• Sonuç bulunamadı

Çiftlerde ilişkisel yılmazlığın ebeveynlik stresi, ilişkisel başa çıkma, ilişkisel profesyonel yardım arama ile ilişkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çiftlerde ilişkisel yılmazlığın ebeveynlik stresi, ilişkisel başa çıkma, ilişkisel profesyonel yardım arama ile ilişkisi"

Copied!
207
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

ÇİFTLERDE İLİŞKİSEL YILMAZLIĞIN EBEVEYNLİK STRESİ, İLİŞKİSEL BAŞA ÇIKMA, İLİŞKİSEL PROFESYONEL YARDIM ARAMA

İLE İLİŞKİSİ

DİDEM AYDOĞAN

DOKTORA TEZİ

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK ANA BİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

(3)

i

TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren 24 ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı: Didem

Soyadı: AYDOĞAN

Bölümü: Eğitim Bilimleri Bölümü/Psikolojik Danışma ve Rehberlik İmza:

Teslim tarihi: 14.11.2014

TEZİN

Türkçe Adı: Çiftlerde İlişkisel Yılmazlığın Ebeveynlik Stresi, İlişkisel Başa Çıkma, İlişkisel Profesyonel Yardım Arama ile İlişkisi

İngilizce Adı: The Association between Relational Resilience and Dyadic Cope With, Parenting Stress and Relational Professional Help-seeking Behavior on Couples

(4)

ii

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları tez kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimim ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

(5)

iii

Jüri onay sayfası

Didem AYDOĞAN tarafından hazırlanan “Çiftlerde İlişkisel Yılmazlığın Ebeveynlik Stresi, İlişkisel Başa Çıkma, İlişkisel Profesyonel Yardım Arama ile İlişkisi” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği/oy çokluğu ile Gazi Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı’nda Doktora tezi olarak kabul edilmiştir.

Danışman: Prof. Dr. Yaşar ÖZBAY

(Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı, Hasan Kalyoncu Üniversitesi)

Başkan: Prof.Dr. Şener Büyüköztürk

(Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi)

Üye:Prof.Dr.Mehmet Engin Deniz

(Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı, Düzce Üniversitesi)

Üye:Prof.Dr.Mehmet Güven

(Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi)

Üye:Doç.Dr. Zeynep Hatipoğlu Sümer

(Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı, Orta Doğu Teknik Üniversitesi) Tez Savunma Tarihi: 14.11.2014

Bu tezin Psikolojik Danışma ve Rehberlik Ana Bilim Dalı’nda Doktora tezi olması için gerekli şartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Prof. Dr. Servet KARABAĞ Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü

(6)

iv

(7)

v

TEŞEKKÜR

Bu tez çalışması en zor zamanlarda, en güzel destekler sonucu ortaya çıkmıştır. Tez süreci benim için hem çok öğretici hem de beni olgunlaştıran bir süreç oldu. Öncelikli olarak çok değerli hocam ve tez danışanım Prof.Dr. Yaşar Özbay Hocam’a yol göstericiliği, desteği, sabrı, motive edici yaklaşımı, bilgi ve deneyimlerini her daim paylaştığı için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Biliyorum ki zorlandığım her aşamada büyük bir sabırla beni dinleyen, pratik bir çözüm sunmaya çalışan, hep yapıcı olmaya çalışan hocama ne kadar teşekkür etsem azdır. 8 yıldır beraber çalıştığım hocamın, akademik ve kişisel gelişimim üzerimdeki emekleri her zaman çok ama çok kıymetli benim için.

Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanıyla tanıştığımdan bu yana, öğrencisi olmaktan hep gurur duyduğum, örnek aldığım, desteğini hep hissettiğim, yapıcı ve olumlu yaklaşımıyla yol gösteren aynı zamanda tezime ilişkin geribildirimleriyle katkı sağlayan Sayın Hocam Prof.Dr. Mehmet Engin Deniz hocama çok teşekkür ediyorum.Tezimin istatistiklerinde her daim yanımda olan Doç.Dr.Arif Özer hocama ve değerli görüşleriyle katkı sağlayan, doktora eğitimim süresince en öğretici deneyimlerimden birini yaşama fırsatı bulduğum, iyi ki öğrencisi olmuşum dediğim hocalarımdan Prof.Dr.Şener Büyüköztürk hocama çok içten teşekkür ederim.Tez izleme komitemde yer alan Prof.Dr.Mehmet Güven ve Doç.Dr.Zeynep Hatipoğlu hocama geribildirimleri, katkıları için çok teşekkür ederim. Özellikle de Zeynep hocamı, hem bir bilim insanı hem de insancıl yaklaşımından dolayı tanımaktan gerçekten onur duydum. Ayrıca bu süreçte ilişkisel yılmazlığı anlamamı sağlayan ve bana destek olmaya çalışan Prof.Dr.FromaWalsh'a çok teşekkür ederim. Araştırmama katılan, zaman ayıran tüm çiftlere çok teşekkür ederim.Veri toplama aşamasında o kadar çok katkısı olan arkadaşlarım, hocalarım, meslektaşlarım, öğrencilerim oldu ki hepsine ne kadar teşekkür etsem azdır. Özellikle de Arş.Gör.Ümre Kayacı ve Dr.Osman Çakır'a gerçekten uygulama sürecine katkılarından dolayı çok teşekkür ederim. Aynı zamanda sevgili dostlarım Burcu Demir, Emel Yücel ve Zeynep Vildan Liman'a çok teşekkür ederim. Bu süreçte her zaman beni motive ettiler. En çok yorulduğum zamanlarda bıkmadan, usanmadan yanımda oldular, beni dinlediler. Onların destekleri bana güç kattı. Canım ailem. Onlara ne kadar teşekkür etsem azdır. Beni hep dinlediniz, hep destek oldunuz. Tez yazarken, yaşadığımız en kötü günlerin üstesinden birlikte gelmemiz bu tezin belki de en önemli motivasyon kaynağıdır. Sevgili annem o kadar destek oldun ki, benimle beraber bu sürecin içinde olduğunu hep hissettirdin ve hep yanımdaydın. Sevgili babam, "Didoş ne zaman bitecek tez, bitince ne olacak şimdi" bu sözlerin ile hep yaptığımı

(8)

vi

anlamaya çalışman çok kıymetliydi babacım. Canım Gamze ablam, canım kardeşlerim Çiğdem'cim ve Ömer'cim iyi ki sizler hep varsınız. Beni hep yüreklendirdiniz.

Son olarak ise, beni güçlendiren herkese, herşeye çok teşekkür ederim. Yılmazlığıma katkı sağlayan, ilişkilerde yılmazlığı anlamamı sağlayan her yaşanmışlığa....

(9)

vii

ÇİFTLERDE İLİŞKİSEL YILMAZLIĞIN EBEVEYNLİK STRESİ,

İLİŞKİSEL BAŞA ÇIKMA, İLİŞKİSEL PROFESYONEL YARDIM

ARAMA İLE İLİŞKİSİ

(Doktora Tezi)

Didem Aydoğan

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Kasım 2014

ÖZ

Bu çalışmanın amacı, ilişkisel yılmazlığın, ilişkisel başa çıkma, ebeveynlik stresi ve ilişkisel profesyonel yardım aramayla ilişkisinin incelenmesidir. Araştırma sosyal-ekolojik yaklaşıma temellendirilmiştir. Araştırman grubunu, çocuk sahibi ve en az sosyal ekolojik bağlamda bir riske sahip olan 229 evli çift (n=458) oluşturmaktadır. Araştırmada belirlenen amaç doğrultusunda iki model test edilmiştir. İlk modelde, ilişkisel yılmazlık ve ebeveynlik stresinde ilişkisel başa çıkmanın aracı rolü incelenmiştir. İkinci modelde ise, ilişkisel yılmazlık ve ilişkisel profesyonel yardım arama arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Araştırmada veriler için İlişkisel Yılmazlık Ölçeği, İlişkisel Profesyonel Yardım Arama Ölçeği, Ebeveynlik Stres Ölçeği, İlişkisel Başa Çıkma Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizi için betimsel istatistik, Pearson Momentler Çarpımı Korelasyonu, İkili (dyadic) analiz için Yapısal Eşitlik Modelinde yol (path) analizi tekniklerinden yararlanılmıştır. Araştırmada ikili analiz yaklaşımlarından Aktör Partner Karşılıklı Bağımlı Modeli (APIM) ve Aktör Partner Karşılıklı Bağımlı Aracı Modeli(APIMeM) kullanılmıştır. Araştırmada verilerin analizinde SPSS, AMOS ve LISREL istatistik paket programlarından yararlanılmıştır.

Araştırmada sınanan birinci modelde, kadın ve erkeğin ebeveynlik stresinin ilişkisel yılmazlıkları üzerinde aktör etkisinin olduğu bulunmuştur. Bununla birlikte partner etkilerinde ise erkeğin ebeveynlik stresi arttıkça kadının ilişkisel yılmazlığı arttığı sonucuna ulaşılırken kadının ebeveynlik stresinin erkeğin ilişkisel yılmazlığı üzerinde bir etkisinin olmadığı görülmüştür. Araştırmanın bir diğer değişkeni olan ilişkisel başa çıkma

(10)

viii

da ise yalnızca aktör etkilerine ulaşılmıştır. Kadın ve erkeğin ilişkisel başa çıkması arttıkça ilişkisel yılmazlıkları artmaktadır. Bununla birlikte ebeveynlik stresi ve ilişkisel başa çıkma arasında aktör ve partner etkileri bulunmamıştır. Aynı zamanda ilişkisel başa çıkmanın (aktör-partner aracı değişken) aracı değişken olmadığı sonucu elde edilmiştir. İkinci modelde ise, kadın ve erkeğin ilişkisel profesyonel yardım arama yaklaşımlarının ilişkisel yılmazlıkları üzerinde aktör etkisinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. İkinci modelde partner etkileri değerlendirildiğinde ise yalnızca kadınların profesyonel yardım arama tutumlarına yönelmeleri erkeklerin ilişkisel yılmazlıklarını arttırmaktadır. Araştırmadan elde edilen sonuçlar sosyal-ekolojik yaklaşım bağlamda, ilgili araştırmalarla tartışılmış olup, araştırmacılara, uygulamacılara ve alan uzmanlarına yönelik önerilerde bulunulmuştur.

