• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: MEDYA ENDÜSTRİSİNDE İŞGÜCÜ PİYASASI DURUMU VE FREELANCE GAZETECİLER

1.8 Değişen Gazetecilik Kimliği ve Yetenekleri

1.8.1 Gazeteci Kimliğindeki Değişim

Anthony Giddens (1991:75), “kimlik” kavramını şöyle açıklamaktadır: “Kimlik kim

olduğumuzu tanımlamaktadır; ancak, aynı zamanda, tam anlamıyla olmasa da kimlik kontrol edilebilmektedir”. Kanadalı sosyolog Erving Goffman (1990:26), “kimliği”,

kişiyi başkalarından ayıran özellikler olarak tanımlamaktadır.

Goffman, kişinin bu özellikleri kontrol etmesinin birçok yolunun olduğunu öne sürmektedir. Tiyatro sahnesini, kimlik için bir metafor olarak kullanmaktadır. Goffman’ın teorisinin en sık dile getirilen kısımlarından biri, ön sahne ve sahne arkası kavramlarıdır. Ön sahne, bir oyuncunun seyircinin önünde olduğu ve onlar için performans gösterdiği yer olarak tasvir edilmektedir. Bu, aktiviteyi kontrol etmek için aktörü motive etmektedir. Sahne arkasında ise seyirciler aktörleri görememekte, bu da onların rahatlamalarını ve karakterlerinden kurtulmalarını sağlamaktadır. Goffman, tiyatro sahnesinin, ön sahne ile sahne arkası arasındaki çizginin çizilebilecek tek yer olmadığını belirtmektedir. Bu sınır, toplumumuzda, restoranlarda olduğu gibi her yerdedir Örneğin, bir garson mutfakta olduğu zaman, sahne arkasındadır, ama müşteriye yiyecek getirdiğinde, ön sahneye girmektedir. Bu, her iki yerde de aynı şekilde davranamayacağı anlamına gelmektedir (Goffman, 1990:110-115). Dolayısıyla aslında kimliğimiz, davranış biçimimiz başkalarına bağlı olarak değişmektedir.

Gazetecilerin profesyonel kimliğine gelince, her ülke ve gazetecileri, kendi tarih ve kültür geleneklerine dayanarak, kendi gazetecilik kültürlerini yaratmaktadır.

Böylece kimlik, medyanın kendi kendini düzenleme mekanizmasından ya da eksikliğinden etkilenmektedir. Wiik'in (2014) öne sürdüğü gibi, gazetecilerin mesleki kimliği "devam eden müzakere sürecidir". Gazetecilerin mesleki kimliği, gazetecilerin içinde olduğu toplum ve haber endüstrisi değiştiğinde değişmektedir. Gazetecileri tanımlamak için yaygın olarak kullanılan terim “eşik bekçiliği” dir (Wiik, 2014:669).

55

Eşik bekçiliği kavramı, Alman asıllı Amerikan psikososyolog Kurt Lewin tarafından ve özellikle geleneksel medya için kullanılan bir kavramdır. Lewin, kavramı açıklarken bir ev hanımının eşik bekçisi olarak aile masasına hangi yemeklerin geleceğinde nihai karar verici olduğunu ifade etmektedir (Narmanlıoğlu, 2016:157). Fakat bu son yıllarda değişmektedir. İnternet, özellikle de sosyal medya, gazetecilerin geleneksel rollerine ilişkin algıyı sorgulayarak gazeteciliği dönüşüme uğratmaktadır. Sosyal medya platformları, hem gazetecilerin izleyicilere ulaşmalarına ve hikayeler için fikir bulmalarına olanak sağlama konusunda giderek daha önemli hale gelmektedir hem de vatandaşların sadece tüketici olarak değil aynı zamanda haber içeiği üretme noktasında aktif hale getirmektedir (Grubenmann ve Meckel, 2017:732). ‘Sosyal Gazetecilik Araştırması verilerine göre Gazetecilerin %84'ü, bilgi kaynağı olarak sosyal medya tarafından sunulan fırsatları kullanmaktadır ve bunların %81'i de yayınlanmaktadır (Social Journalism Study, 2012). Dolayısıyla, sosyal medya ürünlerinin kalitesinde düşüş eğilimi görülmektedir. Özellikle genç gazeteciler bu sektörde en aktif olanıdırlar ve kendilerini siber uzayın “avcıları” olarak nitelendirmektedirler (Szabo, 2013:39).

