• Sonuç bulunamadı

ORHAN PAMUK’UN ESERLERİNDE METİNSEL-AŞKINLIK BİÇİMLERİ Metinlerarası yönelimli bir yazar olarak Orhan Pamuk’un romanları, Doğu ve

1. Metinsel-aşkınlık Bakımından Orhan Pamuk Edebiyatı

2.2. Türev İlişkileri

2.2.2. Alaycı (Gülünç) Dönüştürüm

Alaycı ya da gülünç dönüştürüm, çoğunlukla yenidenyazım yoluyla meydana getirilen bir ana-metne kaynaklık eden bir alt-metnin veya bir gönderge-metnin, gülünç etki yaratmak ya da eğlendirmek amacıyla dönüştürülmesi işlemidir. Yarı-ciddi ya da Yarı-ciddi olmayan edebî türler içerisinde bulunan ana-metin, genellikle

“ciddi” bir alt-metnin/gönderge-metnin indirgeme yahut genişletme yoluyla yenidenyazımı biçiminde ortaya çıkmaktadır.

Orhan Pamuk’un karnavallaşmış romanları Beyaz Kale ve Benim Adım Kırmızı’da, metinsel-aşkın türev ilişkileri bakımından alaycı dönüştürüm tespit edilebilmektedir.

Beyaz Kale romanıyla yenidenyazılmış olan alt-metin Don Quijote ve ana-metin Beyaz Kale’de, azat edilmeleri karşılığında Müslüman olmaları istenen esirler, her iki metinde de bu şartı kabul etmezler. Ancak ana-metin Beyaz Kale’de bu durum, varoluşçu yazarların üslubuyla ironize edilerek dönüştürülür:

“[…] [D]inimi değiştirmeyeceğimi söyledim. Orada bir kütük varmış, diz çökertip başımı dayadılar. Önce gözlerimi kapadım, ama sonra açtım. Biri baltayı aldı. Öbürü, belki de pişman olduğumu söyledi; beni doğrulttular. Biraz daha düşünmeliymişim.

Düşünürken, kütüğün hemen yanında toprağı kazmaya başladılar. Beni hemen oraya gömeceklerini düşündüm, içimde ölümden başka, bir de, ölmeden gömülme korkusu uyandı.

Onlar mezarı kazana kadar kararımı veririm diyordum ki, küçük bir çukur kazıp yanıma geldiler. O zaman, burada ölmenin çok aptalca olacağını düşündüm. Müslüman olmaya niyetlendim, ama vakit yoktu buna. Zindana, artık alıştığım sevgili hücreme dönersem, bütün gece durup düşünür, sabaha kadar din değiştirmeye karar verebilirdim; ama hemen değil.”353

Alt-metin Don Quijote romanından genişletme tekniğiyle üretilen ana-metin Beyaz Kale, türev bakımından şövalye ve kırsal yaşama dayalı romans biçimindeki anlatıların bir tür parodisi olan pikaresk alt-metin ile alaycı dönüştürüm ilişkisi oluşturmaktadır.

Beyaz Kale, s. 26.

353

Ana-metin Benim Adım Kırmızı’da, başta Kur’an-ı Kerîm olmak üzere, kutsal anlatılar referans gösterilerek insanlar arasında sahih olmayan bilgiler ve birtakım hadislerin yayılması, bunların anlaşılamadan gerçekleştirilen tefsirleri ve yorumları yansılanmakta, bunların birçoğuyla ise “alaycı dönüştürüm” vasıtasıyla “ciddi” birer anlama sahip olan ifadelerden “gülünç” anlamlar ortaya çıkarılmaktadır:

“Bazıları, o sırada yüce Allah ile aramızda bir anlaşma yapıldığını ileri sürdüler. Bu mantığa göre, ben yüce Allah’a kullarını sınamak için yardımcı oluyor, onların aklını çelmeye çalışıyordum [.] […] Benim hesabıma bu mantığı sonuna kadar götüren Hallacı Mansur veya meşhur İmam Gazzali’nin kardeşi Ahmet Gazzali gibiler, demek ki, Allah’ın izni ve isteğiyle yapıldığına göre, aslında benim işlettiğim günahların da Allah’ın istediği şeyler olduğunu, iyi ile kötü olmadığını, çünkü her şeyin Allah’tan geldiğini, hatta benim de Allah’ın bir parçası olduğumu yazıp söylemeye kadar vardırmışlardır işi.