Bilim Kodu :

Anahtar Kelimeler : İlişkisel Yılmazlık, Ebeveynlik Stresi, İlişkisel Başa Çıkma, İlişkisel Profesyonel Yardım Arama

Sayfa Adedi : 190

(11)

ix

THE ASSOCIATION BETWEEN RELATIONAL RESILIENCE AND

RELATIONAL COPE WITH, PARENTING STRESS AND

RELATIONAL PROFESSIONAL HELP-SEEKING BEHAVIOR ON

COUPLES

(Ph.D. Thesis)

DidemAydoğan

GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES

October 2014

The aim of this study is to explore the association between relational resilience and dyadic coping, parenting stress and relational professional help-seeking behaviors. The study is grounded on social-ecological context. The participants of the study are composed of 229 married couples (n=458) who have at least one child and have had one traumatic experience.Two models have been tested in the study. The first model aims to explore the mediating role of dyadic coping between relational resilience and parenting stress on married couples. The second model aims to explore the association between relational professional help seeking and relational resilience.The Relational Resilience Scale, Parenting Stres Inventory, Dyadic Coping Scale and Relational Professional Help-Seeking BehaviorScale, Personel Information and Life Events Forms are used to collect data for this study. Fort data analysis, Descriptive statics, Pearson Product Moment Correlation, dyadic analysis in the structural equation modelling with path analysis models are employed. In the study, The Actor-Partner Interdependence Model (APIM) and TheActor-Partner Interdependence Mediation Model (APIMeM) which are dyadic analysis approaches are used. Data analysis is carried out by using SPSS, AMOS and LISREL programmes.

In the primary tested model, it is found that the men and the women's parenting stress has an affect on actor's relational resilience. However, the partner effects show that male participant's parenting stress also has a negative effect on their partner's relational resilience but women's parenting stress doesn't have an impact on men's relational resilience. The results also demonstrated that men and women's dyadic coping has impact on actor's relational resilience.The more the men's and the women's dyadic coping

(12)

x

increases, the more their relational resilience increases. Furthermore, there is no significiant actor and partner effects between dyadic coping and parenting stress. However the results revealed that dyadic coping (actor-partner mediation variables) doesn't mediate between relational resilience and parenting stress. In the secondary tested model, men and women's relational professional help seeking behavior has an impact on actor's relational resilience.Partner effects show that only women's relational professional help seeking behavior had a positive impact on men partner's relational resilience but men's relational professional help-seeking behavior didn't impact on women's relational resilience. Results were discussed in relation to the social-ecological model and relevant literatüre. Based on the findings of the study, some recommendations and implications for the practice and for future research are made as well.

Science Code:

KeyWords: Relational Resilience, ParentingStress, Dyadic Cope With, Relational Help-Seeking Behavior

PageNumber: 190

(13)

xi

İÇİNDEKİLER

TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU...i

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI...ii

JÜRİ ONAY SAYFASI...iii TEŞEKKÜR...v ÖZ...vii ABSTRACT...ix TABLOLAR...xiii ŞEKİLLER...xv BÖLÜM I...1 GİRİŞ...1 Problem Durumu...1 Araştırmanın Amacı...9 Araştırmanın Hipotezleri...9 Araştırmanın Önemi...12 Sınırlılıklar...13 Tanımlar...14 BÖLÜM II ...15

KURAMSAL ÇERÇEVE ve İLGİLİ ARAŞTIRMALAR...15

Yılmazlığın Tanımlanması...15

İlişkisel Yılmazlık...19

Aile Yılmazlığı...20

Risk Fakörleri...23

Koruyucu Faktörler...27

İlişkisel Yılmazlık Yaklaşımları...34

Sistemik, Gelişimsel ve Ekolojik Yaklaşım Bağlamda İlişkisel Yılmazlık...34

Walsh'ın Aile Yılmazlık Modeli...40

İlişkisel Kültürel Teori...46

Yakın İlişkilerde İlişkisel Yılmazlık...51

Stres ve Uyum Modellerinde Aile Yılmazlığı...52

Ebeveynlik Stresi İle İlgili Kavramsal Çerçeve ve İlgili Araştırmalar...55

İlişkisel Başa Çıkma İle İlgili Kavramsal Çerçeve ve İlgili Araştırmalar...62

İlişkisel Yardım Arama İle İlgili Kavramsal Çerçeve ve İlgili Araştırmalar...73

İlişkisel Yılmazlık Araştırmalarında Kavramsal Çerçeve ve Genel Değerlendirme...80

BÖLÜM II...88

YÖNTEM...88

Araştırmanın Modeli...88

(14)

xii

Veri Toplama Araçları...92

Kişisel Bilgi Formu...92

Yaşam Olayları Bilgi Formu...92

İlişkisel Yılmazlık Ölçeği...93

Ebeveynlik Stres Ölçeği...108

İlişkisel Yardım Arama Ölçeği...117

Çift Başa Çıkma Ölçeği...112

İşlem Yolu...122

Verilerin Analizi...122

BÖLÜM IV...127

BULGULAR...127

Veri Setinin İncelenmesi...127

Betimsel Sonuçlar...127

Aktör-Partner İlişki Sonuçları...130

İlişkisel Yılmazlığı Yordamak için Önerilen Yapısal Model...131

Model 1: İlişkisel Yılmazlığın, İlişkisel Başa Çıkma ve Ebeveynlik Stresi Değişkenleriyle Açıklanabilirliğinin İncelenmesine Dair Bulgular...131

Model 2: İlişkisel Yılmazlığın, İlişkisel Profesyonel Yardım Arama Değişkenleriyle Açıklanabilirliğinin İncelenmesine Dair Bulgular...138

BÖLÜM V...141 TARTIŞMA ve YORUM...141 BÖLÜM VI...153 SONUÇ ve ÖNERİLER...153 Sonuç...153 Öneriler...154 KAYNAKLAR...159 EKLER...185

Kişisel Bilgi Formu...185

Yaşam Olayları Bilgi Formu...186

İlişkisel Yılmazlık Ölçeği...187

Ebeveynlik Stres Ölçeği ...188

İlişkisel Yardım Arama Ölçeği ...189

(15)

xiii

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1: Bireysel, Aile ve Toplumsal Bağlamda Risk Faktörleri ve Araştırmalar...27

Tablo 2: Yılmaz Ailelerde Belirgin Koruyucu ve İyileştirici Faktör Özellikleri...29

Tablo 3: Walsh Aile Yılmazlık Modeli...41

Tablo 4: Katılımcıların Eğitim Durumlarına Ait Bilgiler...89

Tablo 5: Katılımcıların Evliliklerine Ait Bilgiler...89

Tablo 6 : Araştırma Grubunda Yer Alan Evli Çiftlerin Sosyo-Ekolojik Bağlamda Yaşam Olaylarına İlişkin Bilgiler...90

Tablo 7: Evli Çiftlerin Yardım Aldıkları Kişiler...91

Tablo 8: Evli Çiftlerin Toplum İçerisinde Yararlandıkları Hizmetler...91

Tablo 9: Aile içi Yerine Getirilen Rutin ve Ritüeller...91

Tablo 10: İlişkisel Yılmazlık Ölçeği Geliştirme İşlem Basamakları...93

Tablo 11: İlişkisel Yılmazlık Ölçeği Alt Boyutlar ve Açıklamaları...94

Tablo 12: İlişkisel Yılmazlık Ölçeğinin Pilot Uygulamada Yer Alan Katılımcılara Ait Sosyo-Ekolojik Bağlamda Yaşam Olaylarına İlişkin Bilgiler...98

Tablo 13: İlişkisel Yılmazlık Ölçeğinin Asıl Uygulamada Yer Alan Katılımcılara Ait Sosyo-Ekolojik Bağlamda Yaşam Olaylarına İlişkin Bilgiler...101

Tablo 14: İlişkisel Yılmazlık Ölçeğine Ait Uyum İndeksleri...105

Tablo 15: İlişkisel Yılmazlık Ölçeğinin Stresle Başa Çıkma ve Kısa Semptom Envanteri Arasındaki İlişkiye Ait Korelasyon Sonuçları...107

Tablo 16: İlişkisel Yılmazlık Ölçeğine Ait Alt Boyutlar ve Örnek Maddeler...108

Tablo 17: Ebeveynlik Stres Ölçeği Geliştirilme Süreci İşlem Basamakları...109

Tablo 18: Ebeveynlik Stres Ölçeğine İlişkin Madde Faktör Yükleri ve Açıklanan Varyans...115

(16)

xiv

Tablo 19: Kadın ve Erkeğe Ait İlişkisel Yılmazlık, İlişkisel Başa Çıkma, İlişkisel Profesyonel Yardım Arama ve Ebeveynlik Stresi Ortalama ve Standart Sapmalar...128 Tablo 20: Kadın ve Erkeğe Ait İlişkisel Yılmazlık, İlişkisel Başa Çıkma, İlişkisel Profesyonel Yardım Arama ve Ebeveynlik Stresi Arasındaki İlişkiler...129 Tablo 21: APIMeM Modeline Ait Uyum İndeksleri...133 Tablo 22: Kadın ve Erkeğe Ait İlişkisel Yılmazlık Üzerinde Doğrudan Aktör ve Partner Etkileri...135 Tablo 23 : APIM Modeline Ait Uyum İndeksleri...139 Tablo 24: Kadın ve Erkeğe Ait İlişkisel Yılmazlık Üzerinde Doğrudan Aktör ve Partner Etkileri...140

(17)

xv

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1: Stres ve başa çıkma yakın ilişkilerde, çift başa çıkma süreci...7

Şekil 2: İlişkisel Yılmazlığa Ait Önerilen İlk Model...10

Şekil 3: İlişkisel Yılmazlığa Ait Önerilen İkinci Model...11

Şekil 4: Çift ve Ailelerde Bireylere Ait Sosyal-Ekolojik Yaklaşım...37

Şekil 5: Travmatik olay, stresli durum ya da önemli yaşam olayına muhtemel tepkiler...51

Şekil 6: Ebevenylik Stres Modeli...58

Şekil 7: Kronik günlük stres ve evlilik fonksiyonu arasındaki ilişki...66

Şekil 8: İlişkisel Yılmazlık Ölçeği Doğrulayıcı Faktör Analizi Sonuçları...104

Şekil 9: Açımlayıcı Faktör Analizine Ait Yamaç-Birikinti Grafiği Plot...114

Şekil 10: Ebeveynlik Stres Ölçeği Doğrulayıcı Faktör Analizi Sonuçları...116

Şekil 11: İlişkisel Yardım Arama Ölçeğine Ait Doğrulayıcı Faktör Analizi Sonuçları...120

Şekil 12: İlişkisel Yılmazlığa Ait APIMeM Modeli Sonuçları...132

Şekil 13: İlişkisel Yılmazlığa Ait APIMeM Nihai Modele Ait Sonuçlar...134

Şekil 14: İlişkisel Yılmazlığa Ait APIM Modeli Sonuçları...138

(18)

1

BÖLÜM I

GİRİŞ

Çalışmanın bu bölümünde araştırmanın problem durumu, amacı ve bu amaca ilişkin hipotezler, önemi, varsayımları, sınırlılıkları ve araştırmada kullanılan terim ve kavramlara ilişkin tanımlara yer verilmiştir.

