T
hammed b. Ahmed b. Ahmed b. Rüşd el-Kurtubi olan filozof lbn am adı, künyesi ve nisbesi Ebü'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. MuRüşd, Murabıtlar ve Muvahhidler dönemi ilim, idare ve siyaset çevrele
rinde şöhret ve nüfuz sahibi seçkin bir ailenin çocuğu olarak, dedesinin vefatından bir veya birkaç ay önce 1126 (h. 520) yılında Kurtuba' da (Cor
doba) dünyaya geldi.1 Kendisiyle aynı isim, künye ve nisbeye sahip olan dedesiyle karıştırılmaması için "lbn Rüşd el-Hafid" şeklinde anılır. Yine bu gerekçeyle daha çok "el-Ced", bazen de "el-Ekber" veya "el-Fakih" sı
fatlarıyla birlikte anılan dedesi2, Mfiliki fıkhında otorite sayılan, rivayet
ten çok dirayet ve yorum yeteneği ile dikkat çeken ünlü bir hukukçudur.
Dede lbn Rüşd (ö. 1126) yalnızca "kadi" ve "kadi'l-kudat" olarak görev yapan bir hukukçu değil, aynı zamanda eğitim ve öğretim faaliyetinde bulunmak ve öğrenciler yetiştirmek suretiyle dönemin ilim hayatına da katkıda bulunan büyük bir ilim adamıdır. Başta oğlu Ebü'l-Kasım lbn Rüşd olmak üzere, Ebu Mervan Abdulmelik b. Meserre3, Ebü'l-Abbas el
Ensan-4, Hasan b. Ham el-Lahmi5, Ebu Ca'fer Ahmed b. Abdulmelik6, İb
rahim b. Halef el-Kuraşi el-Arniri7, Ebü'l-Velid Muhammed b. Abdullah
••••••
l Zehebi ve lbn FerhO.n bir ay önce şeklinde belirtirken, diğer kaynaklar birkaç ay sonra olarak kaydetmişlerdir (aş.bkz. dipnot 45).
2 Dede lbn Rüşd'ü "el-Ced" yerine "el-Ekber", Torun lbn Rüşd'ü ise "el-Hafid" yerine
"el-Asğar" şeklinde ananlar olduğu gibi, aynca Baba lbn Rüşd'ü Ebü'l-Velid künye
siyle zikrederek onu Dede ve Torun lbn Rüşd'lerden ayırmak üzere "el-Ekber"
şeklinde ananlar da vardır (bkz. Nübahi, TArihu Kudati'l-EndelO.s, s. 98-99, lll;
Şakandi, Feda'ilü'l-EndelO.s, s. 33; el-Muğrib fi hule'l-Mağrib (thk. Şevki Dayf), Mısır 1953, I, 162 (106).
3 lbnü'l-EbbAr, el-Mu'cem: el-Mu'cem fi ashabi'l-kadi es-Sadefi, Madrid 1885, s. 253 (233).
4 lbnü'l-EbbAr, et-Tekmile: et-Tekmile li Kitabi's-Sıle, Madrid 1886, I, 86 (186).
5 Nübahi, a.g.e., s. ııo.
6 lbnü'l-EbbAr, et-Tekmile, I, 95 (203).
7 lbnü'l-Hatib, el-ihata fi ahban Gırnata, Mısır ts., ı, 372-373.
_Ji l b n R ii ş d F e l s e f e s i
el-Kurtubi8, Katli İyaz ve hayat hikayesini eserinden öğrendiğimiz9 İbn Beşküvfil gibi çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir ki bunlardan bir kısmı da
ha sonra Torun İbn Rüşd'ün hocası olacaktır. Kaleme aldığı eserleriyle de ilme olan hizmetini sürekli kılan, cuma günlerini devamlı olarak oruçlu geçirecek kadar dindar, vakfır ve hallın bir şahsiyet olan Dede İbn Rüşd, yaşadığı dönemin teori ve pratikte önde gelen bir hukuk otoritesi olarak hükümdar Yfisuf b. Taşfin ve oğlu Ali'nin birçok idari ve siyasi karan üze
rinde etkili olmuştur. 10 Yaklaşık dört ay süren bir hastalık sonucunda To
run İbn Rüşd'ün doğumundan bir ve ya birkaç ay sonra 28 Kasım 1126 (11 Zilka'de 520) Pazartesi günü vefat etmiştir.11
Dede İbn Rüşd gibi Baba İbn Rüşd de (ö. 1167) iyi bir hukukçudur. De
de İbn Rüşd başta olmak üzere Ebu Muhammed İbn ltab, Ebu Abdullah İbn Ferec, Ebu Ali el-Gassani ve Ebu Ali es-Sadefi gibi devrin önde gelen alimlerinden feyz alan, zeki, fazilet sahibi ve halk arasında sevilen bir şahsiyet olan12 Ebü'l-Kasım İbn Rüşd de babası gibi talebe yetiştirmek
ten geri durmamış ve aralarında İbn Baki, İbn Havtullah13 -aynı zaman
da filozof İbn Rüşd'ün de öğrencisi olmuştur-, Ebü'l-KasımAhmed b. YO.
