• Sonuç bulunamadı

3. Osmanlı Devleti’nde İskân İşiyle İlgilenen Komisyon Ve Kuruluşlar

1.3 Mübadele İle Türkiye’ye Gelenler Ve İskân Uygulamaları

1.3.3. Mübadillerin İaşe Ve Barınma Sorunları

Göçmenler, terk ettikleri ve ya terk etmek zorunda kaldıkları yerlerde işini, malını ve mülkünü bırakıp gelmişlerdir. Bunların bir an önce yerleştirilip, çalışmaya başlamalarının sağlanması, hem göçmenler, hem de devlete daha fazla ekonomik yük olmamak açısından gereklidir. Göçmenlerin çalışmaya ve üretmeye başlamaları için öncelikle barınma ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir.

Halk, bulundukları yörede, mübadele uygulaması henüz yapılmadan önce, çok kötü bir durumlara düşmüşlerdir. Ot ile ve yörede doğadan topladıkları başka şeylerle gıda gereksinimlerini karşılamışlardır. Bunlarla ilgili taşıma söz konusu olduğunda, artık bitmek üzere oldukları hissedilmektedir. Bunları kurtarmak için, henüz taşımaları yapılmadan önce, 30.000 lira gibi bir parayla, İmdadı Sıhhi heyeti buralara gönderilerek

146

ve bunların hayatlarının kurtarılması için çalışmıştır. Bu yörelerin insanları, ölüme mahkûm bir durumda memleketlerinden çıkarılmıştır.

Doğal olarak taşınma esnasında ve göç sırasında, bu hastalıklı ve zayıf bünyeli insanlar, göç koşullarının doğal etkileri altında diğer göçmenlere oranla daha çok kayıp vermek zorunda kalmışlardır. Yine Selanik’in kuzeyinde, çeşitli yangın yerlerinden adeta oyuklar içinde barınmaya mahkûm halde bırakılan otuz bin kadar insanın da taşınmaları hiç de kolay olmamıştır. Bu aşamada Hilal-i Ahmer Cemiyeti Mübadele ve İmar İskân Vekâleti ortaklaşa, İmdad-ı Sıhhi heyetleri aracılığıyla, olabildiği ölçüde, yollara dökülen bu düşkün insanlara barınma, beslenme ve sağlıkla ilgili konularda yardım elini uzatmaya çalışmışlardır. Kozana’da 1.500, Karaferye İstasyonu’nda 1.000, Ahdova’da 1.000 kişiyi ağırlamaya ve barındırmaya yeterli üç misafirhane kurulmuştur. Çadırlardan oluşan bu misafirhanelerde, sıcak yemek ve ekmek servisleri yapılmış, hasta olanların tedavileriyle uğraşılmıştır. Hilal-i Ahmer Selanik İmdadı Sıhhi heyeti tarafından, kent çevresinde, Kireç Köyü tarafındaki Kara Hüseyin yöresinde, 5.000 kişiyi ağırlamaya yeterli ve sağlık için elverişli çadırları olan, büyük bir misafirhane kurulmuştur. Çevrede bulunan arı ve temiz su kaynakları, karma komisyonun Türk Murahhas Heyeti’ne verdiği 1500 drahmi harcanarak, misafirhaneye aktarılmıştır147.

Türkiye’ye gelenler için ise durum farklı olmamıştır. İhraç iskelelerinde, konaklama yerlerinde ve hatta iskân bölgelerindeki mübadillerin geçici süre barınmaları için açılacak misafirhânelerin açılma sartları ve idaresi hakkında hükümler içeren, “Misafirhâneler Talimatnâmesi”28 Kasım 1923 tarihinde kabul edilmiştir. Mübadiller için çıkarılan talimatnâmeye göre148;

1- Muhacirler için ihraç iskelelerinde, konak yerlerinde ve iskân mıntıkalarında olmak üzere, muhacirlerin miktarının önemine göre geçici veya daimî misafirhâneler yapılacağı,

2- Misafirhâne yapımında boş askerî kışla, resmî ve hayır kuruluşlarından faydalanılacağı gibi, metruk binaların elverişli olanlarının tahliye veya ihtiyaç halinde kiralama suretiyle de dışarıdan temin olunacağı, yer ve mevsime göre de çadır ve baraka da kullanılacağı,

