• Sonuç bulunamadı

İlişkisel Yardım Arama ile İlgili Kavramsal Çerçeve ve İlgili Araştırmalar

KURAMSAL ÇERÇEVE ve İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.7. İlişkisel Yardım Arama ile İlgili Kavramsal Çerçeve ve İlgili Araştırmalar

Çiftlerin ilişkide yaşadıkları problemlerin ve ilişkisel kopuklukların farkında olmaları birbirlerinden karşılıklı destek süreçlerini kullanarak bunu çözebilmeleri sağlıklı ilişki için önemlidir. Ancak bazı durumlarda ilişki sürecinde partnerler yaşadıkları problemin türüne, uzunluğuna göre kendileri dışında farklı yardım arama tutumları içerisine girebilmektedirler. İlişkide gelişimsel bir bakış açısına sahip olan bu bireyler, ilişkinin sonuçlarını kontrol etmeye çalışır. Bu yüzden daha çok ilişkiyi geliştirme davranışıyla meşguldürler ve eğer güçlük yaşarlarsa formal ve informal yollardan ilişki desteği aramaktadırlar.

İlişkisel yardım arama, ilişki içerisinde bulunan çiftlerin ilişki sürecinde yaşamış oldukları zor durumlar karşısındaki birlikte yardım arama tutumlarıdır. Yardım arama davranışı; kişi, problem ve yardım alınacak kaynak başta olmak üzere çok boyutlu bir fenomendir (Atkinson ve Gim, 1989; Fischer ve Turner, 1970). Yardım aramada amaç, problemin çeşidine ve yardım kaynaklarının potansiyeline bağlı olup, problemin aşırı yoğunluğu durumunda psikiyatrik yardıma başvurulmaktadır (Raviv, Maddy-Weitzman ve Raviv, 1992). Araştırma içerisinde ise, ilişkisel profesyonel yardım arama, çiftin ilişki ya da evlilik yaşamı içerisinde problem ya da zor durumlarla karşı karşıya kaldıklarında birlikte profesyonel yardım arama tutumlarıdır şeklinde tanımlanmıştır. Çiftlerin yardım arama davranışlarındaki engeller, bireysel yardım arama davranışındaki engellerden çok daha fazla olmasına rağmen bu konuda yapılan araştırmalar oldukça azdır (Doss ve diğ., 2004; Eubanks Fleming ve Córdova, 2012).

Başarılı bir evlilikte sahip olunan bireysel ve ilişkisel kaynakların kullanımı önemlidir. Nadler ve Fisher (1986), bireylerin problemi çözebilecekleri ve durumu kontrol edebileceklerine ilişkin inanca sahiplerse, bu durum onların kendi kendilerinin problem çözmeye ilişkin motivasyonunu arttıracağını ve diğerlerinden yardım almaktan kaçınacağını belirtmişlerdir.

Evlilik sorunu nedeniyle yardım arayan çiftler evlilik terapisiyle ilgili orta düzeyde (%66) bir başarı beklentisine sahiptirler. Eskin (2012) yaptığı araştırmada evlilik doyumu yüksek olan erkeklerin tedavinin başarı şansıyla ilgili değerlendirmeleri, kendi isteklerini, ilişki

74

sorunlarının ortaya çıkışını eşlerine atfetme ise erkeklerin ilişkisel yetersizlik algılarını yansıtmış olduğuna ulaşılmıştır. Kadınlarda ise evlilik sorunlarının ortaya çıkışını eşlerine atfetme ve evlilik sorunlarının çözümünde çift terapisinin başarılı olabileceğini düşünme tedavide gösterebilecekleri düşündükleri çabanın düzeyini arttırmaktadır (Eskin, 2012). İçinde yaşadığımız kültürde kadın ve erkeğin sahip olmuş olduğu cinsiyet rolleri günlük yaşamda kadın ve erkeğin nasıl hareket edeceğini etkiler. İlişki içerisinde bulunan çiftlerden yardım aramaya karşı daha pozitif tutum içerisinde olan kadınlar yardım arama ihtiyacını daha fazla ihtiyaç hissetmektedir bunun yanısıra kadınlar yardım almanın gerekli olduğunu hissetse bile erkek yardım aramayı geciktirebilmektedir. Daha düşük yardım arama tutumlarına sahip olan erkekler ilişkideki problemlere karşı daha az uyum sağlamış görüneceklerdir (Eubanks Fleming ve Córdova, 2012).