1. 1. Problem Durumu

Aile, ilişki içerisinde bulunanların etkileşimleriyle oluşan açık bir sistemdir. Bu sistemin sürekli değişen ve kendisini yenileyen karmaşık bir yapısı vardır. Özellikle de ilişki içerisinde bulunan çiftlerin evlilik bağlamıyla karşılıklı olarak birbirlerini etkilemesi bu sistemin sağlığı ve uyumu için önemlidir. İki kişinin kurduğu karşılıklı bir bağ olan evlilikte yaşanan uyum sorunları çiftlerin hem psikolojik hem de fiziksel sağlıklarını olumsuz yönde etkileyeceği açıktır. İlişki içerisinde yaşanan güçlükler çiftlerin sahip oldukları kişisel özelliklerden ve ilişkisel özelliklerden kaynaklanabileceği gibi, çiftin içinde yaşadığı çevreyle etkileşiminden de kaynaklanabilir. Bu iki kişinin yani çiftlerin karşılıklı olarak ilişki dinamikleri de çift uyumunun en önemli belirleyicisidir.

Günümüzde toplumsal değişimler evlilik yapıları üzerinde de belirgin etkilere sahiptir. TÜİK (2013) evlenme ve boşanma istatistikleri incelendiğinde 2013 yılında boşanan çiftlerin sayısının bir önceki yıla oranla %1.6 arttığı ve boşanan çift sayısının 125.305'e yükseldiği görülmektedir. Bu artış oranı, evlilik ilişkisinin yapısı içinde özellikle de çiftlerin kriz ya da risk durumları karşısında birlikte nasıl hareket ettiklerinin araştırılmasının önemli olduğunu göstermektedir.

Bazı bireyler, çiftler, aileler yaşadıkları güçlükler, sıkıntılar ya da zorluklar karşısında başkalarına oranla daha iyi bir şekilde başa çıkıp bunların üstesinden gelebilmektedir. Yaşanan krizden ve olumsuz yaşantıdan toparlanma yeteneği olan yılmazlık kavramı, araştırma ve müdahale ile çiftler ve ailelerin güçlenmesini amaçlayan önleme yaklaşımlarını da içermektedir. Olumsuzluğun sonuçlarıyla beraber yaşamayı öğrenmeyi ve daha da yılmaz olmayı Freidrich Nieztsche şu şekilde ifade etmiştir: "Bizi öldürmeyen

(19)

2

şey güçlendirir". Yılmazlık temelli yaklaşımlar, ailelerin bu yıkıcı/zor durumlarla karşı karşıya kaldıklarında toparlanmalarını sağlayan etkileşimsel süreçleri tanımlamayı amaç edinir (Walsh, 1996). Bu yaklaşımın temelinde, kriz ve devam eden zorlukların tüm aileyi etkilediği, buna karşılık anahtar aile süreçlerinin aile üyelerine ve aile birliği için iyileşme ve yılmazlıkta aracılık ettiği vurgulanır (Walsh, 2002). Son yıllarda aile içerisinde pek çok stres faktörü olmasına rağmen ailelerin bunlarla iyi bir şekilde başa çıkabildikleri ve daha da gelişebildikleri pek çok araştırmada incelenmiştir (Brown ve Robinson, 2012; Cohen, Slonim, Finzi ve Leichtentritt, 2002; Daly, 1999; Greef ve Human, 2004; Heiman, 2002; Lee, Lee, Kim, Song ve Park 2004; Özbay ve Aydoğan, 2014).

Yılmazlık kavramının anlamı ilk bakışta basit gibi görünse de, aslında yılmazlık psikolojik ve davranışsal süreçleri içeren karmaşık bir yapıdır. Yılmazlık yaygın olarak, olumsuzluğa maruz kalma ve olumsuz sonuçlardan pozitif uyum sağlama şeklinde iki boyuta vurgu yapılarak açıklanmıştır (Luther ve Cicchetti, 2000). Yılmazlıkla ilgili araştırmalar öncelikle bireysel özellikler, süreç ve motivasyon üzerine odaklanırken (Masten, 2007; Masten ve Wright, 2010) yakın zamanda araştırmacılar yılmazlığı olumsuzluğa karşı tepki vermede genetik ve nörobiyolojik süreçlerle birlikte açıklamaktadırlar (Chicchetti ve Curits, 2007). Bununla birlikte pozitif psikoloji alanı içerisinde öne çıkan ve ruh sağlığı için önemli bir yapı olan yılmazlık kavramı yalnızca bireysel boyutta değil yaşanan zor durumlar karşısında güçlü yönlere odaklanarak aile, evlilik ve yakın ilişkiler içerisinde de araştırmacıların dikkatini çekmiştir (Conolly, 2005; Jordan, 1997, 2005; McCubbin ve McCubbin, 1988; Patterson, 2002a, 2002b; Venter ve Synders, 2009; Walsh, 1996, 1998). Yılmazlık, olumsuzluk, travma ve kayıp durumunda başa çıkma ve uyum sağlamada bir yol olarak düşünülür. Evlilik yaşam döngüleri içerisinde çiftlerin uyum sorunlarını etkileyen, gelişim süreci içerisinde ortaya çıkan, aile üyeleri üzerinde derin etkiler bırakan önemli yaşam olayları ya da durumları vardır. Çiftler için bazı yaşam olayları beklenen bazıları ise beklenmeyen durumlardır. Örneğin, yeni evlenen bir çiftin anne-baba olması beklenen bir yaşam olayıdır. Bir çiftin çocuk sahibi olmayı beklerken olamaması, eşlerden birinin kronik bir hastalığa yakalanması, çiftin engelli bir çocuğa sahip olması gibi durumlar ise çiftler açısından beklenmeyen yaşam olayları olarak düşünülebilir. Aile gelişim ve yaşam dönemi teorisyenleri özellikle de stresli yaşam olaylarının ve geçişlerinin tüm aile grupları üzerinde bir etkisinin olduğunu belirtmişlerdir (Carter ve McGoldrick, 1999).

(20)

3

Yaşam olayları bu bağlamda düşünüldüğünde çiftin ilişki sürecini etkileyen risk faktörleridir. Rutter (1987) risk faktörünü patoloji ya da uyumsuzluğa doğrudan yol açan bir değişken olarak tanımlamaktadır. Walsh (2006) ise aile içerisindeki riski kriz olarak tanımlar ve “tehlike” ya da “şans/fırsat” faktörü kavramlarıyla ifade eder. Walsh (2006) yılmaz ailelerin bir kriz durumundan sonra ilişkilerini daha da zenginleştirdiklerini ve aralarındaki duygusal bağları geliştirdiklerini belirtmiştir. Bu açıdan bakıldığında risk, ailelerin pozitif yönde gelişme sağlayabilmeleri için bir fırsat olabilmektedir. Aile yılmazlığı literatüründe farklı risk faktörleri tanımları yapılmıştır. Bu risk faktörleri bireysel, aile, toplumsal ve daha geniş sosyal bağlamları kapsamaktadır. Yaygın olarak literatür içinde karşılaşılan aile içi risk faktörleri ise kronik bir rahatsızlığı olan çocuğa sahip olma (Lee ve diğ., 2004), yoksulluk (Orthner, Jones-Sanpei, Williamson, 2004), aile yaşam döngüsündeki geçiş (DeVries McKean, Kerrick ve Oetinger, 2007), aile içerisinde madde ya da alkol bağımlılığı olan bir üyenin bulunması (Lum, 2008), engelli bir çocuğa sahip olma (Margalit ve Kleitman, 2006), travmatik ölüm ve kayıp (Walsh, 2007), kısırlık (interfility) (Daly,1999), eşlerden birinin kanser gibi ciddi bir hastalığa sahip olması (Greeff ve Thiel, 2012) ve boşanma (Greef ve Merwe, 2004) şeklindedir.

Yaşanılan bu risk durumları karşısında çiftlerin güçsüz yönlerinden daha ziyade güçlü oldukları yöne odaklanmak çok daha işlevseldir. Sağlıklı bir sistem yaklaşımı açısından bakıldığında ise çiftlerin yeni durumlar karşısında esnek, kabul edici, uyumlu bir tutum sergileyebildikleri söylenebilir. Bu kapsamda aile işlevselliği, bağlılık, esneklik, duygusal ve araçsal iletişim, davranışsal kontrol gibi bir bütün olarak aile birliğini tanımlayan pek çok süreci kapsamaktadır (Patterson, 2002b). Çiftlerin ya da ailelerin güçlü yönlerinin tanımlanması aynı zamanda aile içi koruyucu faktörlerin belirlenmesidir. Koruyucu faktörler ailenin pozitif gelişimini ve yılmazlığını sağlar. Aile yapısı, ritüelleri ve uygulamaları çeşitli olmasına rağmen farklı kültürler ve etnik gruplar arasında yılmaz aileleri tanımlayan yaygın özellikler bulunmaktadır (Patterson, 2002a). Yapılan araştırmalar içerisinde yılmaz ailelerin sahip olduğu belirgin faktörler, pozitif bakış açısı, maneviyat (spirituality), eşlerin birbirine yakınlığı ve bağlılığı, esneklik, açık iletişim, finansal yönetim, aile zamanı, aile içerisinde paylaşılan keyifli vakit, rutin ve ritüeller ve destek sistemleri olarak sıralanabilir (Black ve Lobo, 2008; Conger ve Conger, 2002; DeFrain, 1999; Heiman, 2002; Özbay ve Aydoğan, 2014; Patterson, 2002b; Vansburger, Harrigan ve Biggerstaff, 2008; Walsh, 1996, 1998 ).

