• Sonuç bulunamadı

3. Osmanlı Devleti’nde İskân İşiyle İlgilenen Komisyon Ve Kuruluşlar

1.4 Hilal-i Ahmer (Kızılay) ’in Çalışmaları

Hilal-i Ahmer Cemiyeti, yani bugünkü adıyla Kızılay, cumhuriyet yönetiminin, Osmanlı Devleti’nden devraldığı kurumlardan biri olarak, kendisine ihtiyaç duyulan hemen her konuda yardım çalışmaları yapmıştır. Lozan görüşmelerinin zaman zaman kesintiye uğraması, dolayısıyla barışın gecikmesi, mübadele uygulamasının da gecikmesine neden olmuştur. Lozan görüşmelerinde yapılan mübadele protokolü uyarınca, Türkiye’ye gelecek olan göçmenler, henüz mübadele tarihi belli olmadan bile limanlara akın etmişlerdir. Aynı zamanda, Türkiye’den de Yunanistan’a çok yoğun bir 287 Cumhuriyet, 1 Mayıs 1933. 288 Cumhuriyet, 16 Eylül 1933. 289 Cumhuriyet, 22 Eylül 1933.

Rum nüfus akını olmuştur. Yunanistan’a giden bu Rumlar, Türk ailelerin, henüz mallarını bile ellerinden çıkarmalarına izin vermeden, Türklerin evlerine yerleşmişlerdir. Çok sayıda nüfusun, Yunanistan’a girmesi, bu nüfusun yerleştirilmesi konusunda oldukça sıkıntı yaratmıştır. Çünkü Yunanistan’a sadece Türkiye’den değil, daha önce Bulgaristan’dan da göç olmuştur. Dolayısıyla, Yunanistan’ın da bu nüfusu kaldıracak yeri ve ekonomik imkânı kalmamıştır. Bu durumda Rumlar, Türklere baskılar yaparak Türkiye’ye doğru göçe zorlamışlardır. Taşıyabilecekleri mallarını yanlarına alan Türk aileler için yapılacak ilk iş, göçmenlerin limanlardan Türkiye’ye getirilmeleri olmuştur. Ayrıca Türkiye’ye getirilecek kalabalık grupların hem bu sırada, hem de Türkiye’ye getirildikleri zaman beslenme, sağlık ve iskân işleriyle ilgilenilmesi gerekiyordu. Ahali sözleşmesi, henüz TBMM'de onaylanmadan önce, Kızılay temsilcisi Ömer Lütfi Bey, 29 Temmuz 1923'te İzmir'den gönderdiği bir yazıda, Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye Reisi Müşir Fevzi(Çakmak) Paşa'ya Kızılay inşaat heyetleri tarafından Aydın ve Manisa livalarında yapılan meskenler hakkında bilgi vermiştir. Bu görüşme sırasında Fevzi Paşa, “yakında başlayacak olan ahali mübadelesinde cemiyetin şefkat ve faaliyetinden büyük ümitler beslediğini” ve ayrıca “Rumili’den gelecek ahalinin hayvanat ve eşya-yı mübremelerini beraber getirmelerindeki ehemmiyeti zikrederek, Bu hususta da cemiyetin şimdiden teşebbüsatta bulunması ve saniyen İzmir şehrinde ve civarında pencereleri, kapıları ve bazılarının tavan ve döşemeleri harab bin kadar hâne mevcut olup, bunlar cemiyet tarafından tamir edildiği takdirde gelecek muhacirlerin kısmen olsun iskânı temin edilebileceğini” söylemiştir290.

