• Sonuç bulunamadı

Freelance İstihdam Statüsü: Portföy Kariyer ya da Güvencesiz İstihdam? Kendi hesabına çalışma, genellikle atipik bir çalışma biçimi olarak görülse de (Stanworth

BÖLÜM 1: MEDYA ENDÜSTRİSİNDE İŞGÜCÜ PİYASASI DURUMU VE FREELANCE GAZETECİLER

1.9 Freelance Gazeteciliğe Yönelik Eleştiriler

1.9.1 Freelance İstihdam Statüsü: Portföy Kariyer ya da Güvencesiz İstihdam? Kendi hesabına çalışma, genellikle atipik bir çalışma biçimi olarak görülse de (Stanworth

ve Stanworth, 1995; Buschoff ve Schmidt, 2009) sosyoekonomik konumlarına göre, kendi hesabına çalışanlar, girişimciler ve (potansiyel) işverenler olarak ortak ilgi alanlarına sahip nispeten homojen bir sosyal sınıf olarak düşünülmektedir. Freelance çalışmanın ücretli istihdamdan farklı olduğunu, çünkü işte daha fazla bireysel özerkliğe izin verdiği savunulmaktadır (Arum ve Müller, 2004:6). Gerçekte, kendi hesabına çalışma ve girişimciliğin "ideal türü", işçilerin emek süreçleri , bağımsızlık ve özerklikleri üzerinde kontrol sahibi olmalarını gerekli görmektedir. Bununla birlikte bir çok freelance gazeteci emek piyasasındaki diğer ücretli işçilerden daha ayrıcalıklı bir konuma işaret eden üretim araçlarına da sahiptir (Cranford vd., 2005:6-7) .

Kendi hesabına çalışmanın potansiyel faydalarından biri, kendi patronunuz olmaktır. Bürokratik organizasyonda, ne yapılacağını ve ne zaman yapacağını söyleyen bir çeşit yönetici bulunmaktadır. Tabii ki, organizasyonun türüne, yöneticinin türüne ve kendi pozisyonunuza göre, bir şekilde çalışanlar, çalışmalarını bir tür üstün verdiği talimatlar doğrultusunda yapmak zorunda kalmaktadır. Fakat kendi hesabına çalışma prensip olarak çalışanlara çalışmalarını organize etme ve kendi gündemlerini belirleme konusunda geniş bir fırsatlar yelpazesi sunmaktadır. Yaz veya kış boyunca daha fazla çalışmak, çalışanlara ve tabii ki müşterilere bağlı olmaktadır.

85

Piyasa, eğer izin veriyorsa, çalışan sevmediği bir işi asla yapmamaktadır. Elbette bu ideal resim her zaman gerçekliğe dönüşmemektedir (Conen vd., 2016:7).

Olumlu taraftan bakıldığında, freelance çalışanlar, daha esnek yaşamlara sahip olmaktadır. Örneğin, daha uzun süre tatil yapabilmekte ve ailelerinin ihtiyaçlarına göre esnek olabilmektedirler. İkincisi, küçük çocuk sahibi olanlar arasında özellikle göze çarpmaktadır. Esnek çalışma, bireyi çocuklarıyla ve ailesiyle daha fazla zaman geçirme imkanı sağlamaktadır (Edstrom ve Ladendorf, 2012:717). Örneğin İngiliz medya endüstrisinde, freelance çalışanlar arasında özgürlük vurgusunda artış olduğu görülmektedir. Freelance çalışmanın doğasında var olan esneklik ve özgürlük kavramlarına hem müşterilerin hem de çalışanların değer verdiği; fakat freelance çalışanların çok daha gönüllü olduğu vurgulanmaktadır. Freelance çalışanların çalışma koşullarının tam zamanlı çalışan kadrolu gazetecilere kıyasla daha kötü olmasına karşı neden freelance çalışmaya gönüllü olduklarına yönelik yapılan çalışmalarda kendi hesabına çalışmanın daha fazla özgürlük ve esneklik sağladığına yönelik algılardan kaynaklandığı görülmektedir. Çünkü freelance yaşam biçiminin başlıca avantajlarından biri “özgürlük” ve “ kendisinin patronu olmak” düşüncesidir (Platman, 2004; Clinton vd., 2006; Stanworth ve Stanworth, 1995; Fraser ve Gold, 2001).