İlişkide bireylerin yardım aramaya karşı tutumları, ilişkide yaşanan durumlara göre farklılaşmaktadır. Çiftlerin ilişkilerinde pek çok güçlük bulunmaktadır. Ebeveynliğe geçiş, çocukların büyümesindeki zorluklar, ilişkideki güç eşitsizliği, zayıf iletişim ve aynı zamanda ilişkide çiftlerdeki duygusal mesafenin artması ilişki içerisinde yaşanan güçlüklerdir (Ramm ve diğ., 2010). Çiftler arasındaki duygusal mesafenin artışı, bazı zamanlar ilişkide güçlüklerin yaşanmasıyla sonuçlanmaktadır (Ramm ve diğ., 2010). Eskin (2012) yaptığı araştırmada evlilik terapisi ve danışmanlığına başvuran 34 evli çift üzerinde, ilişki sorunu için yardım arayan çiftlerin evlilik doyumlarını, evlilik terapisiyle ilgili beklenti düzeyleri ve evlilik terapisinde gösterebilecekleri düşündükleri çabayı araştırmıştır. Araştırmada ilişki problemi ya da ilişki içerisinde güçlük yaşayan çiftlerin öncelikli olarak ayrılmadıklarını bir süre ayrı yaşadıklarını ve sonrasında profesyonel bir yardım için psikolog ya da psikiyatriste başvurdukları sonucuna ulaşılmıştır. İlişki sorunları için bir uzmandan yardım arama fikrinin oluşması ve uygulanması çiftler arasında ortak karar almayı gerektirdiğinden, çalışmaya katılan çiftlerin üçte birinin ortak kararla hareket edebildikleri, yarısının bir diğerinin fikrine uyduğu ve kalanların da başkalarının tavsiyelerine uyarak yardım arayışında bulundukları sonucuna ulaşılmıştır. Bireysel yardım aramadan farklı olarak ilişkide yardım almak için her iki partnerin de buna karşı istekli olması ya da ilişkiye odaklanmak için gerekli zaman ayırabilme gibi durumlar çiftlerin yardım arama davranışlarında daha fazla engel olabilir. Diğer bir durumda çiftlerin tutumları ve davranışları arasında bir ilişkinin olmayışı ve çift terapisi aramanın ilişkinin kendisi için bir tehlike olarak algılanması ve hatta ilişkinin sonu olur gibi endişelenecek bir durum haline gelmesidir (Eubanks Fleming ve Córdova, 2012). Bununla birlikte, etnik

75

durum, dini inanç ve ilişkinin uzunluğu çiftin ilişkisel yardım arama tutumunu ve türünü etkileyebilir. Doss, Rhoades, Stanley ve Markman (2009) evliliklerinin ilk beş yılı içerisinde çiftlerin yardım aramaya ilişkin tutumlarını incelemişlerdir. Çiftlerin %30'u bu dönem içerisinde dışardan yardım aldıklarını belirtmişlerdir. Çiftlerin ilişkilerinde problem yaşadıklarında en çok ilişki odaklı kitaplardan yararlanmaktadırlar. İkinci olarak ise workshoplardan, seminerlerden ve üçüncü olarak ise evlilik terapisine başvurduklarını aynı zamanda internet bilgilerini kullanmış oldukları sonucu elde edilmiştir.

Karşılıklı bağımlılık bir bağlam içerisinde daha fazla sosyal destek kullanma aracılığıyla diğerlerine güvenmek şeklinde oluşabilir, ancak bir başka bağlam içerisinde de karşılıklı bağımlılık destek aramayı seçmeden ilişkisel uyumu devam ettirmeyle ilgili bir endişenin şekli de olabilir (Mojaverian, Hashimoto ve Kim, 2013). Aile içerisindeki ilişkisel yapıdaki farklılıklar profesyonel yardım almada çok etkilidir. Bir aile eğer sahip olmuş olduğu destek kaynağı yeterli ise, aileler düşük düzeyde profesyonel yardım arama davranışıyla meşgul olmaktadır (Mojaverian ve diğ., 2013).