Kısa bir süre sonra, iskân işlerinin düzenli bir şekilde yapılabilmesi için, Mübadele, İmar ve İskân Vekâleti kurulmasına rağmen, Vekâlet, yeterli bütçe ve personele sahip olamamıştır. Bu dönemde, Vekâletin, hem personel, hem de bütçe sıkıntısından dolayı, mübadele ve iskân işini tek başına yapamaması gerçeğinden hareketle, Vekâlet, Hilal-i Ahmer Cemiyeti’yle işbirliği yapmıştır. Cemiyet, göçmenlerin sağlık, beslenme ve gerekli tüm işlerinde hazırlıklar yaparak çalışmalara girişmiştir. Hilal-i Ahmer, zaten ilk olarak mübadeleyi yürütmek üzere oluşturulan Karma Komisyon’da yer almış, mübadele yapılırken, öncelikle sağlık hizmetlerini yürütmek görevi cemiyete verilmiştir. Mübadele, İmar ve İskân Vekâleti’nin Hilal-i Ahmer ile yaptığı ortak toplantıda, Dr. Ömer Lütfi Bey'in komisyon’da Hilal-i Ahmer

290

temsilcisi olarak bulunması kararlaştırılmıştır. 12 Eylül 1923 tarihinde Hilal-i Ahmer Cemiyeti ile İcra Vekilleri heyeti arasında geçen bir yazışma sonucu, cemiyet, mübadillere ne şekilde hizmet ve yardım yapacağını belirlemiştir291. Buna göre,

1- Yunanistan’da ihraç kapılarının beherinde her türlü levazımatla birlikte, birer birer heyet-i sıhhıye bulundurulacaktır.

2- Sefain-i nakliye sırasında zuhur edecek hastaların tedavileri gemilerde bulunacak olan Hilal-i Ahmer heyet-i sıhhıyeleri tarafından icra kılınacaktır. 3- İskân mıntıkalarının beherinde memurin ve levazım-ı sıhhıyeye havi on yataklı

birer dispanser bulundurulacağından, mezkûr iskelelere çıkan mübadele ahalisinden hasta olanlar tedavi edilecekler ve içlerinde fakir ve yardıma muhtaç olanlarına gerekli olduğu miktarda çamaşır, fanila, çorap ve ayakkabı dağıtılacaktır.

4- İskelelerden menatık-ı iskâniyeye sevk olunacak ahaliden, zayıf, ihtiyar, malul kadın ve çocuk gibi nakliye araçlarına ihtiyacı olanlara mahsus olmak üzere, her iskeleye 3-5 adede kadar her türlü levazım ve masrafları Hilal-i Ahmer’e ait olmak üzere, İngilizlerden satın alınan kamyonlar tahsis olunacaktır.

5- İskân mıntıkalarının Hükümetçe lüzum görülen yerlerinde ahalinin iskanlarına mahsus olmak üzere İngilizlerden alınan muhtelif boyutlarda baraka ve çadırlardan istifade edilecektir.

6- İngilizlerden mübayaa edilmek ve Çanakkale’de bulunan barakalardan istifade etmek üzere, hükümet emrine bırakılmıştır.

Yunanistan’dan yaklaşık 500.000 göçmenin taşınmaları, yerleştirilmeleri ve tüm işler için çok planlı ve özenli bir uygulama gerektirmiştir. Mübadele, İmar ve İskân Vekili Mustafa Necati Bey, 24 Kasım 1923 tarihinde Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ne gönderdiği bir telgrafla cemiyetin yardımını istemiştir.

Vekil Mustafa Necati, bu telgrafında şöyle demiştir:

“Muhacirlerimiz gelmeye başladı. Bu aziz, aynı zamanda mazlum misafirlerimizi hiçbir sıkıntı çektirmeden, hatta izaz ve ikram suretiyle memleketimizin harim-i şefkatinde yerleştirmek ve beslemek vecibe-i milliye ve şiar-ı insaniyettir. O

291

muazzam ve mukaddes işi başarabilmek için Hilal-i Ahmer heyetlerinin azami faaliyete girmeleri lazımdır. Binaenaleyh:

1. Vilayetiniz dâhilindeki Hilal-i Ahmer şuabatına cem-i iane hususunda peyrev olmanızı ve geceli gündüzlü Hüda-pesendane mesai ile emr-i hayrın husulüne vakf-ı vücud etmenizi rica ederim.

2. İanatın tamamen ma-vuzıa-lehine sarfını temin için her bir sarfiyat mutlaka Hilal-i Ahmer Merkez-i Umumisinin emir ve tensibiyle yapılmalıdır.

