• Sonuç bulunamadı

İKİNCİL METİN OLARAK ÇEVİRİNİN ÖTEKİNİ UYUMLAŞTIRICI ROLÜ

1. Giriş

Kaynak metinler öncellikle ilk oluşturulduğu kültürün ve toplumun özelliklerini yansıtmaktadır. Bunun için yazar, içinde bulunduğu kültürün inceliklerini tanımalı ve metin oluşturma sürecinde okurun beklentileri doğrultusunda bir anlatım gerçekleştirmelidir. Özgün bir metnin oluşumunun göstergesi, kullanılan metin dilinin biçemsel ve ifadesel olarak bir bütünsellik içerisinde kullanılmasıdır. Kaynak metinin bu özgün durumundan farklı bir sosyo- kültürel alana taşımak için, çevirinin ikincil metin olarak kaynak metnin özgünlüğü bozmadan oluşturulması gerekmektedir. Kaynak metnin oluştuğu kültür ve toplum içerisindeki durumu, erek metin oluşturulmasında özellikle göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Çünkü kaynak metin belli sosyo-kültürel normlar çerçevesinde oluşturulmuş ve kültürel ögelerle bezenmiştir. Kaynak metin çevresinde bıraktığı etkiyi, çeviri aracılığı ile oluşturulan ikincil metnin de erek kültürde de aynı etkiyi bırakması kültürlerarası uyum açısından önemlidir. Bunun için ikincil metinlerin her zaman farklı kültürler arasında bir iletişim köprüsü rolünü oynamalıdır.

Çeviri ürünü olan ikincil metnin oluşumunu gerçekleştiren çevirmen, erek okurun beklentilerini karşılayacak donanıma sahip olmak zorundadır. Yazarın yazarı olmak için çevirmen, kaynak metni iyi anlamalı ve analiz etmelidir. Bu nedenle çeviri eylemini gerçekleştirmeden önce, bir çeviri stratejisi belirlemelidir. Çeviri stratejileri, çevirmene yol gösteren, çevirilerin belli düzen içerisinde gerçekleşmesini sağlayan planlamalardır. Böyle bir planlama, kaynak metin ile çeviri ürünü olan ikincil metin asasında çeviri kayıplarının önlenmesine yardımcı olmaktadır. Kaynak dilde oluşturulmuş yazınsal metinlerin çevirisi diğer metin türlerine oranla daha karmaşıktır. Çünkü bu tür metinlerde ilk yazarın kullanmış olduğu dil ve dilsel olgular çeviri sürecini etkilemektedir. Bunun için çevirmenlerin ikincil metni oluştururken kaynak metin yazarının kullandığı kurguyu bozmadan kültürel ögeleri yansıtan düşünce ve duyguları aktarması beklenmektedir. Bu durumda çevirmen tarafından oluşturulan ikincil metinlerin kaynak metinle uyumlu bir şekilde erek okura kabul ettirmeleri önemli hale gelmektedir.

2. İkincil Metnin Tanımı

İkincil metinin ne olduğunu anlayabilmek için önce “Metin” kavramını tanımını yapmak gerekmektedir. Metin, iletişim boyutunda bireyin alımlamayı tercih ettiği ya da kendisinin ürettiği, yazılı, sözlü, bir resim veya bunların hepsinin içinde bulunduğu ortak bir metindir. Metinin tanımını Holz Maenttari (1984) şu şekilde ifade etmektedir.

Üreten ya da alımlayan kişinin metin olarak kabul ettiğini, metin sayıyoruz. Bu yazılı bir metin olabilir (lirik bir şiirden anlamsız sözcüklere kadar); alımlayan kişi için belli bir anlam taşıyan resim de olabilir; ya da her ikisinin karışımı olabilir (çeviri literatüründe buna resim bağlantılı metin denmiştir) (Akt. Ammann, 2008:78).

Dilbilimde metinin oldukça çok tanımı olmakla beraber, metin türleri de vardır. Ancak metnin ne olduğunu alımlayan kişinin belirlemesi daha doğru olacaktır. Metni ilk üreten kişi metni niçin ve hangi amaçla ürettiğinin farkındadır. Ancak metni alımlayan kişi ya da özellikle kaynak metinden erek metne çeviri yapmak için alımlama yapan çevirmen, kaynak metni nasıl anladığı önemlidir. Bunun yanında yeni bir metin üretecek olan çevirmenin metni hangi amaçla

kullanacağıdır. Burada çevirmenin bireysel tercihleri de ön plana çıkmaktadır. Erek okura yönelik hazırlanacak metinlerin zihinsel çözümlemesi çevirmenin okuma stratejilerine ve metni anlamasına bağlıdır. Sonuç olarak çevirmenin erek okura yönelik ürettiği metin “İkincil Metin “ olarak tanımlanmaktadır. İkincil metinler belli bir amaca, hedefe ve erek okurun daha önce edinmiş olduğu bilgilerin üzerine inşa edeceği düşünülmelidir. Aksi halde ikincil metinlerin vereceği bilgiler yanlış anlaşılmalara ve yorumlara neden olabilmektedir. Bu anlamda Ammann şöyle düşünmektedir.

