• Sonuç bulunamadı

2. NÜBÜVVET İNANCI

2.2. ŞİA'DA NÜBÜVVET İNANCI

2.2.4. Mi'rac

Hz. Peygamber'in mi'racı konusunda hem Ehl-i Sünnet hem de Şia'nın hadis kaynaklarında benzer muhtevalı rivâyetler bulunsa da Şia kaynaklarında geçen rivâyetler incelendiğinde mezhebin temel ilkelerine uygun olan bazı farklılıkların olduğu dikkat çekmektedir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki Şia, mi'racın sadece ruh ile değil, ruh ve bedenle birlikte olduğunu; uykuda değil uyanıkken vukubulduğunu, yalnızca Mescid'i-Aksa'ya değil, semaya olduğunu kabul

etmektedir.438 Ehl-i Sünnet'in de genel kabulü bu yönde olmuş olsa da439 kaynaklarda

farklı rivâyetlerin de olduğu dikkat çekmektedir. Hz. Aişe: "Rasûlullâh'ın bedeni

436 Ebü'l-feth Muhammed b. Abdulkerîm eş-Şehristânî, el-Milel ve'n-nihel, Müessesetü'l-halebî, I,

175; Meclisî, Bihâr, XXV, 185.

437

Küleynî, el-Kâfî, I, 479-506. "Kur'ân'da Velâyetle İlgili Yer Alan Âyetlerden Seçmeler Babı."

438 Meclisî, Mir'âtu'l-ukûl, V, 205; Şibbir, Hakku'l-yakîn, I, 168; Zencânî, Akâidu'l-İmâmiyye, I, 60-62. 439 Ali b. Ali ed-Dimeşkî, Şerhu'l-akîdeti't-tahâviyye, (thk. ve tlk. Şuayb el-Arnavut ve Abdullah b.

yerinden ayrılmamış, o ruhuyla yolculuk yapmıştır"440

ve Muâviye'nin: "İsrâ Allah'tan gelen sâdık bir rüyadan ibarettir" şeklindeki açıklamaları Ehl-i Sünnet'in genel kabulünün aksini ifade eden anlamlar içermektedir. Fakat her iki rivâyeti değerlendirmeye tabi tutan Muhammed b. Yusuf es-Sâlihî (ö. 942/1535) bu

rivâyetlerin hüccet olarak kabul edilemeyeceği sonucuna varmıştır.441

Lakin tarih boyunca Ehl-i Sünnet içerisinde mi'racın ruhen gerçekleştiği kanaatine sahip âlimler

hep çıkmış ve bu görüşü savunmuşlardır.442 Bu bakımdan Şia'nın tutumu Ehl-i

Sünnet'le mukayesede daha nettir. Zira Şia kaynaklarında bu konuda sabit bir fikir mevcuttur.

Her iki mezhebin hadis kaynakları tarandığında mi'racla ilgili rivâyetlerin büyük çoğunluğunun Ehl-i Sünnet kaynaklarında geçtiği dikkat çekiyor. Hatta müteahhirûn dönemi Şia âlimlerinin eserlerine bakıldığında mi'ractan bahsederken Ehl-i Sünnet kaynaklarına atıfta bulundukları görülür. Mi'racla ilgili rivâyetler Şia'nın hadis kaynaklarından daha ziyâde tefsîr kaynaklarında yer almaktadır. Bunun ilk örneği Şia'nın ilk tefsir kaynaklarından addedilen Kummî'nin (ö. 329/941)

Tefsir'idir.443 Şia'nın en önemli tefsir kaynaklarından sayılan Tabatabâî'nin (ö. 1307/1981) eserinde de hem Şia hem de Ehl-i Sünnet kaynaklarında geçen mi'raçla

ilgili rivâyetler bir arada zikredilmiştir.444

Her iki mezhebin hadis ve tefsir kaynaklarında mi'racla ilgili zikredilen rivâyetler karşılaştırıldığında birçok noktada benzerlikler olduğu gibi bazı farklılıkların da olduğu görülür. Şöyle ki, birçok konuda olduğu gibi burada da Şia'nın imâmet inancının izlerine rastlanmaktadır. Küleynî'nin eserinde naklettiği aşağıdaki rivâyette böyle bir farklılığı açık şekilde görmek mümkündür.