3. Müsmir icraatınız netayicine muntazırım.

Mübadele tarikiyle Yunanistan'dan gelen muhacirinin terfihi için celb ve cem edilecek iane hususunda sarf edilecek faaliyete dair vilayat ve mıntıka müdürlerine yazılan telgrafname sureti balaya nakl edildi. Yunanistan'dan gelen, memleketimizin aguş-ı hayatına atılan dindaşlarımızın muhtaç oldukları derecede tam manasıyla terfih ve ikdar etmek müşkül olduğunu tabii takdir buyuruyorsunuz. Bu itibarla efrad-ı milletin hamiyet ve fedakârlığına müracaat ve her türlü müessesat-ı milliyeden ve bilhassa Hilal-i Ahmer müessesesinden istifade etmek zaruridir. Gelmekte olan kardeşlerimizin terfihine medar olmak üzere memurin-i mülkiye ile teşrik-i mesai ederek iane celb ve cemi hususunda azami derecede sarf-ı gayret ve mesai eylemeleri lüzumunun bilumum Hilal-i Ahmer şuabatına tebliğiyle cem edilen ianelerin yekun-ı umumi ve nevi miktarından Vekâlete her hafta muntazaman malumat verilmesini bilhassa rica ederim efendim.”

Mustafa Necati’nin bu telgrafına karşılık, Hilal-i Ahmer, diğer tüm şubelerine yazılar göndererek, yardım işlerine başlamıştır. 15 Ocak 1924 tarihinde İstanbul halkına seslendiği bir bildiride de292; “Mübadeleye tabi yüzbinlerce vatandaşımız kışın en şiddetli günlerinde vatanımıza geleceklerdir. Hilal-i Ahmer uzun ve masraflı harb senelerinden, elim muhaceretleri intaç eden mütareke zamanından kalan vesaitini tamamen bu vatandaşlarımızın ihtiyacatına hasr eylemiş ise de vaziyet-i hazıra-yı maliyesi bu gün faaliyette bulunan imdat heyetlerinin bile ancak 3 aylık mesarifini temin edebilir. Halbuki bu müessesatımızın mübadele işleri ikmal edilinceye kadar vazifelerine devam etmeleri iktiza ettiği gibi yeni ihtiyaçlar da Hilal-i Ahmer'e yeni ve mühim vezaif tahmil etmektedir. Yekdiğerini takib eden Trablusgarp, Balkan, Harb-i

292

Umumi ve İstiklal muharebatı esnasındaki muvaffakiyatını insaniyetperver halkımızın asar-ı mürüvvet ve semahatine medyun olan cemiyetimiz, bu muazzam vezaif karşısında da temin-i muvaffakiyet için her vatandaşa yeni ve ulvi vazifesini hatırlatmak mecburiyetindedir. Bu hitabımızın layık olduğu ehemmiyetle telakki edileceğine emin ve mutamain olarak fiili tesirata intizar ediyoruz. İdare-i merkeziyemizle Kadıköy şubemiz vezneleri ve İstanbul'un muhtelif semtlerinde müteşekkil cem-i ianat heyetleri makbuz mukabilinde ianat kabulüne amadedirler” şeklinde ifade etmiştir.

Hilal-i Ahmer, bu şekilde halkın desteğini almak için çalışmıştır. Fakat, göçmenlerin ihtiyaçları ve savaş sonrası harabeye dönen ülkenin sıkıntıları, yerli halk tarafından toplanan paralara rağmen, yeterli gelmemiştir. Göçmenler için maddi kaynak sağlamak amacıyla, Hilal-i Ahmer Heyeti, Hindistan’a gitmiştir293. Bu durumda, özellikle Hilal-i Ahmer Heyeti’nin Hindistan’da bulunmasını değerlendiren Mustafa Kemal Paşa, Türkiye Cumhurbaşkanı olarak İslam âlemine bir seslenişte bulunmuştur. Hilal-i Ahmer’in fahri başkanlığını kabul etmiş olarak yapmış olduğu bu çağrıda, “Türk milleti, Allah’ın inayetine güvenerek, yaşamını kurtarmaya, yaşam hakkına sahip olduğunu dünyaya göstermeye karar verdiği gün, biliyorsunuz ki, bütün araçlardan yoksun, yalnız inanç ve bağımsızlık aşkı gücüne sahip idi. Türkler, bunun yardımıyla elde ettikleri zafer mücadelelerini taçlandırırken, İslam dünyasının çok yüksek bir ilgiyle duygulandıklarını görmüş ve bunu, sürekli teşekkürle anmıştır. İşte bu ilgiye dayanarak, şimdi de, bütün din kardeşlerimizden, yine kendi kardeşleri için sevecenlik ve acıma, rica ve aracılığında bulunacağım. Türk milleti zafere kavuştu, ancak bugün büyük bir iş karşısındadır.

