• Sonuç bulunamadı

3. Osmanlı Devleti’nde İskân İşiyle İlgilenen Komisyon Ve Kuruluşlar

1.3 Mübadele İle Türkiye’ye Gelenler Ve İskân Uygulamaları

1.3.8. Mübadilleri Üretici Haline Getirme Çabaları

Mübadillerin iskânları yapıldıktan sonra, asıl önemli olan iş, bunların üretici haline gelmeleridir. Çünkü uzunca bir süre iaşelerinin sağlanmasına imkân yoktur. Ülkenin tüketime gücünün olmaması, acil olarak üretime geçilmesini zorunlu kılmaktadır. Gelenlerin çoğunun çiftçi olması ve dolayısıyla iklim ve toprağa bağımlı olmaları, zamanında bazı tedbirlerin alınmasını gerektirmektedir. Mal ve arazi

271

BCA, 272.79 72.3.35. 272

Hâkimiyet-i Milliye, 19 Haziran 1924. 273

dağıtımıyla ilgili tüm düzenlemeler yapıldıktan sonra, mevsim geçmeden, göçmenleri üretici haline getirmek için, Mübadele, İmar ve İskân Vekâleti, Mübadele, İmar ve İskân kanununa dayanarak, iskân edilenlerin yardıma muhtaç olanlarından, çift hayvanı bulunmayan her haneye, bir veya iki baş hayvanla, ihtiyaç derecelerine ve tahsis olunan araziye göre aynî olarak veya bedelî olarak ziraî aletler ve tohumluk dağıtılmıştır. Bunun için, göçmenlerin, bunları satmayacaklarına ve başka yerlere sarf etmeyeceklerine dair mensup oldukları ihtiyar heyetlerinden birer kefaletname alması gerekmiştir. Şayet, bu aletler ve tohumlukların, aynî olarak verilmesi mümkün olmadığı durumda, her aileye tohumluk için 75, çift hayvanatı için 100 ve ziraî aletler için 50 liraya kadar para verileceği ifade edilmiştir. Yardıma muhtaç olanların hallerinin doğruluğu kanıtlanarak, listelerinin düzenlenmesi ve aynî olarak dağıtılacak kısımların satın alma ve tedarik edilmesi görevi, İmar ve İskân Komisyonlarına verilmiştir. Göçmenlere yapılacak dağıtım karşılığında, kefalet ve borç senetleri alınması, tasdikli suretlerinin mal sandıklarına verilmesi, “Tavizen verilecek tohumluk, çift hayvanatı ve âlât-ı ziraiyenin sureti tedarik ve tevziine müteallik talimatname ile belirtilmiştir. Talimatnameye göre, borç senetleri, borç verme tarihinden, bir sene sonra başlamak üzere, dağıtılan toprak ve mal bedellerinin veya nakitlerin beş senede ve on taksitte alınacaktır274.

Ayrıca, sanatkâr göçmenlere, Heyet-i Vekile, sonradan karşılığı alınmak üzere verilecek alât edevat ve sermaye hakkında Mübadele, İmar Ve İskân Vekâleti’nin hazırladığı bir talimatnameyi uygun bularak, 30 Nisan 1924 tarihinde kabul etmiştir. Bu talimatnameye göre, 8 Teşrin-i Sani 339 tarihli Mübadele İmar ve İskân Kanunu’na dayanarak, iskân edilen ve yardıma muhtaç olan sanat erbabını müstahsil hale getirebilmek için, öncelikle her bir sanat ehli için yaptığı sanatın türüne göre mevki olarak bir dükkân veya fırın yahut genellikle imalathane olmaya elverişli bina veya baraka verilecektir. Bir aile içinde birkaç sanatkâr bulunduğu takdirde yalnız birine verilecektir. Bu bina öncelikle adiyyet suretiyle verilip bundan dolayı kendilerinden kira bedeli alınmaz. Bu sanat erbabından muhtaç olanlarına gereken alet- edavat-ı sınaîye, mıntıka müdürlerinin başkanlığında, iskân ve iaşe memurlarından, bir de ticaret odası azasından oluşan bir komisyon tarafından satın alınarak, bunlara aynen verilecektir. Her bir sanatkâra verilecek alet ve edevat türüne göre, satın alma bedeli, duvarcı, taşçı,