Ali b. Ebu Hamza şöyle rivâyet etmiştir. Ebu Basîr, benim de hazır bulunduğum bir sırada Ebu Abdullah (Cafer es-Sâdık)’a sordu ki: "Sana feda olayım, Rasûlullâh (s.a.s) kaç kere Mi'rac'a çıkarıldı?" Buyurdu ki: "İki kere çıkarıldı. Cebrâîl onu bir yerde durdurdu ve dedi ki: "Olduğun yerde dur, ey Muhammed! Andolsun, öyle

440 Muhammed b. İshâk, Kitâbu's-sîre ve'l-meğâzî, (thk. Süheyl Zekar), Beyrut, 1978, s. 295;

Adbulmelik b. Hişâm, es-Sîretü'n-nebeviyye, (thk. Mustafa es-Sakkâ v.dğr.), 1955, I, 399.

441 Muhammed b. Yusuf es-Sâlihî, Sübülü'l-hüdâ ve'r-reşâd, (thk. ve tlk. Âdil Ahmed ve Ali

Muhammed), Lübnan, 1993, III, 69-70.

442 Salih Sabri Yavuz, "Mi'rac", DİA, XXX, 132-134.

443 Ebü'l-Hasan Ali b. İbrâhîm el-Kummî, Tefsîru'l-Kummî, Kum, 1435, II, 563-575. 444 Muhammed Hüseyin et-Tabâtabâî, el-Mîzân fî tefsîri'l-kur'ân, Kum, ty. XIII, 8-34.

bir yerde duruyorsun ki, daha önce hiç bir melek ve nebi burada durmuş değildir. Rabbin "salâttadır / namazdadır." Dedi ki: "Ey Cebrail! O nasıl namaz kılar?" Dedi ki: O şöyle der: "Subbûhun, Kuddûsun, Benim. Ben, meleklerin ve Ruhun Rabbiyim. Rahmetim gazabımı geçmiştir." Peygamberimiz dedi ki: "Allah'ım! Affını diliyorum, affını." O sırada Allah'ın da buyurduğu gibi: "İki yay arası kadar, hatta daha yakın..." (Necm, 53/9) oldu." Ebu Basîr dedi ki: "Sana kurban olayım, iki yay arası veya daha yakın olmak ne demektir?" Buyurdu ki: "Kemanın hilâli andıran kısmı ile baş tarafı arasındaki mesafe miktarı demektir." Sonra İmam devam etti ve dedi ki: "İkisinin arasında parıldayıp duran bir perde vardı." İmam'ın şöyle dediğinden kuşku duymuyorum: "O perde sarı yakuttandı. Rasûlullah, bir iğne ucundan Allah'ın dilediği kadar bazı şeyleri seyretti. Bu sırada Allah Teâlâ şöyle buyurdu: "Ey Muhammed!" "Buyur, Rabbim." dedi. Buyurdu ki: "Senden sonra ümmetine kim önderlik edecek?" "Allah daha iyi bilir" dedi. Buyurdu ki: "Ali b. Ebu Talib, mü'minlerin emiri, Müslümanların efendisi, ak saçlıların eli ayağı, parlak olanların lideridir." Sonra Ebu Abdullah, Ebu Basîr'e şöyle dedi: "Ey Ebu Muhammed! Allah'a yemin ederim ki, "Ali'nin (a.s) velâyeti emri" yerden gelmemiştir, gökten sözlü olarak gelmiştir."445

Bu rivâyette geçen bazı bilgilere Ehl-i Sünnet kaynaklarında rastlanmamaktadır. Öncelikle Rasulullah'ın mi'raca iki kere çıkarıldığına dair bilgi her ne kadar Ehl-i Sünnet âlimleri tarafından da dile getirilmişse de bu bilgi sadece

bazı âlimler tarafından yapılan bir yorum olarak kalmıştır.446

Fakat yukarıdaki rivâyette Ca'fer es-Sâdık, mi'racın iki defa gerçekleştiğini söylemektedir. Şia'nın hadis usulü kaideleri gereğince Ca'fer es-Sâdık'ın verdiği bu bilgi kesinlik ifade etmektedir. Gerçi Meclisî, Küleynî'nin naklettiği bu hadisin zayıf olduğunu belirttikten sonra bu rivâyet ile Saffâr ve Şeyh Sadûk'un naklettikleri Hz.