147

Arı, Türk Ticaret-i Bahriyesi, s. 114. 148

3- Misafirhânelerde her aileye bir oda ayrılmasına dikkat edileceği, eğer koğuş ise aralara perde konularak, aile veya akrabanın bir arada olmasının sağlanacağı, 4- Terk edilmiş yerlerden ve askerden yatak, yorgan vesaire gibi eşyalar temin

edilerek, her odaya karyola konulacağı, eğer karyola yetersiz kalırsa, ot veya minder gibi araçlar ile insanların taş ve toprak üzerinde kalmasına meydan verilmeyeceği,

5- Misafirhanelerde her odaya veya koğuşa büyüklüklerine göre soba veya mangal verileceği, bunların yakacaklarının da tedarik edileceği,

6- Koğuş ve odalara yeterli miktarda lamba verileceği, bunlar için de petrol ayarlanacağı,

7- Misafirhanelerin muntazam olması ve havadan veya yağmurdan etkilenmemesinin sağlanacağı,

8- Misafirhanelerin genel sağlık kurallarına uygun olması sağlanacağı,

9- Misafirhanelerde su tesisâtının olmasına ve başka yerden su temin edilmemesine dikkat edileceğine, su tesisâtı olmayan oda ve koğuşlarda musluklu fıçılar veya uygun kaplar bulundurulacağı,

10- Özellikle ihraç iskelelerinde büyük misafirhanelerde Hilâl-i Ahmer tarafından, onar yataklı birer revir açılarak, tıbbî ilaç ve tıbbî malzeme bulundurulacağı, 11- Misafirhaneye gelen muhacirin, mıntıka müdürüne bağlı bir memurun

nezaretinde veya komisyon belgesiyle kabul edileceği, geliş tarihleri, memleketi, aile ve aile reisi, nasıl çıktıkları, nereye gidecekleri kaydedilen muhacirlerin buradayken doğum ve ölümlerinin de kaydedileceği,

12- Hademelerin her zaman temizliğe dikkat edecekleri, helâların, ilaç ve kireç dökülerek sıhhî bir şekilde korunacağı,

13- Misafirhanelerde güvenlik için yeteri kadar polis veya jandarma bulundurulacağı,

14- Muhacirler misafirhanelerde en fazla üç gün kalarak, bu süre içerisinde sıcak yemek, çay gibi iaşeleri, Hilâl-i Ahmer ve hamiyet sahibi kimseler tarafından temin olacağı, buna imkân bulunamayacak yerlerde ise, iaşelerinin hükümet tarafından karşılanacağı ifade edilmiştir.

Talimatnameye göre, misafirhanelerde, bir misafirhane memuru, bir kâtip ve hesap memuru, bir ambar memuru ile üç veya beş hademe ve ayrıca her misafirhanede, Hilâl-i Ahmer’den bir tabip, yemek memuru ve Sıhhiye memuru bulundurulacağı, Hilâl-i Ahmer teşkilatının olmadığı yerlerde bu işi mahallî sıhhiye memurlarının yapacağı belirtilmiştir. Misafirhane memurları misafirhanelerin temizliğinden, idaresinden, demirbaş malların kayıt ve muhafazasından, depo mallarının harcanmasından mıntıka müdürlerine, mahallî iskân ve imâr komisyonlarına karsı sorumlu tutulmuştur.

Gelen göçmenler öncelikle misafirhanelerde barındırılmış, geldikleri yerlerin iklim ve hayat şartlarına uygun yerlere yerleştirilmek üzere iskân olunacakları vilayetlere sevk edilmiştir. Çeşitli iskelelerde 10.850 yataklık misafirhaneler temin edilmiş, göçmenlerin her türlü ihtiyaçları öncelikle buralarda karşılanmıştır. Türkiye’ye gelen göçmenlerin istirahatları için, İstanbul Ahırkapı’da bir kısmı karyolalı olmak üzere, 2000 kişilik, İplikhane’de 1000 kişilik iki büyük misafirhane, Çanakkale’de her türlü levazımı tamamlanmış, sobaları kurulmuş, 300 yataklık bir misafirhane tesis edilmiştir. Erdek iskelesinde 7 binadan oluşan 1000–1500 kişilik, Samsun’da 3000 kişilik, Kalikratya’da 300 yataklık, Göllük iskelesinde 300, Bodrum’da 200, Marmaris’te 200, Fethiye’de 500 yataklık misafirhaneler açılmıştır. Mersin’de bir fabrikanın tamiratı yapılarak, odaları ailelerin yerleşmesine uygun olacak şekilde bir misafirhane haline getirilmiştir149. İzmir’e gelen mübadiller, Klazumen (Urla) misafirhane ve karantinasına yerleştirilmişlerdir150. Bundan başka, karadan Trakya’ya gelenler için Karaağaç’ta 1000 kişilik, Gelibolu’da 500 yataklık birer misafirhane tesis olunmuştur151. Kurulan bu misafirhaneler, 1925 yılında mübadeleye tabi olarak gelenlerin nakilleri bittikten sonra tedricen kapatılmış, başka kurumlara bırakılmıştır152.

