• Sonuç bulunamadı

Medya Endüstrisinde İletişim Teknolojilerindeki Değişim

BÖLÜM 1: MEDYA ENDÜSTRİSİNDE İŞGÜCÜ PİYASASI DURUMU VE FREELANCE GAZETECİLER

1.5 Medya Endüstrisinde Değişim

1.5.1 Medya Endüstrisinde İletişim Teknolojilerindeki Değişim

Medya endüstrisinde iletişim teknolojilerindeki değişim, geleneksel ve yeni medya teknolojilerinin gelişimi ve yeni normalin oluşum süreci çerçevesinde açıklanmıştır. 1.5.1.1 Geleneksel ve Yeni Medya Teknolojileri

İnsan, sosyal bir varlıktır ve iletişim, insanın en temel ihtiyaçlarından biridir. İnsanlık tarihi boyunca kişinin kendini ifade etmesi için iletişim her zaman var olmuştur. İnsan, tarihsel süreç içerisinde varlığını sürdürmek ve yaşamını kolaylaştırmak için değişik icatlar yapmıştır. Yeni icatlar, yeni kavramlar, yeni anlamlar ve yeni iletişim biçimleri de yaratmıştır. Dolayısıyla, iletişimin şeklinde de değişiklikler meydana gelmiştir. Her dönem kendine özgü görünümler sergilemiş; aynı zamanda kendisinden önceki dönemlerden de farklılık göstermiştir. Yeni iletişim araçları, iletişimi kendine özgü şekle sokarak sosyo-kültürel değişime de aracılık etmiştir.

Genel olarak, “endüstriyel”, “mass” veya “broadcast” gibi kavramlarla da ifade edilen geleneksel medya (Yurdigül ve Zinderen, 2012:84); gazete, dergi, radyo, televizyon gibi iletişim sistemlerinden oluşmaktadır.

37

Yeni iletişim teknolojilerinin gelişimi ile birlikte geleneksel medyadan yeni medya ortamına geçiş yaşanmıştır. İletişim teknolojilerinin gelişimi kitle iletişim araçlarının çeşitlenmesine ve haber anlayışının da değişmesine yol açmıştır. Yeni çıkan her yeni teknoloji yeni bir iletişim aracının da ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu gelişmeler, geleneksel medya için hem yeni fırsatlar hem de zorlukları beraberinde getirmiştir. Yeni medyanın varlığı, geleneksel medyaya, özellikle basılı gazeteciliğe meydan okumaktadır. Sanayi kuruluşları ve işletmelerde analistler, basılı gazeteciliğin, büyük buhrandan bu yana yaşadığı en kötü mali kriz ile karşı karşıya olduğunu vurgulamaktadır (Salman vd., 2011:2).

Günümüzde insanların haber tüketimleri, sabah gazetelerinden veya televizyonda belirli saatlerde yayınlanan akşam haberlerinden ibaret değildir. Artık haber tüketimi, 24 saat, dünya çapında yaşanan olaylara anında ulaşabildiği internet aracılığıyla gerçekleşmektedir. Televizyon, gazete ve radyo hala mevcut; ancak interaktif online medyadan geleneksel medya araçlarına yönelen bir rekabet ortamı söz konusu olmaktadır (Alejandro, 2010:5).

Teknolojik gelişmelere bağlı olarak habere ulaşma biçimlerinde olduğu gibi ve haberi yayma yöntemlerinde de değişimler meydana gelmiştir. Özellikle yeni medya ortamı, habere ulaşma ve yayılım maliyetlerini düşürmüş ve medya endüstrisinde çalışanların da bu değişimlere uyum sağlamalarını zorunlu hale getirmiştir. Günümüzde artık bir muhabirin teknolojiyi kullanarak haber ve fotoğrafları dünyanın herhangi bir yerinden internet aracılığıyla gazetesine gönderebilme imkânı oluşmuştur (Gönenç, 2004:438). Nitekim, internet teknolojilerinin gelişmesi, yeni medyanın gelişimindeki en önemli etken olmuştur. İnternet terimi, “international” (uluslararası) ve “network” (ağ yapısı) sözcüklerinin birleşmesiyle oluşmuş bir terimdir (Karabulut, 2009:109). Bilgisayarların iletişim teknolojileri ile uyumlu hale gelmesiyle birlikte farklı iletişim ortamları arasındaki kesin çizgiler ortadan kalkarak iç içe geçmiş yeni iletişim ortamları meydana gelmiştir. Birbirinden farklı niteliklere sahip olan kitle iletişim araçları olan telekomünikasyon ve bilgisayar sistemleri iç içe geçerek yöneşme içerisine girmişlerdir Yeni medya ortamı, farklı iletişim boyutlarının aynı anda gerçekleşmesine olanak sağlamasıyla geleneksel medyadan ayrılmaktadır.

