• Sonuç bulunamadı

İşsizlikle Mücadele: Protesto, Diyalog ve İstihdam Talebi

III. BÖLÜM

1.2. İşsizlikle Mücadele: Protesto, Diyalog ve İstihdam Talebi

ETUC, ilk kuruluş yıllarında karşılaştığı yapısal işsizlik sorununun çözülmesi amacıyla farklı kanallar ve stratejiler aracılığıyla yoğun bir mücadele vermiştir. Bu mücadele süreci kimi zaman Avrupa kurumlarıyla kurduğu temaslar, üyeleri aracılığıyla hükümet politikalarını etkileme çabaları gibi diyaloğa dayalı araçlar vasıtasıyla gerçekleşirken kimi zaman da düzenlenen protesto ve eylemler aracılığıyla sürdürülmüştür. Ancak belirtmek gerekir ki ETUC’un ilk yıllarında Avrupa’nın sosyal boyutunun geliştirilmesine yönelik faaliyetleri ve katkılarında, istihdam ve işsizlik sorununun önemli bir yeri olmuştur. Dolayısıyla ETUC’un ilk dönem faaliyetlerinde Avrupa’nın sosyal yönünün güçlendirilmesi ve geliştirilmesinden ziyade büyük bir kriz ve işsizlik gibi önemli bir sorunla başa çıkma çabası ön plana çıkmış, ilgili sorunlarla mücadele adına belirli talepler sıralanmıştır.

ETUC, 18 Kasım 1975 tarihli üçlü ekonomik ve sosyal konferans hazırlıkları sırasında içinden geçilen kriz dönemini değerlendirmiş, istihdam ve gelir güvencesinin garanti altına alınmasını krizden çıkarılması gereken iki önemli sonuç olarak vurgulamıştır. ETUC, 1976 yılında gerçekleştirilen Londra Kongresi’nden sonra ise ekonominin toparlanmasını teşvik etmek ve istihdamın iyileştirilmesi amacıyla Topluluk kurumları ve hükümetler üzerinde ciddi bir baskı oluşturma çabası içerisine

girmiştir. 1976 yılında gerçekleştirilen Kongre sonucunda, istihdamın geliştirilmesine yönelik ETUC tarafından belirlenen pozisyon İstihdam Daimî Komitesi’ne sunulmuştur.

1976 yılı Haziran ayında gerçekleştirilen üçlü konferansta ortaya çıkan, 1980 yılına kadar tam istihdama geri dönülmesini hedefleyen anlaşma ile ETUC pozisyonu uyumlu bir içeriğe sahip olmuştur. Bu hedefler Topluluğun Dördüncü Orta Vadeli Politika Programı’na dâhil edilmesine rağmen ne Konsey ne de Komisyon hedeflerin gerçekleştirilmesi noktasında yoğun bir çaba ve ilgi göstermemiştir. 1976 yılının sonuna gelindiğinde ise ETUC, üçlü konferanslarda belirlenen hedeflere ulaşılamayacağının farkına varmıştır (ETUC, 1975d; ETUC, 1976a: 5-11; ETUC, 1976d; Council of EC, 1976; ETUC, 1978d; ETUC, 1979a: 27).

Bu nedenle ETUC Yönetim Kurulu, daha fazla kazanım elde edilebilmesi umuduyla bağlı kuruluşlarından hükümetlerine baskı yapmalarını talep etmiştir. ETUC, 1977 yılı Kasım ayında gerçekleştirilen Yönetim Kurulu’nda hükümetlerin ve Avrupa kurumlarının, ekonomik durumla ilgili ETUC tekliflerine verdikleri tepkiyi değerlendirmiş, Batı Avrupa'daki istihdam durumunun iyileşmekten ziyade kötüye gittiğini, birçok hükümetin izlediği politikaların hem yetersiz hem de çelişkili olduğunu ve işveren örgütlerinin esnek ve gerici tutumlarını sürdürdüğünü belirtmiştir.

Dolayısıyla Yönetim Kurulu, işsizlikle ilgili bir “Avrupa Eylem Günü” düzenleyerek üyelerini Avrupa düzeyinde harekete geçirmeye karar vermiştir. Bu girişim 5 Nisan 1978 tarihinde Topluluğun farklı bölgelerinde kitlesel toplantılar, gösteriler ve grevler şeklinde gerçekleştirilmiştir. Belirtmek gerekir ki bu girişim işveren örgütleri üzerinde beklenen etkileri ortaya çıkarmamış, ancak eylemler sonrasında UNICE ile karşılıklı bir iletişim söz konusu olmuştur. Genel itibariyle gerçekleştirilen eylemler, Avrupa sendikal hareketinin, işçileri Avrupa sorunları için harekete geçirmesi ve örgüt içinde daha geniş bir iç konsolidasyon sağlanması açısından önemli bir adım sayılmıştır (ETUC, 1977d: 8; ETUC, 1979a: 27-28; ETUC, 1978e).

