• Sonuç bulunamadı

KURAMSAL ÇERÇEVE ve İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.5. Ebeveynlik Stresi ile İlgili Kavramsal Çerçeve ve İlgili Araştırmalar

Ebeveynlik, yetişkin yaşamındaki önemli sorumluluklardan biridir. Ebeveynlik rolünün yerine getirilmesi ya da getirilmesindeki engeller stresin özel bir alanı olan ebeveynlik stresinin yaşanmasına neden olabilir. Ebeveynlik stresi evlilik ilişkisinde çocuğun sahip olduğu özellikler, çocukla etkileşimden kaynaklanan durumlarla birlikte evlilikte eşler arası uyumsuzluğunun çocuk yetiştirme tutumlarını etkilemesine kadar çok boyutlu bir durumdan kaynaklanabilmektedir.

Ebeveynlik çocuğun yaşamında önemli bir rol oynar ve ebeveynlik uygulamaları çocuk ya da gencin gelişim alanları üzerinde oldukça fazla etkiye sahiptir. Yaşanan ebeveynlik stresi

56

yalnızca anne-baba ve çocuk ilişkisi arasında değil aynı zamanda anne-babalık niteliğini olumsuz yönde etkileyerek aile işlevselliğini bozabilir.

Kavramsal olarak ebeveynlik stresi, ebeveynliklerine destek olarak onlara uygun kaynaklara yararlanmada ebeveynleri cesaretlendiren ve enerji veren motivasyonel bir değişken olarak incelenir (Abidin, 1989). Deater-Deckard (1998), ebeveynlik stresinin anne-baba olmayla ilişkili, çocuk sahibi olmanın gerektirdiği görevlere karşı uyum sağlamaya dönük yaşadıkları fizyolojik ve psikolojik tepkilerden oluşan bir süreç olarak tanımlamıştır. Ebeveynlik stresinin nedenlerini ve etkilerini değerlendirmek için iki yaklaşım benimsenmiştir. Bunlar, anne-baba-çocuk ilişkisi ve günlük zorluklardır. Her iki yaklaşım da ebeveynlik stres nedenleri ve etkileri hakkında birbirlerine alternatif ve tamamlayıcı niteliktedir (Deater-Deckard, 1998). Ebeveynlik stres teorisinin ebeveyn, çocuk ve ebeveyn-çocuk ilişkisi olarak üç bileşeninden söz edilmektedir. Ebeveyn açısından kaynaklanan stres genellikle anne babanın yaşadığı depresyon veya anksiyete bozukluklarından kaynaklanmaktadır. Çocuk açısından, çocuğun davranış problemleri neden olmaktadır. Ebeveyn-çocuk ilişkisinde bozulma ise ilişkide yaşanan çatışmalardan kaynaklanmaktadır. Bu üç alanda yaşanan stres durumu ebeveynlik sorumluluğu ve görevinin etkinliğini ve kalitesini azaltmaktadır (Deater- Deckard, 1998).

İlgili literatür incelendiğinde Abidin (1992) ve Belsky'nin (1984) ebeveynlik stresini açıklamaya dönük yaklaşımları pek çok çalışma için temel oluşturmuştur. Abidin (1989) ebeveynlik stres teorisinin gelişimini şu şekilde aktarmıştır: 1976 yılında ilk olarak Abidin tarafından ebeveynlik stres modeli geliştirilmiştir. Bu modelde fonksiyonel olmayan ebeveynliğe yol açan stresle ilgili temel yapılar ele alınmış olup aynı zamanda bugün de yaygın olarak kullanılan ilk olarak Ebeveyn Stres İndeksi geliştirilmiştir. Abidin'in (1989) ebeveyn stres modeli ebeveynlik rolü ve ebeveynin kişiliği aracılığıyla etkileyen değişkenleri ele almaktadır. Ebeveynlik stresi, ebeveynlik rolüne bağlılık düzeyinde her bir ebeveyn bağlamı tarafından yaşanan bir sonuçtur. 1984 yılında ise Belsky, çocukla ilişkili olarak ebeveynlik stresindeki göstergeler üzerinde durmuştur. Belsky ebeveyn stres modelinde ebeveynlik davranışındaki daha geniş bağlamda değişkenlerin incelenmesini sağlamıştır. Ebeveyn çocuk etkileşiminde bu model sosyal, çevresel, davranışsal ve gelişimsel değişkenleri ele alır. Aşağıda, ebeveynlik stresini açıklayan bu yaklaşımlar kısaca açıklanmıştır.