(21)

4

Yılmazlıkta yeni sistemik bakış açısı, bireysel özelliklerden ziyade ekolojik ve gelişimsel bağlam içinde etkileşimsel süreçlere odaklanmaktadır (McCubbin ve McCubbin, 1988; Ungar, 2005, 2008; Venter, 2009; Walsh, 1996, 1998). Sosyal-ekolojik yaklaşım, gelişen birey ile onu çevreleyen ve bireyin etkin olarak içinde yer aldığı ortam ve bağlam arasındaki ilişkiyi inceler (Bronfenbrenner, 1979). Sosyal-ekolojik yaklaşımda, risk ve yılmazlıkta pek çok katmanın etkisi dikkate alınır. Aile, arkadaş grubu, sosyal çevre ve iş ortamları ve daha büyük sosyal sistemler, sosyal yeterlilik bağlamında iç içe geçmiş olarak görülebilmektedir (Bronfenbrenner, 1979). Aile etkileşim kalıpları ve sosyalleşme değerlerinin sosyo-ekonomik-kültürel bağlamdan nasıl etkilendiğini ve çocuk yetiştirmeyi nasıl etkilediğini anlamak gerekir. Bağlamdaki herhangi bir değişim, bu nedensel ilişkiler zincirindeki değişimlere neden olacaktır (Kağıtçıbaşı, 2012). Bu bakış açısından aile yılmazlık kavramı, fonksiyonel bir birlik olarak ilişkisel yılmazlığı sağlayan süreçleri kapsamaktadır (Walsh, 1996). Bundan hareketle aile yılmazlığı, ilişkisel yılmazlığa temellendirilerek, bu süreçte kişisel ve ilişkisel dönüşüm aracılığıyla büyümenin olacağını vurgular (Walsh, 2002).

Jordan (2005) yılmazlığı, "gelişimi-teşvik edici bağlantılar (ilişkiler) içerisine girme yeteneği" olarak tanımlamaktadır. Bu tanıma göre, yılmazlık ilişkisel bir fenomendir. Bu ilişkisel model içerisinde yılmazlık iki yönlü olarak karşılıklı gelişim ve bağlantıyı içeren uyumlu gelişmeyi arttıran ilişkileri öne sürmektedir. Gelişimi teşvik edici ilişkiler aynı zamanda karşılıklı empati ve karşılıklı güçlendirmeyle tanımlanır. Bu yüzden karşılıklılık kavramı ve karşılıklı gelişim, “iyi” bağımsız benlik gelişimi ve daha fazla bağımsız olma da, içselleştirilmiş güçlere odaklanmayı sağlayan benlik-gelişimi modeline götürür. İlişkisel kültürel model bu noktada ilişkiler aracılığıyla büyüdüğümüzü vurgular (Jordan, 2010). Ekolojik yaklaşım içerisinde de, bireysel uyum, aile ve sosyal bağlam içerisinde daha geniş etkileşimsel süreçler içerisinde gömülü olarak açıklanır. Burada da karşılıklı etki dikkat çekmektedir. Walsh (2006), yılmazlıkta hem ekolojik hem de gelişimsel bakış açısının sosyal bağlamda anlaşılmasının gerekli olduğunu vurgulayarak yılmazlığı, Aile Yılmazlığı Modeli (Family Resilience Model) içerisinde derinlemesine ele almıştır. Sosyal-ekolojik bağlam içerisinde yılmazlığı ele alan bir diğer araştırmacı (Ungar, 2005) ise yılmazlıkta bireyin iyi oluşunu devam ettiren psikolojik, sosyal, kültürel ve fiziksel kaynaklar için yolların neler olduğunu bilmeyi (navigate) ve bu kişisel ve kültürel kaynakların kullanımını kendi lehine çevirmeyi (negotiate) vurgular.

(22)

5

Evlilik bağlamı, yalnızca partnerlerin ve onların etkileşimlerini değil çiftin kendileri dışında etkileşimde bulundukları tüm durumları kapsar. Bu yüzden bağlam, her iki eşin karşı karşıya kaldığı günlük zorlukları, önemli olan ve olmayan yaşam olaylarını, sosyo-ekonomik durumların sürekliliğini sağlayan durumları, bir ilişki içerisinde gömülü olan kültürel ve geçmiş ortamı (milieu) içermektedir. Önemli olan etkileşimi sağlayan bu bileşenlerin nasıl tanımlandığı ve birbirleriyle ilişkisinin nasıl olduğunun belirlenmesidir. Ancak buna rağmen ilgili literatürde bir bütün olarak bir ilişkide bağlamı ele alan çalışmalar çok az sayıdadır. Aile ve evlilik üzerine araştırmaların çoğu, evli çiftlerin bağlam tarafından nasıl etkilendiğini incelemesine rağmen araştırmaların bir çoğu belirli bir zamandaki bağlamda tek bir element üzerine odaklanarak bunun ilişki sürecini nasıl etkilediğini vurgulamıştır (Karney, Story ve Bradbury, 2005). Çiftin ilişki süreci bağlam açısından düşünüldüğünde, bir çiftin ya da her iki partnerin yaşamış olduğu, evlilik ilişki sürecini etkileyen bir diğer durum ise ebeveynlik stresidir.

Evli çiftlerin sahip olduğu ebeveynlik stresi yalnızca bir çift olarak ilişki sürecini değil aynı zamanda anne-çocuk, baba-çocuk gibi aile alt sistemlerini de etkiler. Ebeveynlik stresi anne-baba olmayla ilişkili, çocuk sahibi olmanın gerektirdiği görevlere karşı uyum sağlamaya dönük yaşadıkları fizyolojik ve psikolojik tepkilerden oluşan bir süreç olarak tanımlanmaktadır (Deater-Deckard, 1998). Yaşanan ebeveynlik stresinin evlilik ilişkisi üzerinde olumsuz etkisi olduğunu gösteren araştırmalarla birlikte (Bodenmann, 2005; Gülaldı, 2010; Lawe, Sharlin ve Katz, 1996) anne ya da babanın yılmazlık özelliği üzerinde de etkisinin olduğunu açıklayan araştırmalar mevcuttur (Brown, 2012; Gerstein, Crnic, Blacher ve Baker, 2009; Margalet ve Kleitman, 2006). Ayrıca çiftlerin yaşadıkları ebeveynlik stresi ve sahip olunan risk ya da güçlük durumlarına karşı çiftin bireysel ya da ikili olarak kullandıkları başa çıkma tepkileri de oldukça önemlidir.

Sistemik-transaksiyonel model içerisinde Bodenmann (1995, 2005) ikili başa çıkmayı, hem doğrudan hem de dolaylı olarak her iki partneri ilgilendiren stresörleri yönetme çabasına partnerlerin katılımı olarak kavramsallaştırmıştır. Bu bakış açısından hareketle Bodenmann (2005), ikili başa çıkmayı pozitif ve negatif başa çıkma ya da problem ve duygu odaklı başa çıkma olarak sınıflandırmıştır. İkili başa çıkmanın pozitif şekilleri, destekleyici, ortak başa çıkma ve fedakarca başa çıkmayı kapsamaktadır. Destekleyici ve ortak başa çıkma hem problem odaklı hem de duygu odaklıdır. Negatif başa çıkma ise düşmanca, kızgın ve yüzeysel başa çıkma türlerini içerir.

(23)

6

Evlilik yaşamı içerisinde bireylerin günlük yaşam olayları ve kronik stresörleri evlilik doyumu üzerinde farklı etkilere sahiptir. Stresörün bireysel düzeyde olması ya da ilişkinin problem olarak tanımlanması evliliğin sonucunda belirleyicidir (Bodenmann, 2005). Literatürde stres, aile teorileri içerisinde geniş bir şekilde bulunmasına rağmen (Hill, 1958, McCubbin ve Patterson, 1982; McCubbin ve McCubbin, 1996), ilişki içerisinde yaşanan stres durumunda, diğer partnerin yaşadığı stresi göz önüne alarak, ilişki içerisindeki başa çıkma yaklaşımlarına odaklanmak oldukça yenidir (Bodenmann, 1995, 2005; Coyne ve Smith, 1991; DeLongis ve O'Brien, 1990). Araştırmacılar, özellikle de Lazarus ve Folkman (1984) tarafından ele alınan, kişi ve çevre etkileşiminin önemini vurgulayan stres kavramına dayanarak, ikili başa çıkmayı yapılandırmışlardır (Bodenmann, 1995, 2005; Coyne ve Smith, 1991; DeLongis ve O'Brien, 1990). İkili başa çıkma türlerine odaklanan bu araştırmacılar, ilişki içerisinde bireysel stres ve başa çıkma yöntemlerine değil ikili stresörler ve başa çıkma tepkileriyle ilgilenmektedirler.

Evlilik ilişkisinde, stres ve başa çıkma etkileşimini anlamak önemlidir. Bodenmann (2005) bazı evliliklerde aşırı derecede strese maruz kalması sonrasında yüksek düzeyde boşanmayla sonuçlanabilecek durumlarla karşı karşıya kalınabileceğini belirtmektedir. Özellikle de karşı karşıya kalınan stres durumunda, sahip olunan ikili başa çıkmanın evlilik niteliği üzerinde etkisi vardır (Bodenmann, Pihet ve Kayser, 2006; Brown, 2012). Stres ve başa çıkma sürecinde karşılıklı olarak partnerlerin birbirlerinden etkilenerek başa çıkma sürecinde oldukları görülmektedir (Barbarin, Hughers ve Chesler, 1985; Bodenmann ve diğ., 2006; Brown, 2012; Vandsburger ve diğ., 2008;). Bunun yanı sıra, ilişki içerisindeki partnerlerin karşılıklı-bağımlılık çerçevesinde birbirlerinden etkilenmelerini ikili analiz yöntemleriyle incelemenin oldukça yeni olduğu dikkat çekicidir (Campbell, Simpson, Boldry ve Kashy, 2005; Çakır, 2014; Kenny ve Cook, 1990; Landis, Peter-Wight, Martin ve Bodenmann, 2013; Tomar, 2014).

