• Sonuç bulunamadı

İlişkisel Başa Çıkma ile İlgili Kavramsal Çerçeve ve İlgili Araştırmalar

KURAMSAL ÇERÇEVE ve İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.6. İlişkisel Başa Çıkma ile İlgili Kavramsal Çerçeve ve İlgili Araştırmalar

Yaşam boyu gelişimde çeşitli gelişimsel görevleri yerine getirme, önemli yaşam olayları bireysel ya da aile boyutunda başa çıkma sürecinde etkili olabilmektedir. Özellikle de önemli yaşam olaylarının, evlilik yaşamı içerisinde ele alınması, çiftin birlikte bu durumun üstesinden nasıl geldiğinin anlaşılması, birey ve çift uyumunu sağlayan kaynakların incelenmesi aile sağlığı açısından önemlidir. Stres, başa çıkma ve evlilik etkileşimini

63

anlamak bu bağlamda evlilik ilişkisinin anlaşılması açısından gereklidir. Evlilik ilişkisinde partnerlerden birinin diğerinin başa çıkma sürecinde etkisi göz önüne alındığında, bu durumdan çiftin ilişkisel uyumunu etkilemesi kaçınılmazdır.

Bodenmann (2000), bazı evliliklerin aşırı derecede strese maruz kalmasıyla yüksek düzeyde boşanmayla sonuçlanabilecek durumlarla karşı karşıya kaldığını belirtmiştir. Yakın ilişki türlerinde birlikte başa çıkma süreci çift ilişkisinin akışı açısından önemlidir. İlişkisel başa çıkma, ilişki ya da evliliği paylaşan partnerler arasında, eşlerin tepkilerinin nasıl olduğuyla, her bir eşin ilişkiye olan katkısıyla paylaşılmaktadır (Zunkel, 2003). Son zamanlarda pek çok araştırmacı ilişkisel başa çıkma ya da ikili başa çıkma yaklaşımlarında Lazarus ve Folkman (1984) tarafından önerilen stres ve başa çıkma paradigmasını temel almıştır (Barbarin ve diğ., 1985; Coyne ve Smith, 1991; DeLongis ve O'Brien, 1990; Revenson, 1994; Bodenmann, 2005). Lazarus'un transaksiyonel yaklaşımı (Lazarus ve Folkman, 1984) stresi teorik olarak kavramsallaştırmada en önemli yaklaşımlardan biridir. Bu paradigma içerisinde, stres kişi ve onun ve bireysel ve sosyal kaynakları arasındaki etkileşimi olarak incelenir. Birey merkezli bir yaklaşım olmasına rağmen, bireyi sosyal çevresiyle birleştirir. Sosyal çevrenin daha da odaklanıldığı yaklaşımlardan biri de Hobfull'un Kaynakların Korunması Teorisidir (Converstaion of Resources, COR) yaklaşımıdır (Hobfull,1989). Bu yaklaşıma göre bireyler değer verdiği şeyleri (kaynakları) elde etmek, elinde tutmak ve korumak için çabalamaktadır.

Lazarus ve Folkman'ın (1984) stres teorisine göre, Barbarin ve diğ.(1985) ve Revenson (1994), bireysel başa çıkma içerisindeki benzerlik ve farklılıkların bireylerin evlilik doyumuyla ve bireysel iyi oluşuyla ilgili olduğunu belirtmişlerdir. Bu araştırmacılara göre her bir eşin başa çıkması, diğer eşin başa çıkmasıyla ilgilidir ve başa çıkma bireysel bir fenomen olarak düşünülür, bu yüzden de her iki eşin için ayrı bir şekilde bireysel başa çıkması bir değişken olarak ölçüldüğü belirtilir.