Yunan yönetimi altındaki dindaşlarımızın değişimi ve Türk toprağına yerleştirilmeleri. Bu kardeşlerimiz bugün Yunan zulmü altında inliyor. Bütün gün belirli yerlerden gelen haykırış mektupları, her Müslüman yüreğini acıma duygusuna getirecek, her Müslümanı ağlatacak derecede acıklıdır. Bunların bir an önce kurtarılmaları artık her şeyden önce, bir din görevi olmuştur. Bizler gibi bir yuva sahibi olan ve toplamı altı yüz bini geçen bu kardeşlerimizi Türk toprağına kavuşturmak, yoksulluklarına son vermek çok büyük bir iştir.

293

Kardeşler, Türk milleti ne kadar araçlara sahip olursa olsun bu araçlar yine yeterli değildir. Savaş sırasında Yunanlıların ayak bastıkları Anadolu yerleşim yerleri bugün birer birer yıkılmıştır.

Yunan kızgınlığına ve cinayetine uğrayıp suçsuz yere ölen kardeşlerin toprakları da yıkıntıya dönmüştür.

İşte kardeşler! Bu yerleri bayındırlaştırmaya, uğradıkları yoksunluk ve yoksulluktan bir dakika önce kurtulmaları gereken Yunan yönetimindeki Müslümanları buralarda yerleştirmeye, altı yüz bin kişiye ekmek vermeye, yurt bulmaya çalışan Türkler, kardeşlerinin yoksulluktan ölmemeleri için İslâm dünyasının iyilikseverliğine başvuruyor. Dindaşlık kutsal bağının çok verimli belirtilerini uman ve bekleyen ve zavallı kardeşlerimiz için ortak yardım ve koruyuculuk kuruluşu olan Kızılay'ın, yapılacak girişimlerine bütün İslâm dünyasının seve seve ve büyük bir memnuniyetle yardımcı olacağından kuşkum yoktur. Kızılay, bu dinî görevinde de başarılı olması için İslâm dünyasının iyiliğine ve yardımına gereksi nim duyuyor. Yapacağınız en ufak bir yardımın birkaç Müslüman ailesinin yaşamını kurtaracağını düşünürüz.

Doğrudan doğruya olduğu gibi ve para olarak gönderilecek yardım paraları teşekkür duygularıyla kabul edilecektir. Bugün ezici bir cereyan içinde bulunan ve yarın yerleştirilmek ve beslemek için bin güçlüklerle pençeleşecek olan Rumeli Müslümanlarının tek dayanakları, inançları ve tek umutları din kardeşlerinin yüceliği ve

soyluluğudur. Yüce Allah hepinizin yardımcısı olsun” diyerek294, İslam dünyasının

desteğini almak istemiştir. Çünkü tek başına, bu işlerin üstesinden gelmenin, savaştan çıkmış bir millet ve devlet için oldukça zor olacağı aşikârdı.

Mübadele, İmar ve İskan Vekaleti, 5 Mart 1924 tarihinde de, Hilal-i Ahmer Cemiyeti ile bir itilafnâme yapılmış, ortak çalışmalara başlanmıştır. Bu itilafnâmede ise, mübadele suretiyle gelecek olan göçmenlerle daha yakından ilgilenmek ve haberleşmelerini sağlamak için altı iskân bölgesi merkezinde cemiyetin birer temsilcisinin bulundurulacağı ve bu bölgelerdeki cemiyet şubeleri tarafından göçmenlere yardım yapılacağı belirtilmiştir. Cemiyet, göçmenlerin iskânlarında kullanılmak üzere, 38 otomobilini, Vekâlet emrine vermiş, iskân bölgelerinde, Yunanistan’da ve vapurlarda birer doktor görevlendirmiştir. Bu itilafname, dört ay için