Çift başa çıkma sürecinde stresin varlığını her iki partner de kabul ettiğinde çiftler birbirlerine karşı duygularını daha rahat ifade etmektedir (Zunkel, 2003). Margalit ve Kleitman (2006) yaptıkları araştırmada aile üyelerinden alınan yakınlık ve desteğin stresi düşürerek yılmazlığı arttırdığı sonucuna ulaşmıştır. Pozitif başa çıkmanın evlilik ilişki niteliği üzerinde pozitif etkisinin olduğunu gösteren araştırmalar da mevcuttur (Bodenmann ve diğ., 2006). Ancak ilgili literatürde evlilik ilişkisinde pozitif başa çıkmanın aracılık ettiği yalnızca bir çalışmaya rastlanılmıştır (Yu, Peng, Chen, Long, He ve Wang, 2014).

(24)

7

Karşılaşılan stres durumlarına ilişkin olarak Bodenmann (2005) bireysel başa çıkma çabaları stresi yönetmede başarılı olmadığında, ikili başa çıkmanın rol oynayabileceğini, eğer ikili başa çıkma çabaları da başarılı değilse, çiftin dışarıdan aldığı sosyal destek ile stresli durumu ele alması gerekeceğini belirtmiştir. Bunun yanı sıra bireysel, ikili ve sosyal başa çıkma çabaları bir sonuç getirmezse son durum profesyonel yardım aramadır. Aşağıdaki şekilde yakın ilişki içerisinde karşı karşıya kalınan stres durumuna karşı ilişki içerisinde bulunan çiftlerin başa çıkma tepkileri sunulmuştur.

Stres Olayı Bireysel Başa Çıkma Çabaları Sonuç İkili başa çıkma Arkadaş ve akrabalardan alınan sosyal destek

Daha uzak insanlardan alınan sosyal destek

Profesyonel yardım arama

Şekil 1: Yakın ilişkiler içerisinde çiftlerde stres ve başa çıkma süreci (Bodennman,2005)

Çiftlerin yaşadıkları zor durumlar karşısında birlikte yardım almaya yönelik tutumları olan ilişkisel profesyonel yardım arama davranışı, çiftin ilişki sürecini anlamak açısından önemlidir. Bununla birlikte, yaşanılan zor durumlar karşısında çiftler birbirleriyle etkileşim halinde olarak stresin etkisini ya hafifletir ya da arttırırlar. Bu şekilde karşılıklı olarak başa çıkma süreçleri, ilişkiyi sağlıklı bir şekilde devam ettirmede önemli bir unsurdur. Karşılıklı başa çıkma partnerlerin stres düzeyini azaltarak, her iki partnerin bireysel iyi oluşunu korumalarını sağlamayı ve karşılıklı güven, karşılıklı yakınlık ve samimiyetle çiftlerin işlevselliğini sağlamayı amaçlamaktadır (Cutrona ve Gardner, 2006).

(25)

8

İlişkilerde karşı karşıya kalınan zor durumlar karşısında, çiftler karşılıklı olarak birbirlerinden ya da birlikte dışarıdan yardım almaya başvurmaktadırlar. İlişkiler, çiftlerin içerisinde bulunduğu kültürden ayrı olarak düşünülemez. Çiftlerin ilişki süreçleri sahip oldukları kişisel özellikler, yaşam olayları ve bağlamsal (çevresel) değişkenlerden etkilenir. Bununla birlikte çiftlerin ilişkilerinde pek çok güçlük bulunmaktadır ve ilişki süreci içerisinde bulunan bireylerin yardım aramaya karşı tutumları, ilişki içerisinde yaşanan durumlara göre farklılaşmaktadır. Ebeveynliğe geçiş, çocukların büyümesindeki zorluklar, ilişkideki güç eşitsizliği, zayıf iletişim ve ilişki içerisinde çiftlerde duygusal mesafenin artması ilişki içerisinde yaşanan güçlüklerdir (Ramm, Coleman, Glenn ve Mansfield, 2010).

Çiftin ya da ailenin güçlükler karşısında, yardım aramaya yönelmeleri değişebilmektedir. Özellikle de sistematik yaklaşım içerisinde ele alındığında, yaşanılan güçlükler karşısında bireylerin toplum içerisindeki kurum ve kuruluşlardan yararlanmaları kendi yılmazlıklarına katkı sağlar (Ungar, 2005). Bu bağlamda, çiftlerin ilişki içerisinde birlikte profesyonel yardım aramaya yönelmelerinin ilişkisel yılmazlıkları için önemli olduğu düşünülmektedir. Ancak literatürde profesyonel yardım aramanın ilişkisel yılmazlıkla ilişkisini ortaya koyan araştırmalara rastlanılmamıştır. Buna karşın profesyonel yardım aramanın yılmazlık için aile içerisinde bir koruyucu faktör olduğunu gösteren araştırmalar mevcuttur (Ahlert ve Greef, 2012; Heimen, 2002; Özbay ve Aydoğan, 2014).

Söz konusu ilişkisel yılmazlığı açıklayan araştırmalar dikkate alındığında, yaşanan kriz ya da stres durumu karşısında ilişki sisteminin dengesinin korunması oldukça önemlidir. Özellikle de bir sistem olarak ailede çiftlerin yaşanan zorlu süreçler altında ilişkisel kopukluk yaşamadan gelişimi teşvik edici döngü içerisine girebilmeleri pozitif bir ilişki içerisinde olduklarının önemli bir göstergesidir. Ekolojik yaklaşım bağlamında çiftin yalnızca kendi içerisinde olduğu ilişki durumuna odaklanmak değil, bunu aynı zamanda toplumun diğer sistemleriyle beraber karşılamak, büyüme ve olgunlaşmanın temel gereksinimlerindedir. Bundan hareketle, ilişkisel yılmazlıkta yalnızca çiftlerin özellikleri dikkate alınarak değil içinde bulunulan çevreyle beraber sistematik yaklaşım bağlamında değerlendirmek gerekmektedir.

Sonuç olarak, ilgili literatürde yılmazlık kavramı farklı risk durumları içerisinde aile araştırmalarında ele alınmıştır. Ancak, ilişkisel yılmazlığa ilişkin açıklamalar oldukça sınırlıdır. Özellikle de aile içerisinde yılmazlığı ele alan araştırmalar genellikle nitel yöntem içerisinde bu süreci açıklamaya çalışmaktadır. Evlilik ilişkisinde yılmazlık, stres,

(26)

9

başa çıkma ve yardım aramaya ilişkin açıklamalardan hareketle, bu ilişkide sosyal ekolojik bağlamda bir riske sahip olan çiftlerin ebeveynlik stresi, başa çıkma ve profesyonel yardım aramanın ilişkisel yılmazlığı açıklamada etkili olduğu düşünülmektedir. Yaşanan ebeveynlik stresinin, çiftlerin karşılıklı etkileşimle beraber pozitif başa çıkmalarını nasıl etkilediği ve ilişkisel yılmazlıklarının ne kadar etkilendiği bu araştırmanın problemlerinden biridir. İkinci olarak ise partnerlerin ilişkisel profesyonel yardım arama yaklaşımlarının karşılıklı etki içerisinde ilişkisel yılmazlıklarını nasıl açıkladığı araştırmanın diğer problemini oluşturmaktadır.

1.2. Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın amacı evli, çocuk sahibi ve en az sosyal ekolojik bağlamda bir riske sahip olan çiftlerde ilişkisel yılmazlığın, ilişkisel başa çıkma, ebeveynlik stresi ve ilişkisel yardım aramayla ilişkisini ikili (dyadic) bağlamda incelemektir. Bu genel amaç doğrultusunda iki ayrı model test edilmiştir: Birinci model, ebeveynlik stresi, ilişkisel başa çıkma ve ilişkisel yılmazlık değişkenlerinden, ikinci model ise ilişkisel profesyonel yardım arama ve ilişkisel yılmazlık değişkenlerinden oluşmaktadır.

1.3. Araştırmanın Hipotezleri

İlişkisel yılmazlık bu araştırmada tanımlanan iki model içerisinde ele alınmıştır. Birinci modelde, kadın ve erkeğin ilişkisel yılmazlıklarının ilişkisel başa çıkma (aracı partner etki- aracı aktör etki) aracılığıyla ebeveynlik stresi tarafından açıklanabilirliği test edilmiştir. İkinci modelde ise, kadın ve erkeğin ilişkisel yılmazlıkları, kadın ve erkeğin ilişkisel profesyonel yardım arama değişkeniyle beraber incelenmiştir.

Şekil 2 içerisinde ilişkisel yılmazlığın, ebeveynlik stresi ve ilişkisel başa çıkmayla ilişkisini inceleyen yapısal model verilmiştir. Önerilen bu ilk model aktör-partner etkilerini ve aracı aktör-aracı partner etkilerini içermektedir. Bu modelde kadın ve erkeğin ebeveynlik stresi yordayıcı değişken, kadın ve erkeğin ilişkisel başa çıkması aracı değişken, kadın ve erkeğin ilişkisel yılmazlığı ise sonuç değişkeni olarak kullanılmaktadır.