57 Abidin (1989) Ebeveynlik Stres Teorisi

Abidin (1989) literatürde en eski teorilerden biri olmasına rağmen hala çok baskındır. Bu yaklaşım ebeveynlik stresinin nasıl olduğunu ya da buna ilişkin mekanizmaları açıklayan bir teori olmaktan daha ziyade, ekolojik teori yaklaşımında ebeveynlik stresine etki eden doğrudan ve dolaylı potansiyel durumları açıklar. Abidin'in (1995) ebeveyn stres teorisine yaklaşımı Bronfenbrenner'in yaklaşımına dayalı olarak bio-ekolojik yaklaşım bağlamında ebeveynlik stresini etkileyen süreçleri ele alır.

Abidin (1995) ebeveynlik stresi için üç önemli kaynak tanımlamıştır. (ı) Çocuğun özellikleri, (ıı) Ebeveynlik özellikleri, (ııı) Durumsal-Demografik Yaşam Stresidir. Doğrudan çocuğun özellikleri, çocuğun uyumu, gelişimsel problemleri, hiperaktivite düzeyi gibi faktörleri içerir. Ebeveynlik özellikleri ise, anne ya da babanın depresyon düzeyi, çocuğa bağlanma, bir ebeveyn olmaya ilişkin yetersizlik hissi ve eş ile olan ilişkidir. Durumsal (günlük) yaşam stresi (ebeveynin diğer yaşam rolleri üzerinde ebeveynliğini etkileyen) ise örneğin iş değişimini, ebeveyn sağlığını, sosyal destek ya da dışlanmayı, eş ilişkilerini (eş ya da ilişkisel çatışma), taşınma, evlilik, boşanma ya da aileden bir kişinin kaybı gibi durumları içermektedir.

Belsky (1984) Ebeveynlik Stres Teorisi

Belsky (1984) ebeveynlik stres yaklaşımında bir ekolojik süreç modeli önermektedir. Bu modelde ebeveynliğin, ebeveynin kendi gelişimsel geçmişi, ebeveynin kişiliği, evlilik ilişkileri, ebeveynin işi, ebeveynin sosyal ağları ve çocuğun özelliklerinden etkilendiğini belirtmektedir. Bu bağlamda Belsky (1984), ebeveynlik fonksiyonunda üç önemli belirleyici olduğunu belirtmiştir. (ı) Anne babanın kendi psikolojik kaynakları, (ıı) Çocuğun özellikleri ve (ııı) Stres ve destekte bağlamsal kaynaklardır. Belsky'nin modelinde ebeveynliğin bilişsel ya da duygusal yönlerine karşı olarak ebeveynlik davranışı üzerine odaklanılır. Bu model içerisinde ebeveynlik iş gibi dışsal belirleyicileri ve kişilik gibi içsel belirleyicileri içermektedir. Model içerisindeki bilişsel yapılar davranışsal sonuçlar içindir. Belsky'in (1984), ebeveynlik tanımı ebeveyn duyarlılığı, ebeveyn olumsuzluğu ve ebeveyn rol performansını içermektedir. Ebeveyn duyarlılığı, ebeveynin çocuğun ihtiyaçlarına karşı uyum sağlama ve tutarlı tepkiler vermesini içerir. Ebeveyn olumsuzluğu düşmanca ebeveynlik davranışlarıyla meşgul olmayı ve çocuklarına karşı ebeveynlerin olumsuz duygularıdır. Ebeveynlik rol performansı ise yalnızca ebeveyn olarak kendi rollerinde ebeveynlik davranışlarında davranışsal göstergedir. Belsky,