Peygamber'in mi'racının 120 kez tekrarlandığına dair rivâyetleri447

cem etmeye çalışmıştır. O, Hz. Peygamber'in mi'racının iki defa Mekke'ye yüz yirmi defa da Medîne'ye hicret ettikten sonra veya iki defa arşa, kalanları da semâya ya da iki defa

bedenen, kalanları da ruhen olmasının muhtemel olduğunu söylemiştir.448 Görüldüğü

üzere Şia da bu rivâyetler üzerinde kesin bir karara varamamıştır. Yukarıdaki rivâyette dikkat çeken diğer bir önemli nokta da mi'racta Hz. Ali'nin Hz. Peygamber'den sonra mü'minlerin emiri olduğuna işaret edilmesidir. Bu husus Şia'nın hemen her konuda vurgulamaya çalıştığı hususlardandır. Zira imâmet inancına sahip olan Şia bu inancın doğruluğunu her fırsatta Kur'ân, hadis ve

445 Küleynî, el-Kâfî, I, 513-514. 446

İbnü'l-Kayyim el-Cevziyye, Zâdu'l-meâd fî hedyi hayri'l-ibâd, Beyrût, 1994, III, 37-38; Ali b. Ali ed-Dimeşkî, Şerhu'l-akîdeti't-tahâviyye, I, 271-272.

447 Saffâr, Besâiru'd-derecât, s. 111; Sadûk, el-Hisâl, s. 601. 448

imamlara nispet olunan rivâyetlerle ispat etmeye gayret göstermiştir. Bu bakımdan rivâyetlerdeki bu tür farklılıklar iki mezhep arasında rivâyetlerden kaynaklanan farklılaşmaya yol açmıştır. Hatta Şia'nın bazı kaynaklarında bu konu o kadar abartılmıştır ki, mi'racta Allah'ın Hz. Peygamber'e Hz. Ali'nin sesiyle hitap ettiğine kadar varmıştır. Ali b. Hasan el-Erbilî'nin (ö. 692/1293) eserinde geçen bu rivâyet şöyledir:

Rasûlullâh'a: "Rabbin Mirac'ta sana hangi dilde hitap etti?" diye sorulduğunda, Rasûlullâh (s.a.s) "Ali b. Ebi Talib'in diliyle hitap etti" cevabını vermiştir. Ben: "Ya Rabbi! Benimle konuşan sen misin yoksa Ali mi?" diye sorunca, Allah: "Ey Ahmed! Ben diğer varlıklar gibi değilim, insanlarla kıyas olunamam" karşılığını verdi.449

Bu rivâyet Şia içerisinde herkes tarafından benimsenmese de kaynaklarında geçmesi ve imâmet inancı ile mi'rac gibi bir konu arasında bağlantı kurulması bakımından dikkat çekicidir. Bu anlamda başka bir rivâyet de meşhur Kum muhaddislerinden olan Ebû Ca'fer Muhammed b. Hasan es-Saffâr (ö. 290/902) tarafından nakledilmiştir. Ebû Abdullah Ca'fer es-Sâdık'tan rivâyet olunduğuna göre, Hz. Peygamber 120 defa mi'raca yükselmiştir. Her seferinde Allah Teâlâ peygambere farzlardan daha çok Hz. Ali ve ondan sonra gelecek olan imamların velâyetini emir

buyurmuştur.450

Şia kaynaklarında mi'rictan bahseden rivâyetlerde imâmetle ilgili

hususlara sıkca rastlamak mümkündür.451 Bu anlamdaki bir rivâyeti de dikkatlere

sunup konuyu noktalayalım. Şeyh Sadûk'un naklettiğine göre Rasulullah (s.a.s) yeryüzünün üzerinde seyrettiği sırada türbe şeklinde Kum şehrinin parladığını görür. O yerin neresi olduğunu sorunca Cebrail (a.s) şöyle cevap verir: "Burası Kum'dur. Senin Ehl-i Beyti'nin taraftarları ve mümin kullar burada bir araya gelip toplanacak,

zorluk ve acılarla yüz yüze geleceklerdir."452

Sonuç olarak, Ehl-i Sünnet ile Şia'nın mi'rac hakkındaki tasavvuru birbirine yakındır. İki mezhep arasındaki farklılıklar bazı rivâyetlerde geçen ve Şia'nın imâmet inancını yansıtan eklemelerde görülmektedir. Mi'rac konusu her iki mezhebin temel kaynaklarında geçen bir konu olduğu için Ehl-i Sünnet kaynaklarında geçen

449

Erbîlî, Keşfü'l-ğimme, I, 103; Şibbir, Hakku'l-yakîn, I, 175.

450 Saffâr, Besâiru'd-derecât, s. 111. 451 Küleynî, el-Kâfî, III, 477-480. 452 Sadûk, İlelü'ş-şerâi', s. 572.

hadislerle karşılaştırıldığında bu eklemelerin nerelerde olduğunu tespit etmek mümkün olmaktadır. Mi'racla ilgili anlatılan diğer hususlarda ise hemen hemen iki mezhep aynı çizgide durmaktadır. Netice itibariyle, Şia'nın imâmet merkezli bu rivâyetleri Ehl-i Sünnet'ten belli noktalarda farklılaşmasına yol açmıştır.