(27)

10

Not: E_ES= Erkek Ebeveynlik Stresi, Yordayıcı Değişken. K_ES = Kadın Ebeveynlik Stresi, Yordayıcı Değişken. E_BÇ = Erkek İlişkisel Başa Çıkma, Aracı Değişken, K_BÇ = Kadın İlişkisel Başa Çıkma, Aracı Değişken, E_YIL = Erkek İlişkisel Yılmazlık, Sonuç Değişkeni, K_YIL = Kadın İlişkisel Yılmazlık, Sonuç Değişkeni

Şekil 2: İlişkisel Yılmazlığa Ait Önerilen İlk Model

Kavramsal model çerçevesinde yaşanan ebeveynlik stresi çiftlerin ilişki süreçleri içerisinde gelişimsel bir risktir ve hem kadın hem de erkeğin ilişkisel başa çıkmalarını ve ilişkisel yılmazlıklarını etkiler. Bu modele dayalı olarak kurulan hipotezler ise aşağıda verilmiştir.

Hipotez 1: Kadın ve erkeğin ebeveynlik stresi hem kadının hem de erkeğin ilişkisel

yılmazlığını etkiler.

Hipotez 2: Kadın ve erkeğin ilişkisel başa çıkması hem kadının hem de erkeğin ilişkisel

yılmazlığını etkiler.

Hipotez 3: Kadın ve erkeğin ebeveynlik stresi hem kadının hem de erkeğin ilişkisel başa

çıkmasını etkiler.

Hipotez 4: Kadının ebeveynlik stresi, erkeğin başa çıkması (aracı partner etki) aracılığıyla

kendi ilişkisel yılmazlığını etkiler.

Hipotez 5: Erkeğin ebeveynlik stresi kendi başa çıkması (aracı aktör etki) aracılığıyla

(28)

11

Araştırmada önerilen model iki içerisinde ise, erkek ve kadının ilişkisel yardım araması yordayıcı değişken olarak, ilişkisel yılmazlık ise sonuç değişkeni olarak kullanılmaktadır. Şekil 3 içerisinde ilişkisel profesyonel yardım arama ve ilişkisel yılmazlığa ilişkin önerilen yapısal model verilmiştir.

Not: E_PYR= Erkek Profesyonel Yardım Arama, Yordayıcı Değişken. K_PYR= Kadın Profesyonel Yardım Arama, Yordayıcı Değişken. E_YIL = Erkek İlişkisel Yılmazlık, Sonuç Değişken, K_YIL = Kadın İlişkisel Yılmazlık, Sonuç Değişkeni

Şekil 3: İlişkisel Yılmazlığa Ait Önerilen İkinci Model

Sistemik gelişimsel yaklaşım bağlamında kadın ve erkeğin birlikte profesyonel yardım arama yaklaşımı, zor ya da travmatik zamanlar sonrasında ilişkisel yılmazlıklarını etkiler. Bu kapsamda araştırmanın bir diğer hipotezi şu şekildedir:

Hipotez 6: Kadın ve erkeğin ilişkisel profesyonel yardım arama yaklaşımları hem kadının

(29)

12

1.4. Araştırmanın Önemi

Bu araştırma, öncelikli olarak yeni ölçme araçlarının Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanına kazandırılması açısından önemlidir. Araştırma kapsamı içerisinde İlişkisel Yılmazlık Ölçeği ve Ebeveynlik Stresi Ölçeği olarak iki yeni ölçek geliştirilmiştir. İlgili literatür incelendiğinde, yılmazlık kavramı üzerinde bireysel (Bartone, 1991; Basım ve Çetin, 2010; Connor ve Davidson, 2003; Gizir, 2004; Liebenberg, Ungar ve Van de Vijver, 2012; Terzi, 2006; Wagnild ve Young, 1993) ve aile temelli (Cihan-Güngör, 2014; Kaner ve Bayraklı, 2010; Sixbey, 2005) ölçümlerin olduğu görülmektedir. Gerek yetişkin yılmazlığı üzerine, gerekse aile yılmazlığı üzerine ölçme araçları bulunmasına rağmen ilişki süreci içerisinde yaşanan olumsuz yaşantılar (risk, güçlükler, travmatik durumlar gibi) karşısında çiftin ikili (dyadic) olarak birlikte toparlanma güçlerini ele alan bir ölçme aracına rastlanılmamıştır. Özellikle de Türk kültürü içerisinde sistematik-gelişimsel ve ekolojik yaklaşım temelli bir ilişkisel yılmazlık ölçme aracı bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu çalışma, çiftlerde ilişkisel yılmazlığın değerlendirilmesi ve ilişkisel bir yapı içinde kültürel olarak ilişkisel yılmazlıkta öne çıkan koruyucu faktörlerin belirlenmesi açısından önemlidir. Aynı zamanda, İlişkisel Yılmazlık Ölçeğinin geliştirilme sürecinden elde edilen veriler, olumsuz yaşantı ya da bir riske sahip olan çiftlerin ilişki süreçleri hakkında önemli bilgiler sağlaması beklenmektedir. Bununla birlikte geliştirilen ölçme aracı, ilişki süreci içinde bulunan çiftlerin belirgin bir riske sahip olanlar (örneğin engelli bir çocuğa sahip olma ya da eşlerden birinin kanser olması gibi) üzerinde kullanılmasına olanak sağlayacak başka araştırmacılar için de yarar sağlayacağı düşünülmektedir.

Bu çalışmanın ölçüm boyutunun alana yapmış olduğu önemli katkılardan biri de Ebeveynlik Stres Ölçeği'nin geliştirilmesidir. İlgili yazında oldukça sınırlı sayıda bu konuyla ilgili ölçme aracı bulunmaktadır ve sık kullanılan ölçme aracı da gelişimsel rahatsızlığı bulunan çocuklara sahip anne-babaların yaşadıkları Ebeveynlik Stresini değerlendirmektedir (Abidin, 1995). Bu araştırmada Ebeveynlik Stres Ölçeği'nin Türk kültürüne özgü olarak geliştirilmesi ve normal gelişimsel özellikte çocuğa sahip olan anne-babalar üzerinde uygulanması bu açıdan önemlidir.

Araştırmada İlişkisel-Kültürel Teori (Jordan, 2010) ve Aile Yılmazlık Modeli' nin (Walsh, 1996) bir çatı altında ele alınmasının ve bunun ekolojik yaklaşım bağlamında tartışılmasının, çiftlerin ilişkisel süreçlerini açıklamaya çalışması bakımından yalnızca psikoloji ve psikolojik danışma alanındaki araştırmalara değil, aynı zamanda sosyal psikoloji araştırmalarına da katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Türk kültürüne özgü

(30)

13

geliştirilecek olan bu araştırma içerisindeki modelin, çiftlerde yaşanan süreçleri pozitif bir bakış açısıyla incelemesi de araştırmayı özgün kılmaktadır. Dolayısıyla bu araştırma, ilişkisel yılmazlığın, çiftlerin ebeveyn olmaya ilişkin yaşadıkları stresi, ilişkisel başa çıkma yaklaşımlarını, ilişkisel profesyonel yardım arama davranışlarıyla beraber incelemesi, ilişkisel yılmazlığın derinlemesine ve sistemik olarak kültürel bir yapı içerisinde ele alınması, bilimsel açıdan ve alan uygulamaları açısından önemli bir katkı sağlayacaktır. Araştırmanın ilişkisel yılmazlığın ilişkisel başa çıkma, ilişkisel profesyonel yardım arama ve ebeveynlik stresiyle açıklayıcı bir model önermesinde kullanılacak veri analizi yaklaşımı açısından da alana katkısı vardır. Araştırmada, Aktör-Partner Karşılıklı Bağımlı Etki Modeli (APIM) ve Aktör-Partner Karşılıklı Bağımlı Aracı Etki Modeli (APIMeM) birlikte kullanılarak analiz süreci gerçekleştirilmiştir. Son yıllarda araştırmacılar, aile ve çift ilişki süreçlerini araştırmada karşılıklı bağımlılık çalışmaları için yeni metotlar kullanmaya başlamışlardır (Kenny, 1996; Kenny ve Cook, 1999; Popp, Laursen, Kerr, Stattin ve Jurk, 2008). Ülkemizde ise yakın ilişkiler (örneğin, evli çiftler) üzerinde bu veri analiz yaklaşımın kullanıldığı araştırmalar oldukça az sayıdadır (Çakır, 2014; Özen, 2012; Tomar, 2014). Dolayısıyla bu araştırmanın aile ve çift danışmanlığı alanında çiftler ya da yakın ilişkiler üzerinde araştırmalar yapan araştırmacılar için yöntem bakımından da yarar sağlayacağı düşünülmektedir.

Son olarak ise, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Alanı içerisinde Aile ve Çift Danışmanlığı uygulama alanı oldukça önemlidir. Son yıllarda bu alandaki uygulamalara oldukça önem verilmesine rağmen yapılan araştırmalar incelendiğinde söz konusu alana ilişkin çalışmaların oldukça az olduğu görülmektedir. Dolayısıyla, bu çalışma çift ilişki sürecini sosyal-ekolojik yaklaşımla beraber özellikle de bir risk ya da güçlük sonrasındaki ilişkisel süreçleri incelemesi nedeniyle bundan sonraki uygulama ve araştırmalar açısından katkı sağlayacak ve evlilik ile ilgili çalışmalarda Türk aile yapısı ve evlilik yapısının anlaşılabilirliği açısından ışık tutacak niteliktedir.

1.5. Sınırlılıklar

1. Araştırmada ilişkisel yılmazlık ölçeği ilk olarak altı faktörlü bir yapı öngörülerek geliştirilmiştir ancak ölçeğin psikometrik özelliklerini ortaya koymak amacıyla yapılan analiz sonrasında dört faktörlü bir yapı elde edilmiştir. İlişkisel yılmazlık özelliği bu araştırmada, ilişkisel yılmazlık ölçeğinin ölçmüş olduğu bu dört faktörlü yapının toplamından elde edilen özelliklerle oluşan yapı ile sınırlıdır.

(31)

14

2. Bu araştırma içerisinde kullanılan ilişkisel yardım arama ölçeği için yapılan ikinci düzey doğrulayıcı faktör analizi sonucu iki boyutlu bir yapıyla sınırlıdır.

1.6. Tanımlar

Risk: Risk faktörleri doğrudan uyumsuzluğa ya da patolojiye neden olan bir değişken

olarak tanımlanmıştır (Rutter, 1987).

Yılmazlık: Yılmazlık, stresli/zor yaşam olaylarına maruz kalmanın ardından başarılı bir

şekilde uyum sağlamadır (Werner, 1989).

