• Sonuç bulunamadı

Tanpınar’da ayna sıradan işleviyle değil, anıları canlandıran bir bellek ve kaderi etkileyen/değiştiren bir unsur olarak karşımıza çıkar. Eserlerde, maziyi ve mazide ya- şamayı seven kişiler, maziyi hatırlattığını düşündükleri aynaları severler. Ayrıca Tan- pınar’da ayna daima sadece hatırası kalan güzel bir kadın hayali ile beraber anılır.2

Mahur Beste romanının başkişisi Behçet Bey’in evindeki ayna, yalı komşusu Necip Paşa’nın hareminde kullanılmış bir aynadır. Necip Paşa’nın yalısının, cariyele- riyle Behçet Bey’in hafızasında önemli bir yeri vardır. Bu aynaya her baktığında o ca- riyelerin bir bakışını yakalayacağını düşünen Behçet Bey, aynanın soğuk parıltısında Necip Paşa’nın eşi Târıdil Hanımefendi’nin cariyelerinin hayalini bulmayı ister.3 Bu aynada o güzel cariyelerden birinin görüntüsüyle karşılaşma ihtimali Behçet Bey’i heyecanlandırır. Hiçbir şey görememek düşüncesi ise onu yalnız kalma korkusuyla başbaşa bırakır. Behçet Bey, bu aynayı sever; fakat aynalarla hatırladığı kendi geçmi- şine karşı hesap vermek zorunda kalmaktan endişe duyar. Aynaların geçmiş zamanı geri getirmesinden korkan Behçet Bey, hükmedebildiği zamanı, dolayısıyla bu zama- nı gösteren saatleri sever.

Aynı şekilde ayna, Sahnenin Dışındakiler romanında da geçmişi hatırlatan bir unsur olarak kullanılmaktadır. Behçet Bey, romanının başkişisi Cemal’e bir gün bir ayna hediye eder. Bu ayna, romana adını veren Mahur Beste’nin sahibi Talât Bey’in

katkılarıyla), Ege Üniversitesi Yayınları, Edebiyat Fakültesi Yayın n. 161, İzmir, 2009, s. 188.

2 Mehmet Kaplan, Tanpınar’ın Şiir Dünyası, 5. b., Dergâh Yay., İstanbul, 2006, s. 78. 3 Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahur Beste, 8. b., Dergâh Yay., İstanbul, 2007, s. 21-22.

aynasıdır. Böylece, Cemal de Mahur Beste’nin kaderine ortak olur. Başına gelen her talihsizliği, bu aynanın varlığına bağlayan Cemal, Talât Bey’e benzemek korkusun- dan ötürü “yaldız çerçeveli aynayı” kırmak ister.4 Cemal’e göre Sabiha’ya kavuşa- mamasının sebebi de bu aynadır. Bu ayna, onun hayatının yönünü değiştirmiştir.

Huzur’un başkişisi Mümtaz da bir aynayla kaderi değişenlerdendir. Mümtaz ve Nuran, bir gün eski bir köşkü gezerler. Duvarlardaki aynalar karşısında Nuran ken- disini seyrederken Mümtaz da onu bir eski zaman dilberi olarak hayal eder ve bu esnada Nuran ve Mümtaz, aynalardan birinin önünde ilk kez birbirlerini öperler. Bu durumu unutamayan Nuran, Bursa’yı gezme isteğini hatırlattığında; Mümtaz’ın “Gi- delim… daha mevsim geçmedi.” diyerek kabul etmesine rağmen Nuran’ın bir mimik hareketinden şu mânâ sezilir:

Bu şartlar altında kabil mi?.. (…) Biz bir mazi aynasında öpüştük… hiçbir isteğimiz

kolay kolay yerine gelemez…5

Nuran’a göre önünde birbirlerini öptükleri o ayna, ikisinin hayatında çok büyük bir engel oluşturmaktadır. Nitekim iki âşık, romanın sonunda birbirlerine kavuşamaz- lar. Burada da ayna, roman kahramanlarını ayırıcı bir unsur rolü oynamaktadır.

Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün başkişisi Hayri İrdal ise aynaya baktığında ço- cukluğunda hayatına giren ve onu etkileyen insanların çehrelerini kendi çehresinde görür; bazen Seyit Lütfullah, bazen Abdüsselâm Bey, bazen ustası Nuri Efendi, bazen de babasını kendisinde görür:

Onlar benim örneklerim, farkında olmadan yüzümde bulduğum maskelerimdi. Zaman

zaman insanların arasına onlardan birisini benimseyerek çıktım.6

Bu durum, İrdal’ın kendisine bir imaj oluşturma probleminin göstergesidir. Zira ‘örneklerim’ diyerek adlandırdığı bu dört şahsiyeti benimseyerek toplum arasına on- ların maskeleriyle katılmaktadır. Burada ayna İrdal’ın geçmişini hatırlatan bir bellek olarak karşımıza çıkmaktadır.

Tanpınar’ın dört romanında aynalar, eser kişilerinin hayatlarını değiştirici et- kisiyle karşımıza çıkmaktadır. “Ayna”, Tanpınar’ın şiirlerinde de en sık kullanılan imgelerdendir. Yine şiirlerinde de, romanlarında olduğu gibi ayna, anıları canlandırı- cı unsur olarak öne çıkmaktadır. Ece Korkut, Tanpınar’ın ‘ayna’ imgesine yüklediği işlevi şöyle ifade eder:

(…) bildiğimiz tek dünya olan bu dünyayı Tanpınar, şiirlerinde aynanın öte yanından

4 Tanpınar, Sahnenin Dışındakiler, 7. b., Dergâh Yay., İstanbul, 2005, s. 260. 5 Tanpınar, Huzur, 9. b., Dergâh Yay., İstanbul, 1999, s. 242.

bakarak anlatmaktadır; aynasına yansıyan şeyler ya yarı düşsel anılar, ya da silik hayal- lerdir. Dolayısıyla Tanpınar’ın “ayna”sı, gündelik gerçeklikteki yansıtma görevinden ol- dukça uzaklaşarak, daha çok anıların canlanması ânını başlatan bir kavrama dönüşmek- tedir, diğer bir deyişle, ayna, bellek işlevi yüklenmektedir: geçmişi yineleyen ve hayâl üreten bir bellek, /ben/in belleği. Böylece aynaya bakan /ben/, her defasında kendisi ye- rine, /sen/i görür ya da arar. Diğer taraftan aynanın sır kısmı, Türkçe’deki iki anlamı da kapsayarak, /gizemli bir öte/ kavramını çağrıştırır; bu /öte/ ise Tanpınar için kâh rüyânın ötesi olan yarı uyanıklık hâli, kâh hayatın ve ölümün ötesinde yer alan masalsı bir evren

olarak somutlaşır.7

Tanpınar, ‘ayna’ imgesini “Sabaha Karşı”, “Sesin”, “Güller ve Kadehler”, “Ayna”, “Mavi, Maviydi Gökyüzü”, “Gül” şiirlerinde kullanmıştır. “Sabaha Karşı” şiirinde ‘ayna’, şairin kendi ‘ben’ini ifade eder:

Bir kadın başı duvardan Uzanmış gülüyor bana, Gülüyor ta uzaklardan

Sabahın boş aynasına.8

Şiirde bir simetri bulunmaktadır. “Sabahın boş aynası”, şairin ‘ben’iyle özdeş- leşmektedir. Şairin “boş” olarak nitelediği, kendisidir; kendi anlamsızlığı, boşluğu ve yalnızlığıdır. Şairin gördüğü duvardan çıkmış bir kadın başı ise Tanpınar’ın rüya hâli dediği gerçekle düşün birbirine karıştığı anlardan birinde görülen hayaldir. Rüya hâli, musiki ile birleştiğinde Tanpınar’ın mekânla, eşyayla içten bir şekilde kaynaşmasını sağlayan durumdur. Sevgilinin sesinin bir musiki gibi dalgalanışının anlatıldığı “Se- sin” şiirinde ise ‘ayna’, sınır anlamı taşır:

Sonra irkilirim birden Bittiği an bu rüyanın, Geçmiş gibi, farketmeden

Öbür yüzüne aynanın…9

Şiirde ‘ayna’ hem düşle gerçeği hem de iki ânı birbirinden ayıran sınırdır. Şair, aynanın öbür yüzüne geçerek hayatı bırakıp ölüme, ölmüş olan sevgiliye kavuşmak- tadır. “Güller ve Kadehler” şiirinde de ‘ayna’, kadın hayalini çağrıştırır:

İster bir bahar olsun günlerin; Bir esneyişinde yorulmuş tenin, Silinir aynadan her nazlı hayal,

Arzuların sana ördüğü masal.10

7 Ece Korkut, “Tanpınar’ın Şiir Dili ve Evreni”, Edebiyat Fakültesi Dergisi/Journal of Faculty of Letters, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayını, Sayı/Number 1, Haziran/June, 2009, s. 131. 8 Tanpınar, Bütün Şiirleri, “Sabaha Karşı”, 6. b., Dergâh Yay., İstanbul, 2000, s. 27.

9 Tanpınar, Bütün Şiirleri, “Sesin”, s. 35. 10 Tanpınar, 2000, age., s. 44.

“Ayna” şiirinde ise ‘ayna’ imgesi, denizi ifade etmektedir:

Derin sularında bu ayna her an Senden bir parıltı aksettirecek, (…)

Hep bu aynadasın artık kış ve yaz

Mavi sularıyla arkanda Boğaz11

Şair, sevdiği kadını zaman dışına çıkararak bir ayna gibi hayal ettiği denizin sularında onun hayalini hatırlar. Yahya Kemal’in “Ses”, “Geçmiş Yaz” ve “Hatırla- tan” şiirlerinde de su, Tanpınar’daki ayna gibi bir bellek işlevi görerek geçmişin ve hatıraların taşıyıcısı olmaktadır.12

“Mavi, Maviydi Gökyüzü” şiirinde ise ‘ayna’, zamanı belirtir:

Birden gülümseyen yüzün Sabahların aynasında Ve beni çıldırtan hüzün

İki bakış arasında.13

Şair, aynaya baktığında sevgilinin gülümseyen yüzünün ardında zamanın izlerini anımsatan acıyı görür. “Gül” şiirinde ‘ayna’, gökyüzündeki yıldızların yansımasıdır:

Yıldızların tuttuğu ayna, ezelî aşka, Bir sır gibi hayattan ve ölümden öteye

İlk arzunun toprağa mal olmuş lezzetiyle…14

Tanpınar, yıldızları birer aynaya benzeterek onların parıltısını bir aynanın ışığı yansıtması olarak görür. Tıpkı aynanın yüzeyindeki sır gibi biri gösteren, diğeri giz- leyen yanlarını ifade ederek aynanın dolayısıyla yıldızların bir yüzünün hayatı, diğer karanlık yüzünün ölümü işaret ettiğini anlatarak kâinatın gizemine dikkati çeker.

Yaptığımız incelemeye göre Tanpınar’ın edebî eserlerinde ayna genel olarak bir bellek görevi üstlenerek anıları hatırlatan, geçmişin taşıyıcısı ve devamlılığı sağlayıcı bir unsur olarak değer kazanmaktadır.

11 Tanpınar, 2000, age., s. 45.

12 Özlem Nemutlu, “Yahya Kemal’in Şiirlerinde Maziye Dönüş Vasıtaları”, İstanbul Yahya Kemal Enstitüsü Mecmuası V, İstanbul, 2008, ss. 397-408.

13 Tanpınar, 2000, age., s. 46. 14 Tanpınar, 2000, age., s. 55.

Outline

Benzer Belgeler