1978 yılı içerisinde ETUC’un istihdamın geliştirilmesine yönelik ortaya koymuş olduğu pozisyona dair olumlu tepkilerin ortaya çıktığı görülmüştür. İstihdam Daimî Komitesi, belirli sektörlerde çalışma süresinin kısalması ve istihdam oluşturulması sorunlarını gündemine almıştır. Ekonomik Politika Komitesi, ETUC ve işverenlerle yatırım ve istihdam politikaları üzerine istişareler gerçekleştirmiştir. Avrupa Konseyi, 1978 yılı Temmuz ayında Bonn Zirvesi’nde Avrupa ve dünya ekonomisini harekete

geçirmek için ortak bir rota belirlenmesine karar vermiştir. Bu doğrultuda ETUC, tüm üyelerine yönelik açık ve kapsamlı bir bildiri yayınlamış, ilgili bildiriyi ulusal sendikal merkezlerin hükümetlerinin dikkatine sunmalarını talep etmiştir. Ancak bu gelişmelere rağmen, dönem içerisinde gerçekleştirilen üçlü konferanslar ETUC’u hayal kırıklığına uğratmış, ETUC’un pozisyonu işveren temsilcileri ve hükümetler tarafından olumsuz karşılanmıştır. Bunun üzerine ETUC, konferansları boykot kararı almıştır. Bu gelişmelerle birlikte ETUC, Avrupa kurumları üzerinde baskı uygulamaya devam ederken, Avrupa işçilerini, ekonomi ve istihdam politikaları noktasında harekete geçirmek amacıyla kitlesel kampanya ve gösterilere ağırlık vermesi gerektiğine karar vermiştir. ETUC Yönetim Kurulu, 1979 yılı Eylül ayında, ETUC üyelerini Batı Avrupa’da kısıtlayıcı politikalara karşı seferber etme kararı almıştır. Bu doğrultuda 1979 yılı sonunda gösteriler, mitingler, hükümetler ve işveren örgütleriyle toplantılar, basın açıklamaları ve iş durdurma eylemlerinin gerçekleştirildiği bir eylem haftası düzenlenmiştir. 1980 yılı Şubat ayında ise ETUC Yönetim Kurulu, Sekretarya’ya yeni bir eylem programı için ayrıntılı teklifler hazırlama talimatı vermiş, bu teklif 1980 yılı Haziran ayında gerçekleştirilen Stockholm’deki EFTA 20. Yıldönümü toplantılarına ve Venedik Avrupa Konseyi’ne sunulmuştur. Ayrıca Avrupa Konseyi’nin toplantısı sırasında Venedik’te ETUC’a üye örgütlerin de katılım sağladığı gösteriler gerçekleştirilmiştir. ETUC, her iki gösterinin de istenilen sonuçları yaratmadığını düşünerek, 1980 yılı Ekim ayında İstihdam ve Ekonomik İyileştirme isimli bir Kampanya başlatmıştır. Bu Kampanya ile ETUC stratejisini altı maddelik bir programda özetlemiştir (ETUC, 1978e; ETUC, 1979a: 29-31; ETUC, 1982a: 36).

Daha yüksek yatırım sağlanması, istihdam yaratılması ve eğitim programları düzenlenmesi, çalışma sürelerinin azaltılması, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, gelişmekte olan ülkelere verilen yardımların artırılması, sosyal olarak adil ve işsizliği önleyici politikalar aracılığıyla enflasyonla mücadele edilmesi ETUC’un önerileri arasında yer almıştır. Kampanyanın, işçilerin eylemliliğinin ve siyasi gruplar üzerindeki baskıların artırılması yoluyla Avrupa düzeyinde gerçekleştirilmesi kararlaştırılmıştır (ETUC, 1979a: 27-31).

Bu dönemde ETUC, siyasi grupların ve Parlamento’nun dikkatini programına çekmeye çalışmıştır. Parlamento’daki sosyalist grup liderleriyle bir araya gelmiş, parti temsilcileriyle işsizlik sorunu üzerinde genel bir mutabakat oluşturmayı amaçlamıştır.

Avrupa Parlamentosu başkanı, komünizmi savunan temsilciler, Hristiyan demokratlar da ETUC’un temas kurduğu gruplar arasında yer almıştır (Barnouin, 1986: 118).

Avrupa Konseyi’nin 29 Haziran 1981 tarihinde Lüksemburg’ta gerçekleştirilen toplantısında, ETUC istihdama ilişkin stratejilerinin toplantı ve halk üzerinde etkili olması amacıyla bir gösteri düzenlemiştir. Gösteri, ETUC yönetimi tarafından düzenlenen ve Batı Avrupa’nın her yerinden 3000’den fazla kişinin katıldığı yürüyüşle başlamıştır. Bu gösteri sonucunda ETUC, işçilerin Konsey üzerinde bir baskı oluşturduğunu ve bu sayede toplantıda daha gerçekçi bir yaklaşım benimsendiğini düşünmüştür. ETUC, eylem ve gösterilerle oluşturduğu baskının yanı sıra Topluluk kurumlarıyla diyaloğu da devam ettirmeye çalışmıştır. Bu doğrultuda Konsey’den işsizlik sorununu tartışmak üzere Ekonomi, Maliye ve Sosyal İşler Bakanları ile ortak toplantı talep etmiştir. ETUC’un bu talebi 1981 yılı Haziran ayında gerçekleşmiştir.