58

Robbins ve Gamble (1984) üç kavramsal bağlamı ele almaktadır: Bir ebeveynin sosyal ağları, ebeveynlik niteliği ve iş bağlılıklarıdır. Bu kavramsal faktörlerin ebeveynlik üzerindeki etkisi üç şekilde olmaktadır: Bunlar duygusal destek sağlaması (örneğin psikolojik iyi oluşu güçlendiren ve bir ebeveynin kendini iyi hissetmesini sağlayan nitelikli arkadaşlıklar), enstrümental ve pratik yardım (örneğin çocuklar için sağlanan bilgi), bir ebeveynin ebeveynlik rolüne bağlılığını etkileyen ve uygun olmayan davranış ve ebeveynlik katılımındaki pozitif sosyal beklentileri içerir. Belsky (1984) zor çocuğun ebeveynliği negatif yönde etkilediğini ama yalnızca çocuğun özellikleri değil sosyal ağlar ve eşler arasındaki desteğin ve ebeveynin işinin de ebeveynlikteki streste belirleyiciler olduğunu belirtmiştir. Aşağıda Şekil 6 içerisinde Belsky (1984) ebeveynlik stresi modeli verilmiştir.

Şekil 6:Ebevenylik Stres Modeli (Belsky, 1984)

Ebeveynlik stresiyle ilgili literatürde gelişimsel geriliğe sahip ve davranış problemleri olan çocukların ebeveynlerinin yaşadığı stres durumunu ele alan pek çok çalışma vardır (McPherson, Lewis, Lynn, Haskett, ve Behrend, 2008; Pisterman, Firestone, Mcgrath, Goodman, Webster, Mallary ve Goffin, 1992; Tahmassian, Anari ve Fathabardi, 2011; Walker, 2000). Williford, Calkins, Keane (2007) dışsallaştırılmış davranış problemi olan çocuklara sahip 430 annenin ebeveynlik stresini incelemiş oldukları araştırmada çocuğun

Gelişimse l Tarih Kişilik Evlilik İlişkileri İş Ebeveyen lik Sosyal Ağ Çocuğun Özellikleri Çocuk Gelişimi

59

dışsallaştırılmış davranış problemlerinin annelerin ebeveynlik stresi düzeyini arttırdığı sonuca ulaşmışlardır. Yapılan bir başka araştırmada ise otizm, down sendromu ve normal gelişim gösteren çocukların anne ve babalarının ebeveynlik stresi ve başa çıkma arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmada otizmli çocuğa sahip olan anne ve babalar yüksek düzeyde ebeveynlik stresine sahip olduğu aynı zamanda annelerin babalara göre daha fazla ebeveynlik stresi yaşadıkları sonucu elde edilmiştir. Ancak down sendromu ve tipik olarak normal gelişim gösteren çocukların anne ve babaları arasında ebeveynlik stresi açısından anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (Dabrowska ve Pisula, 2010).

Ebeveynlik stresi kavramı daha çok gelişimsel probleme sahip olan çocukların ebeveynlerinde incelenmesine rağmen Walker (2000), normal gelişim gösteren ve gelişimsel problemi olan çocuğa sahip ebeveynlerdeki stres durumunu incelemiştir. Araştırmanın sonucuna göre, gelişimsel problemi olan çocukların ebeveynlerinin stres düzeylerinin anlamlı bir şekilde daha yüksek bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte daha küçük yaşta çocukları olan ve daha düşük seviyede sosyo-ekonomik düzeye sahip olanların daha fazla ebeveynlik stresi yaşadıkları sonucu elde edilmiştir. Bir başka araştırmada ise Beckman (1991) gelişimsel geriliği çocuğa sahip olan ve olmayan ailelerin ebeveynlik stresini karşılaştırmışlardır. Her iki gruptaki ebeveynlerin, ebeveynlik stresinde ebeveynlik alanı ve genel yaşam stres alanları içerisinde benzer düzeyde ebeveynlik stresi yaşadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Yapılan bu araştırmalar, ebeveynlik stresinin çocuğun sahip olduğu özellikler tarafından etkilendiğini göstermektedir.

