• Sonuç bulunamadı

Peygamber'in Anne-Babası ve Ebû Talib'in Müslüman Oluşu

2. NÜBÜVVET İNANCI

2.2. ŞİA'DA NÜBÜVVET İNANCI

2.2.6. Peygamber'in Anne-Babası ve Ebû Talib'in Müslüman Oluşu

Ehl-i Sünnet ve Şia hadis kaynaklarında Hz. Peygamber'in anne-babası ve amcası Ebû Talib hakkında çeşitli rivâyetler bulunmaktadır. Her iki mezhep kendi kaynaklarında geçen bu rivâyetlerden hareketle farklı görüşler benimsemişlerdir. Ehl-i Sünnet âlimleri kendi kaynaklarında geçen bu rivâyetlerin yorumunda birbirinden farklı görüşler ileri sürerken, Şia'nın buradaki tutumu daha nettir. Şia'ya göre, Hz. Peygamber'in hem anne-babası hem de amcası Ebû Talib Müslüman olmuşlardır. Şia, peygamberlerin insanlar tarafından ayıplanmamaları için anne babalarının her türlü şirk, fısk, fuhuş, ahlaksızlık gibi vasıflardan uzak olması

gerektiğini savunmaktadır.464

Konunun daha iyi anlaşılması için Şia hadis kaynaklarındaki rivâyetlere geçmeden Ehl-i Sünnet kaynaklarında yer alan bazı rivâyetleri zikretmek gerekir. Ebû Hüreyre'den rivâyet olunduğuna göre Rasûlullâh (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Anneme istiğfar etmek için rabbimden izin istedim, fakat

bana izin vermedi. Lakin kabrini ziyaret etmek için izin istedim, bana izin verdi."465

Diğer bir hadis de şöyledir:

464 Şibbir, Hakku'l-yakîn, I, 147. 465 Müslim, Cenâiz, 105 (976).

Ebû Hüreyre'den rivâyet olunduğuna göre, Rasûlullâh (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü İbrahim, yüzünde bir siyahlık ve toz toprak olduğu halde babası Azer ile karşılaşır. İbrahim babasına: 'Ben sana dünyada iken bana asi olma demedim mi?' der. Babası da ona: 'Bügün ben sana asi olmayacağım!' karşılığını verir. Bunun üzerine İbrahim: 'Ey Rabbim! Sen bana insanların yeniden diriltilecekleri gün, beni zelil ve rüsvay etmeyeceğini vaat etmiştin. Şimdi Senin rahmetinden uzak olan babamın vaziyetinden daha arlandırıcı ve utandırıcı hangi rüsvaylık olabilir?' der. Allah Teâlâ: 'Ey İbrahim! Ben cenneti kâfirlere haram kılmışımdır' buyurur. Bundan sonra Allah tarafından: 'Ey İbrahim şu iki ayağının altındaki nedir?' denilir. İbrahim bakar ve ayakları arasında kana bulanmış bir sırtlan görür. Bu çirkin manzara üzerine onun (İbrahim'in babasının) ayaklarından yakalanır ve ateşe atılır."466

Ehl-i Sünnet hadis kaynaklarında geçen başka bir rivâyette ise, Hz. Peygamber, "Benim babam nerededir?" diye soran birisine, "Benim babam da, senin

baban da cehennemdedir" cevabını vermiştir.467 Kaydettiğimiz bu hadislerin zahirî anlamından peygamberlerin iman etmeyen anne-babalarının âhirette azaba uğrayacakları ifade edilmektedir. Ehl-i Sünnet âlimlerinin bu hadisleri şerh ederken

yaptıkları yorumlar genel anlamda bu istikamette olmuş olsa da,468

bazı Ehl-i Sünnet âlimleri bu rivâyetleri farklı bir şekilde yorumlayarak özellikle Hz. Peygamber'in

anne-babasının mümin olduğunu ileri sürmüşlerdir.469 Netice itibariyle Ehl-i Sünnet

âlimlerinin bu konuda farklı üç görüş ileri sürdüklerini söylemek mümkündür. Hz. Peygamber'in ebeveyninin âhirette kurtuluşa erenlerden olacağını söyleyenler, âhirette kurtuluşa erenlerden olmayacağını iddia edenler ve herhangi bir hüküm

vermekten kaçınarak çekimser kalanlar.470

Ehl-i Sünnet hadis kaynaklarında Ebû Talib hakkında geçen rivâyetlere gelince, genellikle yakın anlamlı rivâyetler olduğu dikkat çekmektedir. Örnek olması bakımından Buhârî ve Müslim'in naklettikleri şu hadisi kaydedebiliriz:

Ebû Talib'in ölümü yaklaştığı zaman, Hz. Peygamber onun yanına girdi. Bu sırada onun yanında Ebû Cehl bulunuyordu. Hz. Peygamber: "Ey amca! 'Lâ ilahe illellâh' söyle ki, ben Allah'ın yanında senin lehine hüccet getirip şefaat edeyim" dedi.

