• Sonuç bulunamadı

1.2. Şehrin Kentsel Dokusu

1.2.3. Nahiye ve Köyler

Osmanlı idari taksimatı içerisinde en alt kademeyi, şehir merkezlerindeki mahalle düzeyinde kabul edilen, nahiye ve köyler oluşturmaktadır. XIX. yüzyıla kadar mahallelerden farklı bir yapıya sahip bulunan nahiyeler, kalabalık bir köye karşılık gelmektedir.129

Daha önceleri yönetsel özerkliği bulunmayan nahiye ve köylerin kendi başlarına bir yerleşme birimi olması ve idari bir yapıya kavuşması, XIX. yüzyılda gerçekleşti. 1864 Tuna Vilayet Nizamnamesinin 4. ve 5. maddeleri gereğince her kaza köylere bölünerek, her köy idare-i belediye kabul edildi. Söz konusu Nizamnameye göre bazı köylerin birleştirilmesiyle oluşturulacak küçük daireler, konumları nedeniyle kaza olmayıp, başka bir kazaya bağlanıp yönetilecek ve bu birimlere nahiye denilecekti. Ayrıca kasaba ve şehirlerde elli hane bir mahalle sayılarak, bunlar köy statüsünde olacaktı.130Nizamnamenin bu hükümleri nahiyelerden bahsetmekle birlikte kuruluşu, organları ve yönetiminin nasıl olacağı konusunda herhangi bir bilgi içermemekteydi. Ancak nahiyelerin durumunu düzenleyen ve taşra yönetiminin bir kademesi haline getiren değişiklikler 1871 İdare-i Umumiye-i Vilayet Nizamnamesi ile gerçekleşmiştir.131

1871 Nizamnamesinin 50-58. maddeleri nahiyelere ayrılırken, bunlardan 50-55. maddeleri nahiyelerin yapısına, 56-58. maddeler ise nahiye müdürlerinin görev ve yetkilerine ayrılmıştır. Bu maddelere göre; kazaların idare daireleri içerisinde bulunan köy

128İbn-i Eyüb Mahallesi genellikle belgelerde bu isimle anılırken, incelediğimiz dönemin sonlarında bazı kayıtlarda Eyüb Oğlu veya sadece Eyüb Mahallesi ismi de kullanılmıştır. GŞS, No: 147, s.158, 173, 230;

GŞS, No: 148, s.205

129Nahiye, kaza kadısının görevlendirdiği bir naip tarafından, kadı adına yönetilen bir merkez iken, köyler sipahi-voyvoda-kethuda gibi kişiler tarafından yönetilirdi. Şehirlerde ise naibin yönettiği geniş mahalleler yaygın değildir. Muhtarlık teşkilatından evvel mahallenin sorumluluğu mahalle imamına aittir. Bkz. Ortaylı, Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalle İdareleri (1840-1880), s.98

130 Çadırcı, Tanzimat Sürecinde Türkiye Ülke Yönetimi, s.249; Mehmet Seyitdanlıoğlu, Tanzimat

Döneminde Modern Belediyeciliğin Doğuşu, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2010, s.51

ve çiftlikler yakınlık ve münasebetlerine göre bir veya birkaç daireye ayrılarak, bunlara nahiye denilecekti (50. madde). Her nahiyenin bir idare merkezi olacak ve nahiye buradan yönetilecekti (51. madde). İdare merkezi olacak köy ve çiftliklerde en az beş yüz erkek nüfusun olması gerekmekteydi (52. madde). Her nahiyede bir nahiye müdürü ve nahiye meclisi bulunacaktı (54. madde). Nahiye müdürü olarak görevlendirilecek kişinin herhangi bir suçtan mahkûm olmaması, okuma-yazma bilmesi, kötü şöhrete sahip olmaması ve yirmi beş yaşını geçmiş olması gerekmekteydi (55. madde).132

Nahiye müdürlerinin görevlerine bakıldığında, bu kişiler daha önceleri ayanların yaptıkları hükümet ile halk arasındaki yönetim işlerini, nahiye meclisine danışarak yerine getireceklerdi. Yasa ve yönetmeliklerin, emir ve fermanların bölge halkına duyurulmasının yanı sıra ölüm-doğum ve arazi anlaşmazlıklarıyla ilgili köy muhtarlarının kendisine ulaştırdıkları bilgi ve şikayetleri bağlı bulunduğu kaza kaymakamına ileterek, gerekli işlemleri yapacaktı. Ayrıca halkın, muhtar ve ihtiyar heyeti seçimleri, bunların vergi toplama konusundaki şikayetlerini araştırmak ve durumu kaymakama bildirmek de müdürün başlıca görevlerindendi. Bununla birlikte nizamnamede belirtilen yetkilerinin dışındaki hiçbir şeye karışmayacak, fakat belirlenen tüm görevlerinden kanunen sorumlu olacaktı (56-58. maddeler).133

Yukarıda ifade edildiği üzere Ayıntab 1865 yılına kadar sancak statüsünde iken bu tarihten sonra kaza olarak yeniden teşkilatlandırılmıştı. 1864 Nizamnamesi çerçevesinde kaza olarak teşkilatlandırılmasından kısa bir süre sonra H.1284/M.1867/68 yılında çıkarılan ilk salnamede kazanın Orul, Reşi, Tilbaşâr, Hezek, Çekde, Kızık ve Kızılhisar olmak üzere 7 nahiyeden teşekkül ettiği ve isimleri verilmeden toplam 184 köyün kazaya bağlı bulunduğu belirtilmektedir.134 Bir sonraki yıla ait salnamedeki bilgilere göre ise Çarpın nahiyesinin eklenmesiyle Ayıntab’a bağlı nahiye sayısı 8’e köy sayısı ise 190’a ulaşmıştır.135 Bu durum incelediğimiz dönemin sonlarına kadar aynı kalmıştır. Ayıntab’a bağlı nahiye ve köylerin isimleri şöyledir:

