• Sonuç bulunamadı

3.8. Mesleki Özdeşleşmenin Boyutları

3.8.2. Mesleki Bağlılık

1971 yılında Hall’un yapmış olduğu tanıma göre mesleki bağlılık; bir bireyin seçilmiş olan mesleki görevde çalışmaya yönelik motivasyonunun gücüdür. Mesleğe yönelik bağlılık ile örgüte yönelik bağlılık çeşitleri birbirinden farklıdır. Kariyere, mesleğe, ya da örgüte yönelik bağlılık çeşitleri sıklıkla birbirleriyle ilişki içerisindedirler fakat teorik olarak farklıdırlar ve farklı sebepler ve sonuçlara sahip olabilirler (Blau, 1985: 277). Bir mesleğe mensup olma durumu, sosyal kategori üyeliğinde en basit şekilde tanınma ve kabul görmeyi ifade ediyor olsa da, bağlılığın derecesi, bireylerin ilgili sınıf ile olan bağlantılarının yoğunluğuna ilişkin algılarını yansıtmaktadır. Bağlılığın derecesi, mesleki özdeşleşme ile ilgili çalışmalarda en yaygın olarak dikkate alınan husustur (Barbour ve Lammers, 2015: 41).

Mesleki Bağlılık; bireyin mesleki amaç ve değerleri kabul etmesi, bu amaçlara ulaşılması yönünde çaba sarf etmesi ve mesleki üyeliğini devam ettirme arzusudur. İçsel bir kabullenme olup dışsal bir kabullenmeden daha fazlasıdır. Meslek ile birey arasındaki bağ aktiftir ve o mesleğin icrasına dair iş ve işlemler üzerinde yaratıcılık eğilimlerini

ortaya koyma fırsatına sahiptirler. Ayrıca, bireyler mesleğin daha iyi olabilmesi için kendileriyle ilgili bir takım fedakârlıklar yapmaya hazırdırlar. Burada önemli olan, mesleki bağlılığın temelinde sevgi bağı olmasıdır. Bireylerin fedakârlık yapabilecek olmalarının sebebi, mesleklerini seviyor olmalarıdır. Mesleğine yönelik duygusal bağlılık hisseden bireyler, mesleklerinin gerekliliklerini içselleştirir ve mesleğin bir üyesi olmaktan dolayı mutlu olurlar. Mesleklerinden gururla ve severek bahsederler (Çakır, 2017).

Mesleki bağlılığı konu edinen çalışmalarda, bazı araştırmacılar bireylerin çalıştıkları örgüt yerine mesleklerine bağlanma eğilimlerinin arttığı görüşündedirler. Bu görüşe göre, örgütlerin yapılanma biçimi ve çalışma koşullarında meydana gelen değişimler, çalışanların mesleki gelişimlerini belirsizleştirmekte ve bireyler çalıştıkları örgüte karşı olumsuz bir tutum geliştirmektedirler. Bazı çalışmalara göre ise bireyler; çevresel ve örgütsel belirsizlikle baş edebilmek için üzerinde kontrol güçlerinin daha fazla olduğu mesleklerine yatırım yapmakta, yani örgütlerine bağlanmaktansa mesleklerine bağlanmayı tercih etmektedirler. Mesleki bağlılığa ilişkin çalışmalar incelendiğinde kavramın ilk kez 1971 yılında Greenhaus tarafından “bireylerin bir işe ya da bir kariyere önem vermeleri” olarak ifade edildiği görülmektedir. Yüksek düzeyde mesleki bağlılık gösteren çalışanlar, yetenek ve özelliklerini geliştirmek için çaba sarf eden, kariyerini geliştirmek için enerji harcayan, mesleğinde ilerlemeye çalışan ve meslekten ayrılma niyeti düşük olan bireylerdir (Tak ve Çiftçioğlu, 2008: 156-157).

Mesleki bağlılığın yüksek olduğu mesleklere örnek vermek gerekirse; gazetecilik, akademisyenlik, hukukçuluk, hekimlik, mimarlık, öğretmenlik gibi araştırmacılık ve eğitim gibi iki farklı yönü olan, bilgi üretmek ve yaymakla ilgili sorumlulukları içeren, ayrıca bir tür hakikat ve iyilik işçiliği yapan mesleklerdir. Söz gelimi, akademisyenlerin mesleki bağlılıklarının, bilgi işçisi olmaları nedeni ile taşıdıkları özelliklerden dolayı örgütsel bağlılıklarından daha yüksek olması beklenir. Reed’in 1996 yılında geliştirmiş olduğu pazar modeli; bilgi işçilerinin belli bir örgüte bağlı olmadıklarını, esneklik ve özerkliğin bu grup için öncelikli olduğunu belirtmektedir. Bu model, bilgi işçilerinin mesleki bağlılıklarının örgütsel bağlılıklarından daha yüksek olacağını öne sürer. Benzer biçimde birçok araştırmanın sonucu, entelektüel ve aydın düşünceye sahip olan bilgi işçilerinin örgütlerinden çok mesleklerine bağlılık gösterdiklerine işaret etmektedir (Özmen vd., 2005: 1-3).