Morse (2010), yaşları 5 ila 10 arasında değişen, normal gelişimsel özelliğe sahip olan çocukların ebeveynlerinde Belsky (1984) modeli temel alınarak empatik ebeveyn davranışlarını incelemiştir. Araştırmada bir ebeveynin psiko-duygusal fonksiyonu ve çocuk yetiştirme inançları ve tutumları empatik ebeveyn davranışlarında ebeveynlik yeteneğinde önemli bir etkiye sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Aynı zamanda ebeveynin geçmişteki yaşantıları, uyumsuz kişilik özellikleri, yaşı, bağlamsal faktörler ve çocuğun özellikleri, ebeveynin psiko-duygusal sıkıntısı ve çocuk yetiştirme inanç ve tutumları aracılığıyla yalnızca dolaylı etki olarak ebeveynlik stresini etkilemektedir.

Ebeveynlik stresinin azalmasında ya da artmasında bireyin yakın çevresinden almış olduğu destek süreçleri önemlidir. Ebeveynlik karmaşıktır ve sorumluluk gerektirir. Tüm ebeveynler desteğe ihtiyaç hissederler bu desteğin doğası ise kişilerin içinde bulunduğu bağlamsal faktöre göre değişir. Uygun ve yeterli olan sosyal destek ebeveynlik stresini

60

azaltmaktadır (Östberg ve Hagekull, 2000). Sosyal destek, ebeveynlik stresi ve ebeveynlik davranışı arasında bir tampondur (Rodgers, 1998).

Walker (2000) yaptığı araştırmada anne ve babaların hem çocuğun özellikleri hem de ebeveyn olmayla ilişkili yaşadıkları alınan informal destek yardımının ebeveynlik stresinde önemli bir etkisi olduğu sonucuna ulaşmıştır. Anneler aile üyelerini yakın ve destekleyici olarak düşündüklerinde ebeveyn stres düzeyleri daha da düşmektedir (Margarit ve Kleitman, 2006). Kraus (1993) ise ebeveynlikte sosyal desteğin yalnızca annelerin ebeveynlik stresiyle ilişkili olduğu babalarla bir ilişkisi olmadığı sonucuna ulaşmıştır. Theula (2010) ise yaşları 8-12 yaşları arasında olan ADHD semptomu almış olan çocuklara sahip olan ailelerin, ebeveynlik stres alanlarından biri olan ebeveyn sıkıntısının, yakın çevrelerinden aldıkları sosyal destek arttıkça azaldığı sonucuna ulaşmıştır. Tahmassian ve diğ., (2011) İran'lı annelerde ebeveynlik stresi faktörlerini, çocuğun davranışsal problemlerini, ebeveyne bağlanma, anne öz-yeterlik, benlik saygısı ve sosyal destek açısından incelemişlerdir. Araştırmada annelerin öz-yeterliliği arttıkça ve aldıkları sosyal destek de arttıkça ebeveynlik stresinin azaldığı sonucuna ulaşmıştır. Bununla birlikte annelik öz-yeterliliği, benlik saygısı, ebeveyne bağlanma, sosyal destek ve çocuğun davranışsal problemlerinin ebeveynlik stresini açıkladığını ama en çok annelerin ebeveynlik stresinde çocuğun davranışsal problemlerinin etkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Ebeveynlikte bağlamsal faktörlerin içinde ebeveynlik stresi, aile büyüklüğü, iş, negatif yaşam olayları, sosyo-ekonomik durum ve kültürdeki faktörler tarafından etkilenmektedir. Aile riski de aynı zamanda ebeveynlik stresinde güçlü ve güvenilir bir yordayıcıdır (Raikes ve Thompson, 2005). Ebeveynlik stresi, evde bulunan çocukların sayısı ve ev içerisindeki iş yüküyle artmaktadır (Östberg ve Hagekull, 2000). Bunun yanı sıra düşük sosyo- ekonomik düzeye sahip olan ebeveynler, yüksek düzeyde psikolojik sıkıntı ve kültüre yabancılaşma yaşamaktadırlar (Emmen, Malda, Mesman, IJzendoorn, Prevoo ve Yeniad, 2013). Ebeveynlik stresi aynı zamanda yaşla da ilişkilidir. Annelerin yaşı açısından bakıldığında daha yaşlı olan anneler, daha genç annelerden daha az ebeveynlik stresine sahiptirler (Österbg ve Hagekull, 2010).