İkinci bir yaklaşım içerisinde ise başa çıkma ikili bir fenomen olarak incelenmiştir. Bu bağlamda, Coyne ve Smith (1991) tarafından ilişki odaklı başa çıkma, DeLongis ve O'Brien (1990) tarafından empatik başa çıkma, Bodenmann (2005) tarafından önerilen sistemik transaksiyonel başa çıkmayı içermektedir. Bodenmann'ın başa çıkma yaklaşımı (Bodenmann, 1995, 2005) Lazarus ve Folkman'in (1984) transaksiyonel teorisine aynı zamanda sistemik yaklaşımlar ve süreçle ilişkili yaklaşımlara dayanır. Bu üç yaklaşımında

64

ortak özelliği, çift ilişki sürecinde eşin stres belirtisini göz önüne alarak diğerinin başa çıkma tepkilerine ikili düzeyde odaklanma vardır (Bodenmann ve diğ., 2006).

Bu teorik yaklaşımlarda ikili (dyadic) başa çıkma sosyal destekten açık bir şekilde ayırtedilen bir yapı olarak ele alınmıştır. İlk olarak, sosyal destek ikili başa çıkmanın bir parçası olarak oluşmakta olup eş desteğidir, diğer kişilerden alınan sosyal destekten farklıdır (arkadaşlar, akrabalar, komşular vb). Eş, stresli durumlarda öncelikli ve önemli bir destek kaynağı olduğu için onun desteği, diğerlerinden alınan sosyal destekten hem ilişki hem de partner için daha farklı bir anlam oluşturur. İkinci olarak, ikili başa çıkma her iki partnerin doyumu ve iyi oluşunu arttırmada bir bağlılığı içerir, bunun aksine sosyal destek bir bütün olarak çiftin kendi evlilik doyumu ve iyi oluşunu sağlar. Son olarak ise ikili başa çıkma kavramı, bir partnerden alınan desteğin daha fazlasını içerir fakat ortak stresörlerle karşı karşıya kalındığında her iki partnerinde stresi yönetme davranışlarını kapsar (Bodenmann, 2005; Bodenmann ve diğ., 2006).

İkili stres ve başa çıkma, her iki evli partneri içeren kişilerarası sürecin parçası olarak tanımlanır (Bodenmann, 2005). Bodenmann (1995, 2005), ikili stresi her iki partneri doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen stresli bir olay olarak tanımlar ve üç alanı olduğunu belirtmiştir: (a) stresli olay tarafından her iki partnerin etkilenme şekli (doğrudan ya da dolaylı olarak), (b) stresin kökeni (çiftin dışında ya da içerisinden gelen) ve (c) zaman aralığıdır. Doğrudan ikili stres, farklı şekillerde olmasına rağmen, benzer derece ve aynı zaman içerisinde ortak bir stresör (örneğin, finansal stres) tarafından her iki partneri etkileyen durumları ifade etmek için kullanılır. Dolaylı stres ise, bir partneri ilk olarak tehdit ettiğinde diğer partnerde, ilk partnerin davranış ve duygusal durumu üzerinden onun etkisi aracılığıyla etkilenmesidir (örneğin, bir partnerin iş kaybı).

İlişki odaklı başa çıkma, stresli dönemler süresince sosyal ilişkileri devam ettirme ve yönetmede bilişsel ve davranışsal çabayla başa çıkmadır (Coyne ve Smith, 1991). Coyne ve Smith (1991) ilişki odaklı başa çıkmanın iki türünü tanımlamıştır: Aktif sorumluluk (bir tartışmaya partnerin katılımını, duyguların keşfini ve problem çözmede yapıcı girişimleri başlatmayı) ve koruyucu tampon (bir partnerin duygusal olarak tartışması ve üzüntüleri azaltarak, öfkenin bastırılması ve bırakılması). İlişki odaklı başa çıkma içerisinde, empatik cevaplama stresli zamanlar süresince güven verici bir ilişkiyi devam ettirmede önemli durumlardan biridir (O'Brien ve diğ., 2009). Empatik cevaplama, sosyal destek aramada duygu-odaklı yaklaşımdan daha farklı olarak kullanılmaktadır. Sosyal destek aramada duygu-odaklı yaklaşım, genellikle bir diğer kişiden alından destek çabalarını gösterir.