274

sıvacı, oduncu ve kömürcü 25 lira, dülger, silici, 40 lira, camcı, aynacı, 50 lira, tenekeci, sobacı, bakırcı, nalbant, saraç, semerci, terzi, döşemeci, urucu (ipçi) ve hallaç 75 lira, kayıkçı, balıkçı (en az ikisi birleşmek şartıyla her birine), 100 lira, demirci, dökmeci, kunduracı, aşçı ve kasap 100 lira, doğramacı, marangoz, ağaç tornacısı, oymacı, ağaç modelcisi 125 lira, araba imaliyecisi, arabacı (at ve araba sahibi) dokumacı, fırıncı, tesviyeci, tornacı, makineci 150 lirayı geçmeyecektir. Adı geçmeyen sanat erbabını meşgul oldukları sanatın gerektirdiği alet ve edevata göre, numune tasnifleri kararlaştırmak üzere iskân ve imar komisyonlarınca belirlenecek miktarda yardım yapılacaktır. Emval-i metruke ambarlarında bu gibi sınaîye yarayacak alet ve edevat mevcut ise, bedelleri belirlenerek, göçmen hesabına satın alınacaktır. Yardıma muhtaç olanların listelerinin mensup oldukları köylerdeki ihtiyar heyeti tarafından düzenlenmesi, imar ve iskân veya vilayet müdürleri tarafından tasdik edilmesi gerekmektedir. Bu listeye, ilgililerin nüfus sayıları, isimleri ve memleketlerinde önceden meşgul oldukları sanat türü kaydolunacaktır. Köy ihtiyar heyetleri, ilgililerin gösterilen sanat türü ile geldikleri memleketlerinde gerçekten meşgul olup olmadıklarını, yine memleketlerindeki halktan yapacakları araştırma ve onların yapacağı şahitlik ile desteklemelidir. Göçmenler alacakları bu alet ve edevat-ı sınaiyeyi daha sonra satmayacaklarına dair bir kefaletname düzenlenerek, mıntıka müdüriyetlerine veya vilayet imar ve iskân müdür ve memurlarına bırakacaklardır. Gerçekliği olmadığı anlaşılan göçmenlerden yapılan yardım geriye alınacaktır. Ayrıca sanat erbabından bir borç senetleri alınacak, bu senetlere kefilleri de imza atıp, mahallerde mal sandıklarında saklanacaktır. Sanatkârlara verilecek alet ve edevatın bedelleri, 3 yılda ve 6 taksitte ödenecek ve taksitler, Ziraat Bankası ve şubeleri tarafından tahsil edilecektir275.

Göçmenlerin iskân muameleleri Vekâlet’in talimatlarıyla komisyonlar aracılığıyla tam anlamıyla uygulamaya çalışılmışsa da zaman zaman bazı suiistimaller de görülmüştür. Bunlardan biri, Şarköy kazasında yaşanmış, kaza kaymakamı ve memurların emval-i metrukeye ait bağların toplattırıldıktan sonra mübadillere mahsulsüz olarak verildiği iddialarına karşılık, mülkiye müfettişi tarafından tahkikat başlatılmıştır. Bundan başka kaymakam ve iskân memurunun büyük haneler verecekleri bahanesiyle, Mayadağlılar’dan 20 kişiden 200 lira para aldıkları halde henüz iskân

275

edilmedikleri, kahve, dükkân gibi yerlerin para ile verildiği, göçmenlerin şikâyetlerinden anlaşılmıştır. Ayrıca, emval-i metrukeden olan dükkân, han, hane, fabrika ve yel değirmenlerinin şayet göçmenlere verilmeyecekse, perişan bir halde olan yerli ahaliye verilmesi gibi göçmenler açısından suiistimaller görülmüştür276.

