• Sonuç bulunamadı

KAMULAŞTIRMA DEĞERİNİN TESPİTİ

I ACELE KAMULAŞTIRMA DAVASI A DAVANIN AÇILMAS

B. KAMULAŞTIRMA DEĞERİNİN TESPİTİ

Mahkeme idarenin başvurusu üzerine, yedi gün içerisinde, “o taşınmaz malın

10’uncu madde esasları dairesinde ve 15’inci madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce”

değerini tespit ettirecektir401.

2942 sayılı Kanunun 27. maddesinin 1. fıkrası, 4650 sayılı Kanunun 15. maddesi ile değişikliğe uğramıştır402. Böylece “kaldırılan ve değiştirilen hükümlere göre yeniden düzenleme ve diğer maddelerle uyumlu hale getirme” amacının gözetildiği ifade edilmiştir403. Ancak bu değişikliklerin, uygulama kabiliyeti bulamayacağı haklı olarak ifade edilmiştir. Zira “11 ve 12 nci” ifadesi yerine “10 uncu” ifadesine yer verilmesi, 10. madde sadece yargılama usulüne ilişkin hükümleri içerdiğinden, kamulaştırılacak taşınmazın değerinin tespiti usulünü düzenlemediğinden bir anlam ifade etmemektedir. 2942 sayılı Kanunun eski halinde olduğu gibi 4650 sayılı Kanunla değişik yeni halinde de kamulaştırılacak taşınmazın değerinin tespiti 11. ve 12. maddelerdeki esaslara göre yapılacaktır. Diğer bir ifadeyle 27. maddenin uygulamasında değer tespiti eskiden olduğu gibi yine 11. ve 12. maddelerdeki esaslara göre yapılacaktır404. Mahkeme 2942 sayılı Kanunun 15. maddesi uyarınca seçeceği bilirkişilere, 15. maddedeki atıfla, 11. ve 12. maddelerdeki hükümlere göre değer tespitini yaptıracaktır. Kamulaştırma konusu taşınmazın kamulaştırma değer tespiti, beş kişilik bilirkişi heyeti ile, mahallinde keşifte yapılmak suretiyle tespit edilecektir405.

2942 sayılı Kanunun 27. maddesinin açık ifadesine göre, “tespit edilen bu değer,

idare tarafından mal sahibi adına 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılacaktır”406. “Milli bir bankaya” ifadesi yerine “10 uncu

400 Y5HD, E. 2006/12157, K. 2007/316, KT. 25.01.2007. KY.

401 Böke, s. 641; Tutar – Pulak, c. 2, s. 1948; Yıldırım – Başsorgun, s. 802. 402

Maddenin 1. fıkrasında yapılan değişiklikle, “11 ve 12 nci” ifadesi yerine “10 uncu” ifadesi ve “milli

bir bankaya” ifadesi yerine “10 uncu maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya” ifadesi getirilmiştir.

403

4650 sayılı Kanun, Genel gerekçe, Değişiklik Gerekçesi m. 27. 404 Tutar – Pulak, c. 2, s. 1947.

405 Böke, s. 641; Tutar – Pulak, c. 2, s. 1948; Yıldırım – Başsorgun, s. 802. 406 2942 sayılı Kanun, m. 27/1.

maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya” ifadesinin getirilmesinin

uygulama kabiliyetine sahip olmadığı da haklı olarak ifade edilmiştir. Zira bu düzenleme; 10. maddedeki süreler ile 27. maddede yer alan sürelerin uyuşmaması, 27. maddedeki yedi günlük sürenin özellikle ilan yoluyla yapılan tebligatlarda taraf teşkili için dahi yeterli olmaması, davaya karşı savunma ve delil bildirilmesi için 10. maddede tanınan 10 günlük sürenin 27. maddedeki tüm işlemler için öngörülmüş olan süreyi aşması, henüz belgeleri tamamlanmamış olan kamulaştırmanın gazete ile ilan ettirilmesinin gerekmeyecek olması, tarafların bedelde anlaşmaları için mahkemece girişimde bulunamayacak olması, bilirkişilere raporlarını ibraz için 15 gün süre verilemeyecek olması, ikinci bilirkişi incelemesinin düşünülemeyecek olması gibi sorunlara neden olmaktadır407.

