• Sonuç bulunamadı

1.5.1. Te’ville İlişkili Kavramlar

1.5.1.4. Nehiy/Nefiy Kavramları

Te’vil kapsamında nehiyle birlikte nefye (olumsuzlama) konu olan hususlara da temas etmek dumundayız. Zira nefiy yoluyla ele alınan birçok şer’î mesele söz konusudur. Ayrıca nefy odaklı bazı şer’î kaideler vardır. Şer’î naslarda nehiy yasaklamayı ifade ederken nefiy olumsuzlama içermektedir. Nehiy kelimesinin “engellemek, menetmek” sözlük anlamından dolayı akla ةيهن “nühye” denmektedir. Zira sahibini doğruya aykırı hareket etmesini engeller.407 Nehiy, bir terim olarak birbirlerine yakın değişik şekillerde tanımlanmıştır. Şirâzî’ye göre nehiy, isti’lâ yoluyla fiilin terkini talep eden sözdür.408 Cüveynî’nin tanımı aynı olmakla birlikte, “vücûb yoluyla” ilavesi içermektedir.409 İbn Abdişşekûr el-Bihârî ise nehyi, isti’lâ yoluyla fiilden men ( َفك) olarak değerlendirmiştir.410 Şevkânî ve İbn Bedrân’a göre nehiy, isti’lâ yönüyle bir fiili yapmamaya delâlet eden inşâî sözdür.411 Nehiy sîgası, “لا” edatıyla cezimli hâle getirilmiş müzâri fiildir ( لعفت لا). Nehyin sevkedilme sebebi, “bir şeyin olmamasının gereğini beyân etmek”tir.412 Nehiy,

َع يَب لا او رَذ َو “Alış-verişi

bırakın,”413 âyetindeki gibi "fiilden el çekme talebini” gösteren emir sîgası ile yahut, ي غَب لا َو رَكن م لا َو ءاَش حَف لا نَع ىَه نَي َو “Çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar,”414 âyetinde olduğu gibi nehiy mastarından türetilmiş fiille, bazen de م ك تاَه م أ م ك يَلَع تَم ّر ح “Size, analarınız (ile evlenmeniz) haram kılındı,”415, ائ يَش ن هو م ت يَتآ ا م م او ذ خ أَت نَأ م كَل ُّل حَي َلا َو “Onlara (kadınlara) verdiklerinizden bir şey almanız helâl değildir,”416 âyetlerinde olduğu gibi tahrim mastarından türetilmiş fiil yahut helâlin nefyi ile gerçekleşebilir.

406 Şîrâzî, Şerhu’l-Lüma’, c.1, s.126; Zerkeşî, el-Bahru’l-Muhît, c.3, s.328; Bâbertî, er-Rüdûd ve’n-

Nükûd, c.2, s.40.

407 Râzî, Muhtâru’s-Sihâh, s.284; Şevkânî, İrşâdu’l-Fuhûl, s.192. 408 Şîrâzî, el-Lüma’, s.24.

409 Ebû’l-Meâlî İmâmü’l-Haremeyn el-Cüveynî, el-Varakât, Abdullatîf Muhammed el-Abd (Thk.),

Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1998, s.104.

410 Bihârî, Müsellemu’s-Sübût, c.1, s.395.

411 Şevkânî, İrşâdü’l-Fuhûl, s.192; İbn Bedrân, el-Medhal, s.332. 412 Serahsî, Usûl, c.1, s.78.

413 Cuma, 62/9. 414 Nahl, 16/90. 415 Nisâ, 4/23. 416 Bakara, 2/229.

107

Usulcüler arasında, nehiy sîgasının sözlükteki asıl vaz’ı hususunda, genel olarak "tahrim, kerahet ve ikisi arasında iştirâk" olmak üzere üç ana görüş çevresinde ihtilâf söz konusuyken nehiy sözcüğünün (ةَغي ص) tahrim ve kerahet dışında kullanılmasının mecazî olacağı hususunda ittifâk etmişlerdir. Bu durumda mutlaka bir karine olması gerekmektedir.417 Dolayısıyla nehyin tahrim ve kerahet dışında bir manâya hamledilmesi te’vildir. Ancak nehyin hakîkatte ve öncelikle tahrim veya kerahete delâleti hususunda da ihtilâf yaşanmıştır. Nehyin tahrimde hakîkat, ancak bir delil yahut karine ile kerahete te’vil edilebilmesi usulcülerin çoğunun savunduğu görüştür.418 Nehyin “kerahette hakîkat, ancak bir karine ile tahrime te’vil edilebileceği,419 lafzî ve manevî iştirâk ile tahrim ve kerahetin her ikisinde hakîkat olduğu,420 bu hususta (ilahî murâd ortaya çıkıncaya kadar) tavakkuf gerektiği”421 şeklindeki görüşlerden cumhura nispet edileni bizim de tercihimizdir. Zira mutlak manâda, nehyin tahrime delâlet ettiğini gösteren birçok delil vardır. Akıl da mutlak olarak vârit olan nehiy sîgalarından kesinlik ve ilzâm anlamaktadır. Bu da hakîkatın delilidir. Bunların yanında, aralarında sahabe ve tâbiûnun olduğu selef-i sâlihin de nehyi bu şekilde anlamış ve uygulamışlardır. Dolayısıyla bu hususta, bir icmâdan bahsetmek mümkündür.422 Mutlak nehyin tahrim ve yasaklama gerektirdiği ortaya çıkınca bunun dışında başka bir manâya te’vili delil gerektirmektedir.