294

yapılmışsa da, bu sürenin bitmesiyle yenilenmiştir295. Cemiyet, kendisine verilen sorumluluğu yerine getirebilmek için gerekli çalışmalara başlamış ve özellikle limanlarda bekleyen halka, sağlık heyetleri göndererek, sağlık hizmeti götürmüştür. Türkiye ve Yunanistan’da birçok liman ve iskân mıntıkalarında, muhtelif zamanlarda yirmi imdâd-ı sıhhî heyetleri görevlendirmiştir. Bunlar, kuruluş tarihlerine göre, Ayvalık, Selanik, Drama-Hanya, Kandiye, Kavala, Samsun, İstanbul, Mersin, Tekirdağ, Bandırma, Mudanya, Tuzla, Kalikratya, Çatalca, Erdek, Kayalar, Kozana, Antalya, Ulukışla, Niğde. Bir süre sonra Hanya, Kandiye, Bandırma, Mudanya, Tuzla, Erdek ve Antalya heyetleri lağv olunmuştur296.

Selanik, Kavala ve Drama gibi şehirlerde ki, Türkiye’ye en çok insan buradan gelecektir. Buralarda sağlık sorunları ile ilgilenmek üzere dispanserler oluşturulmuştur. Halk için bu çok önemli kuruluşlara, örneğin, Kavala’da, 850'si 1923 yılı Aralık ayında olmak üzere 1450 hasta başvurmuş, bu hastalara yemek, ihtiyacı olanlara çamaşır sağlanmış, köylere hastabakıcılar gönderilerek tüm halka çiçek aşısı yapılmış ve yine Aralık ayı sonuna kadar halktan 79016 drahmi bağış toplanmıştır. Bu tutara 12 Nisan-13 Mayıs (1924) arası 60 Türk ziynet altını, iki 100'er liralık Türk altını, köylerden katkılar, ayrıca, dispanserlerde oluşturulan bağış kutularında toplanan 29307,5 drahmi 700 kuruş eklenmiştir. Drama'da ise halk, dispanser bağış kutularında aynı zaman diliminde 500 kuruş ve 58 447 drahmi katkıda bulunmuştur. Selanik'te ise halkın yine Hilal-i Ahmer adına bağış toplamak istemesi üzerine hükümetten gerekli izin alınarak bir heyet oluşturulmuş ve bağışlar, biri bağış sahibine, biri söz konusu heyete verilen, biri de Hilal-i Ahmer Merkezi Umumisine gönderilen üç parçalı makbuzlar karşılığında toplanmıştır. Kadınlar, çocuklar ve güçsüzlere bir takım eşya verilmiş, Hilal-i Ahmer kamyonlarıyla kendilerine ayrılan konuk evlerine taşınmış, burada hepsi sağlık kontrolünden geçirilmiş, büyük çoğunluğu sağlıklı bulunmuş, ayakkabı ve çamaşır dağıtılmıştır.

Sağlık ve iaşe konusunda alınan geçici önlemler, gelecek çok sayıda insan için yeterli olmamıştır. Göçmenlerin sevkiyatı işi için de cemiyet, harekete geçmiştir. Türkiye’ye gelecek göçmenlerden, demiryolu ve karayolu ile geleceklerden ziyade, deniz yolu ile gelecekler çoğunlukta olmuştur. Bu durumda, Mübadele, İmar Ve İskân

295

Mehmet Çanlı, “ Yunanistan’daki Türklerin Anadolu’ya Nakledilmesi II”, Tarih ve Toplum, S. 130, Ekim 1994, s. 51.

296

Mesut Çapa, “Mübadelede Kızılay (Hilâl-i Ahmer) Cemiyeti’nin Rolü”, Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S.10, Kayseri, 2001, s. 31.