38 Merril Moris ve Christin Ogan’a göre,

“İnternet doğası gereği, geleneksel kitle iletişim modelindeki ‘kaynak-mesaj-alıcı’ rolünü tek başına üstlenmektedir. Bu doğrultuda, sözü edilen işlevi bazen geleneksel yayıncılık şablonuyla yerine getirmekte; bazen de kaynak-mesaj-alıcı öğeleriyle; yeni iletişim modelleri konfigüre etmektedir. Bu durum, bir tür iletişim ‘dönencesi’ olarak da adlandırılmaktadır. Mesaj, tekilden-gruba, gruptan-kitleye ve ters yönde kitleden gruba ya da tekile iletilebileceği gibi, kitleden bireye ya da gruptan-kitleye olmak üzere çok değişik şekillere bürünebilmektedir” (Binark, 2007:23).

Yeni medya terimi, birçok yerde farklı şekillerde kullanılmaktadır. Lievrouw ve Livingstone (2002), mesaj (iletişim ve onun pratikleri), teknoloji (diğer bir deyişle ortam) ve kullanılan sosyal bağlam üzerinde durmaktadır. Manovich (2002), yeni medyayı "dağıtım ve gösteri için dijital bilgisayar teknolojisini kullanan" kültürel nesneler olarak tanımlamaktadır (Friedman ve Friedman, 2008:4).

Van Dijk (1999:9-10), yeni medyanın, “iletim linkleri ile metin, veri, görüntü ve/veya ses gibi içeriklerin yüklenmiş olduğu farklı aygıtlara monte edilebilen yapay belleklerin bir birleşimi olduğunu” ifade etmektedir. Yeni medyanın çeşitli tanımlamaları arasındaki karışıklık, çalışma nesnesinin mesaj, ortam, teknoloji, zaman periyodu ve toplumsal bağlamdaki iç karışıklığından kaynaklanmaktadır. Aslında, bugün, medya terimi teknolojiye dolayısıyla iletişim ortamına atıf yapmaktadır.

Son yıllarda gazete, dergi, televizyon, radyo gibi geleneksel medyanın çöküşünden hatta ölümünden bahsedilmektedir. Artık basılı gazetelerdeki haberler, internet üzerinden yapılan haberlere kıyasla çok eski kalmaktadır. Bununla birlikte, genellikle, yeni medyanın, geleneksel medyanın yerini almak yerine, geleneksel medyayı desteklediği ve örgütün amaçlarını daha da ileriye götürmek için birlikte çalıştıkları da görülmektedir. Örneğin New York Times internetten olduğu gibi gazete bayiilerinden de ulaşılabilmektedir (Friedman ve Friedman, 2008:2). Radyo ve televizyon yoluyla yayın, bölgeye veya küresel olarak bir ülkenin çevresine sinyal gönderen pahalı ekipmanlara dayanmaktadır. Şimdi ise bir kullanıcı internet'e bağlandığında, bir anda global ve ücretsiz olan bir platforma kolaylıkla erişebilmektedir. Bu, bir kişinin iznini almak zorunda olmadan her türlü bilgiye erişmek ve dünyayı keşfetmek anlamına gelmektedir. Kameralı veya klavyeli bir kişi artık kar amacı gütmeyen ve kendi kendine yayın yapan bir kişinin formuna dönüşmüştür (Shirky, 2008:77).