suf14, Ebu Ca'fer Ahmed b. Abdülmelik15 gibi hukukçuların da bulundu
ğu talebeler yetiştirmiştir. Muasırı olan ve daha önce Gazzfili'nin eserle
rinin yaktırılmasıyla ilgili girişimlerini zikrettiğimiz İbn Hamdin'in, aley
hindeki çaba ve girişimleri sonucu yürütmekte olduğu kadılık görevinden ve Kurtuba'dan ayrılmak zorunda kalmıştır.16 Diğer kaynaklardan farklı olarak
el-Muğrib fi hule'l-Mağrib'de
"Ebü'l-Velid" künyesiyle zikredilen Ebü'l-Kasım İbn Rüşd'e kendisine biriel-Mütehassıl
adında ve hilafiyya-. hilafiyya-. hilafiyya-. hilafiyya-. hilafiyya-. hilafiyya-.8 Makkari, Nejhu't-tib, III, 9-10.
9 İbn Beşküviü, Kitabü's-Sıle, Madrid 1882, I, 518-519 (1154); Nübahi, a.g.e., s. 99.
10 İbn Beşküvfil, a.g.e., I, 518-519 (1154); İbnü'l-Hatib, a.g.e., I, 175-177; el-Hulelü'l
meşviyye fi zikri'l-ahbıiri'l-Memikuşiyye (thk. Süheyl Zekkar), Daru Beyza 1979, s.
89-91, 97-98; İbnü'l-Hatib, a.g.e., I, 119-120; Selavi, el-lstiksd li-ahbıiri düveli'l-Mağ
ribi'l-aksd, Kahire 1894, I, 107-108; İbn İzari, el-Beydnü 'l-muğrib fi ahbıiri'l-Endelits ve'l-Mağrib (thk. G. S. Colin-E.L. Provençal), Leiden 1948,
I,
310; Nübahi, a.g.e., s.bdniyyeti'l-lsldmiyye (thk. E.L. Provençal), Beyrut 1956, s. 252-253.
H a y a t ı v e Ç e v r e si ıı_
ta, diğeri
el-Mukaddimat
adında ve fıkha dair iki kitap atfedilmektedir.17 Baba İbn Rüşd'le ilgili olarak belirtilmesi gereken bir husus da çarptınldığı ceza gereği birkaç ay hapis yatan İbn Bacce'nin onun giri
şimiyle serbest bırakılmasıdır ki bu olay, onun hem nüfilzunu hem de felsefe çevreleriyle olan yakın ilişkisini göstermesi bakımından ayrıca önemlidir.18
Aristo'nun eserlerini, onun kendi doktrinine bağlı kalarak şerhettiği için İslam aleminde "eş-şarih", Latin dünyasında "commentator" olarak tanınan İbn Rüşd'ün bu nisbesi, Endülüs'teki yahudilerce Aben Roşd olarak telaffuz edilmiş, İspanyollar arasında Aven Roşd şekline dönüş
müş ve nihayet Latince telaffuz özelliklerine uydurularak Averroes veya Averroys halini almıştır.19 İbn Rüşd, devrin ve bölgenin geleneğine uy
gun olarak tahsil hayatının ilk adımı olan okuma, yazma ve dil bilgisi ile temel dini bilgileri babasından öğrendi; bu arada Malik b. Enes'in
el-Mu
vatta'
adlı meşhur eserini ezberledi.2° Fıkıh alanında ders aldığı alimler arasında başta babası Ebü'l-Kasım İbn Rüşd olmak üzere İbn Beşküval21, Ebu Mervan İbn Meserre22, Ebu Bekr İbn SernhO.n, Ebu Ca'fer İbn Abdülaziz, Ebu Muhammed İbn Rızk ve Ebu Abdullah el-Mazeri bulunmakta
dır.23 Ebu Mervan İbn Cüryı11 el-Belensi'den24 tıp, Ebu Ca'fer İbn Harun et-Tercali'den matematik ve tıp ile birlikte felsefi ilimler (el-'ul0.mü'l-hi
kemiyye)25 okumuş, devrin en ünlü hekimlerinden Ebu Mervan İbn Zühr ile olan yakın ilişkisi ve dostluğu, kendisinin tıp alanındaki başarılarında, özellikle de bu alanda eser vermesinde önemli rol oynamıştır.