Stresin, fiziksel ve duygusal sağlık üzerindeki hem doğrudan hem de dolaylı olarak evlilik niteliği üzerinde etkileri bulunmaktadır (Bodenmann, 2005, Bodenmann ve diğ., 2006; Coyne ve Smith, 1991, O'Brien ve diğ., 2009). İlgili literatürde, yaşanan ebeveynlik stresi ve yılmazlığı ele alan araştırmalar yok denecek kadar azdır. Ebeveynlik stresinin kronik bir

61

boyutta olması, evlilik ilişkisi için bir risktir. Bunun yanısıra düşük düzeyde yaşanan ebeveynlik stresi, çift ilişki sürecinde anne-baba olmaya ilişkin görev ve sorumlulukları yerine getiren bir motivasyonel bir kaynak olabilir. Heiman (2000), engelli çocuğa sahip olan ailelerde yılmazlığı sağlayan kaynaklardan bir diğerini de çocuğa karşı hissedilen pozitif ebeveynlik hissini belirlemişlerdir.

Yaşanan ebeveynlik stresi yalnızca çocukla olan etkileşimde değil aynı zamanda bireyin hem kendi yaşamı üzerinde hem de evlilik ilişkisi üzerinde de olumsuz etkisi olduğunu gösteren araştırmalar mevcuttur. Gülaldı (2010) serebral pals'li ve otistik çocuğa sahip olan annelerin ebeveynlik stres düzeylerini yüksek bulmuş olup annelerin ebeveynlik stresleri arttıkça yaşam doyumlarının düştüğü sonucuna ulaşmıştır. Bununla birlikte, Pedro, Ribeiro ve Shelton (2012), eşlerin ebeveynlik doyumları ve partnerlerin ebeveynlik uygulamaları (duygusal destek, kontrol etme ve reddetme) arasındaki ilişkide aracı olarak birlikte ebeveynlik davranışın rolünü incelemişlerdir. Araştırmada 519 evli ya da birlikte yaşayan, yaşları 9-13 arasında normal gelişim özelliği gösteren çocukların ebeveynleri bulunmaktadır. Yapısal eşitlik modeli kullanılarak yapılan araştırmada birlikte ebeveynlik (coparenting) davranışı eşlerin evlilik doyumu ve partnerlerin ebeveynlik uygulamaları arasındaki ilişkiye aracılık ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca anneye ait evlilik doyumu ve babaya ait ebeveynlik uygulamaları arasında yüksek düzeyde ilişkiler bulunmuştur. Bir başka araştırmada ise Lawee ve diğ., (1996) normal gelişim özelliğinde çocuklara sahip olan ebeveynlerin psikolojik iyi oluşlarını ve evlilik ilişki niteliğini incelemişlerdir. Araştırmada özellikle de ebeveynlik stresinin anne ve babaların psikolojik iyi oluşuyla güçlü bir ilişkisi olduğu ve evlilikleri üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ebeveynlerin sahip oldukları psikolojik iyi olma hali hem evlilik ilişkisi üzerinde hem de ebeveynlik stresinde etkili olabilmektedir.