65

Empatik cevaplama ise, stresli durumlar karşısında destekleyici bir şekilde bir diğer kişiyi anlama ve davranışsal çaba şeklinde yapılandırılır (O'Brien ve diğ., 2009). O'Brien ve diğ., (2009), yaptıkları araştırmada Coyne ve Smith'in (1991,) ilişki odaklı başa çıkmasını temel almışlardır. Bu araştırma içerisinde empatik cevaplamanın farklı günlerde evlilik gerginliği içerisindeki rolü incelenmiştir. 82 çift üzerinde yapılan bu çalışmada, kadın ve erkeklerin aile stresörleriyle karşı karşıya kaldıkları zaman empatik cevaplamayı kullanma durumlarının arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Empatik cevaplamanın yüksek olması, gelecek günlerdeki düşük düzeyde evlilik gerginliğiyle ilişkilidir. Yüksek düzeyde evlilik uyumu sergileyen çiftler oluşan gerginliği yönetme ve çözmede daha iyi uyum sergilemektedirler ve bu durumda daha düşük evlilik gerginliği yaşamalarıyla sonuçlanmaktadır.

Her iki partneri kapsayan ikili başa çıkma ise (Bodenmann, 1995, 1997) Lazarus ve Folkman'ın (1984) transaksiyonel stres teorisine temellendirmiştir fakat bu teori sistemik ve süreç yönelimli alanların bir uzantısıdır. İkili başa çıkma kavramı ilk olarak günlük sıkıntılar (daha az stresörler) ve sonraları ise günlük yaşamdaki kronik stresörler (örneğin, işte kronik stres) durumuna kadar uzatılmıştır. Sistemik-transaksiyonel model içerisinde Bodenmann (1995, 2005) ikili başa çıkmayı, hem doğrudan hem de dolaylı olarak her iki partneri ilgilendiren stresörleri yönetme çabasına katılan her iki partnerin süreci olarak kavramsallaştırılmıştır. Günlük yaşanan kronik stresin evlilik niteliği üzerindeki etkisini Bodenmann (2005) aşağıdaki şekilde şu şekilde göstermiştir:

66 Karşılıklı İletişimde Negatif etkiler Daha az birlikte zaman geçirme Psikolojik ve fiziksel problemlere karşı daha fazla hassasiyet

Geriçekilme,bencil davranma Yüksek negatiflik ve düşük pozitiflik Düşük kendini açma Paylaşılan yaşantı azlığı ve iyi oluş

hissinin azlığı Azalan karşılıklı başa

çıkma Üzüntünün ve

bakımın sınırlandırılması Her iki partnerin sınırlandırılması Her iki partner arasında bozulan

eşitlik

Düşük evlilik doyumu ve daha yüksek boşanma riski Günlük Stres

Şekil 7:Kronik günlük stres ve evlilik fonksiyonu arasındaki ilişki (Bodenmann, 2004)

Evlilik içerisinde var olan stres durumunun kronik ya da akut durumda olması önemlidir. Kronik stresörler ya da zorlanmalar kısmen değişmeyen ve çok uzun süredir devam eden bağlamın yönlerini içermektedir (örneğin sosyo-ekonomik durum ve diyabet hastalığına sahip olma gibi). Akut stresörler ise özel bir başlangıç ve uzaklığı içeren bağlamın yönlerini kapsar (örneğin iş yerleri arasındaki geçişler). Çiftler kronik stres durumuyla karşı karşıya kaldıklarında daha negatif sonuçlar yaşayabilmektedir. Örneğin ekonomik güçlük yaşayan, pek çok işle meşgul olmak zorunda kalan çiftler, aktivitelerini devam ettirmede zorlanarak muhtemelen romantik ilişkileri için daha az zaman ve enerji harcayacaklardır. Bunun yanısıra, akut stres durumlarının etkileri daha sınırlı olabilmektedir. Geçici (akut) stres yaşamak, ilişkisel yeterlilik ve yakınlık hissini güçlendirmek için bir fırsattır (Karney ve diğ., 2005).