Mübadele sonunda halledilemeyen en önemli mesele, Yunanistan’dan gelen Türk vatandaşlarının mübadele edilen malları meselesiydi. İmar ve İskân Vekâleti’nin kuruluşundan itibaren bu konuyla ilgilenilmiş, kararlar alınmış, fakat uygulamada bir sonuca ulaşmak oldukça güç olmuştur. Dâhiliye Vekili Şükrü Kaya, bu işin bir an önce bitirilmesi ve hak sahiplerinin tatmin edilmesi ve rahata kavuşturulmaları için, mübadillerin yoğun oldukları yerlere, diğer vilayetlerden tefviz memurları götürmek ve tefviz masalarını çoğaltmak, Vekâlet’in teftiş heyetinin önemli bir kısmını bu işe memur etmek gibi çalışmalar yapmıştır277.

İskân işlerini düzenlemek, oldukça zor bir işti. Bunun için birçok iskân memuruna ihtiyaç vardı. Vekâlet bünyesinde memurlar çalışmışsa da bunların sayıları yeterli olmamış, özellikle iskân işlerinin yoğun olduğu yerlerden olan İzmir, Saruhan, Aydın, Denizli ve Menteşe vilayetlerinde hem seyyar iskân memurları görev yapmış, hem de geçici ve ücretli olarak çalıştırılmak üzere, iskân memuru istihdamı zaruri görülmüştür278.

Görünen odur ki, mübadillere ait mal dağıtım dosyalarıyla, 1929 yılına kadar pek de ilgilenilmemiştir. Mübadillere mal dağıtımına başlandığı 1925 yılı itibariyle, 1929 yılına kadar vilayetlerde 27.699 dosya açılmış, bunlardan ilk dört yılda sadece 3655 dosya bitirilmiş, 1929 yılında beş ayda 6377 dosya bitirilmiş, geriye kalan 17.667 dosyanın da bitirilmesine çalışılmıştır279. Bu işlerin bitirilmesi dönem itibariyle ivedilik arz ediyordu. Bu dönemde mübadele meselesi ile Yunanistan ve Türkiye ile mallar konusunda ihtilaflar çıkmış, Yunanistan, Türk tebaasının ve Batı Trakya Müslümanlarının bütün mallarına el koymuş ve bu malların iadesini asla düşünmemesine rağmen, Türkiye’deki Yunan tebaasının ve etabli Rumlarının menfaatlerini korumak adına Türkiye’den Yunan ve Rum malları için korumacı bir

276 BCA, 272.74 70.56.14. 277 BCA, 030.10 123.878.12. 278 BCA, 272.71 32.34.32. 279 BCA, 030.10 123.878.12.

statüko istemiştir280. İstanbul’da toplanan Muhtelit Mübadele Komisyonu, Türk ve Yunan hükümetlerine bir takrir vermiş, bu takrirde Türkiye ve Yunanistan’daki göçmen emlâkinin ne global ne de parça parça kıymetlerini takdir etmenin mümkün olmadığını beyan etmiştir. Komisyon, Yunanistan’daki Türk ve Türkiye’deki Yunan emlâkinin aynı kıymette addolunmasını teklif etmiştir281. 1930 yılında Yunanistan’la yapılan müzakereler sonucu, bir itilafnamenin kabul edilmesiyle, mübadele olayı tamamen kapanmış, fakat özellikle “etabli” ile ilgili bazı konular, tam olarak halledilememiştir. İstanbul’daki Tali Mübadele Komisyonu’nun 15 Mart 1933 tarihinde tasfiyesine ve lağvına karar verilmiş, bu komisyonun lağvından sonra kalacak olan “etabli” işleri, Muhtelit Mübadele Komisyonuna devrolmuştur282.