Emek sürecini kontrol altına almak isteyen gazeteciler, standart bir istihdam ilişkisinin dışında çalışmaya gönüllü olarak yönelirken, aynı zamanda freelance statü, sermayenin artı değeri arttırmasına da olanak tanımaktadır. Çünkü freelance çalışanların deneyimleri, kontrolün emek-sermaye ilişkilerinde tartışmalı bir kavram olduğunu ortaya koymaktadır. Post-Fordist dönemde freelance çalışan gazeteciler, işverenin kontrolünden kaçmış gibi görünmektedir; çünkü işverene ait alanlarda çalışmamakta ve birden fazla yayıncı için çalışma imkanları olmaktadır. Çoğu, emek sürecinin kontrolünü de ellerinde tutmaktadır. Bununla birlikte, güvencesiz istihdamın yaygınlaştırılması ve freelance çalışmanın normalleştirilmesi, yayıncıların bir işçi sınıfı olarak freelance gazeteciler üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmalarına yol açmıştır. İş daha güvensiz ve düşük ücretli hale gelmiştir. Çünkü güvencesiz istihdam, freelance gazetecilerin müzakere gücünü zayıflatmakta ve yayıncıların sunduğu şartlara bağımlı kalmasını sağlamaktadır (Cohen, 2013:8).

86

Bu tarz yeni tip kendi hesabına çalışanların birçoğu, uzun süre çalıştıktan sonra kendi pozisyonlarını takdir ederken, bazıları zorunlu olarak çalıştıklarını ifade etmektedir. Çoğu, kendi hesabına çalışmanın sağladığı mevcut ekonomik koşullar içinde yaşam sürdürmenin zor olduğunu ifade etmektedir. Dahası, kendi hesabına çalışanların bir kısmı, hastalık sigortası ve emeklilik için para ödemeye yetecek kadar gelire sahip olmamaktadır. Dolayısıyla akademik yazında kendi hesabına çalışmanın çalışanlara özgürlük mü yoksa güvencesizlik mi sağladığına ilişkin farklı yaklaşımlar yer almaktadır (Conen vd., 2016:4).

Guy Standing (2015), “Prekarya: Yeni Tehlikeli Sınıf” adlı çalışmasında, ülkelerin emek piyasasındaki esnekliği arttırmalarının yol açtğı risk ve güvencesiz halleri ele alarak yeni tip işgücünün varlığından bahsetmektedir. “Prekarya “olarak tanımladığı “ yeni tip” işgücü, herhangi bir istikrara sahip olmayan bir kesimi ifade etmektedir. Prekarya kavramı ‘ precarious’ güvencesiz sıfatı ile ’ proletariat’ (Proleterya) isminin birleşmesiyle oluşmaktadır. Hayatını sürekli olarak geçici işlerde idame ettiren bu kişiler bir çok risk ile karşı karşıya kalmaktadır. Geçici işler karşılığında kazandığı ücretle masraflarını karşılayanlar, iş bulamadıkları takdirde sosyal güvenlik ödemeleri başta olmak üzere yaşamsal öneme sahip bir çok giderini karşılayamayacak duruma düşmektedir. Güvencesizlik, strese yol açmakta ve kendini sürekli farklı müşterilere pazarlama zorunluğu kişilerin karakterlerinde kötüleşmeye yol açmaktadır (Standing, 2015:21). Benzer argüman Ulrich Beck’in Risk Toplumu kuramında da görülmektedir. Beck, çalışma ve istihdamın giderek daha fazla risk barındırdığı ve özellikle ömür boyu istihdamın artık geçmişte kaldığını vurgulamaktadır. Geçiçiliğin ve belirsizliğin hakim olduğu çalışma hayatında artık riskler önceden görülememekte, dolayısıyla onlara karşı önlem alınması zorlaşmaktadır. Çünkü modernleşmenin en gelişmiş aşamasında ortaya belirsizlik ve denetlenemezlik sorunları ortaya çıkmaktadır (Beck, 2014a:47).