Bir metin (bir çeviri), belli bir durum içinde alıcı ya da muhatap (……)tarafından belli bir şekilde ve bağlamda anlaşılır. Erek okur kendisine gelen yeni bilgiyi yorumlarken eski bilgilerine dayanarak hareket eder. Bunu yaparken o zaman kadar öğrenip edindiği, “bilgileri” genellikle sorgulamaz; dolayısıyla elindeki yeni bilgiyi “yanlış“ anlamış olduğunu fark etmeyebilir (Ammann, 2008: 51).

Farklı iki kültüre sahip ülkelerin zamanla birbirlerinden uzaklaşması veya yakınlaşması ikincil metin olarak çeviri sorunları olarak karşımıza çıkabilmektedir. Birçok alanda (ticaret, turizm gibi) ülkelerarası ilişkilerin artması yazın dünyasına da ister istemez yansımaktadır. Bu bağlamda kaynak kültürde bazı öğeler yazar tarafından yerlileştirilebilir veya yabancılaştırılabilmektedir. Yani kaynak metnin kültürel motifleri, her iki kültüre de nasıl faydalı olabilir düşüncesinden hareketle, hem yazar hem de ikincil metni oluşturan çevirmen tarafından bazen kaynak bazen de erek kültür odaklı olarak metnin uyumlaştırılması anlamına gelmektedir. Bu anlamda aynı kaynak metinden farklı çeviri örnekleri çıkabilmektedir. Bu anlamda Yücel şöyle düşünmektedir.

Bir metnin kültüre göre nasıl farklı alımlandığı, iki kültür arasındaki uzaklıkla da iniltilidir. Sözgelimi, bir kaynak metnin farklı kültürlerin edebiyatına çevrilmesi, iki kültürün gelişmişlik düzeyinin, tarihsel gelişime bağlı olarak, farklı çevirilerin ortaya çıkmasına yol açabilir (Yücel, 2016:271).

İkincil olarak üretilen metinlerin belli kaynak metinlere dayandırıldığı için, betimleyici ve açıklayıcıdırlar. Farklı sosyo- kültürel yapının motifleri ile örgülenmiş kaynak metinleri erek kültüre ve okura yanlış aktarmamak için gerekli bir durumdur. İkincil metinleri toplumlararası ve kültürlerarası daha uyumcul kılabilmek adına birçok çeviri kuramı ve çevirmenlerin izlemesi gereken çeviri stratejileri öngörülmektedir. (Strateji, TDK’de (2000:881). “önceden planlanan bir hedefe ulaşmak için izlenen yol”, şeklinde tanımlanmıştır). Bunlar, çeviri ürünü olan “İkincil Metinlerin”, amaçlarına ulaşması ve bilimsel bir dayanağı olması açısından önemlidir. Çeviri stratejileri, çevirmenin ikincil metni oluştururken, bu yolda kendine yol gösteren ve kendisinin belli bir düzen içerisinde çalışmasını sağlayan alacağı kararlardır.

3. İkincil Metin ve Çevirmen Kimliği

İnsanlık tarihi sürecince var olan çeviri eylemi, en çok tartışılan bir konudur. Çeviri eylemi insanlar arasında iletişimi sağlamanın yanında bilim dalların tümüyle ilişkisi vardır. Bu anlamda çeviri, son çeyrek yüzyıl içerisinde kendini bilim dünyasına bağımsız bir bilim dalı olarak kendini kabul ettirmiştir. Çeviribilim alanının kendine özgün izleyeceği yol ve dayandırıldığı kuramsal bilgileri, kurallarının varlığı söz konusudur. Yazıcı bu konuda şöyle söylemektedir.

Kuramsal bilginin çeviriye geniş açıdan bakmayı öğrettiğini, çevirmenin ufkunu genişlettiğini, çevirinin sadece kaynak dil ve kültürünü bilmekle yapılamayacağını, bunun için hedef dil ve kültür ile araştırma ve yaratıcı düşünmeyi gerektiren bir eylem olduğunun bilincine varmasına vesile olmaktadır (Yazıcı, 2005:27).