Cumhura göre nehiy, şirk, hırsızlık, içki ve zina gibi herhangi bir fiile yahut abdestsiz namaz kılmak gibi söz konusu fiillerin sıhhat şartına yönelik ise butlânla eş anlamlı fesâdı gerektirir. Ancak altından bir yüzük veya ipekten bir çorap ile namaz kılmak gibi söz konusu fiillerin dışında gerçekleşen bir hususla alakalı olması

417 Gazzâlî, el-Menhûl, s.205; Abdulazîz el-Buhârî, Keşfu’l-Esrâr, c.1, s.376 vd; Ensârî, Ğâyetü’l-

Vusûl, s.70; Mustafa Saîd el-Hin, Eserü’l-İhtilâf fi’l-Kavâidi’l-Usûliyye fî İhtilâfi’l-Fukahâ, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut 1998, s.333.

418 Pezdevî, Ma’rifetü’l-Hucec, s.54, 58; Cüveynî, el-Burhân, c.1, s.418; Âmidî, el-İhkâm, c.2,

s.406; Âlü Teymiyye, el-Müsevvede, c.1, s.81; Şevkânî, İrşâdü’l-Fuhûl, s.192; Salahuddîn Ebû Saîd Halîl b. Keykeldî b. Abdillâh el-‘Alâî ed-Dımaşkî eş-Şâfiî, Tahkîku’l-Murâd fî enne’n- Nehye Yaktadî’l-Fesâd, İbrahim Muhammed b. es-Selfitî (Thk.), Dârü’l-Kütübi’s-Sekâfiyye, Küveyt ts., s.365.

419 Ebû Abdillâh Şemsuddîn Muhammed b. Muhammed b. Emîru Hâc el-Halebî, et-Takrîr ve’t-

Tabhîr ala’t-Tahrîr li İbni’l-Hümâm, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 1316, c.1, s.329.

420 Abdulazîz el-Buhârî, Keşfu’l-Esrâr, c.1, s.376 vd; el-Hin, Eserü’l-İhtilâf, s.333. 421 İbn Emîru Hâc, et-Takrîr, c.1, s.329.

108

durumunda fesattan bahsedilemez.423 Nehye konu olan fiil, zina ve içki içmek vb. şeklinde hissî olabileceği gibi namaz ve oruç gibi şer’î de olabilir. Fiillerin hissî olması bilinmelerinin ve gerçekleşmelerinin şer’a bağlı olmaması, şer’î olması ise tahakkuk ve tasarrufunun sadece şer’î ilkelere bağlı olması anlamındadır.424 Dolayısıyla nehiy, ibadet yahut muamelât cinsinden olsun; mutlak manâda nehyedilen şeyin fesâdını gerektirir. Ancak nehiy -cuma esnasında alış veriş gibi- hâricî bir durumdan ötürü ise ne fesâdı ne de butlânı gerektirir.425 Hanefîlere göre nehye konu olan hususun diğer şartları tam ise, nehiy bunun fâsit olmasını gerektirmez. Meselâ; şekk günü (كشلا موي)426 oruç tutulması nehyedilmiştir. Bu günde tutulan oruç, mekruh olmakla birlikte sahihtir. Bayram günleri oruç tutulması yasaklanmıştır. Tutulursa bâtıl olmaz, sadece mekruh olur. Pazara getirilen malı yolda çevirip almak, akit yapılmışsa bâtıl değildir. Birinin dünür olduğu kızı, o vazgeçmeden istemek, yapılacak nikâh akdinin bâtıl olmasını gerektirmez; fakat böyle bir akit, mekruh olmakla birlikte sahihtir. Yine Hanefîlere göre nehiy, yasaklanan şeyin ‘aynı içinse butlânı, herhangi bir vasfına yönelik ise fesâdı gerektirir. Hâricî bir durumdan ötürü olması durumunda ise ne fesadı ne de butlânı gerektirir.427 Usul bilginlerinden tahkik ehline göre ise nehiy, ibadât konusunda fesadı gerektirir. Meselâ, bayram günleri oruç tutmak, nehyedilmiştir. Bu günlerde tutulan oruç bâtıldır.428 Ancak muamelât konusunda fesadı gerektirmez. Sözgelimi; cuma ezanı okunurken yapılan alış-veriş veya pazara gelen malı yolda çevirip almak üzere yapılan akit, bâtıl değildir. Ebû’l-Huseyn el-Basrî, Gazzâlî ve Râzî de bu görüştedir.429 Hanbelîler ve Zâhirîlere göre -bir karine olması durumu hâriç- nehiy mutlak manâda butlânı gerektirir.430 Neticede nehyin tahrim ifade ettiği ve mutlak manâda yasaklanan hususun fesadını gerektirdiği anlaşılmaktadır. Ancak tahrim veya

