• Sonuç bulunamadı

MAHKEMECE ÖN İNCELEME VE İLAN YAPILMAS

III TAPUDA KAYITLI OLMAYAN TAŞINMAZIN BEDEL TESPİTİ VE TESCİL DAVASI TESCİL DAVAS

D. MAHKEMECE ÖN İNCELEME VE İLAN YAPILMAS

2942 sayılı Kanunun 19. maddesinin uygulanabilmesi için, kamulaştırılacak taşınmaz tapuda kayıtlı olmamalı, zilyedi belli ve mevcut bulunmalı, söz konusu zilyed zilyedlikle iktisap iddiasında bulunmalıdır. Bu şartların varlığı halinde ise, kamulaştırmayı yapacak idare taşınmazın bulunduğu yerde araştırma ve inceleme yapmalı, mevcut delilleri toplamalı, topladığı bu delil ve bilgilere göre bir tutanak düzenleyerek, bu tutanakta zilyedin kimliği, zilyedliğin başlangıcı ve süresi, vergi

281 Tutar – Pulak, c. 2, s. 1777, 1778. 282 Yıldırım – Başsorgun, s. 690. 283

HUMK m. 181.

284 Uygulamada kimi zaman yüzleri bulan ve aşan davalı sayısı karşısında, dava ekonomisi de göz önünde bulundurulduğunda bu hükmün tam olarak yerine getirilebildiğini söylemek oldukça zordur.

kaydı, yüzölçümü, taşınmazın mülkiyetinin kazanma şartlarının olup olmadığını belirtmelidir. Daha sonra kamulaştırma belgelerini, hazırladığı araştırma tutanaklarını taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesine vererek dava açmalıdır285.

Açılan dava üzerine mahkeme dava dilekçesi ve eklerini davalı adına tebliğe çıkarmadan önce idarenin yapması gereken tespit ve araştırmayı yeterince ve kanuna uygun bir şekilde yapıp yapmadığını inceler. Mahkeme önemli eksiklikler belirlediği takdirde, davacı idareye kesin süre vererek eksiklileri tamamlamasını ister, aksi takdirde gerekiyorsa davanın reddi yoluna gider286.

Yargıtay, 19. madde uyarınca açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında, işin esasına girildikten sonra taşınmazın kısmen tapuya kayıtlı olduğunun anlaşılması halinde, davanın önşart yokluğu nedeni ile reddedilmesini bozma nedeni olarak kabul etmektedir287.

Mahkeme taşınmazın mülkiyetinin kazanılıp kazanılmadığını eski veya yeni Medeni Kanun uyarınca288 açılan kazandırıcı zamanaşımı sebebiyle taşınmazın tapuya tescili davalarında olduğu gibi esastan ve detaylı değil, şekli ve yüzeysel olarak inceler. Mahkemece yapılacak bu inceleme ile, idarece yapılan araştırma sonucu ulaşılan bilgi ve belgelerin zilyedin taşınmazın mülkyetini kazanmış olduğunu belirlemeye yeterli olup olmadığı tespit edilir. Mahkeme zilyedin mülkiyet hakkını kazanmış olup olmadığını tespit edemez289. Nitekim Yargıtay'a göre, "zilyedin kamulaştırma tarihi itibariyle taşınmaz malı iktisap edip etmediğinin tespitinin idarece verilen bilgi ve belgeler üzerinden yapılması ve bununla yetinilmesi gerekirken, mahkemece bu hususun mahallinde tanık ve bilirkişi marifetiyle keşfen saptanması yoluna gidilip zilyedin kesin biçimde hak sahibi olduğu sonucuna varılması” doğru değildir290.

İdarece hazırlanan bilgi ve belgelerden, zilyedin kamulaştırma tarihinde taşınmazı Türk Medeni Kanunu hükümleri çerçevesinde ve zilyetlikle iktisap etmiş

285 Akar, s. 569-570.

286 Tutar – Pulak, c. 2, s. 1774. 287

Y5HD, E. 2006/8185, K. 2006/11354, KT. 01.11.2006. KY. Aynı yönde bkz. Y5HD, E. 2006/8921, K. 2006/11794, KT. 09.11.2006. KY.

288 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1028. maddesi uyarınca yürürlükten kaldırılmıştır. 4721 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden itibaren yapılacak inceleme 4721 sayılı Kanunun 713 ve devamı maddelerine göre yapılacaktır.

289 Tutar – Pulak, c. 2, s. 1779.

olduğunu belirlemeye yeterli gördüğü takdirde, mahkeme, kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin bilirkişi raporunu idareye, bu raporla birlikte idarece verilen diğer belgeleri tespit edilen zilyede tebliğ eder291.

