5. ŞİA DÜŞÜNCESİNDE HADİSİN YERİ VE ÖNEMİ
1.1. EHL-İ SÜNNET'TE TEVHÎD İNANCI
1.1.3. İsim ve Sıfatlarda Tevhîd
İsim ve sıfatlarda tevhîd, Allah'ın kendisini Kur'ân'da ve Rasûlü'nün diliyle sahih hadislerde vasfettiği şekilde kabul etmek ve mutlak anlamda kemal sıfatlarının
196 Buhârî, İmân, 1; Müslim, İmân, 16 (19); Tirmizî, İmân, 3; Nesâî, İmân, 13. 197
Buhârî, İmân, 9; Nesâî, Bey'â, 38.
198 Buhârî, İmân, 15; Müslim, İmân, 20 (32); Tirmizî, İmân, 1. 199 Buhârî, Zekât, 41.
200
Tirmizî, Tefsîr, 3; İbn Mâce, Dua, 1.
201
Tirmizî, Kıyâme, 59.
202 Tirmizî, Cenâiz, 11; İbn Mâce, Zühd, 31. 203 Buhârî, Tefsîr, 70.
204 Buhârî, Enbiya, 11; Müslim, Zikr, 54 (2708). 205
Müslim, Adâhî, 14 (1978); Nesâî, Dahâya, 34.
206 Tirmizî, Nüzûr, 2; Ebû Dâvud, Eymân, 22; İbn Mâce, Keffârât, 17.
207 Ulûhiyyet tevhîdine dair hadislerle ilgili bkz; Mustafa Bâhû, el-Câmiu's-sahîh fî ahâdîsi'l-akîde, I,
yalnız Allah'a has olduğuna inanmaktır.208
Allah'ın isim ve sıfatlarının kitap ve sünnette geçen manalarını ve hükümlerini, O'nun büyüklük ve yüceliğine uygun bir şekilde, hiç bir şeyi tahrif etmeden, başkasına benzetmeden ve keyfiyetini açıklamadan tasdik etmektir. Ayrıca, Allah ve Resûlü'nün, Allah'ı tenzih ettikleri kusurlardan, noksanlıklardan ve O'nun kemaline yakışmayan her türlü niteliklerden
uzak olduğuna inanmaktır.209
Başta Beyhakî (ö. 458/1065) olmak üzere Ehl-i Sünnet âlimlerinin çoğunluğu Kur'ân-ı Kerîm ve sahih hadislerle sabit olan Allah'ın sıfatlarını iki kısma
ayırmışlardır. Bunlardan ilki zâtî sıfatlar diğeri de fîili sıfatlardır.210
Zâtî sıfatlar ezeli olup, varlığı devamlı olan sıfatlardır. Fiili sıfatlar ise, Allah'ın ezeli olmayan ve her
zaman gerçekleştirdiği sıfatlardır.211
Allah'ın akıl, hayat, kudret, ilim, irâde, semî (işitme), basîr (görme), kelâm gibi sıfatları O'nun zâtî sıfatlarıdır. Yaratma, rızık verme, yaşatma, öldürme, bağışlama ve cezalandırma gibi sıfatları ise fiili sıfatlarıdır. Yine Kur'ân-ı Kerîm ve hadislerle sabit olan el, yüz ve göz gibi sıfatlar zati sıfatlardan; istivâ, nüzûl ve mecî (gelmek) gibi sıfatlar ise fîli sıfatlardan kabul edilmiştir.212
Ehl-i Sünnet'e göre tüm bu sıfatların herhangi bir teşbîh yapılmadan
kabul edilmesi gerekir213 ve bu sıfatlardan birinin diğeri karşısında herhangi bir
üstünlüğü de yoktur.214
Kur'ân'da Allah'ın adları için "isim veya esmâ" kelimeleri kullanılmış215
"sıfat" kelimesi hiç kullanılmamıştır. Lakin hadislere bakıldığında "sıfat" kelimesinin
kullanıldığını görmek mümkündür.216
İbn Hazm, Allah için kullanılan sıfat kelimesinin Mutezile kelamcıları tarafından ortaya atıldığını ileri sürmüş ve bu
208
Beyhakî, el-Esmâ ve's-sıfât, Mektebetü's-sevâdî, Cidde, 1993, I, 276.