Tasfiye işleriyle meşgul olan Muhtelit Mübadele Komisyonu ise, elindeki evrakları tamamlayarak 19 Ekim 1934’te kapanmasına karar verilmiştir283. Komisyonun kadrosu küçültülmüş, açıkta kalacak olan memurlara birer maaş nispetinde tazminat verilmesi düşünülmüştür284. Fakat komisyon kapanıncaya kadar da, mübadilleri ilgilendiren iskân işlerinin, 1933 Haziran ayına kadar tamamen bitirilmesi için çalışılmış, tefviz muamelelerini içeren dosyalar, İskân Müdürlüğü’nden tapu idarelerine gönderilmeye başlanmıştır. Bina sahiplerinin “etabli” olup olmadıkları, bu tarihten sonra, Muhtelit Mübadele Komisyonu’yla ve vilayet arasında değil, tapu idaresiyle komisyon arasında halledileceği bildirilmiştir285. Muhtelit Mübadele Komisyonuna ait işlerin tasfiyesi için komisyondaki Türk ve Yunan heyeti reisleri aralarında müzakere yapılmış, bu görüşmede Muhtelit Mübadele Komisyonunun mevcut işlerini en fazla yedi ayda bitireceği ve komisyona yeni müracaat kabul edilmeyeceği bildirilmiştir. Bu komisyonun lağvından sonra şahısların mübadele meselelerine mahalli Türk ve Yunan mahkemelerinin bakmasına karar verilmiştir286.

Mübadele işlerinin kapanmasıyla, iskân işlerini yapan kadroların da küçültülmesi planlanmıştır. Çünkü bunlar, bütçede önemli bir yer tutmuştur. Fakat aynı dönemlerde Balkanlar’ın diğer yerlerinden gelen göçmenler yüzünden, tamamen kaldırılması imkânsız olmuştur. Dolayısıyla, iskân idarelerinin faaliyetlerine son

280

Ayın Tarihi, Birinci Teşrin 1929. 281

Ayın Tarihi, Haziran-Eylül 1930. 282 Cumhuriyet, 8 Mart 1933. 283 Akşam, 11 Eylül 1934. 284 Cumhuriyet, 15 Eylül 1934. 285 Cumhuriyet, 3 Mart 1933. 286

verilmiş ise de, sadece İstanbul iskân memurluğunun dar bir kadro ile iskân işini yapacağı bildirilmiştir. Bunların da yeni gelen göçmenlerin, sevk ve iaşeleriyle meşgul olacakları ifade edilmiştir287.

Her ne kadar mübadele işi kapanmış gibi görünse de, Rumların Anadolu’yu unutmadıkları her fırsatta görülmüştür. Yunanistan’la başlayan iyi ilişkiler ve dolayısıyla iktisadi ilişkilerin yapılmasını kolaylaştıracak tedbirlerden biri olmak üzere Türk piyasalarını tanıyan, Türk lisanını bilen ve hala Yunan tebaası olan mübadil Rumların, en fazla iki ay kalabilmek şartıyla, Türkiye’ye serbestçe seyahat etmelerine müsaade edilmesi kararlaştırılmıştır288. Bu karara göre bazı Yunan gazeteleri, ticaret için olsa bile, bunun mübadeleden sonra ilk müsaade olduğunu yazmış, Yunanistan’da işsizlik, ekilebilecek toprakların yetersizliği yüzünden mali sıkıntı içerisinde bulunan yüz binlerce Rum’un, Anadolu’da tekrar iskânı için iki hükümet arasında daha geniş mahiyette bir itilaf akdedilmesi gerektiği, Anadolu’nun çalışkan kollara muhtaç olan sınırsız arazisi Türkiye’nin iktisadi sorununu hallettikten sonra, Yunanistan’ı da fazla nüfustan kurtaracağı ifade edilmiştir. Mübadil Rumların, tekrar Türkiye’ye göç etmelerinden dolayı, Türkiye’nin elde edeceği iktisadi faydalar sayıldıktan sonra “Ancak bu suretle Türkiye ve Yunanistan’daki halk tabakaları bugün iki memleketi idare eden adamların yekdiğeri ile eğlenmediklerine kani olacaklardır. Aksi takdirde misakın heyecanlı imza merasimi resmî kabuller boş bir edebiyattan ibaret kalmak

tehlikesine maruzdur” demiştir289. Bütün bunlar, daha baştan itibaren Rumların,

Türkiye’den ayrılmak istemeyişi ve mübadeleyi kabullenmedikleri anlamını taşımaktadır.