Toplantı genel itibariyle olumlu olarak değerlendirilse de sonuçları itibariyle ETUC tarafından önemsiz kabul edilmiştir. Bu dönemde ETUC, sendikaların İstihdam Daimî Komitesi içerisinde de gerçek bir diyalog zemininden uzak olduğunu belirtmiş, ETUC ile Komisyon arasındaki toplantıların olumlu bir sonuç vermemesinden duyduğu şikâyeti dile getirmiştir (ETUC, 1982a: 36-38).

1982 yılında hükümetlerin politikalarını değiştirmeleri ve özellikle de kamu yatırımlarını uyumlu bir şekilde artırmaları için sürekli baskı yapılması gerektiğine karar verilmiştir. Bu doğrultuda Ekim ve Kasım aylarında Daimi İstihdam Komitesi, Jumbo Ekonomik ve Sosyal Bakanlar Konseyi ve EFTA Bakanlar Konseyi ve Avrupa Konseyi ile temaslar kurulmuştur. Ancak Daimi İstihdam Komitesi toplantısındaki bakanlar ve işverenlerin çoğu, işsizlikle mücadele için genel stratejileri tartışmayı reddetmiş, sonuç olarak ETUC heyeti toplantıyı protesto etmiştir. Aynı şekilde, o yılki toplantılarda da hükümetler işsizliğin artmasına rağmen mevcut konumlarını koruma noktasında ısrarcı davranmışlardır. Bu nedenle, 1983 yılında ETUC Yönetim Kurulu, hükümetlere ve işverenlere, ETUC'un tekliflerinin gerisinde kaldıklarını göstermek için üyelerin seferber edilmesi yönünde karar almıştır. 1983 yılınım ilk iki ayında ETUC Başkanı ve Genel Sekreteri EFTA ve Topluluk üyesi hükümetlere ziyaretler gerçekleştirmişlerdir. 1983 yılı Şubat ayında ETUC’un 10. Kuruluş yıldönümünde Avrupa’nın dört yanından 6 binin üzerinde sendikacının katıldığı bir yürüyüş düzenlenmiş, Mart ayında ise ETUC, Avrupa Konseyi’ne baskı yapmak üzere

Sendikalar Zirvesi Toplantısı’nı gerçekleştirmiştir. Oluşturulan bu baskılar sonucunda ETUC, işçi tarafının seferber edilmesi noktasında önemli bir aşama kaydetmiştir. 1983 yılı Haziran ayında Avrupa Konseyi’nin hemen öncesinde Stuttgart’ta ETUC tarafından kitlesel bir eylem daha gerçekleştirmiştir. Gösterilere en az 10 bini Batı Almanya dışından gelen 80 bin sendikacı katılım sağlamıştır. ETUC’un sağladığı bu ivme sonucunda, Avrupa Parlamentosu 1983 yılı Nisan ayında İstihdam Özel Oturumu düzenlemiş ve Batı Avrupa’dan Çalışma Bakanları aynı yıl mayıs ayında Paris’te toplanmışlardır (ETUC, 1985a: 47).

ETUC tarafından 1984 yılı Nisan ayında Strazburg’da düzenlenen İstihdam Konferansı da dönem içerisinde gerçekleşen önemli gelişmelerden biri olmuştur. Bu konferansa ETUC'un kendi üyelerine ek olarak, dört Hükümet Başkanı, sekiz Çalışma Bakanı ve Avrupa kurumlarının (EC, EFTA ve Avrupa Konseyi) ve işveren kuruluşlarının temsilcileri katılmıştır. Konferans sonucunda, 1984 yılı sonu için planlanan ETUC ile UNICE arasındaki görüşmeler başlatılmıştır (ETUC, 1985a: 47-48).

Yukarıda bahsedilen tartışmalar değerlendirildiğinde, ETUC süreç içerisinde Avrupa kurumları, hükümetler ve işveren temsilcileri ile istihdam ve işsizlik üzerine temaslarını yürütme çabasında ısrarcı olmakla birlikte, gerçekleştirdiği eylemler aracılığıyla bir baskı alanı oluşturma çabası içerisine de girmiştir. Bu eylemler sayesinde her ne kadar somut bir politika ve gelişme gerçekleştiği söylenemese de Avrupa kurumları, hükümetler ve işverenler üzerinde bir algı ve farkındalık oluşturulmuştur. Ayrıca ortaya konulan eylemler aracılığıyla ETUC, kendisinin işçileri seferber etme noktasındaki etkisini ve gücünü keşfetmiştir. Ancak belirtmek gerekir ki gelişmeler ETUC’u diyaloğa dayalı ya da eyleme dönük saldırgan bir strateji izlemesi anlamında seçim yapmaya zorlamıştır. Gerçekleştirilen eylemler aracılığıyla sert bir baskı politikası üzerinde durulsa da Avrupa kurumlarıyla diyalog zeminine dayalı ilişki şansını riske atma ihtimali ETUC’un iç tartışmalarında gündem oluşturmuştur.