Muvahhidler'in ilk hükümdarı olan Abdülmü'min'in iktidar yılları (1146-1163), Gazzali'nin eserlerinin bile sakıncalı bulunarak imha edildi
ği Murabıtlar devrinde daha çok dini ilimlerle meşgul olduğu anlaşılan İbn Rüşd'ün tahsil hayatı açısından verimli bir dönem olmuştur. Nitekim dini ilimlerin yanısıra yoğun olarak tıp ve bu arada felsefe ile uğraşma
. . .
17 el-Muğrib fi hule'l-Mağrib, s. 162 (106).
18 Renan, E., /bn Rüşd ve'r-rüşdiyye (çev. Adil Zuaytir). Kahire 1957, s. 49.
19 Gauthier, L., Ibn Rochd (Averroes), Paris 1948, s. 1.
20 lbnü'l-Ebbar, et-Tekmile, ı. 319 (853) 21 lbnü'l-Ebbdr, a.g.e., !, 54 (179) 22 lbnü'l-Ebbdr, a.g.e., l, 253 (233) 23 lbnü'l-Ebbdr, a.g.e., 1, 270.
24 lbnü'l-Ebbdr, a.g.e.,
II,
614 (1714).25 lbn Ebu Usaybia, a.g.e.,
III,
121-123.___ll l b n R ü ş d F e l s e f e s i
imkanı bulan düşünür, lbn Tufeyl tarafından 1169 yılında Muvahhid
ler'in ikinci hükümdarı Ebu Ya'kub Yusuf b. Abdülmü'min'e takdim edil
diği sırada tıp alanında
el-Külliyat
gibi bir eser kaleme almış, felsefede ise Aristo'nun kitaplarına şerh yazacak bir düzeye ulaşmış bulunuyordu.Onun felsefe tahsili ve bu alandaki hocalarının kimler olduğu konusun
da fazla bir bilgiye sahip değiliz. lbn Ebi Usaybi'a, filozofumuzun lbn Bacce'nin öğrencilerinden biri olduğunu söylüyorsa da26 lbn Bacce'nin ı 138' de öldüğü sırada lbn Rüşd'ün henüz on iki yaşında olduğu, aynca o dönemde lbn Bacce'nin Kurtuba dışında bulunduğu27 dikkate alındığın
da, bunun mümkün olmadığı tahmin edilebilir. Şu var ki lbn Rüşd onun eserlerinden istifade etmiş olduğuna göre dolaylı da olsa bu iki filozof arasında bir hoca-talebe ilişkisinden söz edilebilir. Yine İbn Ebi Usay
bi'a'nın verdiği, Ebu Ca'fer lbn Hfuı1n et-Tercfili'nin tıbbın yanısıra felse
fi ilimlerle uğraştığı, antik filozofların ve özellikle Aristo'nun eserleri üze
rinde çalıştığı yolundaki bilgiden28, İbn Rüşd'ün ondan hem tıp hem de felsefe konusunda istifade ettiği anlaşılmaktadır. İbn Tufeyl ile İbn Rüşd arasında doğrudan bir hoca-talebe ilişkisinden söz edilemese bile, biraz
dan görüleceği üzere İbn Tufeyl'in ona, kendisini hükümdara takdim edecek kadar güvenmesi, bu iki düşünürün böyle bir güvenin oluşması
na yetecek yoğunlukta felsefi içerikli sohbet ve tartışmalar yaptıkları, bu
nun da en azından yaş ve tecrübe itibariyle İbn Tufeyl'in onun hocası sa
yılmasını gerektirdiği düşünülebilir.