Bu akılsızların bazıları, haklı olarak, kitaplarıyla birlikte yakılıp öldürülmüşlerdir.”354

Çoksesli romanın konuşurlarından “şeytan”, kendisi ve Kur’an-ı Kerîm’de yer alan sure ve ayetlerden hareketle hakkında ortaya atılan düşünceler üzerine ifadeler ile geniş bir anlayış ve inanış ortamını ironize ederek yansılamaktadır. Aynı zamanda idam edildikten sonra bedeni yakılarak yok edilmiş mutasavvıf Hallâc-ı Mansûr’a355 da anıştırma yoluyla ikinci bir gönderimde bulunulan bölüm, “Elbette vahim günahlar işlensin diye çok uğraşıyorum, ama ağzı açık esneyenleri, hapşıranları, hatta osuranları da benim kandırdığımı yazıyor bazı hocalar. Beni hiç anlamadıkları anlamına geliyor bunlar.”356 biçiminde, çift anlamlılık söz konusu olmadan grotesk bir yorumu da içermektedir. Bu durum, çoksesli romanda belirli anlayış ve düşüncelerin alaycı dönüştürüm yoluyla sıradanlaştırıldığını ve yansılandığını göstermektedir.

2.2.3. Öykünme (Pastiş)

Bir ana-metnin, kendisinden başka bir alt-metin/gönderge-metin ya da netinlerle veya bu türden metinlerin üreticilerinin üslupları ile öykünme, taklit ilişkisi içerisinde bulunma durumudur. Burada, genellikle taklit edilen alt-metin, genişletme

Benim Adım Kırmızı, s. 355.

354

bk. Süleyman Uludağ, “Hallâc-ı Mansûr”, İslâm Ansiklopedisi, TDV Yayınları, C. 15, İstanbul, 1997, ss. 377-381.

355

Benim Adım Kırmızı, s. 356.

356

veya indirgeme yöntemleriyle yenidenyazılarak ana-metne dönüştürülmüş olmaktadır.

Ana-metin Beyaz Kale’de alt-metin Don Quijote ile metinsel-aşkınlık bağlamında türeve dayalı bir öykünme ilişkisi, anıştırma tekniği sayesinde sağlanmıştır. Alt-metin Don Quijote’un yazarı Cervantes, bilindiği gibi İnebahtı Savaşı sırasında Türklere esir düşer ve bir kolunu kaybeder. Aynı zamanda bu durum üstkurmaca bağlamda Don Quijote romanına da yansır. Venediklinin kürek mahkumu olmaktan kurtulmak amacıyla hekim olduğunu söylemesi, bir diğer alt-metin Kanuni Devrinde İstanbul ile ortak bir unsur olmakla beraber, iki alt-metni metinlerarası kılar. Ana-metinde ise Venedikli esirin cerrah olmadığını söyleme gerekçesi bakımından iki eser ayrışır. Beyaz Kale’de Venedikli, “gösterdikleri kolu kopmuş birini görünce cerrah olmadığını söyle[r].”357 Burada anıştırılan kolu kopmuş kişinin Don Quijote’nin üstkurmaca anlatıcılarından biri ve kurmaca metnin yazarı olduğu anlaşılmaktadır. Anıştırmanın sebebi ise ilk modern roman sayılan, postmodern edebiyat eserlerinin bilhassa yorumsal üst-metin ilişkisi ve üstkurmaca niteliklerinin arketipi niteliğindeki Don Quijote ile onun yazarı Cervantes’e yönelik öykünme ilişkisidir. Beyaz Kale’de alt-metnin yazarı Cervantes ve Don Quijote ile öykünme yönlü metinsel-aşkın türev ilişkisi, romanın sonunda Hoca’nın İspanya’da kitaplar yazarak zengin olduğundan358 söz edilerek alt-metin Don Quijote’a yönelik diğer bir anıştırma ile eş-ruh teması üzerinden yeniden sağlanmıştır.