Kısacası 2942 sayılı Kanunun 10. maddesinde kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası için öngörülen yargılama usulü, 27. maddenin mantığı ile açıkça çelişmektedir. 10. madde kamulaştırılacak taşınmazın bedel tespiti ve idare adına tescili davasını düzenlemekte, idarenin taşınmaz malın malik veya zilyedine husumet yönelterek açacağı bir davada uygulanacak usule ilişkin hükümler içermektedir. 27. maddede düzenlenen tespit işlemi ise hasımlı olarak açılması gereken bir dava niteliğinde olmamakta, burada 10. maddeye göre meşruhatlı davetiye çıkarılması ya da ilanen davet yapılması da söz konusu bulunmamaktadır. Böylece davetiye ya da ilanda belirlenmiş olan bir bankadan da söz edilemeyecektir. Mahkemenin, yapacağı tespitte belirlenecek olan değerin hangi bankaya yatırılacağını idareye bildirmesi yeterli olacaktır408.

Sonuç olarak belirtmek gerekirse, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesinin metni bu maddenin mantığı ve ruhu ile açıkça çelişmektedir. Ayrıca madde gerekçesinde; uzman bilirkişilerce belirlenecek bedelin bankaya blokesi şartı409 getirildiği ifade edilmektedir. Bedelin bankaya bloke edilmesi de kamulaştırmanın temel ilkeleri ile tamamen çelişmektedir.

407 Tutar – Pulak, c. 2, s. 1947, 1948. 408 Tutar – Pulak, c. 2, s. 1948. 409

"Bloke" teriminin hukuki anlamı: "bir şeyin kullanılmasını, harcanmasını yasak etme" dir. Bkz.

Yılmaz, s. 128. “Bloke etme” ifadesi Yargıtay kararlarında da sıklıkla anlamının aksine yanlış

2942 sayılı Kanunun 27. maddesinde mahkemece tespit edilen ve bankaya yatırılan bedelin mal sahibine ödenip ödenmeyeceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak mahkemece değer tespit edilince, kamulaştırmayı yapan idare, söz konusu meblağı, belirlenen bankaya taşınmaz maliki adına kısıtlamasız yatırmalıdır. Zira kamulaştırılan taşınmazın maliki bu para üzerinde istediği zaman, hiçbir engel ile karşılaşmadan, tasarruf edebilmelidir. İdare ancak bedel yatırıldıktan sonra taşınmaza el koyabilir. Söz konusu kamulaştırma bedelinin malik adına yatırılması öncelikle aranan şarttır. 2942 sayılı Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, bedelin taksitle ödenmesi söz konusu ise sadece ilk taksitin ödenmesi yeterlidir410.

Mahkemece bankaya yatırılmasına karar verilen bedelin mal sahibine ödenmesine karar verilmemesi halinde, “mal sahibi bankaya müracaat ettiğinde, adına yatırılan para kendisine ödenmelidir. Müracaatına rağmen banka parayı mal sahibine ödemezse, ödemenin yapılması için mal sahibinin talebi üzerine, mahkemenin bankaya yazı yazması gerekir” 411. Mahkeme tarafından tespit edilen kamulaştırma bedeli karşılığı bu değer kamulaştırmayı yapan idarece belirlenen bankaya yatırıldığı takdirde, idarece söz konusu taşınmaza el konulabilecektir.

Kamulaştırmayı yapacak idarece, taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesine başvurulduğunda, mahkemece acele olarak kamulaştırılması gereken taşınmazın değeri tespit edilecek ve tespit edilen değerin bankaya yatırılmasının sağlanması ile idarenin söz konusu taşınmaza el atmasına meşru zemin hazırlanacaktır. Taşınmazın mülkiyetinin idareye geçmesine yönelik bir karar verilmesi mümkün değildir. Mahkeme sadece değer tespiti yapacaktır, tescil hükmü veremez412. Yukarıda açıklandığı üzere, acele kamulaştırma davası, yürürlükten kaldırılmış olan “acele işlerde

410 Arcak – Kitiş, s. 2032; Akar, s. 668; Karahacıoğlu, Ali Haydar, Kamulaştırma Kanunu, Adil Yayınevi, Ankara 1998, s. 714; Köroğlu, s. 129; Böke, s. 641; Yıldırım – Başsorgun, s. 803. 411 Yıldırım – Başsorgun, s. 803.

412 Böke, s. 641. “2942 sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasayla değişik 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırma nedeniyle verilen el koyma kararları taraflar arasındaki anlaşmazlığı çözümleyen nihai bir karar mahiyetinde olmayıp hukuk tekniği itibariyle değer tespiti niteliğindedir. Bu itibarla mahkemece talep aşılarak kamulaştırma bedelinin tespiti ile davalıya ödenmesine ve taşınmazın idare adına tesciline dair esasa ilişkin karar verilmesi, doğru değilse de; bu tip davalarda verilen kararlar temyize tabi olmadığından davacı idarenin temyiz talebi yerinde görülmemiştir. ... temyiz dilekçesinin reddine”. Y5HD, E. 2006/8035, K. 2006/11208, KT. 30.10.2006. KY.

el koyma ve tescil” başlıklı 16. maddede düzenlenen acele el koyma davasından tamamen farklıdır413.