Bodenmann (1995, 2005) ilişki sürecinde stresli durumlarla karşı karşıya kalındığında bunu ilk olarak bireysel başa çıkmanın, ikinci olarak ikili başa çıkmanın ve sonrasında ise destek-arama davranışlarının takip ettiğini belirtmiştir. Bodenmann (1995, 2005) ikili başa çıkmanın her bir partnerin stresini azaltma ve ilişki niteliğini güçlendirme gibi iki amacının olduğuna vurgu yapar.

67

İkili başa çıkma teorisinin altında yatan varsayımlar ise şu şekildedir: İlk olarak, ikili stres ve başa çıkma bir sistem bakış açısından kavramsallaştırılmalıdır. Burada bir partnerin stresi değerlendirmesi ya da başa çıkma davranışları, diğer partner ya da evlilik (sistem) etkileri olmadan incelenemez. Bir partnerin iyi oluşu ve doyumu diğer partnerin iyi oluşuna ve doyumuna bağlıdır (karşılıklı etki). Bu yüzden partnerlerin her ikisi de stresli durumlarla başa çıkmada bir diğerinin yardımıyla motive edilir ve her ikisi de her bir stresörle ilgili başa çıkma sürecine katılır. İkinci olarak ikili başa çıkma bir stresörü yönetebilen yalnızca bir yoldur, bireysel başa çıkma çabaları ve destekleyici etkileşimler (bir partner ve onun sosyal ağı arasında ya da çift ve sosyal ağ arasında) aynı zamanda stresi yönetme biçimleridir. Üçüncü olarak, ikili başa çıkma sıklıkla bireysel başa çıkma çabaları yapıldığında ve başarısız olduğunda kullanılır (Bodenmann, 2005).

İkili Başa Çıkma Türleri

Yakın ilişkiler içerisinde stresle başa çıkma üç şekilde ayırt edilmiştir. (a) bireysel başa çıkma, (b) ikili başa çıkma ve (c) diğerlerinden sosyal destek arama (örneğin arkadaşlar ve akrabalar). İkili başa çıkma da farklı şekillerde ayırtedilmektedir: ortak ikili başa çıkma (partnerlerden her ikisinin de ortak bir stresli duruma maruz kaldıklarında her iki partner tarafından gösterilen başa çıkma çabaları), destekleyici başa çıkma (öncelikli olarak yalnızca bir partnerin stresli yaşamdan endişe duyduğunda diğer partnerden aldığı destek) ve fedakarca başa çıkmadır (diğer partnerin stresini hafifletmek için görevleri ve problem- çözmeyi, diğer partnerin üstlenmesi olarak tanımlanır). Bu başa çıkma yaklaşımları duygu odaklı ya da problem odaklı veya pozitif ve negatif başa çıkma şeklinde olabilir. İkili başa çıkmada negatif yaklaşım, kızgınlık (saldırganlığı), kararsızlık (belirsizliği, pişmanlığı) ya da yüzeysellik (belirsiz, adanmamışlık) gibi ikili başa çıkma tepkilerini içerir (Bodenmann, 1997, 2005).

Pozitif destekleyici başa çıkma, bir partnerin diğer partnerin başa çıkma çabalarına yardım ettiğinde oluşur. Pozitif destekleyici başa çıkma, günlük görevlere yardım etmeyi, pratik öğüt vermeyi, empatik anlayışı, durumu farklı şekilde ifade etmede partnerine yardımcı olmayı, partnerinin yeteneklerine olan inancı ifade etme ya da partner ile dayanışmayı içermektedir. Destekleyici başa çıkma, problem-odaklı başa çıkmayı içeren, nasihat sunma ya da enstrümental yardım etme gibi durumun çözümündeki çabaları içerir. Pozitif destekleyici başa çıkma basit bir fedakarca başkalarını düşünen bir davranış değildir aynı zamanda kişinin kendi stresini azaltma gibi ikinci bir amaca sahiptir (Bodenmann, 1995, 2005).

