• Sonuç bulunamadı

ORHAN PAMUK’UN ESERLERİNDE METİNSEL-AŞKINLIK BİÇİMLERİ Metinlerarası yönelimli bir yazar olarak Orhan Pamuk’un romanları, Doğu ve

1. Metinsel-aşkınlık Bakımından Orhan Pamuk Edebiyatı

2.3. Ana-Metinlerin Ciddi Düzende Dönüşümü

2.3.3. Anlamsal Dönüşüm Yöntemleri

Metinsel-aşkınlık çerçevesinde anlamsal dönüşüm yöntemleri, “örgesel dönüşüm” ve “değersel dönüşüm” olmak üzere iki biçimde tespit edilmektedir.

Ana-metne aktarılan alt-metinler, yenidenyazım ve genişletme biçimlerindeki dönüştürüm işlemleri sonucunda, ana-metin Beyaz Kale ile örgesel ve değersel bağlamlarda farklılıklar göstermektedir.

Benim Adım Kırmızı’da, anlamsal dönüşüm yöntemlerinden “örgesel dönüşüm”de alt-metinlerin örgesel değerleri muhafaza edilirken “değersel dönüşüm”de alt-metnin ana-metne tezahüründe “güldürü” unsuruna bağlı olarak

“sıradanlaştırma” ve “grotesk” ifade biçimleri tespit edilmiştir.

Ana-metin Kırmızı Saçlı Kadın romanı da her iki anlamsal dönüşüm biçiminin gerçekleştiği bir yenidenyazım örneği olarak tespit edilmiştir.

2.3.3.1. Örgesel-Dönüşüm

Bilhassa yenidenyazım işlemiyle birlikte görülen örgesel dönüşüm, alt-metne ait belirli bir örgenin yerini, ana-metne aktarılan bir başka örgenin alması durumudur.

Beyaz Kale’nin alt-metinlerinden Kanuni Devrinde İstanbul’un genişletme yöntemiyle yenidenyazıldığı ana-metin Beyaz Kale’de olay örgüsünde ve kişilerde bir takım farklılıklar meydana gelir. Alt-metinde Türk donanmasının kumandanı

Sinan Paşa iken; ana-metinde Sadık Paşa409 410’dır. Aktarımda meydana gelen bu türden bir farklılık, bir örgenin yerine başka bir örgenin yerleştirildiğini göstermektedir.

Diğer bir alt-metin Don Quijote’ta hikâyenin yazarı olarak bahsedilen kişinin, yaşlı bir hekimle karşılaşmasından ve bu hekimin yazara yenilenmekte olan eski bir tapınağın yıkıntıları arasında bulduğu kurşundan bir kutu içerisinde Gotik harflerle İspanyol dilinde yazılmış şiirlerin bulunduğu parşömenlerden söz ettiği anlatılır. Bu şiirler, Mahzun Yüzlü Şövalye Don Kişot ve onun kahramanlıkları, çevresindekilerle ilişkileri, alışkanlıkları ve mezarı hakkındadır. Kurmaca yazara kurmaca dünyadan 411 haber getiren bu hekim, Beyaz Kale’de hekim Faruk Darvınoğlu’na dönüşerek metinlerarası örüntüye dâhil olmaktadır.

Benim Adım Kırmızı’nın alt-metni Hüsrev ve Şirin’de Şirin’e âşık olan Ferhad, ana-metin Benim Adım Kırmızı’da Şeküre’yi beğendiği ve Kara’ya bu yönden kıskançlık duyduğu anlaşılan katil nakkaş Leylek olarak tezahür etmiştir. Aynı zamanda, Şeküre’nin savaş sırasında kaybolduğuna inanılan kocası ve onun erkek kardeşi Hasan da Şeküre’ye olan gönül bağlılıkları konusunda Kara ile rakip durumdalardır. Hüsrev ve Ferhat arasında Şirin hakkındaki nükteli konuşmanın bir benzeri, ana-metinde Kara ile Leylek arasındaki yüzleşme sahnesinde yinelenir. Alt-metinde Hüsrev, Meryem ile evli iken; ana-Alt-metinde Kara’nın Şeküre’den başka bir kadın karakterle evlilik münasebeti bulunmamaktadır. Ancak, Hüsrev’in Şeker’e ilgisi, ana-metinde Kara’nın da Şeküre’den uzakta geçen yıllarında çok sayıda kadın tanımış olmasıyla karşılık bulur. Hüsrev ile Şirin hikâyelerinde temel izleklerden biri olan Ferhat’ın Şirin’e duyduğu şiddetli aşkın sevkiyle dağı kazması da ana-metinde işlenmemiştir.

Kırmızı Saçlı Kadın, Sophokles’e ait alt-metin Kral Oidipus’un bir yenidenyazım örneği olarak, alt-metnin örgesel düzlemde dönüşümlere uğradığı bir ana-metindir. Alt-metinde, babasının ölümünün ardından onun yerine geçerek öz annesi ile evlenen Oidipus’un durumu, ana-metne oldukça kompleks biçimde aktarılmıştır. Akın Çelik ve Oğlu Cem Çelik, birbirlerinden farklı zamanlarda, baba ve oğul hikâyeleri üzerine eserler sahneleyen bir kadına âşık olurlar. Bu, baba ile

Kanuni Devrinde İstanbul, s. 9.