Yeni medya platformlarının gelişmesi ile birlikte küreselleşen medyada, basın geleneksel habercilik anlayışından uzaklaşarak bir sanayi sektörü haline gelmiştir (Parrish, 2002:259). Geleneksel gazeteciliğin sona yaklaşmakta olduğuna ilişkin görüşler hayli fazladır. Gazetecilik ve diğer kamusal iletişim biçimleri arasındaki sınırlar - halkla ilişkiler veya reklam metinlerinden webloglara ve podcast'lere kadar – ortadan kalmaktadır. İnternet, geleneksel haber türlerini özellikle genç yetişkinler ve gençler için oldukça eski hale getirmektedir. Bu gelişmeler gazetecilerin mesleki kimlikliğini aşamalı olarak aşındırmaktadır (Deuze, 2008:4).

Diğer yandan gazeteciliğin bir zanaat mı, yoksa tıp ve hukuk gibi geleneksel meslekler gibi bir meslek olarak kabul edilip edilemeyeceği konusunda tartışmalar sürmektedir. Freidson (2001)’a göre, mesleki mantık, işi, uzmanların kendileri tarafından tanımlanan kurallar ve standartlarla kontrol etmesinin bir yoludur. İşin kontrolündeki diğer mantıklar, devlet veya kuruluşlar tarafından tanımlanan kurallardan oluşan bürokratik mantık ve tüketicinin elindeki gücü yansıtan piyasa mantığıdır. Bu üç mantık, ideal tipik modellerdir ve çoğu iş, bu üç mantığın bir kombinasyonundan oluşmaktadır. Bir meslek oluşturmak için, meslek mensuplarının kendi işlerini kontrol edebilmeleri, her gün kendi özerkliklerine sahip olabilmeleri gerekmektedir.

56

Oysa gazetecilik tam olarak bir meslek olarak kabul edilememektedir. Çünkü medyada kendilerini ifade edenlerden bir çeşit meşruiyet talep etmek, ifade özgürlüğüne aykırı olmaktadır. Medya akademisyenleri, gazeteciliği yarı-meslek olarak görmektedirler. Bunun nedeni çoğunlukla profesyonel olmayanların gazetecilik alanından dışlanamamasıdır. Gazeteciliğe girişte her zaman çok sayıda yol olmakta , bu da bir meslek olarak tanımlamayı ve mesleki kimlik oluşturmayı zorlaştırmaktadır (Witschge ve Nygren, 2009:39-40).

Deuze (2005) ise gazeteci kimliği ile ideoloji arasında ilişki jurmakta ve ideolojik olarak gazetecilik kimliğini, gazetecilerin mesleğine nasıl bir anlam yükledikleriyle ilgili olduğunu ifade etmektedir. İdeoloji, örneğin kamu hizmeti ideali, tarafsızlık, nesnellik ve etik anlayış gibi çeşitli özellikler veya değerlerden oluşmaktadır. Bu özellikler ve değerler, hem haber odalarında hem de toplumda çok kültürlülük gibi meydana gelen değişimlerle etkileşim halinde olmaktadır. Ancak ideoloji, “profesyonel gazetecilerin sosyal çimentosu” olarak tanımlanmaktadır (Deuze, 2005, 447-449). İdeolojinin kaybı, kimliğin de kaybı anlamına gelmektedir.

Gelişen iletişim ve enformasyon teknolojileri, sadece iletişim alanında değil insan hayatının neredeyse bütün alanlarına nüfuz etmiş ve önemli değişimlere yol açmıştır. Yeni teknolojiler, yaşam biçimleri ile birlikte meslekler, bilim, sanat ve diğer alandaları farklılaştırmıştır. Gazetecilik de değişim yaşayan alanlardan biridir. Enformasyonun çok az kişide toplandığı ve çok az kişinin gazeteci olduğu bir sistemden herkesin gazeteci olabileceği ve enformasyona ulaşabileceği bir sisteme dönüşüm yaşanmaktadır. Haber sadece içerik olarak değil biçimsel olarak da değişmektedir. Yalnızca metinlerden oluşan gazeteler, ses, görüntü, video, grafik, metin gibi multimedia zeminde oluşmaktadır. Gazetecinin hem kaynakları, hem okuyucusu hem de çalışma biçimi değişmektedir. Aynı zamanda Web 2.0, kullanıcıların da içerik ürettiği ve bunları paylaşabildiği bir ortam yaratmıştır.

Böylece sıradan insanlar da haber üreterek birer gazeteci haline gelmiştir. Gazetecilikte yeni bir yönelim olarak ‘Yurttaş Gazeteciliği’ yaygınlaşmıştır (Uzun, 2006; Hülür ve Yaşın, 2017:9-11).

57