• Sonuç bulunamadı

Güvencesizliğin Ayrımcılık Üzerine Etkileri

GÜVENCESİZ İSTİHDAM ve FREELANCE ÇALIŞMANIN ANALİZİ

2.2 Güvencesiz İstihdam

2.2.5 Güvencesiz İstihdamın Etkileri

2.2.5.4 Güvencesizliğin Ayrımcılık Üzerine Etkileri

Küresel finansal kriz, kadınları erkeklerden daha farklı şekilde etkilemiştir. Kısa süreli, geçici ve yarı zamanlı işler gibi güvencesiz istihdamdaki pek çok kadın kriz sırasında işten çıkarılmaları kolay olduğu için işten çıkarılmıştır Kriz, kadınlar üzerinde çok büyük bir etkiye sahip olmuş ve tarihsel olarak dezavantajlı konumlarını daha da artırmıştır. Mevcut krizden önce gelen cinsiyet eşitsizlikleri ve güç dengesizlikleri, küresel krizin etkisiyle daha da artmıştır. Özellikle, kadınlar hem kamu hizmetlerinde bir çalışan olarak hem de kamu hizmetlerinden daha fazla faydalanan kişiler olarak kamu harcamalarındaki kesintilerden doğrudan etkilenmektedir. Krizin özellikle kadınların istihdam koşulları üzerindeki etkisi hafife alınacak gibi değildir. Fakat ne yazık ki çalışmalarda yeteri kadar yer almamaktadır. Bununla birlikte, artan güvensizlik ve iş güvencesizliğinden en çok etkilenen yine genel olarak kadınlardır. İşsizlik, iş güvensizliği, düşük ücret ve kamu hizmeti kesintileri çocuklarını besleme, eğitme ve besleme olanaklarını olumsuz etkilemektedir (ITUC, 2011).

Standart dışı ve güvencesiz işlerin artması ile kadınların işgücü piyasasına katılım oranlarındaki artış birbiri ile ilintilidir. Zira standart istihdam ilişkisi, ev halkı bireyleri arasındaki geleneksel işbölümü temeline dayanmaktadır.

156

Kadın, evin dışında çalışmamaktadır. Ev işleri ve çocuk bakımı ile sorumlu olmaktadır. Standart çalışma kavramı, erkeği referans alarak kutsal bir görev anlayışıyla oluşturulmuştur. Standart çalışmaya ilişkin düzenlemeler bir çok OECD ülkesinde 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yaygınlaştırılmıştır. Kadınların artan işgücü piyasasına katılımı beraberinde esnek çalışmaya yönelik talebi de getirmiştir. Zaten işverenlerin esnek iş düzenlemelerine yönelik talepleri yüksekti. Kadınlar tarafından yapılan baskılar da standart istihdam biçiminde bir kırılmaya yol açmıştır (Fudge ve Owens, 2006:21). Standart istihdam ilişkisinden uzaklaşma, erkekleri ve kadınları farklı şekilde etkilemektedir. Geleneksel cinsiyet ayrımcılığını, istihdam ve işbölümünde kırılma konusunda kaydedilen ilerlemelere rağmen, kadınların çalıştığı işler, genellikle güvencesizdir. Kadınların çalıştığı işler, düşük ücretli ve sosyal haklara sınırlı erişim konularında riskler taşımaktadır (Evans ve Gibb, 2009:5).

Rodgers ve Rodgers (1989), güvencesiz işlerde çalışanların daha çok kadın, genç, etnik bir azınlık ve daha az eğitim düzeyi düşük kişiler olduğunu ifade etmektedir. Kadınlar tarihsel olarak evde ya da standart dışı işlerde çalışmaktadır. Bugüne kadar, hizmet işleri, ev işleri, gıda işleme, elektronik endüstrisi ve konfeksiyon endüstrisi gibi geleneksel olarak güvencesiz sektörlerde daha fazla kadınlar yer almaktadır. Bu nedenle kadınlar erkeklere göre işsizlikle daha çok karşı karşıya kalmakta ve daha güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalmaktadır. (ITUC, 2011:23).İspanya'da, kadınların üçte biri belirli süreli sözleşmelerle istihdam edilmektedir. Kore'de, kadın işçilerin üçte ikisi güvencesiz sözleşmeler yapmakta ve maaşları normal erkek işçilerin aldıkları ücretin % 40'ına denk gelmektedir (Menedez vd.,2007:777).