68

Ortak başa çıkma, her iki partnerin başa çıkma sürecine daha fazla ya da daha az olarak ya da tamamlayıcı olarak katılımıdır. Problem çözme ve bilgi aramaya katılım, duyguları paylaşma, karşılıklı bağlılık ya da birlikte rahatlama gibi stratejileri içerir. Ortak başa çıkma her iki partnerin stresi yaşamasıdır ve birlikte başa çıkmaya katılarak bu durumu yönetebilmeyi denemesidir. Ortak ikili başa çıkmada, problem çözme ya da doğrudan yönelme gibi problem-odaklı aktiviteleri kapsar. Çiftlerin bir problemi birlikte çözmede stratejilere odaklanmada ya da diğer duygusal kaçınmalarını azaltmada birbirlerine yardım etmeleridir. Aynı zamanda duygusal kaçınmayı azaltmak için birlikte rahatlatıcı aktivitelere katılma, duyguları paylaşma ve fiziksel etkilenme gibi diğer bireye yardım eden duygu-odaklı aktiviteleri içerir (Bodenmann, 1995, 2005).

Fedakarca çift başa çıkma, kişinin arkadaşı (mate) tarafından yaşanan stresi azaltmak için partnerlerden birinin sorumluluk almasıyla oluşur. Destekleyici başa çıkmaya karşı olarak, fedakarca çift başa çıkma süresince, bir partner açık bir şekilde destek vermeyi sormaktadır ve yerleşmiş olan başa çıkma süreci için böylelikle yeni bir alana katkı sağlamış olur. İkili başa çıkmanın bu şekli çok yaygın bir şekilde problem odaklı stresöre cevap vermek için kullanılır. Bu durumlarda, diğer partnerin stresini azaltmak için partnerin tipik olarak yaptığı diğerinin sorumluluklarını ya da görevlerini üstelenmesidir (Bodenmann, 1995, 2005).

Negatif ikili başa çıkma : Negatif başa çıkma, kızgınlığı, düşmanca kararsızlığı ve yüzeysel olmayı içerir. Düşmanca başa çıkma destek için sunulur fakat buna iğnelemek, eleştirmek ve hoşgörüsüzlük eşlik etmektedir. Kararsız başa çıkma, isteksiz bir şekilde destek olunan başa çıkmayı içerir. Yüzeysel başa çıkma ise diğerini gerçekten dinlemeden partnerinin duyguları hakkında konuşarak samimiyetsiz ya da yapay olan destek için kullanılır (Bodenmann, 1995, 2005).

Çiftler ilişkide karşı karşıya kaldıkları güçlükleri ya da riskleri kabul ettikleri zaman bu durumla daha aktif olarak başa çıkacaklardır (Zunkel, 2003). Zunkel (2003) meme kanseri teşhisi almış olan kadınların iyileşme süreçlerinde eşleriyle olan ilişki sürecini incelediği araştırmada, kanserin varlığını kabul eden çiftlerde, eşlerin kanser hastalığı ve iyileşmeye ilişkin olarak tepkileri ve hastalık hakkında kendi duygularını rahat bir şekilde bireysel olarak duygularını ifade edebildikleri sonucuna ulaşmışlardır. Bunun yanısıra ikili başa çıkma araştırmalarında daha çok evlilik yaşamı içerisinde örneğin fiziksel rahatsızlık, kalp rahatsızlığı, kanser ve kronik rahatsızlık gibi ciddi kronik stresörler gibi önemli bir risk durumu olduğunda bunu inceleyen araştırmalara rastgelinmiştir (Bodenmann, 1997; Coyne

69

ve Smith, 1991; Feldman ve Broussard, 2006; Meier, Bodenmann, Mörgeli ve Jenewein, 2011; Watts, Sherman, Mireskandari, Meiser, Taylor ve Tucker, 2011).