Sennett, (2002) ise ‘Karakter Aşınması’ adlı kitabında esnek çalışma biçimlerinin insanın doğasında geri dönülemez tahribatlar açtığını, kişinin yaşamı boyunca bir iş güvencesi duygusundan yoksun kaldığını, istikrarlı işlerin yerini kısa vadeli proje temelli işlerin alarak bireylerin sürekli iş ve şehir değiştirmelerine, belirsizlik ve geçiciliğin hakim olduğu bir yaşama mahkum olmalarına yol açtığını savunmaktadır.

87

Kayıtsız, güvensizlik duygusu bireyin karakterinin aşınmasına yol açmaktadır. Sennete’e göre insanın karakteri uzun vadeli ilişkilerin sonucunda oluşan bağlara yüklediğimiz anlamlar neticesinde oluşmaktadır. Oysa esnek çalışmanın “uzun vade yok” sloganı bütün bu bağları ortadan kaldırmakta ve oradan oraya sürüklenen bir insan yaratmaktadır. Karakter Aşınması adlı kitabındaki aktörlerden Enrico, Fordist dönemin istikrarlı bir işçisi iken, oğul Rico ise esnek ve istikrarsız kapitalizmin güvencesiz çalışanıdır. Ebeveynlerinin yaşadığı tam zamanlı ve ömür boyu tek bir işte çalışma hayatını reddeden yeni tip işçiler, istikrar, güven ve dayanışma duygularını yitirmekle karşı karşıya kalmaktadırlar.

Portföy çalışma tarzı hegemonik olarak, çalışanlara yaratıcı üretim için arzu ettikleri esnekliği ve özerkliği sağlayan bir fırsat olarak sunulsa da şartlar ortaya çıktıktan sonra belirsizlik eğiliminin daha fazla olduğu görülmektedir. Portföy çalışma, artık gazeteciler için bir tercih olmaktan çıkmaktadır. Çünkü freelance veya sözleşmeli çalışan sayısı giderek artmaktadır. Yüzeyde yüksek esneklik ve özerklik olarak görünen şey, düşük ücretler karşılığında kısa vadeli projeler üzerinde çalışmaya dayalı bir sistemin yanılsamasıdır. Bir anlamda gelecekteki çalışma garantisi olmayan işçiler için bir başa çıkma stratejisidir (Clinton vd., 2006:179; Menger, 1999:542).

Özellikle medya endüstrisinde çalışanlar bürokratik örgüt formlarından girişimci örgüt formlarına yönelmekte ve ilişkiler de böyle bir değişime entegre olmaktadır. Özellikle günümüzün egemen söylemlerinden olan “girişim” ya da “girişimcilik” olguları temelinde oluşan bu tarz çalışma biçimlerini yüceltmeye yönelik eğilimlerin arttığı da gözlenmektedir.

Portföy çalışma insanların gelecekteki çalışma biçiminin günümüzdeki tasarımı olarak lanse edilmektedir. Joanna Grigg, “Portföy Çalışma” adlı kitabında ilgili çalışma biçimini “ bir grup ya da farklı işveren kümeleri için çalışma, ya da bir iş ya da meslek, ya da bizim için en iyi olan her türlü kombinasyon” şeklinde tanımlamaktadır. Bu daha çok kendileri için çalışan muhasebeciler, avukatlar ya da fotoğrafçılar gibi meslekleri kapsayan geleneksel kendi hesabına çalışan profesyonellerden öte freelance çalışma kavramını içermektedir ve bu çalışanlar, yeteneklerini müşterilere satmaktadır.Whistler,

88

bir artist olarak bu çalışma biçimini “Yaşam Boyu Deneyim“ şeklinde ifade etmiştir. Yine Charles Handy “ Boş Yağmurluk (Empty Raincoat)” adlı kitabında şu fikrin popülerleşmesinde öncü olmuştur (The Economist, 2009):

