• Sonuç bulunamadı

METİNLERARASILIK KURAMININ ORTAYA ÇIKIŞI

5. Metinlerarasılık/ Metinsel-Aşkınlık

Metinlerarasılık (intertextuality) kavramı, Bahtin’in farklı anlatım biçimlerinin, dolayısıyla farklı türlerin bir arada bulunarak gerçekleştirmesi biçiminde tespit ettiği

Yıldız Ecevit, Türk Romanında Postmodernist Açılımlar, s. 56.

105

Söz konusu olguyu Lyotard “postmodern durum” olarak adlandırmaktadır. Bk.: Jean François Lyotard, Postmodern

106

Durum (Çev.: İsmet Birkan), BilgeSu Yayınları, Ankara, 2013.

Yıldız Ecevit, Türk Romanında Postmodernist Açılımlar, s. 69-71.

107

Yıldız Ecevit, A.g.e., s. 61.

108

söyleşim (diyaloji) kavramından hareketle, Julia Kristeva tarafından109 bir edebiyat terimi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Farklı metinlerin tek bir ana-metinde bir araya gelerek oluşturdukları yeni bağlamda kendi aralarında söyleşimde bulunmaları olarak anlaşılabilecek metinlerarasılık, Gérard Genette tarafından ise metinsel-110 aşkınlık (transtextuality) olarak adlandırılmış, kavramın sınırları belirli bir ana-metnin dışına doğru genişletilmiştir. Bu monografide, metinlerarasılık yerine, Genette’in metinsel-aşkınlık (Fr. transtextualité, İng. transtextuality) kavramı tercih edilmektedir. Nitekim, dış-metinsellik olarak adlandırılan, ana-metnin kapsama alanını çeşitli biçimlerde genişleten metin-dışı unsurlar da, ana-metin ile metin-ötesi münasebetler kurmaktadır. Metinsel-aşkınlık, meydana geliş bakımından kendi içerisinde farklı biçimlerde gerçekleşmektedir. Bunlardan biri, “metinlerarası”dır.

Metinlerarası ile metinlerarasılık kavramlarının birbiri yerine kullanılmasının da önüne geçmek üzere, metinsel-aşkınlık, bir üst-kavram olarak daha geniş bir kavrayış alanına sahip olmaktadır. Nitekim Aktulum, metinsel-aşkınlık kavramını “belli bir metni aşan ve onu yazının bütününe açan şeye gönderen soyut ulam” olarak izah 111 ederken, metinlerarasılık kavramından “bu soyut metinsel-aşkınlık içerisinde anılan ilişki türlerinden birisi olacaktır” , ifadeleriyle söz eder.112

Birden fazla metnin, anlatının ya da eserin, müstakil bir başka eserde bir araya gelerek söyleşime girmesi biçiminde ortaya çıkan metinsel-aşkınlık, “metinlerarası”,

“ana-metinsellik”, “üst-metinsellik”, “yan-metinsellik” ve “yorumsal üst-metin”

biçimlerinde meydana gelen bir metin-ötesi ilişkidir. Metinsel-aşkın ilişki, yenidenyazılan bir alt-metnin, ikinci bir yeni metnin (ana-metin) içerisinde

“palimpsest” bir biçimde varlık göstermesiyle ortaya çıkabilebileceği gibi, metin içerisinde anılarak veya alıntılar yolu ile “gönderge” durumunda; doğrudan anılmaksızın çağrışımsal biçimde okur tarafından alımlandığında “anıştırma”;

kaynak belirtilmeden ve bir başka metni düşündürecek biçimde bir izaha yer verilmeden yeni ve ardıl durumdaki metne ait olduğu izlenimine yol açacak biçimde mevcut olduğunda “gizli alıntı” biçiminde kurulu olabilmektedir.

Julia Kristeva, Desire in Language: A Semiotic Approach to Literature and Art (Ed.: Leon S. Roidiez; Trans.:

109

Thomas Gora, Alice Jardine, Leon S. Roidiez) Columbia University Press, New York, 1980.

Gérard Genette, Palimpsests: Literature in the Second Degree (Trans.: Channa Newman, Claude Doubinsky),

110

University of Nebraska Press, USA, 1997.

Kubilây Aktulum, Metinlerarası İlişkiler, s. 82.

111

Kubilây Aktulum, A.g.e., s. 82.

112

Orta çağ karnaval kültürünün bir yansıması olarak kabul edilen

“karnavallaşmış” ya da “karnavalesk” nitelikli anlatılar, türlerarası ve metinlerarası söyleşimin tek bir kurgusal yapıda görüldüğü ilk edebî anlatılar olarak kabul edilebilir. Sokratik diyalog ve Menippea, söz konusu edebî türlerin ilk örnekleri sayılmaktadır.

