• Sonuç bulunamadı

Avrupa Birliği Antlaşması, Sosyal Politika Protokolü ve Avrupa Sendikal

III. BÖLÜM

2.4. Avrupa Birliği Antlaşması, Sosyal Politika Protokolü ve Avrupa Sendikal

2.4. Avrupa Birliği Antlaşması, Sosyal Politika Protokolü ve Avrupa Sendikal

ETUC, antlaşmaların reformu ile ilgili önerilerini 3 Eylül 1990 tarihli ve 16 Ekim 1990 tarihli çalışma belgeleri aracılığıyla da açıklamıştır. Bu belgelerde antlaşmanın reformu adına gerçekleştirilen hükümetlerarası konferansların dört temel hedefe odaklanması gerektiği ifade dilmiştir. Sosyal politikanın ve çevre politikasının amaçlarının ve kaynaklarının güçlendirilmesiyle Avrupa bütünleşme sürecinde dengenin sağlanması, nitelikli oy çokluğu prosedürlerinin genişletilmesiyle Konsey’de karar alma etkinliğinin arttırılması, Avrupa Parlamentosu'na eşit yasama statüsü verilerek ve Ekonomik ve Sosyal Komite’nin hem Konsey hem de Parlamento’daki rolünü güçlendirerek Avrupa bütünleşme sürecinin demokratikleştirilmesi ve Avrupa Parlamentosu’na anayasal yetki verilmesi belirtilen hedefleri oluşturmuştur. ETUC, bu değişikliklere ilişkin oluşturduğu bir taslağı hükümetlerarası konferansa sunmuştur (ETUC, 1990g; ETUC, 1990h).

Avrupa Birliği Antlaşması müzakerelerinin başlamasının ardından ETUC, işveren örgütleri üzerindeki baskılarını da arttırmış, önerilerini işverenlere kabul ettirme çabası içerisine girmiştir. UNICE’in yeni Antlaşma’da Parlamento’nun yetkinliklerinin artırılacağı yönündeki beklentisi ETUC’la diyalog sürecini kabul etmesi üzerinde etkili olmuştur. Ayrıca ilgili dönemde yaşanan ekonomik durgunluk ETUC ve işveren örgütleri arasında temasların gelişmesini etkileyen diğer unsurlar arasında yer almıştır.

Bu gelişmeler UNICE’in sendika temsilcileriyle olan diyaloğu içselleştirmesini teşvik etmiştir. Bu gelişmeleri onaylayan şekilde 10 Temmuz 1990 tarihinde ETUC, UNICE ve CEEP, sosyal diyalog üzerine ortak bir bildiri yayınlamışlardır. Bu bildiride her üç taraf da sosyal diyaloğun uygulanması ve kabul edilen ortak görüşlerin optimum şekilde izlenmesi amacıyla daha etkin bir çaba içerisinde hareket ettiklerini duyurmuş, sosyal diyaloğu tüm seviyelere genişletmek için uygun kanalları kullanma niyetlerini ifade etmişlerdir. İlgili süreci takiben çeşitli konularda taraflar arasında çerçeve anlaşmalar imzalanmaya başlanmıştır (ETUC, 1990d; ETUC, 1990e; Cajo, 1993: 51). Belirtilen atmosfer içerisinde 31 Ekim 1991 tarihinde ETUC, UNICE ve CEEP arasında Topluluk sosyal politikasında sosyal tarafların rolünü güçlendirecek olan “Sosyal Politika Anlaşması” imzalanmıştır. Sosyal Politika Anlaşması, sosyal politika alanında Topluluğun kural oluşturma kapasitesini arttırmayı, nitelikli oy çokluğu sisteminin genişletilmesini ve sosyal diyaloğun güçlendirilmesini hedeflemiştir. Bu Anlaşma,

sosyal tarafların sözleşmeye dayalı anlaşma yoluyla, belirli sosyal önlemlerin oluşturulması ihtimalini de kuvvetlendirmiştir (Tokol, 2017: 171; Uçkan, 2006: 78-79).

Avrupa Birliği Antlaşması ile ilgili hükümetlerarası konferanslar sırasında özellikle İngiltere’nin muhafazakâr hükümeti ile diğer üye devlet hükümetleri arasında tek pazarın sosyal boyutuyla ilgili önemli anlaşmazlıklar ortaya çıkmış, İngiliz Hükümeti gerçekleştirilecek herhangi bir sosyal girişimin karşısında olduğunu hissettirmiştir. Sosyal Politika Anlaşması bu doğrultuda bir protokol eşliğinde Antlaşma’ya eklenmiştir. Sosyal Politika Anlaşması, Temel Sosyal Haklar Şartı’na benzer çizgiler izlemiş, temel sosyal politika hedeflerini belirlemiş ve bir Avrupa sosyal diyaloğunun geliştirilmesi ve uygulaması adına ilk temelleri atmıştır. Böylece Avrupa Birliği Antlaşması olarak da bilinen Maastricht Antlaşması, 7 Şubat 1992 tarihinde imzalanmış, Antlaşma’nın 1 Kasım 1993 tarihinde yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştır (Degryse ve Tilly, 2013: 43; Çelik, 2014: 126).