209 Saîd b. Alî, Akîdetü'l-müslim, I, 27. 210
Beyhakî, el-Esmâ ve's-sıfât, I, 276.
211
Ebü'l-Fadl İbn Hacer el-Askalânî, Fethu'l-bârî şerhu Sahîhi'l-Buhârî, Dâru'l-marife, I-XIII, Beyrût, 1379, XIII, 357.
212 Beyhakî, el-Esmâ ve's-sıfât, I, 276; İbn Hacer, Fethu'l-bârî, XIII, 357.
213 Ebü'l-İzz Sadruddîn Ali b. Ali, Şerhu't-tahâviyye fi'l-akîdeti's-selefiyye, (thk. Ahmed Muhammed
Şâkir), Riyad, 1413, s. 48.
214 Ebû Hanîfe, el-Fıkhu'l-ekber, s. 95; Bekir Topaloğlu, "Esmâ-i Hüsnâ", DİA, XI, 410. 215 Araf, 7/180; İsra, 17/110; Tahâ, 20/8; Vâkıa, 56/74.
konudaki rivâyetlerin de zayıf olduğunu savunmuştur. Fakat İbn Hazm'ın bu
açıklaması birçok âlim tarafından eleştirilmiş ve kabul görmemiştir.217
Hem Kur'ân'da hem de hadislerde Allah'ın farklı sayıda isimleri geçmektedir. Hadis kaynaklarına bakıldığında Allahın isimlerinin bir rivâyette doksan dokuz
olduğu kaydedilir.218
Hadiste bu doksan dokuz ismi sayan kimselerin cennete girecekleri vurgulanmıştır. Buhârî'den itibaren hadiste geçen "ihsâ" kelimesinin üzerinde önemle durulmuş ve bu kelimenin "saymak, ezberlemek, anlamak" şeklindeki sözlük anlamından daha ziyade farklı bir anlam taşıdığı görüşü ağırlık
kazanmıştır.219
Şia kaynaklarında ise Ebû Hüreyre'den rivâyet edilen bu hadis Hz. Ali'den nakledilmekte ve bazı kaynaklarda bu iki rivâyet birleştirilerek sayı 133'e çıkarılmaktadır. Şia âlimlerinin Kur'ân'dan çıkardıkları isim sayısının 127 olduğu da
ifade edilmiştir.220
Allah'ın isimlerinin doksan dokuz olduğuna dair Ebû Hüreyre'den nakledilen rivâyet birçok ana hadis kaynağında yer alsa da, sadece Tirmizî ve İbn Mâce'nin
eserlerinde bahsedilen doksan dokuz ismin listesi verilmiştir.221
Tirmizî'nin kaydettiği liste "Allah" ismiyle başlayıp "Sabûr" ismiyle sona ermekte, İbn Mâce'nin kaydettiği liste ise "Allah" ismiyle başlamakla beraber "Ahad" ismiyle bitmektedir. Ayrıca isimlerin sıralanışı ve farklı isimlerin bulunması bakımından her iki hadiste farklılıklar bulunmaktadır. İbn Mâce rivâyetinde "Vitr" isminden sonra "Ahad"
isminin eklenmesiyle Allah'ın isimlerinin 100'e çıktığı da görülmektedir.222
Allah'ın isimlerinin zikredildiği rivâyetler münekkitler tarafından zayıf bulunmuştur. Tirmizî, isimlerle ilgili bu rivâyetin sadece Safvân b. Sâlih tarikiyle geldiğini ve kendisinin de hadisçiler tarafından sika kabul edildiğini belirtmiştir. O, ayrıca bu tarik dışında gelen farklı rivâyetlerin hiç birisinde Allah'ın doksan dokuz
isminin zikredilmediğini söylemektedir.223 Tirmizî bu hadisin sadece Safvân b. Sâlih
217
Abdullah b. Muhammed el-Ğanîmân, Şerhu kitabi't-tevhîd min Sahîhi'l-Buhârî, Mektebetü'd-dâr, Medîne, 1405, I, 61.