Vekâleti'nin göçmenleri getirecek vapurlarla yaptığı anlaşmalar sonucunda, vapurlarda elverdiğince düşük ücret alınması da sağlanmış, çocuklara, yüzde 15 indirim yapılması uygun görülmüştür. Seyr-ü Sefain idaresinden kiralanmış olan vapurlarla nakledilen Türk göçmenlerinin iaşe ve sağlık durumlarıyla, Hilal-i Ahmer Cemiyeti ilgilenmiştir. Her vapura bir doktor ve yeteri kadar iaşe temin etmiştir.

Mübadele başlarken, öncelikle Selanik-Ayvalık, Hanya, Kandiye ve Kavala limanlarına bu noktadan yola çıkacak göçmenlere hizmet vermek üzere en az ikişer doktor, birer kimyager, onar hemşire ve hastabakıcısı olan 5 sağlık ekibi gönderilmiştir. İlk ekip, 18 Ekim 1923'te hareket eden vapurla Selanik'e gönderilen dispanser, hastane, aşhane, ilaç, ecza malzemesi, ihtiyacı olanlar için giysi ve yiyecekle donatılmış kadrolu bir ekip olmuştur.

Bu ilk heyeti, mübadele boyunca aynı donanımı taşıyan Rodos, Drama, Kalikratya, Kavala; yurt içinde de Samsun, İstanbul, Mersin, Mudanya, İzmit, Tuzla, Çatalca, Erdek, Antalya, Ulukışla ve Niğde heyetleri izlemiştir.

Gerek Hilal-i Ahmer, gerekse Mübadele İmar İskân Vekâleti, heyetlerin gittikleri yerlere bol miktarda sağlık malzemesi, ilaç, giysi, çadır, gıda malzemeleri götürmeleri ve yaptıkları dağıtımın düzenli ve adil olması için büyük özen göstermişlerdir. Bu dönemde göçmenlere, giysi, iç çamaşırı, ayakkabı, çorap, battaniye, yatak malzemesi, gıda malzemesi, ecza malzemesi, kamyon-araba, çadır, inşaat malzemesi, kereste, sıva tahtaları, sac-demir, barakalar, hastane ve mutfak levazımı dağıtılmış, toplam olarak 1.182.212 lira harcanmıştır297.

Türkiye’ye gelen mübadillerde, vardıkları iskelelerde sıtma, ishal, dizanteri, çiçek, kolera gibi salgın hastalıkların ortaya çıkması, Hilal-i Ahmer'i yeni önlemler almak zorunda bırakmıştır. Limanlarda binlerce kişinin aç ve yatacak yeri olmadan, perişan durumda dolaşmalarını, salgın hastalıkların yayılmasına da yol açmalarını önlemek için çadır temin etmek, misafirhaneler açmak, içme suyu sağlamak, belirlenenlerin dışında daha fazla dispanser açmak, yardım paraları göndermek durumunda kalmıştır.

Hilal-i Ahmer şubelerinin, göçmenlere yapacakları yardımın, Mıntıka Müdürlükleri ile birlikte saptanıp, en yararlı şekilde dağıtılmasına veya kullanılmasına

297

çalışılmıştır. Bunun yanında görevlilerin sebep oldukları bazı olumsuzluklar da yaşanmıştır. Özellikle doktor, hemşire ve hastabakıcıların görevlerini yapmamaları ve göçmenlere karşı kötü davranışlarda bulunmaları hoşnutsuzluğa neden olmuştur298.

Öncelikle İstanbul ve Samsun limanları, göçmenlerin sağlık ve gıda gereksinmeleri için özellikle donatılmıştır. Hilal-i Ahmer, Gülhane, Fatih, Üsküdar, Cağaloğlu’nda dispanserler açmıştır. Bu dönemde yeni açılan Gülhane Hastanesi ve göçmenlere ayrılan Haydarpaşa Hastanesi, büyük hizmetler vermiştir. Samsun’da da 30 yataklı bir hastane, göçmenlerin hizmetine açılmıştır.

