• Sonuç bulunamadı

Klasik-sonrası Anlatıbilim ve “Yeni” Anlatıbilimler: 1990’dan Günümüze

Prince’in (2003) de gözlemlediği gibi zaman içerisinde yapısalcı anlatıbilimin sistematiklik ve mantıksal tutarlılığa gösterdiği ilgi ile daha pragmatik bir anlatı te- orisi ihtiyacı arasındaki gerilim, göz ardı edilemez hâle gelmiştir. Fludernik (1996), anlatıbilimin odak noktasında, metin-temelli olgudan, sözlü anlatılar ve edebî olma- yan anlatıların bilişsel işlevlerine doğru bir kayma olduğuna dikkat çekmiş ve böy- lece anlatıbilimsel araştırmalarda yeni bir sayfa açmıştır. Bununla birlikte, Gibson (1996) gibi araştırmacılar ise, yapısalcılar tarafından geliştirilen bütün kavramsal düzeneğin kökten bozulması gerektiğini savunmuştur.33

Klasik-sonrası dönemde ortaya çıkan “yeni” anlatıbilim anlayışlarıyla yapısalcı yani klasik anlatıbilim arasındaki farklar şu şekilde sıralanabilir:34

• Yapısalcı (klasik) anlatıbilim metin odaklıdır; yeni (klasik-sonrası) anlatı- bilimler ise bağlam odaklıdır.

• Yapısalcı (klasik) anlatıbilim esas olarak kapalı sistemler üzerine odakla- nır; yeni (klasik-sonrası) anlatıbilimler ise açık ve dinamik süreçlere odak- lanır.

• Yapısalcı (klasik) anlatıbilim, temel inceleme nesnesi olarak metnin tabiatı ve belirleyici nitelikleri üzerinde durur; yeni (klasik-sonrası) anlatıbilimler ise temel inceleme nesnesi olarak okuma sürecinin (yorumlamayla ilgili tercihlerin) dinamikleri üzerinde durur.

• Yapısalcı (klasik) anlatıbilimde aşağıdan yukarı doğru giden/tümevarımsal analizler esastır; yeni (klasik-sonrası) anlatıbilimlerde ise yukarıdan aşağı doğru giden/tümdengelimsel sentezler esastır.

• Yapısalcı (klasik) anlatıbilim; teori, biçimci anlayış ve anlatısal teknikle- rin sınıfl andırılması üzerinde durur; yeni (klasik-sonrası) anlatıbilimler ise

32 Meister, agm., s. 339. 33 Meister, agm., s. 340.

uygulama, tematik okumalar ve ideoloji yüklü değerlendirmeler üzerinde durur.

• Yapısalcı (klasik) anlatıbilim ahlaki meselelerden ve anlamın üretilme sü- recinden kaçınır; yeni (klasik-sonrası) anlatıbilimler ise ahlaki meseleler ve anlamlar arasındaki diyalojik uzlaşmalar üzerine odaklanır.

• Yapısalcı (klasik) anlatıbilim, bir anlatı grameri kurmaya ve kurmacanın bilimini yapmaya çalışır; yeni (klasik-sonrası) anlatıbilimler ise temel amaç olarak görülen yorumlama doğrultusundaki analiz (tahlil) araçlarını kullanır.

• Yapısalcı (klasik) anlatıbilim biçimci ve betimleyici modeli esas alır; yeni (klasik-sonrası) anlatıbilimler ise yorumlayıcı ve değerlendirici modeli esas alır.

• Yapısalcı (klasik) anlatıbilim tarihdışı ve eşzamanlıdır; yeni (klasik-sonra- sı) anlatıbilimler ise yönelim açısından tarihsel ve artzamanlıdır.

Bunlara ek olarak klasik-sonrası dönemde disiplinler arasılığın büyük önem ka- zandığını da belirtmek gerekir. Klasik-sonrası yaklaşımların çoğu anlatıbilim ve sıra- sıyla dilbilim, bilişsel psikoloji, edebiyat ve kültür tarihi, kültür teorisi ya da felsefe arasında bir köprü oluşturmaya çalışmaktadır. Bu teoriler ve disiplinler arasındaki yoğun diyalog, anlatıbilimcilerin, anlatısal biçimlerin yaratıldığı ve içinde yer aldığı belirli kültürel ve tarihsel bağlamların önemini kabullenmelerini sağlamıştır. Aşağı- daki model, son zamanlarda klasik-sonrası yaklaşımların anlatıyla ilgili en önemli ve yeni yönelimleri konusunda şematik (ve ister istemez seçmeye dayalı) bir bakış sunmaktadır:35

35 Nünning-Neumann, age., s. 146.

1. Bağlamcı, Tematik ve İdeolojik Yaklaşımlar: Anlatıbilimin Edebiyat Araştır- malarına Uygulanması

Feminist Anlatıbilim

Anlatıbilimin Sömürgecilik-Sonrası Araştırmalarına Uygulanması Kültürel ve Tarihsel Anlatıbilim