218 Buhârî, Şurût, 18; Tirmizî, Deavât, 83; İbn Mâce, Dua, 10. 219 Bekir Topaloğlu, "Esmâ-i Hüsnâ", DİA, XI, 406.
220 Topaloğlu, "Esmâ-i Hüsnâ", DİA, XI, 409. 221 Tirmizî, Daavât, 83; İbn Mâce, Dua, 10. 222 İbn Mâce, Dua, 10.
tarikiyle geldiğini söylese de Beyhâkî el-Esmâ ve's-sıfât adlı eserinde bu hadisi farklı
bir tarikle nakletmiştir.224
İbn Mâce'nin eserine kaydettiği rivâyet de muhaddisler tarafından eleştirilmiştir. Bûsîrî, senedde ismi geçen Abdülmelik b. Muhammed'den
dolayı hadisin zayıf olduğunu söylemektedir.225
Hadiste isimlerin zikredilmesinin bazı raviler tarafından eklenmiş olma ihtimali vardır. Belki de bu ihtimalden dolayı Buhârî ve Müslim bu rivâyeti
eserlerine almamışlardır.226
İbn Teymiye, isimlerin zikrolunduğu rivâyet hakkındaki değerlendirmesinde şöyle demiştir: "Hadis alanında marifet sahibi olan herkes Tirmizî ve İbn Mâce rivâyetlerinin Peygamberin sözü olmadığında ittifak etmişlerdir.
Her iki hadisteki ziyade seleften bazılarının eklemesidir."227
Sonuç itibariyle el- esmâu'l-hüsnâ'nın zikrolunduğu rivâyetler genellikle makbul görülmemiştir. Bu rivâyetlerdeki doksan dokuz ismin bazı raviler tarafından eklendiği görüşü ağırlık kazanmaktadır. Bu sebeple de her iki rivâyetteki isimlerde farklılıklar görülür.
Buraya kadar Ehl-i Sünnet'in tevhîd inancı üzerinde yapılan açıklamalardan bu inancın hadislerden daha ziyade Kur'ân âyetleri üzerine temellendirildiği dikkat çekmektedir. Zira tevhîd konusu dinin aslını teşkil eden konulardandır. Bu inancın sağlam bir zemine oturtulması ve inançlı insanların kabul etmekte herhangi bir tereddüde kapılmamaları için bu inanç bizzat Allah'ın kendisi tarafından açıklanmıştır. Bu sebeple de Ehl-i Sünnet uleması Kur'ân'da Allah'ın kendisini anlattığı şekilde kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek herhangi bir tevile gitmenin doğru olmadığını savunmuşlardır. Aynı şekilde Ehl-i Sünnet'in genel kabulüne göre, hadis kaynaklarında da Hz. Peygamber'in Allah hakkında yaptığı açıklamalar tevilsiz kabul edilmelidir. Hadis kaynakları incelendiğinde tevhîd konusuna dair rivâyetlerden açıklayıcı mahiyette istifade olunduğu ve genellikle âyetler temel alınmak sûretiyle hadislerin zikredildiği görülmektedir. İki mezhep arasında ortaya çıkan farklılaşmaların genellikle rivâyet merkezli değil, yorum merkezli olduğu görülür. Ayrıca şunu da kaydetmek gerekir ki, iki mezhep arasındaki farklılaşmalara
224 Beyhakî, el-Esmâ ve's-sıfât, I, 22.
225 Bûsîrî, Ebü'l-Abbâs Şihâbuddîn Ahmed b. Ebî Bekir, Misbâhu'z-zücâce fî zevâidi ibn Mâce, (thk.
Muhammed el-Müntekâ), I-IV, Dâru'l-arabiyye, Beyrût, 1403, IV, 148.
226 Beyhakî, el-Esmâ ve's-sıfât, I, 42.
227 İbn Teymiye, Takiyyuddîn Ebü'l-Abbâs Ahmed b. Abdulhalîm, Mecmûu'l-fetâvâ, (thk.
ulûhiyyette ve rubûbiyyette tevhîd konularında değil, isim ve sıfatlarda tevhîd konusunda rastlanmaktadır. Bu sebeple de Şia'nın tevhîd konusu incelenirken özellikle iki mezhep arasında tevhîd konusunda ortaya çıkan farklı yaklaşımlar üzerinde durulacaktır.