İlişkisel Yılmazlık: Stresli zamanlarda ve akut kopuklukları takiben gelişimi-teşvik edici

bağlantılar içerisine girme yeteneğidir (Jordan, 2005).

Aile Yılmazlığı: Aile yılmazlığı, bireysel yılmazlık kavramının ötesinde işlevsel bir birlik

olarak aile içerisindeki "ilişkisel yılmazlığa" odaklanarak, olumsuz/zorluklarla karşı karşıya kalma durumunda krizden büyümeyi ve gelişmeyi sağlayan, aile süreçlerini kullanarak güçlenme ve bunun sonucunda da ailede uyum sürecine girme olarak tanımlanmaktadır (Walsh, 1996, 1998).

İlişkisel Başa Çıkma: Çift ilişki süreci içerisinde eşin stres belirtisini göz önüne alarak

diğerinin başa çıkma tepkilerine ikili düzeyde odaklanmasıdır (Bodenmann, Pihet ve Kayser, 2006).

Ebeveynlik Stresi: Ebeveynlik stresi anne-babanın çocuk sahibi olmanın gerektirdiği

görevlere uyum sağlamaya karşı verdikleri fizyolojik ve psikolojik tepkilerden oluşan süreçler bütünüdür (Deater-Deckard,1998).

İlişkisel Profesyonel Yardım Arama Davranışı: Çiftin ilişki ya da evlilik yaşamı

içerisinde problem ya da zor durumlarla karşı karşıya kaldıklarında birlikte profesyonel yardım arama tutumlarıdır (Özbay ve Aydoğan, 2013).

(32)

15

BÖLÜM II

KURAMSAL ÇERÇEVE ve İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. Yılmazlığın Tanımlanması

Yılmazlık, yaşanan olumsuzluklara rağmen, insanlarda sağlıklı ve umutlu yaşamayı devam ettiren bir süreçtir. Ancak, yılmazlık birden bire ortaya çıkmamakta olup, farklı durumlar, koşullar ve bağlam içinde değişebilen dinamik bir yapıya sahiptir. 1970'lerden bu yana yılmazlık gerek bireysel boyutta gerekse de ailenin işlevselliği ve insan yaşamı içindeki yeri boyutuyla açıklanmaya çalışılmıştır (Brown ve Robinson, 2012; DeVries McKean ve diğ., 2007; Garmezy, 1993; Hawley, 2000; Lee ve diğ., 2003; Luthar, Cicchetti ve Becker, 2000; Masten, Best ve Garmezy 1990; McCubbin, 2002; Rutter, 1987; Özbay ve Aydoğan, 2014; Tak ve Orthner, Jones-Sanpei, Williamson, 2004; Walsh, 1996, 1998; Werner, 1989) Yılmazlık kavramının ne olduğunun derinlemesine açıklamadan önce, "Resilience" kavramının Türkçe kelime karşılığının tam olarak ele alınması önemlidir. Yılmazlık kavramı Latince "resiliens” (yılmaz/sağlam) kökünden türemiştir ve Türk Dil Kurumu'nda yılmazlık kelimesi için "yılmaz olma durumu" tanımı yapılmıştır. "Yılmaz" ise bir işten gözü korkup vazgeçmeyen anlamındadır (TDK, 2014). Aynı zamanda Türkçe'de "Resilience" kelimesi, çabuk iyileşme gücü, toparlanma, zorlukların üstesinden gelme anlamında kullanılmaktadır. "Resilience" kavramının Türk kültürü içerisinde psikolojik sağlamlık (Gizir, 2004; Kararırmak, 2007, Yalım, 2007), kendini toparlama gücü (Terzi, 2006), dayanıklılık/psikolojik dayanıklılık (Basım ve Çetin, 2010; Eminağaoğlu, 2006) gibi farklı kelimeler karşılık kullanıldığı görülmektedir.

Türk Dil Kurumu (2014) dayanıklılığı; sağlam, güçlü olma durumu; sağlamlığı ise; zarar görmemiş, dayanıklı, kolay bozulmamış anlamlarıyla açıklamaktadır. Resilience kelime anlamı olarak ve tanımlar içerisinde yaşanan bir olumsuz yaşantıdan sonra geri sıçrama

(33)

16

(spring back) ve geri tepme (rebound) ya da bir önceki duruma dönme (bounce back) olarak ifade edilmektedir. Dayanıklılık, sağlamlık kelimeleriyle karşılaştırıldığında yılmazlıkta zarar görmeme, bozulmama gibi bir anlam yoktur. Tam aksine yılmazlık bireyin, çiftin ya da ailenin yaşamında bir bozulma olmasını ve bunun ardından da bireyin önceki durumuna daha da güçlü bir şekilde dönebilmesini içerir. Bu kelime anlamları açısından bakıldığında resilience kavramının kelime anlamı olarak Türkçe'ye yılmazlık olarak çevirisi daha uygun bir anlam vermektedir.

Bununla birlikte "resilience" kavramının çevirisi ise ilk kez "yılmazlık" olarak Öğülmüş (2001) tarafından yapılmakta olup, yılmazlık olarak kullanımının da oldukça yaygın olduğu dikkat çekmektedir (Bayraklı, 2010; Bayraklı ve Kaner, 2010; Gürgan, 2006; Kurt, 2013; Özbay ve Aydoğan, 2014). Bu çalışma içerisinde de hem kelime anlamı hem de yaygın kullanımı dikkate alındığında resilience kelimesinin "yılmazlık" olarak kullanılması tercih edilmiştir.

Yılmazlık, başlangıçta psikopatoloji içerisinde ele alınmış daha sonraları ise gelişimsel bakış açısıyla incelenmiştir (Luthar, Doernberger ve Zigler, 1993). Yılmazlık üzerine araştırmalar ilk olarak bireysel özellikleri tanımlamaya odaklanmıştır (Rutter, 1987; Garmezy, 1993; Werner, 1989). Son yıllarda pek çok araştırma içerisinde yılmazlık, çiftlerin ve ailelerin zor zamanlarda güçlenmelerini sağlayan bir özellik olarak aile ve çift danışmanlığı odaklı araştırmalar ve uygulamalar kapsamında tanımlanmaktadır (Patterson, 2002a, 2002b; Walsh, 1996, 1998). Araştırmacılar, yılmazlığın risk, kaynaklar ve bağlam arasında kompleks ilişkileri kapsayan bir süreç olduğunu belirtmişlerdir (Garmezy, 1993; McCubbin ve McCubbin, 1993; Rutter, 1987; Walsh, 1996, 1998; Werner, 1989). Bundan hareketle, yılmazlık kavramını ele alan araştırmacılar, bu yapıyı farklı temellere dayandırarak açıklamaya çalışmışlardır.

Yılmazlık, ilk olarak zor durumlar altında kalan çocukların pozitif uyumlarını inceleyerek geliştirilmiştir (Rutter, 1987). Rutter (1987), Werner (1989) ve Garmezy (1993) bu bağlamda yılmazlığı psikopatoloji içerisinde ele almışlardır. Rutter (1987) yılmazlığı riskli durumlar karşısında bireysel değişim olarak tanımlamaktadır. Rutter'ın (1989) bu tanımındaki varsayım aynı stresörlerin bireyler tarafından farklı şekillerde yaşanabileceği ve bireylerin bu stres durumlarına verdikleri tepkilerin de farklılaşabileceğidir. Werner (1989) ise yılmazlığı stresli/zor yaşam olaylarına maruz kalmanın ardından başarılı bir şekilde uyum sağlama olarak ele almıştır. Garmezy (1993) ise yılmazlığı "olumsuzlukların ardından iyileşme gücü" ya da "olumsuzluğu takiben işlevselleşme" olarak tanımlamıştır.

(34)

17

Yılmazlık, gelişimsel psikoloji içerisinde çocuk uyumu, ebeveyn-çocuk ilişkisi üzerine odaklanmada başarılı sonuçlara ulaşmak için önemli bir kaynak ve değişken olarak ele alınmaktadır (Cicchetti ve Garmezy, 1993). Cicchetti ve Garmezy (1993) ise yılmazlık kavramını, değişen durumu ve uyumu içeren dinamik gelişimsel bir süreç olarak kavramsallaştırmıştır. Bu, yılmazlığın yapısı gereği statik bir durum olmadığının göstergesidir. Yılmazlık, önemli zorluklar bağlamında pozitif uyumu içeren dinamik süreçleri kapsar (Luthar, Cicchetti ve Becker, 2000).

Yılmazlık daha sonraları boylamsal çalışmalar içerisinde incelenmiştir. Bu şekilde yılmazlık süreci gelişimsel bağlamda ele alınarak sosyal bağlamın ve ailenin önemi vurgulanmıştır (Werner ve Smith, 2001). Aynı zamanda zor durumların üstesinden gelmede, çocuk ya da yetişkinin, bireysel olarak bunu sağlayan başa çıkma tarzlarına ve kişilik özelliklerine odaklanılmıştır. Werner (1993) yılmazlığı boylamsal açıdan derinlemesine inceleyerek en kapsamlı araştırmayı yapmıştır. Werner, araştırmasına 1955 yılında başlamış olup 40 yıl boyunca yüksek risk altında bulunan 698 çocuğu incelemiştir. Çocukların ebeveynlerinin büyük bir çoğunluğu işsiz olup, yoksulluk ve ailelerin üçte birinde şiddet, alkol bağımlılığı, boşanma gibi riskli durumlar oldukça yaygındır. Araştırma grubundaki çocuklar böyle riskli bir ortamda büyümüş, çocukların altıda birine zihinsel engelli tanısı konulmuş ve üçte ikisinin ise yaşamlarının ilk on yılında öğrenme güçlüğü yaşadıkları belirtilmiştir. Aynı zamanda bireysel olarak da riskli duruma sahip olanların yanı sıra bu çocukların üçte birinin de normal birer yetişkin oldukları bulunmuştur. Bu çocuklar "yılmaz" olarak isimlendirilmiş ve araştırma sonucuna göre yılmaz olanların diğerlerine göre özerk, bağımsız, empatik, iyi problem çözme becerisine sahip, akranlarıyla etkili ilişkiler kurabilen bireyler oldukları sonucuna ulaşılmıştır (Werner, 1995).