Kamulaştırma konusu taşınmazın durumu, o yerin en büyük mal memuruna yani illerde Defterdarlığa, ilçelerde Mal Müdürlüğüne bildirilir. Bu bildirimin amacı, zilyedlikle mülkiyet iddiasında bulunulan tapuya kayıtlı olmayan bir taşınmazın kamulaştırıldığının ve tespit edilecek kamulaştırma bedelinin itiraz olmadığı takdirde zilyede ödenecek olduğunun devlet tarafından öğrenilmesidir. Böylece son ilan tarihinden itibaren hazine temsilcisi sıfatıyla itiraz edilebilecektir292.

Kamulaştırma taşınmazın bulunduğu yerde çıkan yerel gazetede ve Türkiye genelinde yayımlanan bir gazetede de en az bir defa ilan edilir293. Söz konusu bu ilanda; taşınmazın bulunduğu yer, mevkii, sınırı, miktarı, zilyedin kimliği, kamulaştırma bedelinin yatırılacağı banka, konuya ve taşınmazın değerine ilişkin tüm savunma ve delillerin, ilan tarihinden itibaren on gün içinde mahkemeye yazılı olarak bildirilmesi gerektiği, hak sahiplerinin son ilandan itibaren bir ay içinde itiraz etmedikleri takdirde, kamulaştırma bedelinin zilyede ödeneceğine karar verileceği belirtilir294. Söz konusu bu ilanda, hak sahiplerinin son ilandan itibaren bir ay içinde itiraz edebilecekleri belirtilmekle birlikte taşınmazın değerine ilişkin tüm savunma ve delillerini mahkemeye bildirmeleri için ise ilan tarihinden itibaren on gün süre tanınmıştır. Hak sahibi bir kişinin bir ay içinde itiraz edebileceği bir durum için 10 gün içinde tüm savunma ve delillerini mahkemeye sunmasının mümkün olmadığı haklı olarak ifade edilmiştir295.

Yargıtay bu ilanların yapılmadan ya da yapılıp sonucu beklenmeden hüküm kurulmasını doğru bulmamaktadır296. Yargıtay bir kararında da, kanunda açıklanan

291

2942 sayılı Kanun, m. 19/ 4. Kanundakilere benzer ifadeler Yargıtay kararlarında da tekrar edilmiştir. Bkz. Y18HD, E. 2002/11359, K. 2002/12357, KT. 19.12.2002. KY.

292 Tutar – Pulak, c. 2, s. 1774; Yıldırım – Başsorgun, s. 691. 293 2942 sayılı Kanun, m. 19/5.

294

2942 sayılı Kanun, m. 19/6.

295 Yıldırım – Başsorgun, s. 691. Kanaatimizce, 2942 sayılı Kanunun 19. maddesinin beşinci fıkrasının (d) bendi yürürlükten kaldırılarak, (e) bendi şu şekilde yeniden düzenlenmelidir: “Hak sahiplerinin son ilan tarihinden 30 gün içinde itirazlarını ve konuya ve taşınmazın değerine ilişkin tüm savunma ve delillerini mahkemeye yazılı olarak bildirmeleri gerektiği” Ayrıca (e) bendindeki “bir ay içinde” ifadesinin “30 gün içinde” olarak değiştirilmesi yerinde olacaktır.

296 "Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı Yasa ile değişik 19. maddesi uyarınca gerekli ilanın yapılması öngörülmüş olduğu ve ... sözü edilen ilanın yapılmadığı anlaşılmış bulunmakla, gerekli olan bu ilan

usulün tam anlamıyla yerine getirilmesi gerektiğini belitmiştir297: "taşınmazın durumu ile ilgili bilginin toplanmasından sonra zilyedin zilyetlikle iktisap iddiasının 9. madde gereğince seçilecek bilirkişiler marifetiyle mahallinde tahkikat yapılıp, delilerin toplanması ve keyfiyetin bir tutanakla belirlenmesinin davacı idareden istenilmesi, bu tutanak ve belgelerden adı geçenin zilyetlikle mülkiyet iktisap ettiği kanaatine varılması durumunda da yöntemince ve eksiksiz olarak ilan yaptırılıp itiraz süresinin beklenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekir".

Davanın duruşmalı olup olmayacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte maddenin genel mantığından ve eski kanun dönemindeki içtihatlardan298 hareketle, duruşma açılmadan evrak üzerinde karar verilmesi gerektiği sonucuna varılabilir299.

E. KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESPİTİ VE BANKAYA

YATIRILMASI

2942 sayılı Kanunun açık hükmü uyarınca mahkeme taşınmazın kamulaştırma bedelini 10. maddede belirtilen usulde ve sürede tespit eder300. Fakat 10. maddenin aksine, mahkemece tarafların bedelde anlaşmaları için girişimde bulunulamaz. İdare ile zilyed arasında gerçekleştirilen bir anlaşma da mahkemece esas alınamaz. Zira malik olup olmadığı belli olmayan zilyedin davacı idare ile bedel üzerinde anlaşma yapma hak ve yetkisi yoktur301.

Yargıtay konuya ilişkin bir kararında şu ifadelere yer vermiştir302: "Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı Yasa ile değişik 19. maddesi hümü uyarınca açılacak davalarda mahkemece, öncelikle anılan maddenin 4. fıkrasında yollama yapılan aynı yasanın 10. maddesinde belirtilen usulde ve sürede kamulaştırma bedelinin tespit edilmesi, daha sonra idarece verilen bilgi ve belgeleri zilyedin kamulaştırma tarihinde taşımaz malı Türk Medeni Kanunu hükümleri dairesinde ve zilyedlikle iktisap etmiş

yapılıp sonucu beklenmeden hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir." Bkz. Y18HD, E. 2004/3242, K. 2004/3588, KT. 03.05.2004. KY. 297 Y18HD, E. 2003/9247, K. 2004/901, KT. 16.02.2004. KY. 298 Y5HD, E. 1990/29698, K. 1991/9297, KT. 20.03.1991. KY. 299 Böke, s. 563. 300 2972 saylı Kanun, m. 19/4. 301 Yıldırım – Başsorgun, s. 689, 690. 302 Y18HD, E. 2002/5466, K. 2002/6720, KT. 11.06.2002. KY.

olduğunu belirtmeye yeterli gördüğü takdirde kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin bilirkişi raporunu idareye ve bu raporla birlikte idarece verilen diğer belgeleri zilyede tebliğ ettirmesi gerekir. Yasanın bu hükmü uyarınca kamulaştırma bedelinin tespiti, sadece zilyedin değil, sonradan ortaya çıkabilecek diğer hak sahiplerinin hukukunun korunması bakımından da zorunlu olup, idare ile tespit edilen zilyedin bedel konusunda uzlaşmaları, bu ve mülkiyetin ihtilaflı olduğu durumla ilgili 18. madde uygulamasında söz konusu olamaz".

Yargıtay’ın 19. madde uyarınca açılan bir davaya ilişkin başka bir kararında ise, “... davalı taraf ilk oturuma gelerek, davaya karşı bir diyeceği bulunmadığını ve dava konusu bedeli kabul ettiğini belirterek, bu beyanını imzası ile tasdik ettiği anlaşılmıştır. Bu nedenle; davalı tarafın öngördüğü ve davalının ilk oturumdaki beyanında kabul ettiği bu bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yapılan keşif sonucu bilirkişi kurulunca tespit edilen bedel üzerinden, kamulaştırma bedelinin tespitiyle bu bedelin davalı tarafa ödenmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir” ifadelerine yer vermiştir303.

Bu önemli ayrılığın dışında 10. madde uyarınca açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında keşif, bilirkişi incelemesi ve kamulaştırma bedelinin tespiti bölümlerinde yaptığımız tüm açıklamalar bu dava için de geçerlidir.

Kamulaştırma konusu tapuya kayıtlı olmayan taşınmaz için açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında yapılacak keşif esnasında kamulaştırma plan veya krokisi teknik bilirkişi tarafından zemine uygulanarak taşınmazın niteliği kesin olarak belirlenmelidir304. Yargıtay, "idarece düzenlenen ... tutanakta dava konusu taşınmazın tapusuz olduğu bildirilmiş olmasına rağmen, yargılama sırasında kadastro fen elemanı ile yapılan keşifte çapının da uygulandığı bildirilerek taşınmazın tapuya kayıtlı olduğu açıklanmaktadır. Bu konudaki çelişki giderilmeden ve Kamulaştırma Kanununun 19. maddesi uyarınca bir işlem yapılmış olup olmadığı araştırılmadan ve taşınmazın davalıya aidiyeti kabul edilerek hüküm tesisi doğru görülmemiştir" şeklinde karar vermiştir305. 303 Y5HD, E. 2004/10715, K. 2004/12784, KT. 23.12.2004. KY. 304 Tutar – Pulak, c. 2, s.1781. 305 Y18HD, E. 1997/12968, K. 1998/1129, KT. 12.02.1998. KY.