Avrupa Birliği Antlaşması her ne kadar sosyal politika alanında iki vitesli yapıyı ortadan kaldıramamışsa da sözleşmeye dayalı çeşitli yasal düzenlemelerin yapılmasını mümkün hale getirmiş, sosyal politika alanında nitelikli oy çokluğu yöntemiyle karar süreçlerini genişletmiştir. Bu anlamda Avrupa Birliği Antlaşması, sosyal Avrupa’nın evriminde önemli bir yer edinmiştir. Asıl amacı ekonomik ve parasal birliği gerçekleştirmek olan Avrupa Birliği Antlaşması, daha önceki belgelerde ortaya konulan sosyal amaçlara ilişkin düzenlemeleri genişletmiş, geçmişe oranla sosyal boyuta daha çok yer vermiştir. Ayrıca Avrupa Birliği Antlaşması’na eklenen Sosyal Politika Protokolü ve İngiltere’nin katılmadığı Sosyal Politika Anlaşması ile Avrupa Birliği’nin sosyal alanda kural oluşturma yetkisi genişletilmiştir. Avrupa Birliği Antlaşması’na eklenen, Sosyal Politika Anlaşması ile birlikte sosyal alanda karar üretimi noktasında iki önemli yenilik getirilmiştir. Bunlardan ilki nitelikli oy çokluğu yönteminin kapsamının genişletilmesi, diğeri Birlik düzeyinde sözleşmeye dayalı bir sosyal diyaloğun daha ayrıntılı şekilde düzenlenmesi olmuştur. Özellikle ikinci gelişme ile Avrupa düzeyinde toplu pazarlık sisteminin kurumsallaşması anlamında önemli bir ilerleme sağlanmıştır.

Sosyal Politika Anlaşması ile Topluluk Sosyal Şartı’nda yer verilen hedeflere de atıf yapılarak, istihdamın geliştirilmesi, yaşam ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi, yeterli sosyal korumanın sağlanması, sosyal diyalog, dışlanmaya karşı mücadele ve sürekli ve yüksek bir istihdam düzeyine erişme olanağı veren insan kaynağını geliştirme gibi

hedeflere yer verilmiştir. Böylece Birliğin sosyal hedefler noktasındaki yetkileri genişletilmiştir (Gülmez, 2008: 208-2013; Tokol, 2017: 169-175; Çelik, 2017: 260-263).

ETUC, Avrupa Birliği Antlaşması’nı, Topluluk tarihinde ve aslında Avrupa'nın bir bütün olarak gelecekteki gelişiminde önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirmiştir. Ancak, kısmi bir ilerlemenin sağlanmasına rağmen, gelecekteki birliğin temellerini tanımlaması bakımından, ekonomik ve parasal boyut ile siyasi ve sosyal boyut arasında tatmin edici bir denge sağlanamadığı ETUC tarafından üzerinde durulan konular arasında yer almıştır. Roma Antlaşması ve Tek Senedin dayandığı son derece liberal yaklaşımdan kaynaklanan demokratik ve sosyal açıkları daha da belirginleştiren bu dengesizliğin çözümü adına Avrupa Birliği Antlaşması’nda daha geniş bir düzenleme beklendiği ifade edilmiştir. Ancak ETUC’un bu eksiklerin farkında olmakla birlikte, Birlik Antlaşması’na kredi verebileceğine dikkat çekilmiştir (ETUC, 1992a).

İngiltere’nin Avrupa sosyal politikasına taahhüt vermeyi reddetmesi ETUC açısından önemli bir sorun olarak değerlendirilmiştir. ETUC’un özellikle Topluluğun yetkilerinin uzatılması konusunda kabul edebileceği asgari düzeyde olan Sosyal Anlaşma’nın 12 ülkenin 11’i tarafından imzalanmış olması ETUC’u rahatsız etmiştir.

ETUC’u endişelendiren diğer düzenlemelerden birini de yetki devri oluşturmuştur.

Yetki devri ile Birliğin ancak önerilen tedbirlerin hedefine ulusal düzeyde ulaşamaması durumunda müdahale edebileceği kabul edilmiştir. UNICE zaman içerisinde bu ilkeyi Avrupa düzeyinde müzakereleri sosyal diyaloğun bir parçası haline getirilmesini reddetmek adına bahane olarak göstermiştir. ETUC Yönetim Kurulu, 6 Mart 1992 tarihinde kabul edilen bir bildiri ile Avrupa’da faaliyet gösteren sendikal yapıları Antlaşma’nın kamuoyunda tartışılmasını sağlamak adına göreve çağırmıştır (ETUC, 1992a).

Antlaşma ile birlikte girilen yeni süreçte, ekonomik ve parasal birliğin oluşturulması ile tek bir para biriminin kullanılacak olması, ETUC’u kurumsal ve politik dengesizlikler noktasında endişelendirmiş, bu nedenle para politikasının toplu pazarlık ve avro alanındaki üye devletlerde uygulanan ücretler üzerine etkisi ETUC’un üzerinde durduğu konular arasına girmiştir. Bu dönemde ETUC belirtilen sorun çerçevesinde Avrupa Merkez Bankası ile diyalog kurmayı önemsemiştir (ETUC,

1992a). Buna rağmen ETUC, eksikleri olmakla birlikte AB Antlaşması’nı ve Sosyal Politika Anlaşması’nı, Avrupa sosyal diyaloğunun geliştirilmesi, ekonomik ve sosyal uyumun güçlendirilmesi açısından önemli bir dönüm noktası olarak görmüştür.