• Sonuç bulunamadı

2.1.1. İfa Kavramı

Türk Borçlar Kanunu’nun 83 ila 112. (eBK m. 67 ila 96) maddeleri arasında borçların ifası ve borçların ifa edilmemesinin sonuçları düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde ifa kavramı tanımlanmamaktadır. Doktrindeki tanıma göre ifa;

borçlanılan edimin tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmesi, alacaklının tatmin edilerek borcun sona erdirilmesidir244. Borcun gereği gibi ifası söyleminden borcun tam ve doğru olarak ifa edilmesi anlaşılır. Bu anlamda, borçlunun borçlandığı edimin, ifa tarz ve unsurlarına, bu kapsamda ifanın taraflarına, yer ve zamanına, miktarına ve niteliğine uygun olarak eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesi borcun gereği gibi ifası anlamı taşır245.

Borcun gereği gibi ifasına uymayan kısmî ifa, edim bir bütün olarak borçlanıldığı ve tamamı tek seferde muaccel olduğu için alacaklı tarafından kabul edilmek zorunda değildir. Bu durum, TBK m. 84’de “Borcun tamamı belli ve muaccel ise, alacaklı kısmen ifayı reddedebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Görüldüğü

244 Eren, Genel Hükümler, s. 906; S. Sulhi Tekinay/Sermet Akman/Haluk Burcuoğlu/Atilla Altop, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 5. Bası, İstanbul, İÜHF Yayınları, 1985, s. 1009; Turgut Önen, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara, Yargı Yayınevi, 1999, s. 180; Haluk Nami Nomer, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul, Beta Yayınları, 2006, s. 105; Şahin, Teslim Borcu, s. 135; Doğan Şenyüz, Borçlar Hukuku Genel ve Özel Hükümler, 3. Baskı, Bursa, Ekin Kitabevi Yayınları, 2006, s. 96; Tunçomağ, C.I, Genel Hükümler, s. 663.

245 Eren, Genel Hükümler, s. 906; Şahin, Teslim Borcu, s. 135.

gibi, borcun ifasında bütünlük ilkesini kabul eden kanun, kısmî ifanın kabulünü alacaklının iradesine bırakmıştır246. Ancak sözleşmede edimin ifasının kısım kısım yerine getirileceği yönünde bir düzenleme yapılmışsa, alacaklı uygun şekilde sunulan kısmî ifayı reddedemez247.

İfa kavramı borcun niteliğine göre değişiklik arz etmektedir. Şöyle ki; hizmet sözleşmelerinde ifa, iş görenin edim fiilini zamana yayılan şekilde yerine getirmesi anlamı taşırken, eser sözleşmelerinde ise yüklenicinin meydana getirdiği eseri teslim etme yükümlülüğü olarak karşımıza çıkar248.

eBK’nun 62, 84, 87, 166 ve 170. maddelerinde geçen kelimelerde ifa kavramı yerine ödeme kavramı kullanılmıştı. Yeni Türk Borçlar Kanunu’nda 112. madde ile başlayan ikinci ayırımda ise “borçların ifa edilmemesinin sonuçları” denilmek suretiyle yerinde bir kavram değişikliğine gidilmiştir. Zira ödeme (tediye) kavramı yalnızca para borçlarının yerine getirilmesi amacıyla kullanılabilecek bir kavramdır249. İfa ise, para borçları dışında, verme, yapma, yapmama borçlarını da kapsayacak şekilde kullanılabilecek bir kavramdır250.

İfa kural olarak borç ilişkisini sona erdirmez. Borç ilişkisinin içerdiği münferit edimleri ve borcu sonlandırır. İfa, ilişkin olduğu edim borcunu sona erdiren, bu edime ilişkin alacak hakkını da ortadan kaldıran bir olaydır. Bu sebeple ifa, usul

246 Eren, Genel Hükümler, s. 919.

247 Eren, Genel Hükümler, s. 922.

248 Eren, Genel Hükümler, s. 906; Serozan, İfa, s. 12; Şahin, Teslim Borcu, s. 136; Selimoğlu, “Faruk Erem Armağanı”, s. 690.

249 Eren, Genel Hükümler, s. 907; İnan, Genel Hükümler, s. 449; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, Genel Hükümler, s. 1009; Şahin, Teslim Borcu, s. 136.

250 Kılıçoğlu, Genel Hükümler, s. 522; Eren, Genel Hükümler, s. 907; Tunçomağ, C.I, Genel Hükümler, s. 663; İnan, Genel Hükümler, s. 449; Şahin, Teslim Borcu, s. 136.

hukuku açısından itiraz teşkil eder ve dolayısıyla ifanın varlığı hakim tarafından re’sen nazara alınır251.