Çeviri eyleminin ikincil bir metin üretmesi ve kaynak metninin erek dilde uyumlaştırılmasını sağlayacak çevirmenlerinde bilmesi gereken birçok çeviri kuramları vardır. Bu kuramlar, çeviri eyleminin sadece dilsel ve biçemsel anlamda değil, her iki dilin de toplumsal ve kültürel yapılarını göz önüne alarak, kültürlerarası iletişimin kurulması yönünde yaklaşımı olması gerekliliğini savunmaktadır. Ayrıca ikincil bir metin oluşturmak durumunda olan çevirmenin de bir çeviri stratejisi belirlemesi gerekmektedir. Yani bu, çevirmenin çeviri eylemini nasıl yapacağına dair yaptığı bir plan yapması anlamına gelmektedir. Bu anlam da Gürçağlar şöyle düşünmektedir.

Çevirmenler bir metni seçerken ve çevirirken o metne yaklaşımları ve aktarım sırasında benimsedikleri bir takım yöntemler çeviri stratejilerini oluşturur. Diğer bir deyişle, çevirmenle ortaya

çıkardığı çeviri metin arasındaki ilişkinin niteliği strateji kavramıyla açıklanabilir. Kuramsal açıdan bu ilişkiyi ele alırken üzerinde en fazla durulan “eşdeğerlik” kavramıdır (Gürçağlar, 2011:38).

Çeviri stratejisi çevirmenlerin, bir çeviriyi daha iyi nasıl yapabileceklerine yönelik planlama yapmalarıdır. Çeviri öncesinde ve esnasında izlenecek yolun saptanması, ikincil metin olarak çeviri ürününde, kaynak metinin içeriğinde bulunan sosyo-kültürel olguların en az seviyede kayıpla yapılmasına yardımcı olacaktır. Çeviri stratejileri çevirmene yol gösteren faydalı araçlardır. Her iki kültürü ve farklılıklarını tanıyan bir çevirmen oluşturduğu ikincil metin içerisinde farklı kültürlere ait motifleri uyumlu hale getirebilir. Bu tam olarak yerlileştirme olmamakla beraber yabancı olanı kabullendirme olarak adlandırılabilir. Yani kaynak kültürde metin üretmiş yazarla erek okuru yakınlaştırma anlamındadır. Bu anlamda Schleiermacher şöyle söylemektedir.

Birbirine tamamen yabancı olan yazar ve okurun, iyi bir çevirmen tarafından birbirine nasıl yakınlaştıracağını ve bunu sağlarken de okurun kendi anadil çevresinde koparılmadan, metni doğru ve tam anlayarak, metinden keyif alarak okumasını sağlayacak hangi yöntemin kullanılması gerektiği sorusunu sorar (Akt: Arı, 2016:175).

İkincil metin oluşturulurken, kaynak metin derinlemesine irdelenerek içerdiği kültürel olguların iyi anlaşılması ve erek kültürde kabul edilebilir bir yapıya sahip olmalıdır. Ayrıca kaynak metin üzerinden oluşturulan ikincil metinde farklı kültürel ögelerin algılanmasına yönelik yorum yapabilen bir çevirmen kimliği olmalıdır.

3.1. Ötekini Uyumlaştırma Sürecinde İkincil Metin Önemi

Kaynak metinler ilk kez kendinin ait olduğu sosyo-kültürel çevrede yazılan metinlerdir. İlk yazarın özgün metni şeklinde ortaya çıkan kaynak metnin farklı dil veya dillerde yani ikincil metin olarak oluşturulduğunda edilen metin, “erek metin” olarak adlandırılmaktadır. Çeviri tarihsel süreç içerisinde bazen kaynak metin odaklı bazen de erek odaklı olarak gerçekleştirilmiştir. Ancak son çeyrek yüzyılda çeviri özgün bir bilim dalı olarak ortaya çıkması ile birlikte, çeviribilim alanında kaynak metinin erek metne aktarılması sürecinde, çeviriyi etkileyen diğer tüm içsel ve dışsal olguların göz önüne alınmasını gerektirmiştir. Erek odaklılık bu anlamda Gürçağlar tarafından şöyle ifade edilmektedir.

Çevirinin kaynak metin ve kaynak kültürden bağımsız bir üretim olduğunu, bir olgu olarak çeviriyi anlamanın ve tanımlamanın yolunun erek kültürün beklentilerini ve çevirilerin erek bağlam içindeki yerlerini incelemekten geçtiğini vurgularlar. Bu kuramlar kural koyucu değil, betimleyici ve açıklayıcıdır (Gürçağlar, 2016: 128).