Japonya'da metal işçilerinin yaklaşık %30'u atipik veya sözleşmeli işçidir ve kadınlar bu oranın büyük kısmını oluşturmaktadır. Özellikle gittikçe istikrarsızlaşan istihdam, cinsiyet ayrımcılığına yol açmaktadır. Çalışma süresinin belirsizliği, çocuk bakım sorumluluğu taşıyan kadınlar için zorluklar yaratmaktadır.

Bazı kadınlar için, öngörülen saatler yarı zamanlı çalışmayı arzu edilen istihdam biçimi haline getirmektedir.Ancak kısmi zamanlı çalışmanın çoğu geçicidir ve sürekli kısmi zamanlı çalışma azalmaktadır. Aynı zamanda güvencesiz çalışma, kadın ve erkek arasındaki gelir uçurumunu da artırmaktadır.

157

Japonya'da kadın kısmi zamanlı çalışanlar, tam zamanlı çalışan kadın işçilerinin saatlik ücretinin yalnızca %54,3'ünü kazanmakta ve bu fark son on yılda daha da artmaktadır. Kore'de, kadın işçilerin yüzde 69'u düzensiz işçiler olarak bilinmekte ve güvencesiz istihdam edilmektedir(Global Aciton Against Precarious Work, 2007:21). Hollanda’da kısmi süreli istihdam geçen 30 yıl içinde önemli derecede artmış ve en yaygın çalışma biçimlerinden biri haline gelmiştir. Hollanda’da kısmi süreli kadın istihdam oranı diğer OECD ülkelerindekinden yüksektir. Bu ülkede çalışan dört kadından üçü kısmi süreli çalışmaktadır (Kapar, 2012:129).

2016 yılında ILO tarafından yayımlanan “ Çalışma Yaşamında Kadınlar :Eğilimler 2016” adlı raporda ILO Genel Direktörü Guy Ryder “kadınların insana yakışır işler

bulmakta ve bu işleri korumakta büyük güçlüklerle karşılaşmaya devam ettiklerini”

vurgulamıştır (ILO, 2016d:2). Rapora göre 1995 ile 2015 yılları arasında küresel kadınların işgücüne katılma oranı %52,4'ten %49,6'ya düşmüştür. Küresel işsizlik oranı erkekler için %5,5 ve kadınlar için %6,2’dır. Doğu Asya, Doğu Avrupa ve Kuzey Amerika hariç, erkeklerin işsizlik oranı, diğer tüm bölgelerdeki kadın işsizlik oranlarının altındadır. Kadınların %52,1'i ve işgücü piyasasındaki erkeklerin %51,2'si ücretli ve maaşlı çalışanlardır. Fakat küresel olarak, ücretli istihdamdaki kadınların neredeyse %40'ı sosyal korumaya katkıda bulunmamaktadır. Bu oranlar Sahra-Altı Afrika’da %63,2'ye ulaşmaktadır. Kayıt dışı istihdamın en yaygın istihdam şekli olduğu Güney Asya'da %74,2'dir. Bunun sonucunda, kadınların gönüllü veya zorunlu kısmi süreli çalışma oranı erkeklerden daha fazladır. Dünya genelinde kadınlar toplam istihdamın %40'ından azını temsil etmesine rağmen, kısmi zamanlı çalışanların %57'sini oluşturmaktadır. İstihdam edilen kadınların üçte birinden fazlasının (%34,2) haftada 35 saatten az çalıştıklarını, buna karşılık çalışan erkeklerin %23,4'ünü karşıladığını göstermektedir (ILO, 2016d:6). Bununla birlikte, kısa çalışma saatleri uygulaması, daha az ücret elde edilmesi sonucunu doğurmakta ve çalışanı iş güvencesizliği, kısıtlı sosyal güvenlik kapsamı, sınırlı kariyer umutları gibi olumsuz koşullarla baş başa bırakmaktadır. Kısmi zamanlı istihdamla ilgili bu eşitsizlikler, kendi başına kısmi zamanlı çalışmaya özgü değildir; bunun yerine, kısmi zamanlı çalışmanın nasıl yapılandırıldığı ile ilgilidir (ILO, 2016d:53).

158