409

Beyaz Kale, s. 14.

410

Don Quijote, s. 435.

411

oğul arasındaki yer değiştirmenin ana-metindeki temsili olarak anlaşılmaktadır. Diğer yandan, alt-metinde Oidipus’un kral babasının yerini alması üzerinden teşekkül eden izlek ise, ana-metne Cem Çelik’in oğlu Enver’in, babasının sahip olduğu şirketin tek vârisi olması ile tezahür etmektedir. Bu sayede, soyut ahlâki değerler yerine, bir şirket, adını diğer alt-metinden alan ve masumiyeti temsil eden Sührab, ne kadar maddi bir teşekkülün adı olsa da örgesel anlamda bir dönüşümü temsil etmektedir.

Ana-metin Kırmızı Saçlı Kadın’da Enver ile Sührab’ın yer değiştirmesi, bir oğlu olduğunu bilmeden yaşamış olan başkarakterin sahip olduğu şirkete savaşçı Rüstem ile temiz kalpli oğlu Sührab’ın hikâyesinde serüveni “ölüm” ile sonlanan Sührab’ın adını vermekle, alt-metinlere ait hikâyelerde bulunmayan Enver’in Sührab ile bir tür mücadelesini öngörür. Ana-metnin hikâyesinde de babasının Sührab’ına sahip olan, Kral Oidipus’ta olduğu gibi, baba katlini gerçekleştiren evlat olacaktır.

2.3.3.2. Değersel-Dönüşüm

Yenidenyazılan ana-metne, alt-metne ait değerler dizisinin dönüştürülerek tümüyle farklı biçimde aktarılması biçiminde ortaya çıkmaktadır. Parodi ve alaycı dönüştürüm gibi metinsel-aşkın türev ilişkilerinde, genellikle değersel dönüşüm söz konusu olmakta, anlatı kişilerinin donatıldığı değersel nitelikler, ana-metne aktarılırken çoğunlukla dönüştürülmektedir. Böylece, alt-metnin ana-metne aktarılan karakterleri sıradanlaştırılmakta; yabancılaştırılmaktadır.

Ana-metin Beyaz Kale’de, alt-metin Kanuni Devrinde İstanbul’un Türklere esir düşmüş anlatıcısının ifadelerinden, hekimlik yapmaya başlamasıyla kürek mahkûmu olmaktan kurtulduğu öğrenilirken, diğer alt-metin Don Quijote’ta kürek mahkûmları arasında bulunan ve oradan kaçtıktan sonra kendi hikâyesini yazdığından söz edilen Ginés de Pasamonte hakkında benzer bir bilgi bulunmamaktadır. Ana-metnin Venedikli esiri ise, Kanuni Devrinde İstanbul’da olduğu gibi, hekim olduğunu öne sürer; kolu kopmuş mahkûmu gördükten sonra ise cerrah olmadığını belirterek oyununu sürdürür. Ortaya çıkan farklılık, alt-metin Don Quijote ile ana-metin arasında bir değersel-dönüşümü ortaya koymaktadır.

Alt-metin Kanuni Devrinde İstanbul esir düşmüş bulunduğu Türk ordusu ve Osmanlı toplumu hakkında genellikle olumlu izlenimlere sahipken, ana-metnin Batı dünyasını temsil eden Venedikli esiri, bilhassa hikâyenin başlarında söz konusu

medeniyet ve kendisinin Doğu’daki tezahürü olan Hoca hakkında oldukça olumsuz bir bakış açısına sahiptir.

Kanuni Devrinde İstanbul’da bulunmayan eş-ruh izleği, ana-metinde Venedikli ile Hoca; diğer alt-metin Don Quijote romanında ise Don Quijote ile Sancho Panza arasında izlenmektedir. Ancak, ana-metnin Venedikli-Hoca terkibinde Don Quijote romanında olduğu gibi bir “efendi” ile “hizmetkâr” ilişkisi söz konusu değildir.

Benim Adım Kırmızı’nın alt-metni Hüsrev ve Şirin’de hükümdar Hüsrev’in kudreti, ana-metinde Kara’ya sirayet ederken; Benim Adım Kırmızı’nın Kara’sı, Hüsrev gibi hükümdar değildir. Şeküre de Şirin gibi harikulade özelliklere sahip olmak yerine sıradan bir kadın karakter olarak kurgulanmıştır. Ana-metinde örgesel dönüşüm, türev bakımından alaycı dönüştürüm ilişkisinin de bir neticesi olarak ortaya çıkmaktadır. Nitekim, “travesti” yahut “burlesk” olarak nitelendirilen bu türden bir dönüşüm biçimiyle, “soylu” bir edebî tür veya değer ya da olgu, “grotesk”

biçimde aktarılarak “gülünç/komik” yahut “yarı-ciddi” bir türe dönüştürülmüş olur.