466

Buhârî, Enbiyâ, 11.

467 Müslim, İman, 347 (203); Ebû Dâvud, Sünnet, 18.

468 Nevevî, el-Minhâc, III, 79; Azîmâbâdî, Avnu'l-ma'bûd, IX, 41; Aliyyu'l-Kârî, Edilletü mu'tekidi Ebî

Hanîfe fî ebeveyi'r-Rasûl aleyhi's-salâtu ve's-selâm, (thk. Meşhûr b. Hasan b. Selmân), Saûdiye, 1993, s. 62.

469 Aliyyu'l-Kârî, Şerhu'ş-şifâ, Beyrût, 1421, I, 605.

470 Recep Önal, "Hz. Peygamber'in Anne-Babasının Dinî Konumu ve Ebeveyn-i Resûl Risaleleri",

Ebû Cehl ile Abdullah b. Ebî Ümeyye: "Abdulmuttalib milletinden yüz mü çeviriyorsun?" dediler. (Hz. Peygamber kelimey-i tevhîdi söyledikçe) onlar da bu dediklerine devam ediyorlardı. Nihâyet Ebû Talib'in bunlara söylediği son söz: "Ben Abdulmuttalib milleti üzereyim" demek oldu. Bunun üzerine Hz. Peygamber: "Ben Allah tarafından nehy olunmadığım sürece senin için mağfiret dileyeceğim" dedi. Bunun üzerine şu (iki) âyet nazil oldu: "Akraba bile olsalar, cehennem halkı

oldukları belli olduktan sonra (Allah'a) ortak koşanlar için mağfiret dilemek; ne peygamberin, ne de inananların yapacağı bir iştir." (Tevbe, 9/113) "Şüphesiz sen sevdiğin kimseyi doğru yola iletemezsin. Fakat Allah, dilediği kimseyi doğru yola eriştirir. O, doğru yola gelecekleri daha iyi bilir." (Kasas, 28/56)471

Ehl-i Sünnet hadis kaynaklarında Ebû Talib'in iman edip etmemesiyle ilgili geçen rivâyetler anlam olarak yukarıda kaydettiğimiz rivâyete yakın olduğu için burada sadece bu rivâyeti zikretmekle yetinmekteyiz. Bu rivâyetlerden hareketle Ehl- i Sünnet âlimlerinin hemen hepsi Ebû Talib'in iman etmeden öldüğünü ve bu sebeple

de azaba uğradığını söylemektedirler.472

Lakin Şia hadis kaynaklarında geçen rivâyetlere baktığımızda burada Hz. Peygamber'in anne-babası ve Ebû Talib'in Müslüman olduklarına dair açık rivâyetlere rastlamaktayız. Ca'fer es-Sâdık'tan gelen bir rivâyette Hz. Peygamber'in babası Abdullah'a annesi Âmine'ye ve amcası Ebû Talib'e ateşin (cehennemin) haram olduğu söylenmektedir. Küleynî'de geçen bu rivâyet hakkında kitabın muhakkiki; "Bu hadis açık bir şekilde Peygamberin anne-babasının ve amcası Ebû Talib'in

Müslüman olduğuna delildir" açıklamasını yapmıştır.473

Ebû Talib'in mümin (Müslüman) olduğuna delil olarak Enfal sûresinde geçen; "İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve (muhâcirleri)

barındırıp (onlara) yardım edenler var ya; işte onlar gerçek müminlerdir. Onlar

için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır"474

âyeti delil olarak gösteren Şia, âyette geçen " َنوُنِم ْؤُمْلا ُمُه َكِئٰلوُا او ُرَصَن َو ا ْو َوٰا" "onları barındırıp yardım edenler" kısmından

hareketle Ebû Talib'in mümin olduğuna karar vermiştir.475

Hâlbuki âyette

muhâcirlere yardımda bulunan ensârdan bahsedilmektedir.476

Şia'nın hem hadis hem

471 Buhârî, Menâkıb, 39; Müslim, İmân, 39 (24).

472 İbn Hacer, Fethü'l-bârî, VIII, 506; Aliyyu'l-Kârî, Edilletü mu'tekidi Ebî Hanîfe, s. 99-102. 473

Küleynî, el-Kâfî, I, 518.