2.1.2. Borçlunun Temerrüdü Kavramı

Borca aykırılık hallerinden biri olan temerrüt, kendi içerisinde alacaklının ve borçlunun temerrüdü olarak ikiye ayrılmaktadır. Türk Borçlar Kanunu’nda temerrüde ilişkin bir tanım mevcut değildir. Bu bağlamda doktrinde yazarlarca çeşitli tanımlamalar getirilmiştir. Bu tanımlardan birine göre borçlu temerrüdü; borçlunun, muaccel ve ifası mümkün bir borcun ifasını objektif olarak borca aykırı biçimde geciktirmesi anlamına gelir252. Bu tanımın ifada gecikmeyi ifade ettiği ve temerrüt kavramını açıklamada şeklî şart olan ‘ihtar’ yönünden eksik kaldığı belirtilmiş ve şu şekilde bir tanım getirilmiştir: “Temerrüt, halen ifası mümkün ve muaccel bir borcun zamanında yerine getirilmemesi yüzünden alacaklının ihtarıyla veya bazı hallerde ihtara gerek olmaksızın borçlunun içine düşürüldüğü veya düştüğü bir sorumluluk halidir.”253

Temerrüt durumunun, borçlunun durumunu ağırlaştırıcı bir takım sonuçları vardır. Temerrüde düşen borçlu, temerrüt sürecinde umulmayan halden meydana gelen zararlardan sorumlu olur.

Borçlunun temerrüdünü diğer borca aykırılık halleri olan, kusurlu sonraki imkansızlık, kötü ifa ve sözleşmenin müspet ihlali kavramlarından ayırmak gerekir.

Sözleşmenin kurulması sırasında ifası mümkün olan bir edimin, borcun muaccel olmasından sonra veya önce ifasının borçluya isnadı kabil bir sebeple borçlu bakımından sürekli ve kesin olarak imkansız hale gelmesine kusurlu sonraki

251 Eren, Genel Hükümler, s. 908.

252 Oğuzman/Öz, Genel Hükümler, s. 295; Eren, Genel Hükümler, s. 1089-1090; Zevkliler/Gökyayla, Ö.B.İ., s. 484.

253 Şahin, Teslim Borcu, s. 137.

imkansızlık adı verilmektedir254. Söz konusu bu durum TBK m. 112 (eBK m. 96)’da düzenlenmiştir. Borçlu temerrüdünün söz konusu olabilmesi için “sonraki kusurlu imkansızlık”tan farklı olarak sözleşme kurulduktan sonra edimin ifasının mümkün olması gerekir. Kusurlu sonraki ifa imkansızlığında, borcun yerine getirilmesi imkansızlığa sebep olan olaydan sonra artık mümkün değildir. Borçlu temerrüdünde ise, borcun yerine getirilmesi açısından imkansızlık söz konusu değildir255.

Kötü ifa durumunda ise borçlu borcunu ifa etmiştir ancak, ifa borç ilişkisine veya ifada aranan unsurlara uygun düşmemektedir256. Borçlunun eseri teslim borcunda temerrüdünde ise henüz teslim borcu ifa edilmemiştir. Bu açıdan borçlu temerrüdü, ifanın zaman açısından borca aykırılığına işaret eder.

Diğer bir sözleşmeye aykırılık hali olan sözleşmenin müspet ihlali ise, taraflardan birinin sözleşmenin gayesini tehlikeye düşürecek veya akamete uğratacak hareketlerden kaçınması hususunda üzerine düşen vazifeyi yapmaması sonucu doğan bir sorumluluk halidir257. Sözleşmenin müspet ihlali durumunda, borçlunun yapması gereken bir şeyi yapmaması, eksik yapması söz konusudur. Borçlu temerrüdünde ise, borçlunun mükellefiyetlerini yerine getirmeyerek menfi bir tarzda borcunu ihlal etmesi söz konusu olmaktadır. Sözleşmenin müspet ihlali durumunda TBK m. 112 vd. (eBK m. 96 vd.) uygulanırken, temerrüt halinde TBK m. 117-125 (eBK m. 101-108) hükümleri uygulanır.

254 Eren, Genel Hükümler, s. 1036; Serozan, Dönme, s. 272; Şahin, Teslim Borcu, s. 138; Yener, Arsa Payı, s. 13-14; Selimoğlu, Eser Sözleşmesi, s. 227.

255 Eren, Genel Hükümler, s. 1090; Şahin, Teslim Borcu, s. 138.

256 Eren, Genel Hükümler, s. 1043; Kılıçoğlu, Genel Hükümler, s. 653; İnan, Genel Hükümler, s. 479;

Serozan, İfa, s. 243; Şahin, Teslim Borcu, s. 138; Selimoğlu, Eser Sözleşmesi, s. 120.

257 Eren, Genel Hükümler, s. 1043-1044; İnan, Genel Hükümler, s. 480; Serozan, İfa, s. 242 vd.;

Şahin, Teslim Borcu, s. 138.

2.2. YÜKLENİCİNİN ESERİ TESLİM BORCUNU İFADA