Literatürde evlilik ilişkisi içerisinde çiftlerin, uyumu ve doyumunu inceleyen araştırmalar mevcuttur. İkili başa çıkma ve psikolojik iyi oluş arasındaki ilişki Feldman ve Broussard (2006) tarafından meme kanseri almış olan 71 erkek partner üzerinde incelenmiştir. Araştırmada partnerinin hastalığına karşı erkeklerin uyumunda, ikili başa çıkmanın etkileri incelenmiştir. Araştırmanın sonuçları, negatif başa çıkmanın, erkeklerin partnerinin hastalığına karşı uyum sağlamada, pozitif ikili başa çıkmadan daha güçlü bir ilişkisi olduğu bulunmuştur. Yapılan bir başka araştırmada ise Watts ve diğ., (2011), meme kanseri olan 94 kadın ve partnerlerinin ikili uyum, destekleyici ve işbirlikçi süreçleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmada algılanan destek seviyesi arttıkça, daha iyi anlaşma ve doyumun artmış olduğu bunun yanısıra ikili bağlılık ve doyumun, daha fazla takım yaklaşımını kullanan çiftler arasında daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Meier ve diğ., (2011), yaptıkları çalışma içerisinde, partnerlerden birinin kronik obstructive pulmonary hastalığı olan çiftler arasında, ikili başa çıkma ve iyi-oluş arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. 43 çiftin katıldığı araştırmada çifler arasında ikili başa çıkmanın düşük pozitif sonuçlar ve yüksek negatif sonuçlar daha düşük yaşam niteliği ve daha yüksek psikolojik sıkıntıyla ilişkili olduğu bulunmuştur. Aynı zamanda fedakarca başa çıkmanın partnerler arasında daha yüksek olduğu sonucu elde edilmiştir. Bodenmann ve diğ., (2006), ikili başa çıkma ve evlilik niteliği arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Araştırmanın hipotezinde, kadın ve erkeğin ikili başa çıkması zaman içerisinde hem kendi evlilik niteliklerini hem de partnerin evlilik niteliğini etkilemektedir, şeklinde belirlenmiştir. Araştırmada, erkeğin başa çıkması özellikle de negatif başa çıkması, her iki partnerin evlilik niteliğiyle ilişkili olduğu ancak kadınların, destekleyici başa çıkmaları, kendi evlilik niteliğiyle ilişkili bulunmasına rağmen, erkeklerin evlilik niteliğiyle ilişkili bulunmamıştır. İkili başa çıkmanın; evlilik içerisinde önemli bir risk olmasına rağmen, iyi oluş üzerinde etkisinin olduğunu gösteren bu araştırmalar, bireysel başa çıkma kadar ikili başa çıkmanın da ruh sağlığı üzerinde önemli bir etkisinin olduğunu ortaya koymaktadır. Bodenmann (1997) ikili başa çıkmanın, bireysel ve ikili bir şekilde partnerlerin iyi oluşu ve çift işlevselliğini sağlamada dengeyi yeniden düzenlemeyi ve devam ettirmeyi amaçladığını belirtmiştir.