Yılmazlık kavramına bir başka açıdan yaklaşan Masten (2001) yılmazlığı, bir kişilik özelliği olarak ele almaktadır. Masten (1994), yılmazlığı risk ve olumsuzluğa rağmen başarılı bir uyum gösterme olarak tanımlayarak, Masten ve diğ., (1990) üç farklı grup içerisinde yılmaz bireyleri incelemişlerdir. İlk gruptaki bireyler, yaşamlarında yüksek bir riske sahip olanlar ve kendilerinden beklenen sonuçlardan gerçekten daha iyisini başaranlardır. İkinci gruptaki bireyler, iş kaybı ya da boşanma gibi uzun süreli stresli yaşantıların devam etmesine rağmen, iyi bir şekilde uyum gösteren kişilerden oluşmaktadır. Üçüncü gruptaki bireyler ise çocuk istismarı gibi tek bir travmatik yaşantının etkilerinden iyileşenleri içermektedir. Yılmaz olan bireylere dikkat edildiğinde, kendi

(35)

18

yaşamlarında yaşadıkları olumsuzlukların üstesinden gelebilecek kaynaklara sahiptirler. Pozitif beklentiler, ego-kontrolü, benlik saygısı, zeka, sosyal yetenekler, duygusal denge, bağımsızlık (independence) ve otonomi, problem çözme yetenekleri yılmaz bireyleri tanımlayan pozitif özelliklerdir (Luthar, 1991; Wolin ve Wolin, 1993).

Yılmaz olan bireylerin sahip olduğu özellikler, iyimserlik (Peterson, 2000), gelecek-yönelimlilik (Masten, Hubbord, Gest, Tellegen, Garmezy ve Ramirez, 1999), yüksek düzeyde öz-yeterliliğe sahip olma (White, 1959), iç kontrol odağı (Luthar, 1991; Werner ve Smith, 1992) güvenli ve sağlıklı bağlanma (Masten ve diğ., 1990), zihinsel beceriler, sosyal bilişsel yetenekler (Nunn, 1995) ve etkili problem çözme beceriler (Luthar, 1991; Werner ve Smith, 1992) olup, bunlar aynı zamanda yılmazlığı sağlayan koruyucu faktörlerdir. Bunun yanı sıra Türk kültürü içinde yılmazlık kavramının daha çok bireysel özellikler bağlamında ele alındığı görülmektedir. Aile ve çift alanı içinde yılmazlık sürecinin derinlemesine incelenmesi yok denecek kadar azdır. Yılmazlık kavramını farklı risk grupları üzerinde inceleyen araştırmacılar yılmazlığın, yaşamda anlam (Demirbaş, 2010), anne-baba tutumları (Avcanok, 2013; Onat, 2010), mükemmeliyetçilik (Avcanok, 2013), yüksek benlik saygısı (Güloğlu ve Karaırmak, 2010; Irmak Yılmaz, 2011; Karaırmak, 2007), bağlanma (Irmak Yılmaz, 2011), problem çözme becerileri (Özcan, 2005), yaşam doyumu (Karaırmak, 2007), yüksek umut ve iyimserlik (Karaırmak, 2007; Kaya, 2007; Terzi, 2008; Yalım, 2007), başa çıkma yolları (Kurt, 2013; Yalım, 2007), öğrenilmiş güçlük (Dayıoğlu, 2008), sosyal destek (Dayıoğlu, 2008) ve özyeterlilik (Terzi, 2008) ile ilişkili olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Yılmazlık kavramı yalnızca çocuk ve ergenler üzerinde yapılan çalışmalarla sınırlı kalmamıştır. Yılmazlık, yetişkinlerin zor yaşam olayları ya da beklenilmeyen durumlarla başa çıkmalarını açıklamak için de kullanılmaktadır (Daly, 1999). 1970'lerden bu yana incelenen yılmazlık kavramı, son yıllarda aile ve çift danışmanlığı alanı içerisindeki araştırmalarda ve uygulamalarda dikkat çekmeye başlamıştır. Çiftlerde yılmazlık kavramına ilişkisel bir bakış açısından kabul görmüş evrensel bir tanım yoktur. Ancak farklı teori ve yaklaşımlar içerisinde bu kavram açıklanmaya çalışılmıştır. Bazı araştırmacılar, ilişkisel yılmazlığı aile yılmazlık kavramı teorik ve uygulama boyutuna temellendirmiştir (Hawley ve DeHaan, 1996; McCubbin ve McCubbin, 1993; Patterson, 2002a, 2002b; Walsh, 1996). Bununla birlikte bazı araştırmacılar ise İlişkisel Kültürel Teori içerisinde (Jordan, 2005) ve ilişkisel yetenekler bağlamında (Conolly, 2005) ele almışlardır. Bu araştırma içerisinde çiftlerin ilişkisel yılmazlıkları, Walsh'ın (1996)

(36)

19

önerdiği Aile Yılmazlık Modeli ve İlişkisel Kültürel Teorinin (Jordan, 2005) açıklamalarına dayandırılmıştır. Dolayısıyla, bu çalışmada ilişkisel yılmazlık kavramsal, kuramsal ve görgül araştırmalar bağlamında ele alınırken aile yılmazlığına ilişkin açıklamalar çerçevesinde incelenmiştir. İlerleyen başlıklarda geçen aile ve ilişkisel yılmazlığa ilişkin modeller açıklanmıştır.

2.2. İlişkisel Yılmazlık

Son yıllardaki araştırmalarda yılmazlık yakın ilişkiler içerisinde ilişkisel yeteneklerle ele alınmaktadır (Conolly, 2005; Jordan, 1997, 2005; Venter ve Synders, 2009). Özellikle de bu çerçevede, İlişkisel Kültürel Teorinin (RCT) ilişkisel yılmazlığı incelemesi yeni bir yaklaşımdır. İlişkisel Kültürel Teoride (RCT) bireylerin bağlantılar ve ilişkiler aracılığıyla geliştiği vurgulanır (Jordan, 1997; Miller ve Stiver, 1997). Jordan (2005) yılmazlığı "gelişimi teşvik edici bağlantılar (ilişkiler) içerisine girme yeteneği" olarak tanımlamaktadır. Bu duruma göre yılmazlık, çiftin ilişki sürecinde bir kopukluk meydana geldiği zaman; desteklenmiş incinebilirlik, karşılıklı empatik katılım, ilişkisel güven, karşılıklı gelişmeyi vurgulayan karşılıklı güçlendirme ve ilişkisel farkındalık kavramlarıyla beraber ele alan ilişkisel bir fenomendir (Jordan, 2005).

Conolly (2005), Patterson'ın (2002a) yılmazlık kavramını temel alarak ilişkisel yılmazlık ya da yetenek temelli yılmazlığı yakın ilişki süreci içerisinde ele almıştır. Patterson (2002a) yılmazlık (resilience) ve yılmaz olma (resiliency) arasındaki ayrıma aile içerisinde dikkat çekmiştir. Ailenin yılmaz olmasını (family resiliency) ailenin yaşam döngülerini başarılı bir şekilde yönetebilmede aile sisteminin yeteneği olarak tanımlarken aile yılmazlığını (family resilience) ise önemli bir yaşam olayı ya da krize maruz kalmanın ardından uyum ve işlevselliği sağlamada ailenin süreçlerini tanımlamak için kullanmaktadır. Conolly (2005) ise yakın ilişki sürecinde ilişkisel yılmaz olmayı (relational resiliency) ya da yetenek-temelli yılmazlığı (capacity-based resilience) dışsal stresörlerden çiftin ilişkilerini koruyan güçlerin nasıl olduğunu ilişkisel yılmaz olma ya da yetenek-temelli yılmazlık kavramlarıyla açıklamaktadır. İlişkisel yılmaz olmadan farklı olarak Conolly (2005) çift yılmazlığı (couples resilience) ya da süreç-temelli yılmazlık terimlerini kullanmaktadır. Çift yılmazlığını bu bağlamda, çiftlerin kendi ilişkilerinde yeniden toparlanma ve olumsuzluğun üstesinden gelmede başarılı bir şekilde uyum göstermeyi sağlayan süreçler olarak tanımlamaktadır.

Şekil

Şekil 1: Yakın ilişkiler içerisinde çiftlerde stres ve başa çıkma süreci (Bodennman,2005)
Tablo 1: Bireysel, Aile ve Toplumsal Bağlamda Risk Faktörleri ve Araştırmalar
Tablo 2: Yılmaz Ailelerde Belirgin Koruyucu ve İyileştirici Faktör Özellikleri
Tablo 3: Walsh Aile Yılmazlık Modeli
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

kaldığından Massey’in (1994: 3) mekânı bir başka biçimde -“toplumsal ilişkiler kaçınılmaz bir biçimde ve her yerde güçle, anlamlarla ve sembollerle dolu

Here we studied the effects of prenatal morphine exposure on postsynaptic density protein 95 (PSD-95), an important cytoskeletal specialization involved in the anchoring of the

The soc ia l and emotional consequences of sexual assault must be understood from a broad perspective, if the bealth care community is to provide adequate medical service to

Deliryum öyküsü ve ileri yafl, kontrol edilemeyen risk faktörleri olmakla birlikte, metabolik bozukluklara özenli yaklafl›m›n, ameliyat öncesi ve ameliyat sonras›

Ergenlerin öznel iyi oluş puan ortalamalarının benlik kurgularına (özerk, ilişkisel ve özerk-ilişkisel) göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek için

Modern sanatın ortaya attığı, estetik, kültürel ve siyasi amaçların kökünden sarsılmasının bir kanıtı olarak İlişkisel Sanat, kuramsal anlamda özerk ve

Firmalar, bu denli önemli yeri olan sanal topluluklarda yer almanın ötesin- de, kendi sanal topluluklarını kurarak ya da sanal topluluklara sponsor ola- rak kendi markalarına

çeviren ardından özgün eserler ortaya koymaya baĢlayan Müslüman bilim adamları coğrafyada ülkeler ve Ģehirlerle ilgili bilgileri içeren kitaplar