Yardım arama konusunda diğer bir önemli faktör ise cinsiyete ilişkin farklılıklardır. Araştırmalar kadınların erkeklere göre sosyal destek arama ve yardım arama konusunda daha fazla istekli olduğunu ortaya koymuştur (Eubanks Fleming ve Córdova, 2012; Mackenzie, Gekoski ve Know, 2006; Mojaverian ve diğ., 2013 ; Özbay, Terzi, Erkan ve Cihangir Çankaya, 2011). Erkekler kadınlara göre depresyon, fiziksel rahatsızlıklar ve stresli yaşam olayları gibi durumlar için psikiyatri, psikolog ve psikolojik yardım hizmetlerini daha az kullanmaktadırlar (Verhaak, 1995). Yapılan bir araştırmada kadınlar "ilişkinin barometrisi" olarak görüldüğü sonucuna ulaşılmıştır. Bunun anlamı kadınların çift ilişki fonksiyonun düzeyini ayarlamada daha etkili olduklarıdır (Faulkner, Davey ve Davey, 2005). Özbay (1996), kadınların duygusal tehdit durumlarıyla karşı karşıya kaldıklarında erkeklerden daha çok psikolojik problemlerin varlığını kabul etmekte ve informal / formal yardım veya destek aramakta olduklarını belirtmiştir. Raviv ve diğ.(2008) ise yaptıkları araştırmada cinsiyete ilişkin bir farklılığa rastlamamışlardır. Çiftlerin yardım arama davranışları karşılıklı olarak birbirlerinden etkilenen bir durumdur ve yardım arama tutumu ilişkisel bir yapıdır. Çiftlerin evlilik ilişkisinden almış oldukları doyum önemlidir. Çağ ve Yıldırım (2013), evli bireylerin eşlerinden aldıkları eş destekleri ve cinsel yaşamdan memnuniyetleri arttıkça evlilik doyumlarının arttığı sonucuna ulaşmışlardır. Yapılan bir başka araştırmada ise Çınar (2008) evlilik doyumu ve profesyonel yardım arama arasında bir ilişkiye ulaşmamıştır. Eubanks Fleming ve Córdova

76

(2012), karşılıklı olarak çiftlerin yardım arama davranışlarında ilişki sürecini anlamaya yönelik aktör-partner etki modelini (APIM) kullanarak inceledikleri araştırmada, kadınların evlilik niteliğiyle eşlerinin yardım arama davranışları arasında negatif ilişki bulunmuştur. Bununla birlikte yalnızca bir aktör etkisi, kadınların evlilik niteliğinden yardım aramaları anlamlı iken, eşlerinin evlilik niteliğinden yardım aramaları anlamlı değildir. Aynı zamanda partner etkilerinden, kadınların evlilik niteliği erkeklerin yardım arama davranışlarına giden yol anlamlıdır. Buradan çıkartılacak olan kadınların yardım arama davranışları, kendi evlilik niteliğini değerlendirmeleri tarafından anlamlı bir şekilde etkilenmektedir bununla birlikte eşlerinin davranışları, kendilerinden daha çok eşlerinin evlilik ilişkilerini değerlendirmeleri tarafından etkilendiği görülmektedir. Bu sonuçlar çiftlerin yardım arama davranışlarında eşlerinin motive etmelerinin önemli olduğunu göstermektedir. Yapılan bir başka çalışmada ise erkekler görüşme süresince ilişki problemleri konuşmaya daha kapalı iken, kadınlar bir ilişki durumu hakkında konuşmak için partnerlerini teşvik etmektedirler. Kadınlar, kendi arkadaş ve ailelerinden aldıkları destek hakkında daha fazla konuşmaktadırlar (Ramm ve diğ., 2010). İlişki içerisindeki yardım aramaya ilişkin bu sonuçlar cinsiyet açısından özellikle de kadınların yardım aramaya karşı daha açık olduklarını göstermektedir. Bu durumda evlilik ilişkisinde kadınların ilişkiyi devam ettirmede önemli bir fonksiyonu olduklarının da işaretidir. Erkan, Özbay, Cihangir-Çankaya ve Terzi (2012) yaptıkları araştırmada, psikolojik yardım aramaya gönüllülük düzeyinin en güçlü yordayıcısı olarak yardım aramaya ilişkin olumlu tutuma sahip olmanın olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Aynı zamanda bu araştırma içerisinde Erkan ve diğ., (2012) daha önceden bir uzmandan yardım almış olan öğrencilerin, psikolojik yardım aramaya daha fazla gönüllü oldukları sonucuna ulaşmıştır.