423 Velîd b. Râşid es-Saîdân, Telkîhu’l-Efhâmi’l-Aliyye bi Şerhi’l-Kavâidi’l-Fıkhiyye, 1-3, 1420,

c.1, s.39.

424 Âlü Teymiyye, el-Müsevvede, c.1, s.82; Abdulazîz el-Buhârî, Keşfü’l-Esrâr, c.1, s.257;

425 Âmidî, el-İhkâm, c.2, s.7 vd; İsnevî, Nihâyetü’s-Sûl, c.2, s.42; Zerkeşî, el-Bahru’l-Muhît, c.3,

s.391; Abdulaziz el-Buhârî, Keşfu’l-Esrâr, c.1, s.377; Gazzâlî, el-Mustasfâ, c.1, s.221; Şevkânî, İrşâdu’l-Fuhûl, s.195.

426 Şekk günü; orucun başlamasının, Şaban ayının son günü mü, yoksa Ramazan ayının ilk günü mü

olduğu hususunda şüphe edilen gündür.

427 İbnü’s-Sââtî, Bedî’u’n-Nizâm, c.1, s.415; Abdulazîz el-Buhârî, Keşfü’l-Esrâr, c.1, s.376-77. 428 Keykeldî, Tahkîku’l-Murâd, s.365.

429 Ebû Zehra, Usûlü’l-Fıkh, s.181; el-Hin, Eserü’l-İhtilâf, s.347.

430 İbn Kudâme, Ravdatu’n-Nâzır, s.217; Âlü Teymiyye, el-Müsevvede, c.1, s.83; Âmidî, el-İhkâm,

109

fesat dışında bir şey kastedildiğine dâir karine varsa, ilgili delil ile te’vil edilmesi gerekmektedir.

لا yahut ام gibi nefiy edatlarıyla olumsuzlanan durum ise sırasına göre esas olmak kaydıyla üç aşamada değerlendirilir. Söz konusu nefiyden ilk aşamada hakîkat ve vücûdun (varlık) nefyi anlaşılır. Bu mümkün olmazsa “sıhhatin nefyi” olarak değerlendirilir. Bu da mümkün olmazsa “kemâlin nefyi” olarak te’vil edilir. Örneğin الله لاا َقلاخلا “Allah dışında yaratıcı yoktur” ifadesinde olumsuzlanan “hâlık”ın hakikat ve varlığıdır. Nefiyden ilk ve esas anlaşılması gereken de budur. Ancak bunun anlaşılmasını engelleyen bir durum yahut delil varsa ikinci aşama olan “sıhhatin nefyine” gidilir. Mesela, ٍرو هَط ب لاا َةلاص لا “Temizlik (abdest) olmadan namaz yoktur,” hadisinde “abdestsiz namaz olmadığı” hususu gerçeklerle uyuşmadığından esas olan birinci aşama kapsamında değerlendirmez. Çünkü insan bazen abdestsiz olarak namaz kılabilir. Bundan dolayı bu hadiste geçen nefiy “sıhhat (geçerlilik)” ile ilişkilendirilir ve söz konusu hadis “abdestsiz namaz sahih değildir” şeklinde te’vil edilir. ٍ ّيل َو ب لاا َحاكن لا “Velisiz nikâh yoktur,” ile ل يللا َن م ه ض ر في مل نَم ل َمايص لا “Geceden

niyetlenmeyene oruç yoktur,” hadisleri de aynı şekilde “sıhhatin nefyine” te’vil edilir.

Eğer ikinci aşama olan sıhhatin nefyini kastetmeye engel bir durum yahut delil söz konusu olursa bu sefer üçüncü aşama olan “kemalin nefyi” te’viline gidilir. َةلاص لا ٍماعَط ة َر ضَح ب “Yemek huzurunda namaz yoktur,” hadisiyle ilgili ilk iki aşama doğru olmadığından üçüncü aşama olan “kemâlin nefyi” kastedilir. Yani yemeğin hazır olduğu bir ortamda hüşû içerisinde kâmil namazın olamayacağı kastedildiği anlaşılmaktadır. هَل َةَنامأ لا نَم ل َني د لا “Emaneti olmayanın dini yoktur,” gibi hadislerde de kastedilen “kâmil din”dir.431