474 Enfal, 8/74.

475 Şibbir, Hakku'l-yakîn, I, 145. 476 Tabâtabâî, el-Mîzân, IX, 141.

de kelam sahasında görüşlerinden etkilendiği en önemli âlim olan Şeyh Sadûk, Hz. Peygamber ve Hz. Ali'nin anne-babalarının Müslüman olduklarını açık şekilde beyan etmiştir. O buna delil olarak Hz. Peygamber'in: "Ben, Âdem peygamberden

başlayarak bana varıncaya kadar temiz nikâh ile intikal ettim, zina ile değil."477 Görüldüğü üzere Şia âlimleri ilk dönemlerden itibaren bu konuyu tartışmış ve Hz. Peygamber'den konuyla ilgili rivâyet edilen hadisi de naklederek görüşlerini bu istikamette temellendirmişlerdir. Fakat Şeyh Sadûk delil olarak ileri sürdüğü bu hadisin senedini zikretmemiştir. Belki de bunun sebebi, hadisin Şia'ya göre sağlam bir tarikle gelmemesidir. Zira hadisi araştırdığımızda bu hadisin genellikle Ehl-i

Sünnet kaynaklarında geçtiği dikkat çekmektedir.478

Bu da bu hadisin aslında Şia'nın hadis usulü kaidelerine göre itikâtla ilgili bir konuda dikkate alınmaması gerektiği anlamına gelmektedir. Ayrıca Şia âlimlerinin bu konuyu ilk dönemlerden itibaren gündeme getirerek tartışmaları muhtemelen Ehl-i Sünnet kaynaklarında Hz. Peygamber'in anne-babası ve Ebu Talib hakkında geçen rivâyetlere cevap vermek istemeleri olmuştur.

Şia'nın diğer meşhur hadis ve kelâm âlimlerinden olan Şeyh Müfîd de Ebû Talib'in iman ettiğine dair özel bir risale kaleme alarak Şia'nın bu konudaki tutumunu kesin bir şekilde ortaya koymuştur. O, bu risâlesinde Ebû Talib'in Hz. Peygamber'e peygamberliğinin ilk dönemlerinde yaptığı yardımları uzunca anlatmış ve Ebu Talib vefât ettiğinde Hz. Peygamber'in emri üzerine Hz. Ali tarafından kefenlenip defnedildiğini zikrettikten sonra Hz. Peygamber'in: "Allah'a yemin olsun ki, ben

amcama mutlaka şefaatçi olacağım" buyurduğunu nakletmiştir.479

Fakat Hz. Peygamber'e nispet olunan bu hadisin de mezkûr risalede senedsiz zikredilmesi, hadis üzerindeki şüpheleri artırmaktadır.

Şia'nın meşhur hadis kaynaklarına baktığımızda burada Ebû Talib'in kesin bir dille iman ettiğinin vurgulandığı görülecektir. Ca'fer es-Sâdık'a nispet edilen bir rivâyette o şöyle demiştir: "Ebû Talib, Ashab-ı kehf'e benziyor. Onlar da imanlarını

477 Sadûk, el-İ'tikâdât, s. 110. 478 Elbânî, İrvâu'l-ğalîl, VI, 329-334.

gizleyip şirki açığa vurmuşlardı. Bu yüzden Allah onları iki defa ödüllendirdi."480 Biri iman ettikleri için, diğeri takiyye yaparak kâfir olan kavimlerinden korundukları

için.481 Başka bir rivâyette ise Ebû Talib'in ebced hesabıyla iman ettiği yani bütün

dillerde Müslüman olduğu vurgulanmıştır.482

Bu konuda Şia'nın daha farklı rivâyetleri de bulunmaktadır. Bu ve benzeri rivâyetlerden de görüldüğü üzere Şia, Hz. Peygamber'in anne-babasının ve Ebû Talib'in Müslüman olduklarını itikadî bir konu olarak ele alıp değerlendirmiş ve Müslüman olduklarına karar vermiştir. Aslında Şia bu konuyu tartışmakla Hz. Ali'nin imâmetini korumaya çalışmaktadır. Çünkü imâmet makamını en az nübüvvet makamı kadar önemseyen Şia, imâmet makamında olan birinin de peygamber gibi temiz bir anne babadan gelmesi gerektiğinin alt yapısını hazırlamıştır. Böylece Hz. Ali'nin de iman ve İslam'la müşerref olan bir babadan gelmesi Hz. Ali için bir üstünlük olarak görülmüştür. Şia, Ehl-i Sünnet'in hadis kaynaklarında geçen, Ebu Talib'in iman etmeden öldüğüne dair rivâyetlerden dolayı Ehl-i Sünnet'i Ca'fer es-Sâdık'ın diliyle şöyle eleştirmektedir.