Bununla birlikte, evli çiftlerde ilişkinin bağlayıcılığıyla, romantik ilişki içerisindeki çiftlerin ilişkinin bağlayıcılığı farklıdır. İlişkinin bağlayıcılığı; ilişki içerisinde sorumluluk almayı, ilişkide bir güçlükle karşı karşıya kalındığında bunu çözmede istekli olmayı ve çiftlerin birbirlerine olan bağlılığını içermektedir. Romantik ilişki içerisinde çiftlerde, ilişki içerisinde yaşanan güçlükler karşısında ilişkinin uzunluğu, ilişkinin niteliği ve sağlanan doyuma göre yardım arama farklılaşmaktadır hatta yardım aramaya karşı istekte farklılaşabilmektedir. Bunun yanısıra, evli çiftlerde ilişkinin bağlayıcılığı çiftler arasında daha güçlü olduğu söylenebilir.

Yılmazlık ile ilişki içerisinde profesyonel yardım arama arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmalar literatürde yok denecek kadar azdır. Bazı araştırmalar içerisinde profesyonel

77

yardım arama ya da yönelme koruyucu faktör bağlamında ele alınmıştır (Ahlert ve Greef, 2012; Heimen, 2000; Özbay ve Aydoğan, 2014). Bu araştırma kapsamında ilişkisel profesyonel yardım arama, çiftlerin güçlük ya da zor zamanlarında onlar için ilişki süreçlerinde kendi ilişki sistemi dışında diğer sistemlerden gerekli olduğu zaman yararlanabilmelerini içermektedir. Bu kapsamda nitel araştırmalar dışında yılmazlığa katkı sağlayıcı bağlamda yapılan nicel araştırmalara rastlanılmamıştır. Bu kısımda, ilişkisel profesyonel yardım aramanın anlaşılmasını sağlayacak çift yardım arama tutumlarıyla ilgili araştırmalar incelenmiştir.

Schomerus, Appel, Meffert, Luppa,Andersen, Grabe ve Baumeister (2012) kişilikle ilişkili faktörler ile profesyonel yardım arama ilişkisini açıklamaya çalışmışlardır. Schomerus ve diğ. (2012) yaptıkları araştırmada major depresyon bozukluğu teşhisi almış olan bireyler üzerinde çalışmış olup araştırmada yüksek vicdanın, yaşın büyüklüğü ve yüksek eğitim seviyesine sahip olmanın yardım aramayla pozitif ilişkili olduğu ancak yılmazlığın yüksek olmasının yardım aramada daha düşük düzeyde bir yordayıcı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Serim (2011) yetişkinlerin kendini saklama düzeyindeki artışın psikolojik yardım aramalarını olumsuz yönde etkilediği ve araştırmada sosyal destek ağları zarar gördüğünde ve bireyler sıkıntı veren yaşantıları diğerlerinden saklama eğiliminde olduklarında psikolojik sıkıntılarının artacağı sonucuna ulaşılmıştır.

Yılmazlık içerisinde tanımlanan sosyal destek (arkadaşlardan, ailelerden, toplumdan, ruh sağlığından) pozitif gelişimin sağlanması ve ilişkisel güç için önemlidir. Heiman (2000), engelli çocuğa sahip olan aileler üzerinde yapmış olduğu araştırmada ebeveynlerin kendi rutin yaşamlarına devam ederken, bazı zamanlarda aile üyelerinden, akrabalarından, büyük anne-babalarından destek aldıklarını belirtmişlerdir. Aynı zamanda ailelerin hemen hemen büyük bir çoğunluğu farklı çeşitlerde profesyonel destek türlerini kullandıklarını belirtmişlerdir: psikolojik hizmetler, psikiyatrik konsültasyon, destek grupları, sosyal çalışmacılar, eğitimsel danışmanlar ya da gönüllü kuruluşlardan sağlanan desteklerden ya da özel eğitim sistemlerinden yararlanmaktadırlar. Bu çalışma içerisinde ailelerin yılmazlıklarını sağlayan üç durum belirlenmiştir: (a) açık tartışma ve aile, arkadaşlar ve profesyonllerle konsültasyon, (b) onları güçlendiren, destekleyen, ebeveynler arasındaki bağ, (c) aile üyeleri için devam eden ve yoğunlaştırılmış eğitimsel, terapotik ve psikolojik destek.