Acele kamulaştırma davasında belirlenen değer bir tespitten ibaret olup, 10. madde davasında sadece dikkate alınması gereken bir kanıt hükmündedir. Acele kamulaştırma davasının temyizi mümkün olmadığından, tespit edilen bedel kesin delil niteliğinde de değildir414. İdare, HUMK’nun 368 ve devamı maddelerinde belirtilen delillerin tespitinde olduğu gibi, kamulaştırma konusu taşınmazın değeri ile ilgili delil tespitini yaptırmış olmaktadır415.

Acele kamulaştırma davasında tespit edilen değer geçek kamulaştırma bedeli olmayıp416, taşınmazın idare adına tapuya tescili de yapılmamıştır. Zira 25. maddede de belirtildiği üzere mülkiyetin idareye geçmesi, mahkemece verilen tescil kararı ile olmaktadır.

Acele kamulaştırma davasında taşınmazın değerinin değerlendirme tarihi davanın açıldığı tarihtir. 27. maddede bu konuda bir hüküm bulunmamakla birlikte 15. maddenin son fıkrasında; idarece belgelerin mahkemeye verildiği yani davanın açıldığı günkü rayicin bilirkişilerce yapılan değer tespitinde esas alınacağı hüküm altına alınmıştır417. Yargıtay'ın da bir içtihadında belirttiği gibi; acele kamulaştırma kararı verilmiş olması halinde, kamulaştırma bu tarihte yapılmış sayılır418.

Bununla birlikte 2942 sayılı Kanunun değişiklikten önceki 15. maddesinde kamulaştırma tarihinden itibaren 1 yıl geçtikten sonra tebligat yapılırsa tebliğ tarihindeki rayice göre taşınmaza değer takdiri yapılmaktaydı. Ayrıca taşınmaz malikine

413 Köroğlu, s. 129; Arcak – Kitiş, s. 2029; Akar, s. 667. 414 Tutar-Pulak, c. 2, s. 1950.

415 Yıldırım – Başsorgun, s. 802, 803. 416

"2942 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca tespit edilen bedel kamulaştırma bedeli değildir. Tarafların uzlaşamaması ve tapuda ferağ verilmemesi halinde, idarece aynı Kanunun 10. maddesine göre açılan tespit ve tescil davasında, aynı Kanunun 15/son maddesine göre değerlendirme bu dava tarihi itibariyle yapılacaktır. Bu nedenle; bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak dava tarihi esas alınmak suretiyle fındık bahçesi niteliğindeki taşınmaza net gelirine göre değer biçilmesi gerekirken bu husus gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması, doğru görülmemiştir". Y5HD, E. 2006/5510, K. 2006/7378, KT. 15.06.2006, YKD, c. 32, Aralık 2006, sy. 12, s. 1915 - 1917. Aynı yönde bkz. Y5HD, E. 2006/7374, K. 2006/9182, KT. 19.09.2006. KY; Y5HD, E. 2006/14878, K. 2006/2949, KT. 16.03.2006. KY.

417 Tutar – Pulak, c. 2, s. 1951.

418 Y5HD, E. 1981/244, K. 1981/2043, KT. 04.03.1981. KY. Aynı yönde bkz. Yıldırım – Başsorgun, s. 802.

faiz isteme hakkı da tanınmıştı. 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kanun döneminde ise, idarece acele kamulaştırmadan yıllar sonra 10. maddeye göre kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası açılarak tebligat yapılması halinde de acele kamulaştırma tarihi esas alınacaktır. Bu nedenle kamulaştırma tebligatı 1 yıldan sonra yapıldığı ve 10. maddeye göre mahkemenin tespit edeceği bedel acele kamulaştırmada tespit edilen bedelden fazla olduğu takdirde, aradaki farkın acele kamulaştırma tarihinden işleyecek faizi ile alınmasının genel hükümlere göre mümkün olduğu ifade edilmiştir419. Bir görüşe göre ise, “idarenin mahkemenin el koyma kararından sonra açtığı asıl bedel tespiti ve tescil davasında değerlendirme tarihi; bu dava için idarenin belgeleri mahkemeye verdiği, diğer bir deyişle asıl davanın açıldığı tarihtir. Yani acele el koyma için açılan davadaki herhangi bir tarih değer tespitinde esas kabul edilemez420.