Kültür süreç içerisinde koşullara gören ne kadar dinamik görünse de toplumsal pratik içerisinde statiktir. İkincil metin olan çeviri ürünü günün koşullarına ve erek kültürün ihtiyaçlarına uygun şekilde kurgulanmalıdır. Ancak bu düşünce kaynak metinde geçen kültürel öğelerin yok saymak anlamına gelmemelidir. Fakat “İkincil Metin” olarak çeviri ürünün erek kültürde amacı, uygunluğu, eşdeğerlilik kazanması ve aktarım dili, kaynak metnin uyumlaştırmasını kolaylaştırmaktadır. Bunun için çeviride erek odaklılık kaynak metnin kültürünün de tanıtılmasını gerektirmektedir. Bu konuda Vermeer (1994) şunları söylemektedir.

Eylem ve davranışla ilgili insanın kendi içinde “kültürleşen” olarak yaşadığı toplumun bir kültürün teamülleri, gelenek ve normlarıyla bağlantılıdır (toplumlar farklı düzlemlerde bulunurlar: burada bir bireyin idio- kültürden, dia- kültürden ve bunların üzerinde bunları kapsayan para- kültürden söz edilebilir). Bir metin bir eylem üretimidir, başka bir ifadeyle bir metin, kendisini üretenin ve kendisinin üretenin kültürünün genel davranışlarıyla bağlantılıdır (Akt: Arı, 2016:196).

Çevirinin kaynak kültürden erek kültüre yapılan bir dilsel aktarım olduğu düşüncesinden hareketle; kaynak metnin oluştuğu zamanla erek kültüre aktarılan zaman arasındaki farkı göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Çünkü dil ile kültürün zaman içerisindeki değişimleri erek kültürde oluşturulacak ikincil metnin anlaşılmasını, canlılığını esnekliğini ve kültürlerarası uyumlaştırıcı işlevini ortadan kaldırabilmektedir. Bilgisayar aracılığı ile yapılan çevirilerde yazın metinlerin de geçen sözcüklerin anlamlarının güncellenmemesi daha sonraki zamanlarda ikincil metinlerin farklı anlaşılmasına neden olmaktadır. Bu anlamda Göktürk şunları söylemektedir.

Canlı, esnek, devingen, değişken öğelerden oluşan yazın dili, düz anlamlar doğrultusunda bir kalıplaşmaya, geleneksel bir kurallaşmaya zorlandığı an ölür. Gerçekte yazın metinlerinin salt dilbilimsel temelli bilgisayar çevirisine elverişsizliği de bu özelliklerin doğal bir sonucudur. (Göktürk, 2018:47).

Kaynak metin çevirisi aracılığı ile başka dünyaların tanıtılması, bireylerin kendi yaşamının dışında gelişen olaylara ve kültürleri tanıma çabasının sonucunda gerçekleşmektedir. İkincil metinlerle aktarılan farklı dünyalar, tüm insanlığa ortak yaşam alanlarını belirleyerek paylaşabilmelerine olanak sağlamaktadır. Çeviri ürünü ikincil metinler, yeni bilgi alanlarına açılan kapılardır. Böylece çeviri farklı kültürlerarasında bir köprü olmuş, oluşturulan ikincil metinler aracılığı ile toplumlararası bilgi akışı sağlanmıştır. Bu eylem, toplumlar- ve kültürlerarasında uyumu ve beraberinde de birbirlerine karşı hoşgörüyü getirmiştir. Bu anlam da Göktürk şunları söylemektedir.

Keats’in şiirinde coşkuyla dile getirildiği gibi, çeviri yeni bilgi alanlarına açılmanın yoludur. Tarih boyunca birçok uygarlıkta, aydınlatma dönemleri çeviriyle başlamıştır. Her toplumda, her çağda, sanat, bilim, düşünce alanlarında özgün yaratıcılığın, açık ya da dolaylı olarak, çeviriyle beslendiği su götürmez bir gerçektir (Göktürk, 2016:16).

İkincil metin oluşturulması sürecinde, sadece kaynak metnin korunmasının yanında erek kültürün ve toplumun beklentileri göz önüne alınmalıdır. Özellikle yüzyılın son yarısında özgün bir bilim dalı olan Çeviribilim, uluslararası boyutta büyük bir bilgi alışverişinin içerisine kendini bulmuştur. Kitle iletişim araçlarının bu kadar gelişmesi, ikincil metinlerini farklı uzmanlık alanlarında da etkin olması gerekliliğini doğurmuştur. Bu kadar karmaşık uluslararası bilgi akışının olduğu bir sistem içerisinde, yanlış anlaşılmalara karşı, ikincil metinlerin toplum- ve kültürlerarası uyumlaştırıcı rolü daha çok artmıştır.