39

Özellikle Facebook ve Twitter gibi sosyal medya ağlarının yanı sıra bloglar ve google gibi web 2.0 uygulamaları, kullanıcılara müthiş imkânlar sunarken aynı zamanda haber yönetimlerine ve gazetecilere verdiği güçlükler daha önce hiç görülmemiş türdendir. PC, iPhone veya Blackberry kullanan herkes kendi yayıncısı olabildiğinden, kullanıcılar blog, tweet veya facebook'a her zaman, her yerde kolaylıkla ulaşabilmekte ve haberlere anında ulaşabilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri'nde 2008 yılında yapılan bir araştırmaya göre, ankete katılanların %40'ı uluslararası ve ulusal haberlerin % 24'ten fazlasını internetten aldığını belirtmiştir (Alejandro, 2010:10). Nitekim, ABD'li yetişkinlerin %69'u sosyal medya kullanıcısıdır. Özellikle 18-29 yaş grubundaki çocukların %86'sı sosyal medya kullanıcıları olduğundan, genç yetişkinler arasında sosyal medya oldukça popülerdir (Smith,2017). Pew Araştırma Merkezi ile John S. ve James L. Knight Vakfı’nın birlikte gerçekleştirdiği ve 2.000'den fazla ABD'li ile yapılan araştırmada, çevrimiçi haber tüketicilerinden son iki saat içinde haber almak için kullandıkları yolları belirtmeleri istenmiştir. Alınan yanıtların sonuçlarından sosyal medya ve haber kuruluşlarının web sitelerinin çok daha fazla kullanıldığı görülmüştür. Bireyler ortalama çevrimiçi haberlerin %36'sını doğrudan bir haber kuruluşunun web sitesinden alırken, sosyal medya aracılığıyla haber alma oranı %35 olarak tespit edilmiştir (Mitchell vd., 2017:12). Toplumsal Cinsiyete bakıldığında ise, çevrimiçi haberleri tüketen kadınlar (%39) erkek çevrimiçi haber tüketicilerine (%30) göre daha sıklıkla sosyal medya aracılığıyla haber almaktadır. Genç kadınlar özellikle dikkat çekmektedir. 18-29 ve 30-49 yaşlarındaki kadınların yaklaşık yarısı, sosyal medya yoluyla (sırasıyla %47 ve %30-49) haber alırken, 50 ve daha büyük kadınlar için bu oran %28'dir (Mitchell vd., 2017:19). 1.5.1.2 Dijital Devrim ve “Yeni Normal”

Günümüzde iletişim teknolojilerindeki hızlı ilerlemeler yeni iletişim teknolojileri, yeni medya, internet, sosyal medya, sosyal ağlar gibi pek çok yeni kavramı medya literatürüne sokmuştur. Bu yeni oluşumlar sosyolojik, kültürel ve ekonomik alanda değişimlere yol açmıştır. Günümüzde yeni medya teknolojileriyle kurulan ağlar sayesinde yeni ekonomik alanlar ortaya çıkmakta, sermaye interneti etkili bir şekilde kullanarak kapitalist anlayışı sanal ortamın her alanına yaymaktadır (Başlar, 2013:1).

40

Bugün dijital, elektronik cihazları, bilgisayarları, iPod benzeri taşınabilir çoklu ortam oynatıcıları, dijital fotoğraf-video cihazları, cep telefonlarını, radyo ve TV alıcılarını, küresel konumlandırma sistemlerini, DVD ve BlueRay oynatıcıları, e-kitap okuyucuları ve oyun konsollarını.vs bunların hepsini içermektedir. Özellikle dijital, eğlence ve medya sektörlerinde yer alan tüketiciler için yeni deneyim, imkanlar sunmaktadır. Bunun yanında dijitalin neden olduğu dönüşüm daha karmaşık bir dünyayı da beraberinde getirmektedir. İş dünyası artık rekabet avantajını korumak için daha da hızlı hareket etmek zorunda kalmaktadır. Dijitalle birlikte daha kişiselleştirilmiş, müşteri merkezli birimler ve çalışmalar oluşturmak zorunlu hale gelmiştir(PwC, 2014:3). PwC'nin Küresel Eğlence ve Medya Endüstrisi'ne Bakış (2012-2016) raporuna göre “dijital” uygulamaların, artık yenilik olmaktan çıkıp “yeni normal” haline geldiği vurgulanmaktadır. Sektör, bu doğrultuda yenilenmekte ve yeniden şekillenmektedir. Dijital, artık medya endüstrisin merkezine yerleşerek sektörle bütünleşmiştir (PwC, 2012:23).