Özellikle akli ilimlere karşı büyük ilgi duyan ve bu alanda bir hayli bil
gi sahibi olduğu anlaşılan Ebu Ya'kub Yusuf b. Abdülmü'min, bir yandan kurduğu kütüphane için kitap toplatırken bir yandan da dönemin seçkin ilim adamlarını Merakeş'e davet ediyordu. Gerçek anlamda bir ilim ve felsefe dostu olan emir, ulemaya idari görevler vermekteydi ki İbn Tufeyl de bunlardan biridir.29 Felsefeye karşı duyduğu büyük ilgiyle Aristo'nun eserlerini okumak isteyen hükümdar, bu kitapları anlamakta zorlanmış ve İbn Tufeyl'den açıklamalar yapmasını istemişti. O, yaşının ilerlemiş olması ve idari görevlerinin elvermeyeceği gerekçesiyle bu zor işin üste
sinden gelemeyeceğini, ancak kabiliyet ve birikim itibariyle bunu gerçek
leştirebilecek birinin bulunduğunu söyleyerek İbn Rüşd'ü hükümdara
. . .
26 lbn Ebi Usaybi'a, a.g.e.,
III,
102.27 Bkz. Aydınlı, Y., lbn Bıicce'nin lnsan Görüşü, s. 19-21.
28 lbn Ebi Usaybi'a, a.g.e.,
III,
121-122.29 Merrakiişi, a.g.e., s. 239 vd.
H a y a t ı v e Ç e v r e s i 19._
takdim eder. Öğrencisi Ebu Bekir Bündud b. Yahya el-Kurtubi'nin bildir
diğine göre bu olayı İbn Rüşd şöyle anlatmıştır:
"Emirü'l-müminin Ebu Ya'kOb'un huzuruna girdiğimde onu Ebu Bekr İbn Tufeyl ile başbaşa buldum. İbn Tufeyl, layık olmadığım şekilde benden ve ailemden övgüyle söz etmeye başladı. Emir bana dönerek adımı, babamın adını ve soyumu sorduktan sonra dedi ki: «Filozofla
rın, semanın ezeli mi yoksa sonradan mı olduğu konusundaki görüş
leri nedir? Biraz korktuğum biraz da utandığım için, birtakım bahane
ler ileri sürerek felsefeyle uğraşmadığımı söylemeye çalışıyordum; zira İbn Tufeyl'in onunla anlaştığı konuyu bilmiyordum. Emiru'l-mümi
nin benim bu tavrımın endişe ve hayadan kaynaklandığını anlamış ol
malı ki İbn Tufeyl'e dönerek, bana sorduğu mesele üzerinde konuş
maya başladı. Aristo, Eflatun ve başka filozofların görüşlerinden söz ediyor ve müslümanların bunlara karşı ileri sürdükleri delilleri nakle
diyordu. Onun, kendini bu konulara verenlerde bile bulunabileceğini sanmadığım zengin bir birikime sahip olduğunu gördüm. O, beni ra
hatlatmaya çalışıyordu; sonunda ben de konuşmaya başladım. Ko
nuyla ilgili birikimimi öğrenmişti. Oradan ayrılırken bana bir miktar mal, değerli giyecekler ve binek verilmesini emretti."30
Böylece felsefi çalışmalarında emirin teşvik ve desteğini de alan İbn Rüşd, 1169 senesinde İşbiliye (Sevilla) kadılığına atanır ve ardından kı
sa bir süre sonra Kurtuba başkadılığına (kadi'l-kudat, kadi'l-cema'a) ge
tirilir (1171).31 On yılı aşkın bir süre devam eden kadılık hayatı boyunca İbn Rüşd, bir yandan da Aristo'nun eserleri üzerindeki çalışmalarını sürdürüyordu. 1182' de yaşlandığı gerekçesiyle İbn Tufeyl'in ayrılmasıy
la boşalan saray tabipliği görevine getirilmesi sebebiyle Merakeş'e git
ti.32 Ebu Ya'kub Yusufun ölümünden (1184) sonra onun yerine geçen oğlu Ebu Yusuf Ya'kub b. Yusuf el-Mansur da babası gibi, gerek İbn Tu
feyl'e, gerekse İbn Rüşd'e büyük değer vermiştir. Emir'in filozofumuza gösterdiği bu yakın alaka ve hürmetin, 1194 senesinde hfila sürmekte ol
duğunu görüyoruz.33 Ne var ki bu tarihten sonra İbn Rüşd ile el-Man-. el-Man-. el-Man-. el-Man-. el-Man-. el-Man-.
30 Merraküşi, a.g.e., s. 242-243. Merraküşi, bu görüşme sonucunda kendisine verilen görev gereği İbn Rüşd'ün, Aristo'nun eserleri üzerinde yaptığı çalışmalardan yüz el
li varak tutan özetler ile dört cilt tutan şerhleri bizzat gördüğünü belirtmektedir.