Kamulaştırma konusu taşınmazın durumu, bulunduğu yerde çıkan mahalli gazetede ve Türkiye genelinde yayımlanan bir gazetede en az bir defa ilan edilir. Yapılacak son ilandan itibaren otuz gün içinde306, Hazine veya üçüncü şahıslar tarafından itiraz edilmediği takdirde, tespit edilen bedel verilecek sürede idare tarafından zilyed adına ilanda belirtilen bankaya yatırılır307. İtiraz edildiği takdirde ise bedel ileride hak sahipliğini ispat edecek kişiye ödenmek üzere bankada açılacak üçer aylık vadeli hesaba yatırılır308.

Yargıtay bir kararında, “dava konusu taşınmazın tapulu taşınmaz kabul edilerek paya göre karar verilmesi” gerektiği gerekçesiyle yerel mahkemenin kararını bozmuştur309. Söz konusu davada davacı tarafın karar düzeltme talebi üzerine, Yargıtay bu bozma kararını kaldırmıştır310. Yine Yargıtay, "2942 sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasayla değişik 19. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca, mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedelinin ileride hak sahipliğini ispat edecek kişiye ödenmek üzere davacı idarece ilanda belirtilen bankaya açılacak üçer aylık vadeli hesaplara yatırılmasından sonra taşınmaz malın idare adına tesciline karar verilmesi gerektiği düşünülmeden bedelin davalıya ödenmesine hükmedilmesi, ... doğru görülmemiştir"311. ve "yasanın 19. maddesine göre işlem yapılarak taşınmazda hak iddia eden (hazine veya üçüncü şahıslar) bulunduğu takdirde mahkemece, tespit edilen kamulaştırma bedelinin ileride hak sahipliğini ispat edecek kişiye ödenmek üzere idarece ilanda belirtilen bankada açılacak üçer aylık vadeli hesaba yatırılması gerekeceğinden yargılama sırasında ... taşınmazda hak sahibi oldukları itirazında bulundukları gözetilerek ... eksik inceleme

306 2972 sayılı Kanunun 19. maddesinin yedinci fıkrasında itiraz süresi 30 gün olarak belirlenmiş olmakla birlikte, altıncı fıkranın (e) bendinde bu süre bir ay olarak yazılmıştır. HUMK'nun 161. maddesi uyarınca, gün ve ay olarak belilenmiş olan süreler farklı tarihlerde biteceğinden, söz konusu bu çelişkinin giderilmesi gerekmektedir. Aynı yönde bkz. Tutar – Pulak, c. 2, s. 1781; Yıldırım –

Başsorgun, s. 692.

307 “Hazine veya üçüncü bir kimse tarafından itiraz edilmemiştir. ... tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden 2942 sayılı Kanunun 19/6. maddesi uyarınca zilyede ödenmesine, ... kamulaştırma bedelinin davalıya ödenmesi için ilgili bankaya müzekkere yazılmasına karar verilmesi de doğrudur”. Y5HD, E. 2004/1430, K. 2004/3177, KT. 18.03.2004. KY.

308

2972 sayılı Kanun, m. 19/7. Bkz. Y5HD, E. 2006/7883, K. 2006/10862, KT. 16.10.2006. KY. 309

Y5HD, E. 2003/6337, K. 2003/3680, KT. 01.05.2003. KY. 310 Y5HD, E. 2003/7194, K. 2003/9290, KT. 07.07.2003. KY. 311 Y18HD, E. 2004/6634, K. 2004/8792, KT. 29.11.2004. KY.

sonucu yazılı gerekçelerle davanın reddine karar vermesi doğru görülmemiştir"312şeklinde kararlar vermiştir.

Sonuç olarak belirtmek gerekirse, Hazine veya üçüncü kişi tarafından kamulaştırmaya itiraz edilmesi mahkemece itirazın incelenmesini gerektirmemektedir. Bu itiraz sadece tespit edilmiş olan kamulaştırma bedelinin zilyed adına bankaya yatırılmasına ve ödenmesine engel olmaktadır313. Ayrıca itiraz edilmediği takdirde, kamulaştırma bedelinin zilyede ödenmesi zilyedin mülkiyet hakkını kazanmış olduğunun kesin olarak kabulü anlamına gelmemektedir. 2942 sayılı Kanunun 19. maddesinin son fıkrasında da belirtildiği üzere; "kamulaştırma bedelinin zilyede

verilmiş olması, o taşınmaz malda hak iddia edenlerin genel hükümler dairesinde zilyet aleyhine, bedele istihkak davası açmak hakkını düşürmez". Söz konusu istihkak davasında kamulaştırmayı yapan idarenin taraf olmasına gerek yoktur. Bedelin ödendiği zilyed ile taşınmazda hak sahibi olduğunu ileri süren kişi bu davanın taraflarını oluşturacaklardır314.