Geleneksel medya araçlarının yerini yeni medya araçlarına bıraktığı günümüz dijital çağında, internet, en önemli iletişim araçlarından biri halini almaktadır. İnternetin icadı ve sonrasındaki gelişmeler, toplumlara yeni bir “dijital dünya” ortamı yaratmıştır. Bu yeni dünyaya hızla adapte olabilen toplumlar, teknoloji temelli bir yaşam düzenini benimseyerek yeni dünyanın dijital jenerasyonları olarak yerlerini almaktadır. (Karabulut, 2015:12). Castells’in ‘ağ toplumu’ olarak tanımladığı toplumlarda, bireyler artık küresel ve yerel olarak örülmüş, birbiriyle bağ(ıntı)lı ağ toplumu içinde yaşamaktadır(Binnark vd., 2009:25). Geçicilik üzerine kurulan yeni toplum düzeni, örgütsel yapılardan insan ilişkilerine, tüketim alışkanlıklarından eğitim sistemine kadar tüm süreçler yeniden yapılanmaya gereksinim duymaktadır.

İnsan beyninin düşünme sistematiğini inceleyen bilim adamları, eski medyanın zirvede olduğu 20. yüzyıldaki insan beyni ile dijital ortamın yeni medyasının hakim olmaya başladığı 21. yüzyıldaki insan beyninin birbirinden hayli farklı çalıştığını tespit etmişlerdir. Dijitalin hakim olduğu dünyaya doğan kuşak, 20. yüzyılın doğasına ait varsayımlarını kabul etmemektedir. Gerçekten bu kuşak, standart modelde çıkan gazeteleri okumayı tamamen bırakma eğilimindedir. Eski medyanın öldüğü, yeni medyanın ise tüm zenginliği ve çeşitliliği ile fışkırmaya başladığı bu yeni ortam,

41

ölen medyadan çıkış yapmak zorunda kalan medyacılara ve yeni iş kurarak para kazanmayı düşünen yeni girişimcilere yepyeni imkanlar yaratmıştır (Turgut, 2013:31). 1.5.2 Medya Endüstrisinde Mülkiyet İlişkilerindeki Değişim

Rekabet, piyasa ekonomisinin olmazsa olmazıdır. Ancak, tüketicilerin sayısı ve dolayısıyla pazarın boyutu sınırlı olduğunda, rakiplerin sayısı düştüğünde, tek yarışmacı için hayat şansı daha da artmaktadır. Yoğunlaşma ile ilgili ekonomide “büyük balık küçük balıkları yiyerek kazanır” anlayışı hakimdir. Fakat kontrolsüz yoğunlaşma, belirli bir pazardaki rakip sayısını oligopollerin hakim olduğu ufak bir gruba veya bir tedarikçinin tekelci hakimiyetine düşürmektedir(Dohnanyi ve Möller, 2003:28).

Tekelleşme ve yoğunlaşma kavramları birbirine yakın kavramlar olmakla birlikte farklı anlamlara sahiptir.

Tekel kavramı bir gücün yönetimsel egemenliğini ifade etmektedir. Bu egemenlik, ekonomik alanda olabileceği gibi siyasal, kültürel alan da olabilmektedir. İlişkiler ağının yönetimi, tek bir güç (tekel) veya kollektif güç (oligarşi) tarafından kontrol edilmektedir (Erdoğan, 2002:417). Yoğunlaşma kavramı ise, sektörde az sayıda firmanın veya kuruluşun toplam satışlar üzerinde veya istihdam gibi ekonomik aktivitelerde büyük bir paya sahip olmasını ifade etmektedir. Piyasa yoğunlaşması bir piyasadaki büyük kuruluşların göreli pozisyonlarını ölçmektedir. Piyasa yoğunlaşmasının yüksek olması sektördeki firmaların tekelci davranmalarına yol açarak kaynakların yanlış dağılımına ve ekonomik performansın zayıflamasına yol açmaktadır (OECD, 1993). İktisat literatüründe "tekelleşme" yerine "yoğunlaşma" kavramı kullanılmaktadır. Bir piyasada tekelleşmenin olması bir ya da birkaç firmanın aralarında anlaşma yaparak piyasaya hakim olması demektir (Ekzen, 1999: 87). Özetle, yoğunlaşma, firma sayısı ve firma büyüklüğünün dağılımı ile piyasadaki tekelleşme eğilimlerini yansıtmaktadır. Piyasada yoğunlaşmanın artması durumunda rekabet azalmakta, tekelleşme eğilimi artmakta, piyasaya giriş engelleri oluşmaktadır.