31 İbn Ehi Usaybi'a, a.g.e.,
III,
123; İbnü'l-Ebbar, et-Tekmile, l, 270; el-Muğrib fi hulelMağrib, s. 105; İbn Ebu Zer', Ravdu'l-kırtas, l, 135; Safedi, el- Vafi bi'l-vefeydt, İstan
bul 1949,
III,
1 15.32 İbn Ebu Zer', a.g.e.,
I,
135.33 İbn Ehi Usaybi'a, a.g.e.,
III,
123 vd._..2.0 l b n R ü ş d F e l s e f e s i
sü.r'un arasının açıldığı ve bu yüzden filozofun, Kurtuba'ya 73 km. me
safedeki Elisane' de (Ellisane, Lucena) mecburi ikamete tabi tutulduğu kaynaklarda belirtilmekte ve bu gelişmenin sebebi olarak farklı olaylar
dan söz edilmektedir.
Bu zorunlu ikametin açık ve gizli sebepleri bulunduğunu, fakat gizli sebebin daha ağır bastığını belirten Merraküşi'ye göre gerçek sebep, Aris
to'nun
Kitabü'l-Hayevan
adlı eserine yazdığı şerhte zürafanın özellikleri, hangi bölgelerde yaşadığı vs. gibi konulardan bahsedilirken, İbn Rüşd'ün"ve kad ra'eytüha 'inde meliki'l-berber. .. " (ben onu Berber melikinin ya
nında gördüm ... ) şeklinde bir ifade kullanması, el-Mansfir'un da bunu kendisine karşı yapılmış bir saygısızlık olarak değerlendirmesidir.34 Ne var ki filozof, kendisinin kullandığı "kara ve denizlerin hükümdarı" anla
mına gelen "melikü'l-berreyn" ifadesinin, istinsah hatası sonucunda
"melikü'l-berber" şeklini aldığını söyleyerek özür dilemişse de bu etkili olmamıştır.35 Zorurılu ikametin sebebi olarak İbn Ebi Usaybi'a, Katli Ebu Mervan el-Baci'den şöyle bir olay nakleder: VIII. Alfonso ile yapılacak olan savaşa katılmak üzere Kurtuba'da bulunduğu sırada el-Mansur, İbn Rüşd' e damadı olan Ebu Muhammed Abdülvahid' den daha fazla itibar ve ilgi gösterdiğini, ayrıca aralarındaki yakırılığın filozofun el-Mansur'a "kar
deşim, dinle!" diyebileceği ölçüye vardığını görenlerin, kendisini tebrik etmeleri üzerine İbn Rüşd bu ilgi ve iltifatı önemsemez bir tavır takınmış;
muhaliflerinin durumdan haberdar etmeleri üzerine Ebu Yusuf Ya'kub onun sürgün edilmesine karar vermiştir.36 Bu bağlamda Merraküşi'nin kaydettiği bir başka olay ise filozofun Aristo'nun eserleri üzerine yazdığı şerhlerden birinde Venüs'ün (Zühre) tanrı olduğunu söylediği, bunun da ulemayı ve Emir'i kızdırmış olduğu; hatta bu yüzden hem İbn Rüşd'ün hem de felsefeyle ilgilenen başkalarının bundan men edildiği, ayrıca tıp, matematik ve vakitlerin belirlenmesiyle ilgili kısmı dışında astronomiyle ilgili bütün eserlerin imhasının istenildiği iddiasıdır.37 el-Ensari'nin be
lirttiğine göre de son Kurtuba kadılığı sırasında cereyan eden bir fırtınayı bazı kimselerin Ad kavmini helak eden rüzgara benzetmeleri üzerine, fi
lozofun, gerçekte böyle bir kavmin bulunup bulunmadığının, dolayısıyla da ne şekilde helak edildiğinin bilinemeyeceğini söylemesi üzerine Emir ile arası açılmış, Kur'an' da bahsedilen bir hadiseyi inkar ettiği
gerekçesiy-34 Merrii.küşi, el-Mu'cib, s. 305; el-Mugrib fi hulel-Magrib, s. 105.