“ Portföy Çalışma, özgürlük için tam zamanlı istihdamdan feragat etmeyi ifade etnektedir. Portföy, farklı müşteriler için farklı iş parçalarının toplamıdır. Çalışanlar bir örgüte bağlı olarak tam zamanlı çalışan ve oradan ücret alan kişiler olmak yerine, bağımsız olmak ve yaptıkları işin karşılığını alan kişiler olarak çalışmaktadır. Birey birden çok müşteriyle çalışan ve birden çok işi yapan bir kişi halini almaktadır. Şimdi “iş” müşteri anlamına gelmektedir. Öğrencilerime okuldan mezun olduktan sonra patron değil müşteri aramalarını tavsiye ettim. Çalışanlar başta kendi tercihleri dışında portföy çalışmaya yönelmektedir. Çünkü kendi örgütleri onları işten atmış ve onlar da zorunlu olarak portföy çalışmaya dahil olmuştur. Fakat şanslı iseler eski örgütleri yeni portföylerinde ilk müşterileri olmaktadır. En önemli farklılık onların fiyat etiketleri, üretimleri üzerinden değil zaman üzerinden belirlenmektedir. Portföy çalışanlar asla işsiz statüsünde değildir. Aktörler gibi belki dinlenmede olabilirler, fakat o zaman bile kendilerini pazarlamaları gerekmektedir ya da bunu kendileri için yapacak iyi bir ajansa ihtiyaçları vardır”. Portföy çalışma, sürekli tam zamanlı istihdamın güvencelerinin uzun süre devam edemeyeceğine yönelik artan inanıştan evrilerek 21. yüzyılın işdünyasına hizmet edecek anlayışa dayanmaktadır. Küçülme ve özelleştirme gibi uygulamalar sonucunda açıkta kalan bir çok nitelikli çalışanı portföy işçi olmaya itmektedir”

Güvencesiz çalışmaya yönelik olumsuz algıyı kıracak portföy çalışma, girişimcilik olgusu altında piyasaya sürülmektedir. Böylelikle portföy çalışma kavramı, pozitif çağrışımları üzerinde barındırırken ve gün geçtikçe moda kavram haline gelirken “geçicilik”in çağrıştırdığı negatif anlamları kamufle edilmektedir. Leah Vosko (2010: 2) da portföy çalışmanın diğer yüzünü güvencesiz istihdam olarak tanımlamaktadır. Ona göre portföy çalışma, karşılığı belirsiz bir ödeme, düşük gelir, sınırlı yasal haklar ve sosyal faydalar şeklinde karakterize etmektedir. Bu tanımlama freelance çalışanların deneyimlerine uygun olurken, güvencesizlik, güvencesiz istihdamın şiddetini hafifleten istihdam statüsü, istihdam biçimi, sosyal konum, sosyal bağlam gibi unsurları kapsayan bir dizi kesişen faktör tarafından şekillenmektedir. Çalışanların güvencesiz istihdam ile olan deneyimleri istihdam halinin devamlılığına ve sendikaların ya da devletin sağladığı koruma düzenlemelerinin derecesine bağlıdır (Cohen, 2013:8-9). Freelance çalışanlar bir kendi hesabına çalışandır ve Stanworth ve Stanworth (1995:221) tarafından iddia edildiği gibi freelance çalışanların özgürlük ve özerklik olguları ile karakterize edilmesine rağmen hem üretim araçlarına sahip olmadığını hem de özerklik ve özgürlük deneyimlerinin sınırlı olduğu söylenebilir.

89

Bununla birlikte, freelance çalışanlar, kendilerinin patronu olduğuna ilişkin öznel algıları dolayısıyla müdür figürünü de içselleştirmekte ve kendi denetimini kendisi yapmaktadır. Bir freelance çalışan disiplinli ve çok çalışmalıdır. Çünkü müşterilerle olan ilişkilerini güçlü tutmak ve kendini pazarlamak zorundadır. Dolayısıyla freelance çalışanların müşteri/işverenlere uyum gereksinimi istihdamdaki gazetecilere göre daha fazladır (Edstrom ve Ladendorf, 2012:717). Bu, Nikolas Rose'un özyönetim fikirlerine karşılık gelmektedir (Rose, 1999). Freelance çalışan, kendi çalışması hakkında karar verme yetkisine sahip olmakla aslında bir dezavantaja sahiptir, çünkü aynı zamanda, kendisini yönetmek zorundadırlar (Storey vd., 2005). Normalde bu, bir yöneticinin rolü olan süper benliğin içselleştirilmesi gerektiği anlamına da gelmektedir. Rose'un da belirttiği gibi, özyönetim, dış bir otoriteden kaçmaktan daha zor olabilmektedir. Ayrıca, "özgürlük hissi" ile "gerçek özgürlük" arasında da fark vardır. Özgürlük hissi özneldir ve bu his, gerçek özgürlükten daha güçlü olabilmektedir (Rose, 1999:22).