Özbay ve Aydoğan (2014) ise, engelli çocuğa sahip olan ailelerde inceledikleri aile yılmazlık sürecinde toplum tarafından alınan desteğin, engelli çocuğa sağlanan olanakların,

78

ailelerin çocuklarının gelişimi için bir umut kaynağı oluşturduğunu bu durumunda ailelerde pozitif bir inanç oluşmasını sağladıklarını belirtmişlerdir. Yapılan bir başka araştırmada ise, çiftler yaşadıkları kısırlık durumu karşısında tıbbi alandan yardım almaları onların pozitif inançlardan umut ve iyimserliklerini arttırdığı sonucuna ulaşılmıştır (Daly, 1999). Margalit ve Kletiman (2006), gelişimsel problemi olan çocuğa sahip annelerin erken müdahale programına katılan annelerin birinci yılın sonunda kişisel güçlerinin arttığı, aynı zamanda kişisel stres düzeylerinin düştüğü ve artan aile desteği ve bağlılığı yaşadıkları sonucuna ulaşmışlardır. Ahlertt ve Greef (2012), işitme engelli çocuğa sahip olan ailelerdeki yılmazlık faktörlerini inceledikleri çalışmada, ailelerin toplum içerisinden almış oldukları desteğin onların başarılı bir şekilde uyum sağlamalarında önemli olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Alınan ailede destek ne kadar fazla olursa, aileler o kadar daha iyi uyum göstermektedirler. Araştırmada katılımcılar okul ve tedavi programlarından, geniş aile üyelerinden, işitme engelli çocuğa sahip olan diğer ailelerden ve aynı zamanda arkadaşlarından ve toplumdan uyum süreci içerisinde destek almış olduklarını ve bununda aile uyumuna önemli ölçüde katkı sağladığı sonucuna ulaşmışlardır. Yapılan bu araştırmaların sonuçları, yardım almanın bireysel ve aile boyutunda özellikle de zor zamanlarda ya da riskli durumlar karşısında olumlu bir etkisinin olduğunu göstermektedir. İlişki içerisinde problem yaşayan çiftlerin yardım arama tutumları pek çok farklı şekilde olabilmektedir. Bu bağlamda, yardım kaynakları formal ve informal süreçleri içermektedir. Özbay (1996), güçlü sosyal desteğe sahip olan bireylerin profesyonel yardım veren birimleri kullanmada daha isteksiz olduğunu belirtmiştir. Ekonomik durumlar, çiftlerin ilişki içerisinde profesyonel yardım almalarını engelleyen bir durumdur. Yetişkinlerin, profesyonel yardım arama davranışları incelendiği araştırmada, ekonomik durum iyileştikçe, profesyonel yardım arama konusunda daha az zorlandıklarını ve profesyonel yardım aramaya olan inancın arttığı bulunmuştur (Arslantaş, Dereboy, Aştı ve Pektekin, 2011). Çiftler, kendi kendilerine yardım kitaplarından, internet sitelerinden kendi ilişkilerine dönük olarak bilgi alarak ya da ilişki problemlerini arkadaşlarıyla tartışma ya da çift terapisine/danışmanlığına katılarak çözmeye alışırlar (Eubanks Fleming ve Córdova, 2012).

Yapılan bir araştırmada, katılımcılar ilişkide güçlük yaşadıkları zaman yakın sosyal çevrelerinden yani informal kaynaklara başvurduklarını belirtmişlerdir. Katılımcılar kendi arkadaş ve ailelerini tercih etmelerinin nedenini kendi ilişkilerini bilmeleri, yeni bir bakış açısı sunabilmeleri ve daha derin bir şekilde bu durumu anlamayı sağlayabilmeleri