Beyaz Kale’nin, bir diğer alt-metin Gülün Adı romanının kimi unsurlarını gönderge metin biçiminde içerdiği ve alt-metinle kurmaca düzlemde metinlerarası olduğu tespit edilmiştir. İki eser arasındaki türeve dayalı metinsel-aşkın söyleşim, Umberto Eco’nun eserine yönelik öykünme biçiminde gerçekleşmektedir. Buradaki öykünme ilişkisi bilhassa Gülün Adı romanının muhtevası ile ilgilidir. Nitekim roman, postmodern anlatıların temel özelliklerinden biri olan “metinlerarası nitelik”i yorumsal üst-metin düzleminde izlekleştirerek ele almaktadır. Bununla birlikte, üstkurmaca bağlamda hikâyeler arasında benzerlikler görülmektedir. Eco’nun romanında Melk’li Adso’nun asırlar sonrasına intikal edebilmiş Abbé Vallet adlı rahip tarafından kaleme alındığı aktarılan359 bir elyazması mevcut iken Beyaz Kale’de ise Faruk Darvınoğlu kurmaca bir elyazmasını yayımlamaktadır. İki metin

Beyaz Kale, s. 13.

357

A.g.e., s. 137.

358

Umberto Eco, “Doğal olarak bir elyazması”, Gülün Adı, ss. 24-28.

359

arasındaki söyleşim, kayıp ya da eksik metin olarak nitelendirilebilecek kurmaca elyazmalarından türetilen palimpsest hikâyeler çerçevesinde alt-metinlerden Don Quijote ile de benzer nitelik göstermektedir.

Pamuk’un mesnevi anlatılarına ilgisi, bilhassa postmodern nitelikli eserleri Benim Adım Kırmızı, Kara Kitap, Kırmızı Saçlı Kadın romanlarında estetik ve kurgusal bir yönelim hâline gelmiştir.

Benim Adım Kırmızı’da, “içinde iki yüz elli kocaman resim olan”360 Şehnâme’ye bakmanın, “yedi sekiz resimli sıradan kitaplara hayran olan”361 nakkaşlarca, “muhteşem bir sarayı herkes uyurken gezmek gibi”362 değerlendirildiği görüşüne yer verilerek, gönderge anlatı kurmaca metin içerisinde özel bir konuma yerleştirilmiş olur. Bu, Şehnâme’yi öykünme ilişkisi biçiminde romanda yeniden ele almayı sağlar. Benim Adım Kırmızı’da, Mevlânâ mesnevisinden anıştırma ve göndergelere yer veren romancı, yeni bir mesnevi hikâyesi de kurgulamıştır. Çinli ve Rumî ressamların yarışma hikâyesinin363 anıştırıldığı bölümde Pamuk’un, oyunsu biçimde kendi mesnevi hikâyesi “Padişahlarının önünde yarışan hekimlerin yarışması”364nı bir tür içanlatı olarak romana yerleştirdiği anlaşılmaktadır.

Genceli şair Nizâmî’nin son şeklini verdiği Hüsrev ü Şirin mesnevisi ve bu mesneviyi süsleyen resimler, Benim Adım Kırmızı’da öykünme bakımından türev ilişkisi oluşturmaktadır. Nitekim, romanın çatı öyküsü olan Kara ile Şeküre’nin aralarındaki sevgi ilişkisi; mesnevide Hüsrev’in öldürülmesini anımsatan nakkaşlar arasında vuku bulan ölüm ve cinayet hadiseleri, romanın öykünme ekseninde bağlı bulunduğu palimpsest metin Hüsrev ve Şirin’i gönderge konumuna yerleştirmektedir.

Umberto Eco’nun orta çağ Avrupasında din adamları arasında gerçekleşen cinayet ve intiharlara bağlı olarak kurulan, üstkurmaca bağlamdaki palimpsest metin aracılığıyla tespit edilmiş bir anlatı biçiminde kurgulanmış metin-ötesi özellikler gösteren romanı Gülün Adı da, Benim Adım Kırmızı ile türev bakımından öykünme ilişkisi içerisindedir. Gülün Adı, aynı zamanda bir yendeniyazım olan Benim Adım Kırmızı’nın alt-metinlerinden birini teşkil etmektedir.

Benim Adım Kırmızı, s. 391.

360

A.g.e., s. 391.

361

A.g.e., s. 391.

362

Abdülbâki Gölpınarlı (Haz.), Mesnevî Tercemesi ve Şerhi, 6 Cilt, İnkılâp Kitabevi Yayınları, İstanbul, 1990.

363

Benim Adım Kırmızı, s. 336.

364

Ana-metin Benim Adım Kırmızı, kurgusal çerçevesinin yanında, metinlerarası özellikli oluşu; “ölüm, cinayet, intihar”, “kayıp kitapların peşine düşme”, “minyatür sanatı”, “palimpsest anlatılar” gibi veçhelerle, alt-metin Gülün Adı ile öykünme ilişkisi bakımından özdeşlik sergilemektedir.