Ca'fer es-Sâdık'a denildi ki: "Onlar (Ehl-i Sünnet) diyorlar ki: "Ebu Talib kâfirdir. Buna ne dersin?" Buyurdu ki: "Yalan söylüyorlar. Nasıl kâfir olabilir ki? O değil mi şunları söyleyen:

Bilmezler ki biz, Muhammed'i bulduk Bir peygamber olarak...

Mûsâ gibi, ilk kitaplarda yazılı.

Bir diğer rivâyette ise İmam'ın şöyle dediği nakledilir: "Şunları söyleyen Ebu Tâlib'e kâfir denilebilir mi?

Andolsun biliyorlar ki, bizim oğlumuz yalancı değildir. Bizim katımızda batıl sözlere de itibar edilmez.

O ak yüzlü biridir. O’nun yüzü hürmetine yağmur istenir. O, öksüzlerin kurtarıcısı ve dulların hamisidir.483

Ca'fer es-Sâdık'a nispet edilen bu rivâyette onun Ehl-i Sünnet'i açık bir şekilde hedef aldığı görülmektedir. Bu da bu tartışmaların Ehl-i Sünnet kaynaklarında geçen hadislere cevap olarak ortaya çıktığını doğrulamaktadır.

Sonuç olarak, Ehl-i Sünnet ve Şia kaynaklarında Hz. Peygamber'in anne- babası ve Ebû Talib hakkında zikrolunan hadisler birbirinden farklılık arz etmektedir.

480

Küleynî, el-Kâfî, I, 520.

481 Küleynî, el-Kâfî, I, 520. Muhakkikin notu. 482 Küleynî, el-Kâfî, I, 521.

Ehl-i Sünnet kaynaklarında geçen rivâyetlere göre, peygamberlerin iman etmeyen anne-babaları âhirette azaba uğrayacaklardır. Fakat bu konuda Ehl-i Sünnet uleması kendi içinde farklı görüşler ileri sürmüş ve bir kısım âlim Hz. Peygamber'in anne- babasının fetret döneminde yaşadıklarından dolayı azaba uğramayacakları görüşünü benimsemiştir. Ebu Talib hakkındaki rivâyetlerde de durum aynıdır. Bu rivâyetlerden hareketle birçok hadis âlimi, iman etmeden ölmesi sebebiyle Ebû Talib'in azaba uğrayacağını ileri sürmüştür. Fakat Hz. Peygamber'e karşı yaptığı yardım ve desteğinden dolayı Ehl-i Sünnet kaynaklarında onun azabının hafif olacağına da

işaret olunmuştur.484

Hem Hz. Peygamber'in anne-babası hem de Ebu Talib hakkında Ehl-i Sünnet kaynaklarında geçen hadisler, hadis usûlü kaidelerine göre, sahih kabul edilmektedir. Zira bu anlamdaki hadisler Ehl-i Sünnet'in en önemli hadis kaynaklarında yer almaktadır.

Şia hadis kaynaklarında bu konuyla ilgili rivâyetler ise Ehl-i Sünnet kaynaklarında geçen hadislerden tamamen farklıdır. Şöyle ki, Şia kaynaklarında geçen rivâyetler hem Hz. Peygamber'in anne-babasının hem de Ebu Talib'in Müslüman olduklarını açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Fakat bu kaynaklarda geçen rivâyetler Ehl-i Sünnet kaynaklarından farklı olarak sahabe nesli tarafından değil, çoğunlukla Ca'fer es-Sadık'tan aktarılmıştır. Şia hadis usulü kaidelerine göre bu durum sorunlu olarak gözükmese de Ehl-i Sünnet hadis usulü kaidelerine göre Ca'fer es-Sâdık'a nispet edilen bu rivâyetlerin hiç bir geçerliliği yoktur. Bu bakımdan iki mezhep arasında bu konuda rivâyetlerden hareketle derin bir farklılaşmanın ortaya çıktığı görülmektedir.