İkili başa çıkma evlilik niteliğini etkileme ya da iyi oluş açısından ilişkisi duygusal zeka ve bağlanma gibi değişkenlerle beraber de incelenmiştir. Fuenfhausen ve Cashwell (2013)

70

yaşları 22 ile 60 arasında değişen 191 evli kişi üzerinde bağlanma ve ikili başa çıkma arasındaki ilişkileri incelemiştir. Araştırmanın sonuçları, kaygılı bağlanma, kaçınmacı bağlanma ve ikili başa çıkma evlilik doyumunun %67'sini açıkladığı sonucuna ulaşılmıştır. Aynı zamanda hem bağlanma alanları hem de evlilik doyumu arasındaki ilişkilerde, ikili başa çıkma kısmi olarak aracılık etmektedir. Bunun yanısıra araştırmada, kaçınmacı bağlanma ve ikili başa çıkma arasında güçlü bir negatif ilişki bulunmuştur. APIM yöntemi kullanılarak yapılan bir başka araştırmada ise evlilik ilişkileri niteliği ve duygusal zeka arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmaya 100 yeni evlenmiş olan çift katılmıştır. Araştırmanın sonucuna göre toplam ikili başa çıkma aynı zamanda kişinin kendisinin ikili başa çıkması ve partnerinin ikili başa çıkması, duygusal zeka ve evlilik niteliği arasındaki ilişkide aracılık ettiği bulunmuştur. (Zeidner, Kloda ve Matthews, 2013).

Evli çiftler üzerindeki araştırmalar, olumsuz yaşantının ardından partnerlerden alınan desteğin; bireylerin iyi oluşuna ve ruh sağlığına (Cohen ve Williams, 1985 ; Margalit ve Kleitman, 2006) aynı zamanda yaşanan olumsuzluğu yeniden kavramsallaştırmada bireyler için önemli kaynaklar olduğunu ortaya koymaktadır (Schaefer ve Maas, 1992). Vandsburger ve diğ., (2008) yoksulluk içerisinde yaşayan ailelerin yaşamdaki zorlukları başarılı bir şekilde nasıl karşıladıklarını ortaya koymaya çalışmışlardır. Araştırmaya 128 kadın katılmıştır. Araştırmanın sonucuna göre, aile içerisindeki aşk ve karşılıklı destek aynı zamanda kader inancı, ailelerin başa çıkmasına yardım eden önemli kaynaklar olarak bulunmuştur. Tak ve McCubbin (2002), doğuştan bir kalp rahatsızlığı çocuğa sahip olan ailelerdeki başa çıkmayla ilişkili yılmazlık faktörlerini belirlemek ve başa çıkma, algılanan sosyal destek ve aile ilişkileri arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Araştırma grubuna, en son 3-4 ay içerisinde kronik rahatsızlık teşhisi almış olan 12 yaşın altında çocuğa sahip olan 92 aile katılmıştır. Araştırmanın sonuçları, bir yılmazlık faktörü olarak algılanan sosyal destek, aile stresi ve hem ebeveyn hem de aile başa çıkması arasında bir işlev görmektedir. Aynı zamanda, annenin algıladığı sosyal destek ve babanın algıladığı sosyal destek anne ve babanın başa çıkmasında önemli bir yordayıcıdır. Araştırmanın sonuçlarına göre eğer bir ebeveyn daha fazla sosyal destek algılıyorsa, bireysel olarak daha yüksek düzeyde başa çıkmaya sahip olacaktır. Yapılan bu araştırmalar, sosyal desteğin başa çıkma ve bireylerin iyi oluşu üzerinde önemli bir etkisinin olduğunu göstermektedir.

Heiman (2002), zihinsel, fiziksel ya da öğrenme bozukluğuna sahip olan çocukların ebeveynlerin teşhise ilişkin tepkileri, uyum sağlama şekilleri ve gelecek için beklentileri, endişeleri ve bu durumla başa çıkabilmelerini sağlayan yılmazlık kaynaklarnıı incelemiştir.

71

Araştırmada nitel ve nicel yöntem bir arada kullanılmış olup, 32 ebeveyen araştırmaya katılmıştır. Araştırmada, ebeveynlerin çoğu çocuklarının engellilik teşhisine duygusal ve psikolojik olarak negatif şekilde tepki vererek başa çıkma eğiliminde oldukları sonucuna