Genette, “metinsel-aşkınlık”ı iki veya birkaç metin arasında karşılıklı mevcut oluş, nüfuz ediş; tezahür ilişkisi olarak; başka bir ifadeyle bir metnin bir başka metinde canlı ve tipik olarak var olması şeklinde tanımlar. Aktulum’a göre ise bir 113 metnin türler, söylem türleri, sözcelem biçimleri gibi genel ulamlar ya da öteki metinlerle ilişki içerisinde bulunmasını sağlayan her şey, metinselaşkınlık olarak 114 adlandırılmaktadır. Genel anlamıyla bir yenidenyazma işlemi olarak algılanması mümkün olan metinlerarası ise, “soyut metinselaşkınlık içerisinde anılan ilişki türlerinden biri” durumunda, iki ya da daha çok metin arasında bir alışveriş, bir 115 tür konuşma ya da söyleşim biçimi olarak anlaşılmalıdır.116

Metinlerarası kavramı ile birlikte metinlerarası ilişkiler, postmodern anlatıların birer özelliği olarak tespit edilmiş olmakla birlikte bu türden bir söyleşimci ilişki biçimi Bahtin’in de işaret ettiği gibi karnaval anlatılarından itibaren gerçekleşmeyi sürdürmüştür.

Metinlerarasılık kuramının ortaya çıkmasında etkili kavramlardan biri olarak çokseslilik, bir anlatıdaki fikirlerin, onları taşıyan karakterlerin, özerk birer bilinç olarak kendilerini temsil etmeleriyle ortaya çıkan niteliktir. Bir anlatıda çoksesli özellikten bahsedebilmek için her bir “sesin” diğer özerk “seslerle” karşılaşması, onlarla ilişki hâlinde bulunması gerekmektedir. Bu ilişki, “diyaloji” denilen bir tür anlatı (ya da metin) içi söyleşim ilişkisidir. Bahsedilen söyleşim, bilinçlerin birer edimi olarak ortaya çıktığı gibi, birer ideolog olan anlatı kahramanlarının aralarında gerçekleştiğinde, bu kahramanların gerçekleştirmiş olduğu önsezilen birer okuma, düşünüş gibi kültürel edimler söz konusu olmaktadır. Bu türden bir edim, anlatıda yer alan karakterlerin diyalojik ilişkisinin aynı zamanda bu karakterlerin edebi, felsefi tecrübelerinin de anlatı boyunca söyleşim hâlinde bulunmalarını sağlar.

Genette, Gérard, Palimpsests Literature in the Second Degree (Trans.: Channa Newman & Claude Doubinsky),

113

University of Nebraska Press, Lincoln and London, 1997, p. 1-2.

Kubilây Aktulum, Metinlerarasılık // Göstergelerarasılık, Kanguru Yayınları, Ankara, 2011, s. 457.

114

Kubilây Aktulum, Metinlerarasılık // Göstergelerarasılık, s. 457.

115

Kubilay Aktulum, Metinlerarası İlişkiler, Öteki Yayınevi, Ankara, 2000, s. 17.

116

Böylece, çoksesli bir anlatıda anlatı karakterlerinin ve elbette o anlatının yazarının kültürel birikimi söyleşimi oluşturacaktır. Nihai olarak, anlatı yazarının da bir okur ve düşünür olduğu kabul edilmelidir.

Kutsal metinlerin, mitlerin, tarihî ve edebî eserlerin sıklıkla anımsandığı bu türden söyleşimci ve çoksesli edebî anlatılar, hem farklı metinlerin bir arada bulunması hem farklı türlerin aynı bağlamda yan yana ve iç içe sunulması, metinlerarası ilişkileri ortaya çıkarmaktadır. Bu ilişkiler, yalnızca “metinler” arasında kalmayıp edebiyat ile müzik ve resim; resim ile müzik; edebiyat ile sinema, tiyatro, fotoğraf gibi çeşitli medyalar arasında da ortaya çıkabilmektedir. Bu türden ilişkiler ise “metinlerarası ilişkiler” yerine, hızla artan ve gelişen gösterge biçimleri sayesinde

“estetiksel-aşkın” yahut “göstergelerarası” veya “medyalararası” ilişkiler olarak ifade edilmektedir.

Oyunsu bir biçimde, “ideal okur”a ya da “nitelikli okur”una ulaşmayı amaçlayan postmodern eğilimli edebiyat, “üstkurmaca” ve “oyun” özellikleriyle birlikte, “metinlerarası” niteliğe sahiptir. Üstkurmaca bağlamda kendi oluş sürecini kurgusallaştıran postmodern anlatılar, bir yandan “okur” ile bir tür “okuma sözleşmesi” üzerinden, gerçek-dışı, kurmaca-gerçeklik düzleminde “okuma oyunu”nun çerçevesini oluşturur. Bu türden bir “oyun”, eserin ve eserin üreticisi olan yazarın izin verdiği ölçüde, ancak “nitelikli okur” tarafından uygun biçimde yazarla eserin istediği, öngördüğü bir tür neticeye kadar devam edebilecektir. Bu türden anlatıların “ideal okur”unun, aynı zamanda yeterli ekinsel birikime erişebilmiş olan