2. Anlatıbilimin Edimbilim/Pragmatik, Retorik ve Etikle İlgili Çeşitleri Edimbilimsel/Pragmatik Anlatıbilim

Etik ve Retorik Anlatıbilimi

3. Anlatıbilimin Bilişsel ve Alımlama Teorisi Odaklı Çeşitleri Bilişsel Anlatıbilim

“Doğal” Anlatıbilim

Sonuç olarak gerek yapı-sökücülerin (deconstructionist’lerin) ve postmoder- nistlerin gerekse diğer araştırmacıların eleştirileri, yapısalcıların sistematikliğe olan ilgisini, tarih ve ideolojinin kültürel ve felsefi meselelerine duyulan ilginin canlanma- sıyla kaynaştıran birçok yeni yaklaşımı kamçılamış, canlandırmıştır. Eleştirel biçim- de konumlanmış anlatıbilimsel modeller ve teorilerin sonucunda ortaya çıkan dalga, yöntemsel açıdan heterojen bir görünüm ortaya koymuş ve Herman (ed. 1999), bura- dan hareketle, “çoğul ve yeni anlatıbilimler” kavramını ortaya atmıştır. Nunning ve Nunning (2008), yukarıdaki tabloda sıraladığımız bu klasik-sonrası yaklaşımlardan en baskın olan üç tanesini şu şekilde sıralamakta ve açıklamaktadır:36

a) Bağlamcı (contextualist) anlatıbilim, anlatıdaki olayları, olguları, durumla- rı vb. belirli kültürel, tarihi, tematik ve ideolojik bağlamlarla ilişkilendirir. Bu durum, anlatıbilimin odak noktasını, yapısalcı bakış açısından içerikle ilgili meselelere doğru genişletir.

b) Bilişsel anlatıbilim, insanların zihinsel ve duygusal açıdan anlatı üretme süreçlerine odaklanır. Bu yaklaşım, edebi anlatılarla sınırlı değildir: “Do- ğal”, gündelik anlatılar ve sözlü anlatıları da kapsar. Bilişsel yaklaşımlar, insanın anlatısal zekasının bir benzerini ya da modelini yapmayı amaçla- yan yapay zeka araştırmalarında da önemli bir rol oynamaktadır.

c) Türlerarası (transgeneric) ve medyalararası (intermedial) yaklaşımlar, an- latıbilimsel kavramların tür ve medya araştırmalarına uygunluğunu ortaya koymaya çalışır. Anlatıbilimsel kavramların uygulanması ve uyarlanması, tiyatro oyunlarının, şiirlerin, sinema fi lmlerinin, müziğin, görsel sanat- ların, performans sanatlarının, bilgisayar oyunlarının vb. anlatıbilimsel analiziyle bir arada yürür. Anlatıbilimin alanının bu şekilde genişlemesi,

36 Meister, agm., s. 340-341.

4. Anlatıbilime Dilbilimsel Yaklaşımlar ve Katkılar Dilbilim, Üslupbilim ve Anlatıbilim

Toplumdilbilimi, Söylem Analizi ve Anlatıbilim Söz Eylemleri Teorisi ve Anlatıbilim

5. Felsefi Anlatı Teorileri

Mümkün Dünyalar Teorisi

Anlatıbilim ve Kurgusallık Teorileri

6. Anlatıbilimin Türlerarası ve Medyalararası Çeşitleri Anlatıbilim ve Tiyatro/ Tiyatro Anlatıbilimi

“anlatısallık”la (narrativity) ilgili araştırmaların biraz daha derinleştirilme- sini gerekli kılmaktadır.

Şunu da vurgulamak gerekir ki, anlatıbilim, son zamanlarda teorik gelişmeler dışında, birtakım kurumların kurulması ve toplulukların oluşmasıyla da büyük ivme kazanmıştır. Meister37, bu durumu üç aşamada değerlendirmektedir:

1. Anlatıbilime ilgi duyan bir araştırmacı topluluğun oluşması: 1966 yılında Communications dergisinin yayınladığı özel sayıya katkı sağlayan araştır- macılarla başlayan süreç, 1970’lerde Bremond, Genette, Todorov, Marin ve Metz’in öncülüğünde Paris’te kurulan “Centre de recherches sur les arts et le langage” (Sanat ve Dil Araştırmaları Merkezi) ile ivme kazanmıştır. Tel Aviv ekolü ve Poetics Today adıyla çıkardıkları dergi, ayrıca Bal’ın öncülüğünü yaptığı Amsterdam ekolü vb. anlatıbilimin şekillenmesinde ve disiplinlerarası bir nitelik kazanmasında büyük rol oynamıştır.

2. 1990’ların sonunda anlatıbilimle ilgili araştırma ve eğitim kurumları resmen kurulmaya ve çoğalmaya başlamıştır. Bu kurumlar arasında öne çıkanlar şunlardır: Hamburg Üniversitesi’ne bağlı “Forschergruppe Nar- ratologie” ve “Interdisciplinary Center for Narratology”; Wuppertal Üni- versitesi’ne bağlı “Zentrum für Erzählforschung”; Southern Denmark Üni- versitesi’ne bağlı “Center for Narratological Studies” ve Ohio State Üni- versitesi’ne bağlı “Project Narrative”.

3. Anlatıbilimle ilgili ulusal ve uluslar arası şemsiye organizasyonlar kurul- muştur. Bunlar arasında Kuzey Amerika merkezli “International Society for the Study of Narrative”, İskandinavya merkezli “Nordic Network” ve Avrupa merkezli “European Narratology Network” sayılabilir.

Outline

Benzer Belgeler