Ebeveynlik stresi ilgili teorik yaklaşımlar içerisinde bahsedildiği gibi (Abidin, 1995; Belsky, 1984) yaşanan ebeveynlik stresi eşlerin birbirleriyle karşılıklı etkileşimlerinden de etkilenmektedir. Gerstein ve diğ., (2009), ebeveynlik stresini, yılmazlık süreçleriyle birlikte kadın ve erkeklerin iyi oluşlarının hem kendilerinin hem de birbirlerinin ebeveynlik stresi düzeyi üzerindeki etkisini incelemişlerdir. Gerstein ve diğ., (2009) yaptıkları araştırmada annelerin ebeveynlik streslerinin zamanla daha da arttığını ve babaların günlük ebeveynlik streslerinin daha sabit kaldığı sonucuna ulaşmışlardır. Annelerin ebeveynlik stresinin azalması, hem annelerin hem de babaların iyi oluşu ve algılanan evlilik uyumuyla pozitif olarak ilişkilidir. Bununla birlikte babanın günlük

62

ebeveynlik stresinin azalması yalnızca kadının iyi oluşuyla ilişkili olup, her iki ebeveynin algılanan evlilik uyumu tarafından etkilenmektedir. Östberg (1998) yapmış olduğu araştırmada annelerin erkeklere göre daha yüksek düzeyde stres yaşadıkları sonucuna ulaşmıştır. Yapılan bir başka çalışmada ise Brown (2012), otizmli çocuğa sahip olan ailelerde ebeveynlik stresi, ilişki doyumu ve ikili (dyadic) başa çıkma arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Araştırmada ilişki doyumu, ikili başa çıkmayla pozitif olarak ilişkili bulunurken ebeveynlik stresiyle negatif ilişkili bulunmuştur. Aynı zamanda çalışmada, ilişki doyumu ebeveynlik stresi ve ilişki doyumu için aracılık etmektedir. Partnerler açısından sonuçlar ise erkeğin ilişki doyumu ve erkeğin ebeveynlik stresi, erkeğin ilişki doyumu ve kadının ebeveynlik stresi arasındaki ilişkiden daha fazladır. Aynı şekilde kadının ilişki doyumu ve kadın ebeveynlik stresi arasındaki ilişki kadının ilişki doyumu ve erkeğin ebeveynlik stresi arasındaki ilişkiden daha fazladır. Britner, Morog, Pianta ve Marvin (2003), yaşları 15 ile 55 ay arasında değişen cerebral palsy hastalığı çocuğa sahip olan 87 anne üzerinde evlilik doyumu, sosyal destek ve ebeveynlik stresini incelemiştir. Araştırmada şiddetli ya da orta düzeyde CP li çocuğa sahip olan anneler, daha yüksek düzeyde ebeveynlik stresi yaşamaktadırlar. Bununla birlikte ebeveynlik stresi ile destek ihtiyacı hissetme arasında pozitif ilişki bulunurken aynı zamanda ebeveynlik stresi evlilik doyumu, evlilik niteliği hem de ebeveynlik destek kaynaklarından yardımseverlik algısıyla negatif yönde ilişkili bulunmuştur.

Ebeveynlik stresine ilişkin ilgili teoriler, yapılan araştırmalara dikkat edildiğinde ebeveynlik stresinin pek çok faktörle ilişkisinin olduğu görülmektedir. Çocuktan kaynaklanan özellikler, ebeveynin sahip olduğu ilişkisel kaynaklar, içlerinde bulundukları sosyo-kültürel bağlam ebeveynlik stresi üzerinde önemli bir unsurdur. Sistemik ve gelişimsel açıdan bakıldığında, ebeveynlerin yaşadıkları bu stres durumu hem kendi çocukla olan etkileşimlerine hem de çift ilişki sistemi üzerinde çok boyutlu bir etki etmektedir. Ancak ilgili literatür içerisinde yılmazlık ile beraber nicel boyutta araştırmaların yok denecek kadar azdır.