Mübadele, İmar ve İskân Vekâleti, göreve başladıktan sonra, mübadeleyle ilgili tüm sorumlulukları üzerine almış, göçmenlerin iskân bölgelerine yerleştirilmeden önce iaşelerinin sağlanmasına da, Hilal-i Ahmer yardımıyla çalışmıştır. Türkiye’ye gelecek muhtaç göçmenlerin, tahaffuzhanelerde, yollarda, misafirhanelerde ve iskân

149

Hâkimiyet-i Milliye, 4 Kanun-i Sani 1924. 150

Arı, “İlk Mübadil Kafilesi İçin İki Gazete Haberi”, s. 14. 151

Hâkimiyet-i Milliye, 4 Kanun-i Sani 1924. 152

Cahide Zengin Aghatabay, Mübadelenin Mazlum Misafirleri, Mübadele ve Kamuoyu 1923–1930, İstanbul, 2007, s. 116.

bölgelerinde iaşelerinin ne şekilde ve ne kadar süreyle karşılanacağı, iaşenin cins ve miktarına ait bir kararname kabul edilmiştir153.

368 sayılı Mübadele, İmar ve İskân Kanunu’na göre, mübadeleye tabii olarak gelenlerin iskelelerde ve iskânlarından itibaren iki ay olmak üzere, mahallerinde iaşelerine karar verilmiştir154. Vekâlet, hem bütçenin azlığından hem de gelen mübadillerin sayılarının fazla olmasından dolayı, bu süreyi iki ayla sınırlı tutmuş, mübadillerin iskânlarının yapılması ve bu iki ay zarfında üretici haline gelecekleri düşünülmüştür. Fakat iki ay gibi kısa bir süre içerisinde mübadillerin, kendilerini geçindirecek kadar geliri olan bir iş bulmaları, çiftçilikle uğraşanların ise hasatlarını alıncaya kadar gelir sağlamaları imkansız olmuştur. Mübadele, İmar ve İskân Vekâleti, bu iki aylık iaşe süresinin, hasat zamanına kadar uzatılması ve şayet bütçeden masraf yapmak mümkün değilse bile, yardıma muhtaç mübadillere, daha sonra ve birkaç yıl içerisinde tahsil edilmek üzere iaşe yardımı yapılmasını istemiştir155. İki aylık iaşe sonrası için yapılacak iaşe masraflarının kısa sürede karşılanması için, çiftçilerden ilk hasatta, diğer esnaftan da 6 ay zarfında tahsil olunması kararı alınmıştır156. 1924 yılının Mayıs ayı raporlarına göre, 66.326 nüfus Türkiye’ye giriş yapmış, bunlar arasında yardıma muhtaç olanlardan, 19.145 nüfusun iaşeleri sağlanmış ve daha önce iaşe edilen 13.636 nüfusun, kanunen iaşe müddeti son bulduğu için iaşeleri kesilmiştir. İskân mahallerinde muhtaç olan 39.668 nüfusun iaşesine de devam edilmiştir. Mübadeleye tabi ahali arasında muhtaç oldukları doğrulananların iskân mahallerinde mahsulleri oluncaya kadar iaşelerine devam edilmesi ve bunlardan yetim ve dul ile kimsesiz kadın ve acizlerin iaşe süreleri darüleytamlara ve darülacezelere sevk edilmiş, dul ve kimsesiz kadınların da kendilerini iaşe edebilecek hale gelinceye kadar kanun gereğince iaşelerine devam edilmiştir157. İaşe sorunu, 885 sayılı kanunda da belirtilmiş, yardıma muhtaç olanlara iki ay bedava, iki aydan sonrası için ise borçlanma yoluyla iaşeleri sağlanmıştır.