312 Y18HD, E. 2004/4772, K. 2004/7180, KT. 12.10.2004. KY; Y5HD, E. 2003/14122, K. 2004/372, KT. 23.01.2004, YKD, c. 30, Eylül 2004, sy. 9, s. 1364, 1365.

313 "Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 19. maddesi uyarınca kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir. Davacı idare, dava konusu tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16. maddesinde sayılan kamu mallarından olmadığını tespit etmiş, taşınmazı zilyetlikle iktisap iddiasında bulunan davalının zilyetliğine gazete ile yapılan ilan tarihinden itibaren 30 gün içinde Hazine tarafından itiraz edilmiştir. ... tespit edilen kamulaştırma bedelinin, dava konusu taşınmazın mülkiyeti ihtilaflı olduğundan ileride belirlenecek hak sahibine ödenmek üzere bankaya 3’er aylık vadeli hesaba yatırılmasına, dava konusu taşınmazın idare adına tapuya tesciline karar verilmesi de doğrudur". Y5HD, E. 2003/14122, K. 2004/372, KT. 23.01.2004, YKD, c. 30, Eylül 2004, sy. 9, s. 1364, 1365. Aynı yönde bkz. Y5HD, E. 2003/13524, K. 2004/705, KT. 30.01.2004, YKD, c. 30, Eylül 2004, sy. 9, s. 1367, 1368; Y5HD, E. 2005/823, K. 2005/2873, KT. 18.03.2005, YKD, c. 32, Mart 2006, sy. 3, s. 382, 383; Y5HD, E. 2003/13843, K. 2004/1123, KT. 13.02.2004. KY; Y5HD, E. 2003/13524, K. 2004/705, KT. 30.01.2004. KY; Y5HD, E. 2003/13510, K. 2004/702, KT. 30.01.2004. KY; Y5HD, E. 2003/10381, K. 2003/11964, KT. 20.10.2003. KY; Y5HD, E. 2003/10627, K. 2003/11960, KT. 20.10.2003. KY.

314 Tutar – Pulak, c. 2, s. 1783; "Dava konusu taşınmazın tapu kaydının davadan sonra kısmen iptal edilmiş olması, davacı idarenin hukukuna etkili değildir. Zira kamulaştırma ile dava konusu taşınmazın mülkiyeti, kamulaştırmayı yapan idareye geçmiştir. Bu nedenle Hazinenin sadece, bedeli alan önceki maliklere karşı istirdat davası açma hakkı doğar". Y5HD, E. 2003/11332, K. 2004/472, KT. 26.01.2004, YKD, c. 30, Ekim 2004, sy. 10, s. 1521, 1522; “Dava konusu taşınmaz 1995 yılında davalı idare tarafından kamulaştırılarak kamulaştırma bedeli, o zaman belirlenen zilyetlerince açılan kamulaştırma bedelinin artırılması davası sonucunda ödenmiştir. Yapılan inceleme sırasında, halen davacılara ait olduğu hükmen tespit edilen yerin kamulaştırma sınırları içinde kaldığı da bellidir. Bu nedenle 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 19/4 maddesi uyarınca yeni malikin bedel artırım davasını açan zilyetlere karşı umumi hükümler dairesinde istihkak davası açması gerektiğinden, sorumluluğu bulunmayan idare aleyhine yer bedelinin tahsiline ilişkin kabul kararı verilmesi doğru görülmemiştir”. Y5HD, E. 2006/5243, K. 2006/7576, KT. 19.06.2006. KY.

Bununla birlikte doktrinde haklı olarak 19. maddenin son fıkrasına göre açılan bu davanın Medeni Kanunun 683/II. fıkrasında hüküm altına alınan istihkak davası niteliğinde olmadığı, haksız bir şekilde malvarlığının aktifinin artmasından doğan sebepsiz zenginleşme davası niteliğinde olduğu da belirtilmiştir315. Zira kanun metnindeki ifadesi ile bu bedelde istihkak davası sonucunda, kamulaştırma davası aşamasına kadar tapuya kayıtlı olmayan taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkı doğmamış olmasına karşın, kamulaştırma bedeli mal varlığına giren kişi haksız çıktığı takdirde bu bedeli davacı tarafa geri verecektir. Üstün hak iddiasına dayanan üçüncü kişi Borçlar Kanunu 66. madde hükümleri çerçevesinde kamulaştırma bedelinin ödendiği tarihten itibaren bir yıl ve her halde on yıl içinde bu davayı açmalıdır316.