“metinlerarası okur” olduğu kabul edilmektedir. Roman yazarı Orhan Pamuk’un edebî kaynaklarından biri olan, postmodern eğilimli edebî yaratıların da öncülü sayılan Italo Calvino, Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu adlı avangart romanında, 117

“okur” ile karşılıklı bir anlaşmayı imzaladığını farz ederek söz konusu eseri okurken,

“ideal okurun” oturma biçimini dahi postmodern oyun çerçevesinde öngörür, önvarsayar. Pamuk’un Kara Kitap, Masumiyet Müzesi ve kısmen Benim Adım Kırmızı romanları da kendi okurunu, hatta yer yer kendi “izleyicisini” seçme ve yönlendirme edimlerini gerçekleştirir.

Postmodern bağlamda edebiyatın taklitçi ya da metinlerarası işlevinin

“tüketilemez” olduğu savı , her bir okuma ediminin metinsel-aşkınlık bakımından 118

Italo Calvino, Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu (Çev.: Eren Yücesan Cendey), 13. b., Yapı Kredi Yayınları (1. Baskı:

117

2008), İstanbul, 2017.

Niall Lucy, Postmodern Edebiyat Kuramı, s. 177.

118

yeni birer bağlama zemin oluşturduğunun anlaşılması bakımından yorumlanmaktadır.

“Metinlerarası” bir eser, bu eseri alımlayabilecek “metinlerarası okur”a ihtiyaç duyar. Barthes’ın klasik eleştirinin aksine ve “yazarın ölümü pahasına”, dikkat gösterdiği gibi , okur (ya da dinleyici), yazının toplam varlığını ortaya çıkaran 119 yetkeye dönüşmektedir. Birçok kültüre ait farklı anlatılar arasında gerçekleşen söyleşim, parodi ve mücadeleler sayesinde ortaya çıkan bir “metin”, ancak, okurun sayesinde mümkün olabilmektedir.

Aktulum, “metinde açıkça belirtilen ya da kapalı olarak yer aldığı bağlamda bir aykırılık yüzünden duraksayan”120 “metinlerarası okur”un, söz konusu aykırılığı saptayıp çözümlemesini ve “metinlerarası anlam”ı bulmasını, okurun “ekinsel birikimine, büyük ölçüde de belleğinin etkinliğine”121 bağlar. Bu saptama, bilhassa metin içerisinde bir tür aykırılık oluşturan “anıştırma” tekniğine bağlı olarak ortaya çıkan bir metinsel-aşkın duruma aittir.

Genette’in tasnifine göre metinsel-aşkınlık, metinlerarası (intertextuality), yan-metinsellik (paratextuality), yorumsal üst-metin (metatextuality), ana-yan-metinsellik (hypertextuality), üst-metinsellik (architextuality/architexture) biçimlerinde122 gerçekleşmektedir.

Metinsel-aşkınlık biçimleri, belirli bir tür, eser ya da kuramın, sanat akımının öykünme yoluyla ana-metinde anılması biçiminde gerçekleşebileceği gibi, yergi ya da sıradanlaştırma gibi yaklaşımlar çerçevesinde de söz konusu olabilir. “İşlev”e dayalı türev ilişkilerinin metinsel-aşkın bağıntısı, postmodernist yaklaşımın ironik doğasına da bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte, söz konusu 123

“işlev”lerin ve “türev” bakımından ilişkilerin niteliği ise alt-metinler ile

Roland Barthes, “The Death of Author”, Image, Music, Text, p. 148.

119

Kubilây Aktulum, Metinlerarası İlişkiler, s. 195.

120

Kubilây Aktulum, A.g.e., s. 195.

121

Gerard Genette, Paratexts: Theresolds of Interpretation (Trans.: Jane E Lewin, Foreword.: Richard Macksey),

122

Cambridge University Press, New York, USA, 1997, p. xviii-xix.

Lucy, Postmodern Edebiyat Kuramı: Giriş başlıklı monografisinde postmodern ironiden politik oluş bağlamında

123

“Postmodernizm, politik sorumluluğun ilgisizlik değil müdahale gerektirdiğini söyleyen ilkeye göre ‘apolitik’tir; ancak yine postmodemizm, sanat ve edebiyatın dünyaya dair politikanın hayal bile edemeyeceği kadar yüksek bir hakikat düzenini ifade ettiği biçimindeki ilkeye göre ise aşırı derecede ‘politik’tir”, ifadeleriyle söz eder. (Niall Lucy, A.g.e., ss.

223-224.)

metinlerin ana-metinde bulunmalarını sağlayan metinlerarası anlam sayesinde açıklanmaktadır.

2. BÖLÜM

ORHAN PAMUK’UN ESERLERİNDE METİNSEL-AŞKINLIK BİÇİMLERİ