4. Sonuç

Özellikle yüzyılın başlarından itibaren ülkelerarası ilişkilerin boyutunun genişlemesi farklı çeviri sorunlarını ortaya çıkarmıştır. Çokdilli ve çokkültürlü toplumların artması, çevirinin önemini dilsel aktarımların ötesine taşımıştır. Bu nedenle çeviri ürünü olan ikincil metinlerin genelde erek odaklı olarak oluşturulmasını gerektirmektedir. Dünyadaki hızlı değişimler çeviri olgusunu geleneksel ve sınırlı bakış açılarının ötesine götürmüştür. Daha özgür ve tarafsız tüm herkesin beklentilerini karşılayacak kültürlerarası uyumu sağlayacak ikincil metinlerin gerekliliği söz konusu olmuştur. Kaynak metnin dilinden farklı olarak ikincil metinler canlı, değişken, devingen, esnek ve uyumlaştırıcı bir dil içermelidir. Kültür ve onun taşıyıcısı olan dil toplumsal yapı içerisinde canlı bir varlıktırlar. Bu nedenle sürekli değişime açıktırlar. Çeviri yaparken, kaynak metnin oluşturulduğu zaman ile ikincil metnin oluşturulacağı zaman farkı farklılıkların uyumu açısından dikkat edilmesi gereken bir konudur. İkincil metinin oluşturulmasında özne olan çevirmenin, çeviri bilgisinin yanında her iki dilin eşdeğerlilik düzeyinde olan ortak kültürel öğelerini ve ikincil metinde bıraktığı izlerinin sonuçlarını profesyonel anlamda takip etmesi beklenmektedir. Böylece birçok ortak kültürel değerlerin yeniden keşfedilmesini metin veya metinler aracılığı ile sağlayacak ve kültürlerin buluşması mümkün kıllanacaktır. Çevirmenin kaynak metin yazarının kullandığı dili, anlam ve biçemsel olarak çözümlenmesi ve bunun sonucunda ortaya çıkacak ikincil metinin kaynak metinin kültürel öğeleriyle birlikte anlaşılmasını sağlanması gerekmektedir. Yazarın yazarı olan çevirmenin ikincil metni oluştururken izleyeceği yol veya kullanacağı çeviri stratejileri de farklılıkların anlaşılması açısından oldukça önemlidir.

Kültürel etkenler ve kültürel öğeler çeviri etkinliğinde önemli rol oynamaktadır. Kültürlerarası bir etkileşim aracı olan çeviri eylemi, ortak kültürel öğelerin erek metine aktarılması konusunda her iki kültürün de derinlemesine irdelemesini gerektirmektedir. İkincil metin olarak çeviri dünyaya açılan bir pencere düşüncesinden hareketle; her topluma ait özgün kültürlerin kaybolmamasına özen göstermesi gerekmektedir. Bu düşünce toplumsal uyum ve kültürlerarası iletişim için oldukça önemlidir. Küreselleşmenin ulusal değerleri yok ettiği dünyada, farklı kültürleri tanımak ve kendi kültürünü korumak için çeviri ikincil metin olarak uyumlaştırıcı bir rol alacaktır.

Kaynakça

Amman, Margret (2008). “Akademik Çeviri Eğitimine Giriş”, Çev. E.Deniz Ekeman, Miltilingual, İstanbul Arı, Sevinç (2016). “ Çeviri ve Kültürel Sembolleri”, Değişim Yayınları, İstanbul

Arı, Sevinç (2014). “ Çeviri Sosyolojisi”, Aylak Adam Kültür, Sanat Yayıncılık, İstanbul

Ersoy, Hüseyin (2012). “Kavram, Kuram ve Süreç Açısından Tercüme Etkinliği”, AraştırmaYayınları, Ankara Göktürk, Akşit (2018). “ Çeviri: Dillerin Dili”, 13. Baskı, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul

Gürçağlar, Şennaz Tahir (2011). “Çevirinin ABC’si”, Say Yayınları, İstanbul

Yalçın, Perihan (2015). “Çeviri Stratejileri Kuram ve Uygulama”, Grafiker Yayınları, Ankara Yazıcı, Mine (2005). “Çeviribilim Temel Kavram ve Kuramları”, Multilingual Yayınevi, İstanbul Yücel, Faruk (2016). “Çevirinin Tarihi”, Yenilenmiş Edisyon, Çeviribilim Yayınları, İstanbul