132Seyitdanlıoğlu, a.g.e., s.82-83

133 Musa Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik Yapısı, Ankara: TTK, 2013, s.253; Seyitdanlıoğlu, a.g.e., s.83-84

134Salnâme-i Vilâyet-i Haleb, H.1284, s.135

Tablo 3: 1867-1876 Yılları Arasında Ayıntab’a Bağlı Nahiye ve Köyler136

Nahiye-yi Orul 21 Köy

Ağçakend Aşayir Battâl Höyük Benamlı Cidâd

Eril Güllü Güreniz Haymenişin Hiyam

İbrahimşehir Kefer Bostan Kefer Cebel Kerât Kıllı Aşireti

Kızılcakend Orul Romanlı Taşlıca Rumevlek Tilfar

Tuhtamur

Nâhiye-i Çarpın 15 Köy

Büyük Arablar Boynök Ovası Çakal Çarpın Dımışkılı

Güveçce Isbatrın Isbatrın Mezraası İbrahimli Oyum Söğüt

Sam Mezraası Semavin Şöhme Turnalık Zülfikar

Nâhiye-i Çekde 26 Köy

Ağçaburc Arablar Fevkâni Arablar Tahtâni Atabeğ Bedirköy

Beğlerbeyi Cıbâkir Cuba Çekde Dülük

Göksüncük Gücegi Güngürge Hamurkesen İncesu

Kantara Karacaburc Kara Höyük Kirli Alıcı Medegöz

Mertmenge Sam Suboğaz Sülüklü Tabya

Yalankoz

Nâhiye-i Kızılhisâr-ı Kebir 11 Köy

Babilge Çağdığın Hacar Nefs-i Kızılhisâr Nurvâna

Kilisecik Küçük Ma‘sara Mazmahor Sağdın Sazgın

Ulu Ma‘sara

Nâhiye-i Reşi 8 Köy

Caguna Çanakçı Derbil Kertişe Küştam

Mağara Deresi Memlük Obası Turlu

Nâhiye-i Hezek 30 Köy

Akbınar Bekişli Bilanköy Bortu Burcu’r-rısas

Cartıl Dostallı Hezek Geciğin Güllüce

Karadinek Kara Kuyu Kayakend Kelbin Kilisecik Fevkani

Küçük Kızılhisâr Lohan Mahraman Morcalı Narlıca

Pevirge Sahib-i Arslan Seger Sibke Tıhnatan

Ufacık Yaylacık Yeniyaban Zemge Zevgir

136Salnâme-i Vilâyet-i Haleb, H.1285, s.180-184; “Kazâ-i Ayıntab”, Salnâme-i Vilâyet-i Haleb, Haleb:

Haleb Vilâyeti Matbaası, H.1289, s.122-125; Tabloda kalın (bold) olarak gösterilen köy isimlerinin günümüzdeki durumu tespit edilememiştir. Bunların dışındaki tüm isimler ise 1960’larda da kullanılmaktayken, daha sonraları bir çoğu değiştirilmiştir. Bu konuda detaylı bilgi için bkz. Hulusi Yetkin, “Gaziantep İli Köyleri”, Gaziantep Kültür Dergisi, (33), 1960, s.11-14; Hulusi Yetkin, “Gaziantep Merkez İlçe Köylerinde 12 Ekim 1969 Milletvekili Seçim Sonuçları”, Gaziantep Kültür

Tablo 3: (Devamı) Nâhiye-i Kızık 9 Köy

Çaykuyu Dündarlı Düvel-i İsa Karadinek Koşlu

Tamlıca Tekirsin Uğruca Üçkilise

Nâhiye-i Tilbaşâr 70 Köy

Arkın Ağacca Ağça Mezra‘a Bakîre Barna

Bekiş Beledin Bereke Beşgöz Beşdeli

Bevâğîr Bostancı Burhani Büğdüz Çapalû

Dahni Dikmetaş Direkli Elmalı Gebe

Genâyik Göçbeği Güdâvir Güneyse Fevkani Hâcı Köprü

Hamili Harar Harbete Hülûmen İkizkuyu

Kabcağız Kandevir Kantara Karacaviran-ı Kebir Karacaviran-ı Sagîr

Kara Çomak Kazıklı Kemnûn Kerâr Kılavuz

Kılcan Kınnab Kozluca Körkün Kumru

Külecik Kürd Osman Melik Mizmiz Rumevlek

Sarıt Semavin Sevindi Tilbaşâr Tilbaşâr Mezraası

Tilsevâd Törel Tutluca Tünb Tokurcum

Uruş Vasılı Yekince Yeniyaban Yoğunoğlu

Yona Yörâğil Zanbur Zağye Ziranbu

Tablodan da anlaşılacağı gibi Ayıntab’a bağlı nahiyeler arasında en büyük nahiyeyi 70 köyle tüm köylerin 1/3’ünden fazlasını içinde barındıran Tilbaşar, en küçüğünü ise 8 köyle Reşi nahiyesi oluşturmaktadır.