Akademisyenlerin mesleki bağlılıkları bilgiyi araştırarak üretmek ve eğiterek yaymak üzerinedir ve bu faaliyetlerin gerçekleştirilme isteği; içerisinde bulundukları

örgütten bağımsızdır. Mesleğine sevdalı bir akademisyen hangi örgüte dâhil olursa olsun; araştırmak ve eğitmek isteyecektir. Konu ile ilgili olarak dikkat çekmek gerekirse; çalışmamıza farklılık katmasını ümit ettiğimiz mesleki özdeşleşme kavramının araştırma bölümünü, akademisyenler üzerinde gerçekleştirmiş olmamız; mesleki bağlılık ve nihayetinde mesleki özdeşleşme düzeylerinin yüksek olacağı yönündeki beklentimiz ile doğru orantılıdır. Söz gelimi birçok mesleğin icra edicisi kişiler, “emekli” olduktan sonra meslekleriyle ilgili tavır ve davranışlarını da sonlandırmış olmakla birlikte, yani “örgütten ayrılma”, “meslekten de ayrılma” anlamına gelirken; mesleğe olan bağlılıkları, örgüte olan bağlılıklarından yüksek olan meslek erbabları, “emekli olduktan” sonra da yani “örgütten ayrıldıktan” sonra da mesleklerinin gereklerini devam ettirme eğiliminde olmaktadırlar.

Allen ve Meyer geliştirdikleri ölçek ile hem mesleki bağlılık ile örgütsel bağlılık kavramları arasında ayırım yapmakta, hem de her iki bağlılığın nedenlerini belirleyici alt değişkenleri kapsamaktadır. Allen ve Meyer (1993) örgütsel bağlılıkta olduğu gibi; mesleki bağlılığı üç boyutlu olarak incelemektedirler. Mesleğe Duygusal Bağlılık; meslekle özdeşleşmeyi, mesleği severek yapmayı, Mesleğe Devamlılık Bağlılığı; meslekten ayrılmanın yüksek maliyetli oluşunu, meslekten vazgeçemeyecek kadar çok yatırım yapmış olmayı, Mesleğe Normatif Bağlılık ise; meslekte kalmakla ilgili sorumluluk ve zorunluluk hissetmeyi açıklar (Özmen vd., 2005: 3; Baysal ve Paksoy, 1999: 7-8). Mesleklerine duygusal olarak bağlı olan bireyler mesleki gelişimlerine daha fazla önem verirler, bu amaçla mesleki yayınları izlerler, mesleklerine ilişkin konferanslara katılırlar ve mesleki uzmanlıklarını geliştiren bilimsel çalışmaları takip ederler (Tak ve Çiftçioğlu, 2009: 37).

Mesleki bağlılığın normatif boyutu; bazen bireyler nepotizm (akraba, eş-dost kayırmacılığı) aracılığı ile bir mesleki göreve getirildiklerinde şu şekilde söz konusu olmaktadır. Tavsiye eden kişi, çalışma arkadaşlarına karşı tavsiye ettiği kişinin performansından sorumludur; bunun karşılığında tavsiye olunan kişi de davranışları ile kendisini tavsiye eden kişiye karşı sorumludur. Bir kişi mezun olduğu okuldan ayrıldıktan sonra meslek dünyasındaki ilk mesleğine tavsiye edildiğinde; bir nevi sponsorunun kendisine göstermiş olduğu güven nedeni ile mesleğinin düzgün bir üyesi olmaya ve o mesleğin içinde kalmaya çalışır. Böyle bir sorumluluğun yaratılması, mesleğe girmesini sağlayan kişiyi, hayal kırıklığına uğratmamak için, bireyin mesleğinde kalması gerektiğine yönelik hissettiği mesleki tutum ve sadakati sağlamlaştırır ve böylece mesleki unvan ve ideoloji ile özdeşleşmesi güçlenir (Becker ve Carper, 1956: 297-298).

Hassan ve Rohrbaugh, New York devlet kurumlarındaki mesleki, yönetimsel ve kamusal büro personeli aralarında yapmış oldukları karşılaştırmada; mesleki bağlılığın katılımcıların ait oldukları mesleğe göre değişiklik arz ettiğini bulmuşlardır (Barbour ve Lammers, 2015: 41). Diğer bir ifade ile bireylerin mesleki bağlılıkları mensubu oldukları mesleklere göre değişkenlik gösterebilmektedir.