane ve bir kütüphanesi vakfından meşrut vazife ile nısf hisse tedris cihetinin tevcih edildiği bilgisi bulunmaktadır. BOA, C.MF, 126/6270

791Çınar, 18. Yüzyılın İlk Yarısında Ayıntab Şehri’nin Sosyal ve Ekonomik Durumu, s.37,218; Çam,

Türk Kültür Varlıkları Envanteri Gaziantep, s.664-670

792Medrese için 28 aralık 1809 tarihinde sahn itibarı talebinde bulunulmuştur. BOA, C.MF, 32/1569

793Çam, Türk Kültür Varlıkları Envanteri Gaziantep, s.90,664-670

7949 Kasım 1824 tarihli belgede, Tarla-yı Atik Mahallesi’ndeki Nuri Mehmed Paşa Camii ittisali Hasan Ağa'nın bina eylediği Nuriye Medresesi'ne müderris tayin edildiği bilgisi bulunmaktadır. BOA, C.MF, 119/5923

795Medreseler hakkında ayrıca bkz. Cemil Cahit Güzelbey, “Eski Gaziantep Medrese ve Kütüphaneleri”,

Başpınar Dergisi, (44), 1943, s.12; Güçyetmez, “Gaziantepteki Camiler, Mescidler ve Medreselerin İsimleri”, s.19; Cemil Cahit Güzelbey, Gaziantep’ten Kesitler, Gaziantep: Ar Ajans, 1992, s.148-149

Tablo 16: Tanzimat Dönemi’nde Ayıntab’da Faaliyet Gösteren Medreseler

Medresenin Adı Bulunduğu Mevki Kurulduğu

Yüzyıl

1 Zülkadiriye (Nasireddin Mehmed Bey) Düğmeci XV. yy.

2 Sunguriye Düğmeci XVI. yy.

3 Medrese-i Cedide (Şeyh

Muhyiddin/Mehmed, Tahtani/Tahtalu)

İbn-i Şeker XVI. yy.

4 Mihaliye Kazaz XVI. yy.

5 Bostancı Cami Bostancı XVI. yy.

6 Ebulhüda Kurb-ı Tarla-yı Cedid XVI. yy.

7 Ali Neccar Ali Neccar XVII. yy.

8 Bali Paşa (Şeyh Fethullah) Kepenek XVII. yy.

9 Monla (Molla) Ramazan (Ramazaniye) Şehreküstü XVII. yy.

10 Ayşebacı Cami Savcılı XVIII. yy.

11 Hacı Ömer Efendi (Fethiye) Çukur XVIII. yy.

12 Hüseyin Ağa Tarla-yı Atik XVIII. yy.

13 Koca Nakıb ( Hacı Mustafa Çelebi) Şehreküstü XVIII. yy.

14 Hacı Osman Ağa Seng-i Tavil XVIII. yy.

15 Hüseyin (Hasan) Paşa Ammu XVIII. yy.

16 Seyyid Ahmet Çelebi Şehreküstü XVIII. yy.

17 Çamurcu (Çamuşçu) Düğmeci XIX.yy.

18 Eyüboğlu Cami İbn-i Eyüb XIX.yy.

19 Kozanlı Cami (el-Hac Mustafa) Kozanlı XIX.yy.

20 Küşadiye İbn-i Şeker Mahallesi XIX.yy.

21 Osmaniye Tabakhane (Seferpaşa) XIX.yy.

Ayıntab’daki bu medreseler, kurulduğu ilk yıllardan itibaren vakıflar aracılığıyla teşekkül etmiştir. 1869 Nizamnamesi ile de bu durum devam ederek, medreseler özel okul statüsünü korumuştur. Devlet bu dönemde yeni okulların kurulmasını üstlenirken, halkın desteğiyle Ayıntab’da gerek incelediğimiz dönemde gerekse sonrasında medreselerin kurulmuş olması halkın bu eğitim kurumuna yoğun ilgisinin devam ettiğini göstermektedir. Bu okullardan mezun olanların istihdam alanları daralmasına rağmen, incelenen dönemin sonrasında açılmış olan beş medrese ile bu yüzyılda toplam on adet medresenin faaliyete geçmesinin nedenleri üzerine fikir yürütecek olursak; Islahat Fermanı sonrasında gayrimüslim okullarında yaşanan hızlı artışa karşılık, Müslüman gençlerin eğitilmesi amacına yönelik bir önlem ile ülkede batı tarzında açılan okulların dinden uzaklaşma

şeklinde düşünülüp, buna karşı bir tepki olarak Müslüman halkın, din eğitimi veren bu geleneksel okulları açmış olduğu söylenebilir.