Medyada yoğunlaşma ise medya sahipliğinin bir veya bir kaç şirket elinde toplanması biçiminde tanımlanmaktadır (Avşar, 2004:89). Medyadaki yoğunlaşma yatay medya yoğunlaşması, dikey medya yoğunlaşması ve çapraz medya yoğunlaşması şeklinde gerçekleşmektedir.

42

Aynı sermaye sahipliğinin birbirinden bağımsız birden fazla yayın organına sahip olması yatay medya yoğunlaşması olarak tanımlanırken (Uluç, 2003: 283), televizyon ve radyo yayıncıları ile program üreten firmalar ve dağıtım pazarları arasındaki sahiplik ve sermaye ilişkisi “dikey medya yoğunlaşması” olarak tanımlanmaktadır. Televizyon ve radyo yayıncıları ile yazılı basın ve internet sağlayıcıları gibi medya unsurları arasındaki sahiplik ve sermaye ilişkisi ise“çapraz medya yoğunlaşması” şeklinde tanımlanmaktadır (Özkan, 2007).

Türkiye’de medyada tekelleşmeye imkan sağlayan koşulların temeli 1950’li yıllarda atılmıştır. Bu yıllar, tekelleşmeye ilişkin emarelerin olduğu; lakin Türk basınında gazetecilikten gelme patronların sektöre hakim olduğu yıllardır (Çelik,2015:738). Basın tarihinin 150 yıllık dönemi devlet baskı ve denetiminde geçmiştir. Tek parti yönetiminin kontrolündeki basın, çok partili döneme geçişle birlikte medyada çoğulculuk başlamıştır. İkinci dünya savaşından sonra gerçekleşen hızlı ekonomik gelişme ve yeni teknolojilerin ithali ile medyada yeni bir döneme girilmiştir. Özellikle basım teknolojisinin gelişmesiyle tirajlar artmış, kalite iyileşmiş ve reklam pastası büyümüştür. Medyada önemli rol oynayan Simavi kardeşler, ticari gazetecilik yaparak medyadan para kazanmanın yolunu açmışlardır (Acar, 1998:9). Yine gazetecilikten gelen Milliyet gazetesinin sahibi Karacan Ailesi, Tercüman gazetesinin sahibi Ilıcak ailesi bu gelişmelere ayak uydurarak basın endüstrisinde büyümeye başlamışlardır. Medyanın bu şekilde büyüyerek holdingleşmesi bu alanda faaliyet göstermeyen diğer holdinglerin de ilgisini çekerek bu alana yönelmesini sağlamıştır. Özellikle 1980’li yıllarda basın bir sektör haline dönüşmeye başlamıştır. Çünkü medya endüstrisine gazetecilik dışından gelen patronlar sektörde güç kazanmaya başlamıştır. Akşam gazetesinin yazarı Malik Yolaç, medya endüstrisine gazetecilik dışından gelen ilk patrondur. 1979 yılında oto yedek parçacısı olan Aydın Doğan Milliyet gazetesinin hisselerinin %75’ini satın alarak sektöre girmiştir. Sermaye sahiplerinin medya endüstrisine girişleriyle birlikte basın alanında giderek tekelleşme artmıştır (Çelik, 2015:738-39).

1990’lı yıllar ise medya endüstrisinde yeni bir dönemin başlangıcını temsil etmektedir. Medya sahipleri, sadece gazete dergi yayımlayarak, TV kanalı işleterek sermayenin büyüyemeyeceğini fark etmişlerdir.

43

Finans ve Bankacılık gibi diğer sektörlere de girerek holdingleşmeye başlamışlardır. Medya, bu holdinglerin bir parçasına dönüşmüştür. Teknolojilerini yenileyerek ölçeklerini büyütmüşlerdir. Büyük fonlarla finanse edilen medya endüstrisinün mekanı da değişerek dev yapılara dönüşmüştür.

Medyada tekelleşmenin en önemli itici gücü özel TV istasyonlarının faaliyete başlaması olmuştur. Dönemin bankacılık grubu olan Uzanlar ile dönemin Cumhurbaşkanı olan Turgut Özal’ın oglu Ahmet Özal ile ilk özel TV şirketini kurarak bu alana öncü olmuşlardır. 1990’lı yıllarda sektörde en hızlı büyüyen Milliyet gazetesinin sahibi Aydın Doğan olmuştur (Acar, 1998:9-12).