79

açısından tercih etmektedirler. Aynı araştırmada katılımcılar, ilişkide problem yaşadıkları zaman öncelikli olarak ikili bir şekilde bunu çözmeye çalıştıklarını belirtmişlerdir. Eğer bir çift bir ilişki problemini çözmek için formal ya da profesyonel ilişki desteğine başvuruyorsa bu ilişkinin değerini kaybettiğinin ve muhtemelen başarılı bir ilişki olmadığının göstergesi olduğunu belirtmişlerdir. Bu araştırmaya katılan çiftler ilişkileriyle ilgili problem yaşadıkları zaman öncelikli olarak bunu kendi içlerinde çözmeye çalıştıklarını, dışardan destek almadıklarını belirtmişlerdir. Katılımcıların büyük bir çoğunluğu ilişki danışmanlığı için profesyonel bir hizmet kullanmadıklarını belirtmişlerdir. İlişki için profesyonel danışmanlığa olan ihtiyaç, bireydeki zayıflık yada eksiklikle ilişkilidir. Güçlü olan ve yılmaz olan birey, profesyonel danışmanlık hizmetini kullanmada uyumsuz biri olarak görülür (Ramm ve diğ., 2010). Barbarin, Hughes ve Chesler (1985), yaptıkları araştırmada eşlerin kullandıkları başa çıkma tarzları en az sıklıkta kullandıkları strateji yardım arama olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Bir başka çalışmada ise, anne- babaların çocukları için yardım arama davranışları incelenmiştir. Bu araştırmada anne- babaların çocukları için profesyonel bir yardım almaktan daha ziyade arkadaş ve akrabalarından yardım almayı tercih ettikleri bulunmuştur. Özellikle de kendi çocuklarında yaşadıkları problem durumu, başka arkadaşlarının çocuklarında da benzer bir durum varsa onlardan yardım almayı tercih etmektediler (Raviv, Sharvit, Raviv, Rosenblat-Stein, 2008). Ebeveynler, profesyonel hizmetlerin aile destek ağları için yararlı olmadığını, bunun yanı sıra kendi akraba ve yakınlarından aldıkları desteğin daha yararlı olduğunu belirtmişlerdir (Hall ve Graff, 2011). Bu araştırmaların sonuçları yardım aramanın problem durumuna ve yardım alınacak kaynağa göre değiştiği görülmektedir.

Hadadian (1995) yaşları 15 ile 20 ay arasında değişen ve çocuklarının engelli olduğunu bilmeyen 15 aile üzerinde çalışmıştır. Araştırmada eşlerinden daha fazla destek alan ailelerin çocuklarıyla duygusal olarak daha iyi başa çıkabildiklerini, aile ve arkadaşlardan alınan gerçek desteğin miktarı arttıkça algılanan stres düzeylerinin azaldığı sonucu elde edilmiştir. Aynı zamanda annelerin algılanan stres düzeyi ile toplum desteğinin miktarı arasında negatif ilişki bulunmuştur. Yapılan bir başka araştırmada ise düşük gelirli ebeveynlerin yardım arama ve ebeveynliğe doğru tutumları incelenmiştir. Ebeveynlerin büyük bir çoğunluğu “iyi” ebeveyn olduklarını kabul etmelerine rağmen, ebeveynlik hakkında yardım ve öğüte ihtiyaç duyduklarını, düşük gelirli ebeveynler yüksek gelirli ebeveynlere göre yardım arama ihtiyaçlarının daha az olduğunu belirtmiştir. Ailelerin yardım kaynakları aile, kitap ve videolar, telefon hatları ve arkadaşlardır. Daha az yardım

80

aldıkları kaynaklar ise çocuk koruma hizmetleri, okul personeli, rahibeler ve sosyal hizmet ve danışmanlık şirketleridir. Ebeveyn destek ve eğitim grupları ise düşük gelirli ebeveynlerin yalnızca dörtte biri için muhtemel destek kaynağıdır (Keller ve McDade, 2000). Orthner ve diğ., (2004) düşük sosyo ekonomik düzeye sahip olan ailelerdeki yılmazlık sürecini incelemiştir. Ailelerin güçlü yönleri olarak; iletişim, problem-çözme, sosyal destek ve aile bağlılığı tespit edilmiştir. Sosyal destek bağlamında ise aileler daha çok aile dışındaki diğer kişilerden yardım aldıklarını belirtmişlerdir

2.8. İlişkisel Yılmazlık Araştırmalarında Kavramsal Çerçeve ve Genel Değerlendirme