Gelen göçmenlerin sayılarının artmasıyla, sağlık sorunları ve gıda dağıtımının maliyeti de artmış ve bu durumda Hilal-i Ahmer, kaynak konusunda sıkıntı yaşamıştır. Birçok yerde bölge sakinleri kendilerine düşen görevin bilinci ile bu önemli yardıma katkıda bulunabilmek için örgütlenmiştir. Halk, kendi aralarında göçmenler için para toplayarak, Hilal-i Ahmer’e teslim etmiştir. Samsun halkı, aralarında başlattıkları kampanya ile göçmenlerin bu kentte kaldıkları sürede yiyecek ve içecek giderlerini karşılayacak tutarı toplayarak Hilal-i Ahmer’e vermişlerdir. Mübadele başlar başlamaz Eskişehir'de 48.895 kuruş, Mardin'de 20.000 kuruş, Zonguldak'ta 60.000 kuruş, Maraş'ta 24.435 kuruş toplanarak Hilal-i Ahmer’e verilmiştir.

Çanakkale’de ve Gelibolu’da yardım çalışmaları yapılmış, para, erzak ve çamaşır toplanmış, iskân mıntıkalarına sevk edilen her kafileye yeterli miktarda ilaç vermiş, yanlarına birer sıhhiye memuru refakat ettirmiştir. Hastalarla, lohusalara konserve ve süt dağıtmış, ihtiyacı olanlara palto, ayakkabı, ceket, hırka, battaniye ve pantolon dağıtmıştır299.

Yerel yayın organları da, göçmenlere yararlı olabilmek amacıyla, durumu yansıtan duygusal makalelerle halkı bağışta bulunmaya yönlendirmiştir. Kış mevsiminin bastırdığını, düşmandan zor kaçan ve ancak canlarını kurtarabilen yüz binlerce Müslüman vatandaşın mağduriyetlerinin, kış mevsiminin gelmesiyle artacağını, zaferin gerçek anlamını takdir edebilmek için hepsinin bir an önce yerleştirilmeleri gerektiğini ifade ederek, Hilal-i Ahmer’in üstlendiği göreve dikkat çekmiş, halkı yardıma çağırmışlardır.

298

Çanlı, “Yunanistan’daki Türklerin Anadolu’ya Nakledilmesi II”, s. 56. 299

Yoğun Müslüman nüfusa sahip Balkan ülkeleri de önemli miktarlarda katkıda bulunmuşlardır. İstanbul’a Samanlı Dağ yöresinden gelen göçmenler için kurduğu çorba dağıtım merkezi ile ün yapmış Amerikalı Bn. Dorothy Wills’in, Yanya’dan Pendik’e getirilmiş göçmenlere harcanmak üzere gönderdiği 100 lira, Romanya’da Pazarcık’ta kurban derilerinin satışından edinilen 68.51 leva, Bosnalı Müslümanlar adına Bosna Reis’ül uleması Tchaushavitch Efendi’nin bizzat İstanbul’a getirdiği 10.5 altın lira, 1 206 sterling, 11 dolar, 6 Napoleon ve 3 Mecidiye; ayrıca Hersek Endüstri ve Ticaret Bankası’ndan gönderilen 2300 Fransız franklık çek, bunların sadece bir kısmını oluşturmuştur.

Bir yandan yurt dışından yardımlar alınırken, bir yandan da cemiyetin genel merkezi, yurt içindeki etkin kuruluşları harekete geçirmeye çalışmış ve İstanbul Ticaret Odası’ndan bir bağış komitesi kurarak yardım toplamasını istemiştir. Bunun üzerine Bolulu İbrahim, Sabuncuzade Şakir, Şinasi, Mustafa, Muhiddinzade Haydar, Hacı Recep, Ziya, Refet Kamil, Sezai, Ömer, Şevki, Hacızade Mesut, Alizade Midhat Halid Beyler bir heyet oluşturarak hemen İstanbul ve dışında ulaşabildikleri tüccar çevreden bağış toplamaya başlamışlardır300.

Göçmenler için yapılan yardımlar, düşünüldüğünden daha fazla olunca, Hilal-i Ahmer Genel Merkezi, yardım paralarının kullanımına ilişkin bir takım esaslar belirlemek gereğini duymuştur. Merkez tarafından alınan karar gereği, harcamaların merkezlerin onayı ile yapılması, şubelerin ancak ivedi harcamalar yapması,