35 lbn Ebi Usaybi'a, a.g.e.,
III,
125.36 lbn Ebi Usaybi'a, a.g.e.,
III,
125 37 Merrii.küşi, a.g.e., s. 306.H a y a t ı v e Ç e v r e s i 2.1_
le sürgün edilmiştir.38 Sürgün kararının el-Ensan tarafından zikredilen bir başka sebebi de İbn Rüşd'ün Ebu Yı1suf Ya'kı1b'un kardeşi Ebu Yahya ile olan yakın dostluk ilişkisidir.39
Bütün bu olaylar bir yana, öteden beri özellikle fukaha arasında sü
regelen felsefe karşıtı tutumun, İbn Rüşd'ün ömrünün son yıllarında sı
kıntılı günler geçirmesine sebep olduğu ihtimali de dikkate alınmalı
dır.40 Nitekim o, hayatı boyunca kendisini en çok üzen olayın, Kurtu
ba'da, yanında oğlu bulunduğu halde ikindi namazı için gittiği mescit
ten zındıklık ve kafirlikle itham edilerek dışarı atılması olduğunu söy
ler.41 Aynca Nübahi'nin belirttiğine göre sırf felsefe ve diğer kadim ilim
lerle uğraştığı için İbn Rüşd ile Kurtuba kadılarından biri olan Yahya b.
Abdurrahman b. Rebi' el-Eş'ari arasında bir çekişme vardı.42 Ayrıca VI-11. Alfonso ile yapılan savaş sırasında (1195) İbn Rüşd'den başka arala
rında Ebu Ca'fer ez-Zehebi, Ebu Abdullah Muhammed b. İbrahim, Ebü'r-Rebi' el-Kefif ve şair Ebü'l-Abbas gibi isimlerin de bulunduğu baş
ka ilim adamlarının da Elisane'de ikamete mecbur edildiği43 dikkate alındığında, bu zorunlu ikametin, bütün bu kargaşa içerisinde filozofun ahir ömründe korunmasına yönelik bir tedbir olarak görülmesi de mümkündür. Buna ayrıca lbnü'l-Ebbar ve Merraküşi'nin, sefer dönüşü Emir Ya'kı1b b. Yı1sufun İbn Rüşd'ü Merakeş'e davet ederek kendisine izzet ve ikramda bulunduğu44 şeklindeki rivayetler de eklenince, sözü edilen ihtimal daha da güç kazanmaktadır.
Ne var ki bundan sonra filozofumuz fazla yaşamamış, emir Yakub b.
Yusuf un ölümünden bir ay kadar önce, 10 Aralık 1198 (9 Safer 595) gü
nü Merakeş'te vefat etmiştir. Önce burada defnedilen cenazesi daha sonra doğup büyüdüğü, yetiştiği, kadi ve kadi'l-kudat olarak hizmet ver
diği, kaleme aldığı eserler ve yetiştirdiği öğrenciler vasıtasıyla düşünce, ilim ve kültür hayatına önemli katkılar sağladığı ve bu arada birtakım
sı-38 Renan, E., a.g.e. (ek. 3, el-Ensari), s. 441
39 Renan, E., a.g.e. (ek. 3, el-Ensari), s. 439; 03..iretü'l-ma'anf-i Buzurg-i İslami,
III,
559.40 lbn Sa'id el-Endelfısi, a.g.e., s. 27 (İbn Sa'id'in bildirdiğine göre Ya'kfıb b. Yfısufun ölümünden sonra yerine geçen oğlu el-Me'mfın döneminde, felsefe karşıtı tutum daha da artmış, felsefeyle uğraşanlar çalışmalarını gizlemek zorunda kalmışlar ve bu yüzden lbn Habib öldürülmüştür.); Safedi, a.g.e.,
III,
115.41 Renan, E., a.g.e. (ek. 3, el-Ensan), s. 438-439.
42 Nübahl, a.g.e., s. 124.
43 lbn Ebi Usaybi'a, a.g.e.,
III,
124.44 lbnü'l-Ebbar, a.g.e., ı. 270; Merraküşi, a.g.e., s. 306-307.
_Z2 l b n R ü ş d F e l s e f e s i
kıntılara uğradığı Kurtuba'ya nakledilerek, dedesinin ve babasının mezarlarının da bulunduğu İbn Abbas Mezarlığı'ndaki aile kabristanın
da toprağa verilmiştir.45
İbn Rüşd, dolu dolu yaşadığı yetmiş iki yıllık ömrünü tamamladığında, geride biri Ebu Muhammed Abdullah adında tabip, diğeri Ebü'l-Kasım Ahmed (ö. 1225) adında KOr kadılığı da yapan hukukçu olan iki erkek ev
lat46 ile birçok talebe ve çok değerli eserler bırakmıştır. Onun iki oğlun
dan Ebu Muhammed Abdullah, tabip olarak Halife Nasır-Lidinillah'ı te
davi etmesi ve Hiletü'l-bür' adlı bir tıp kitabı kaleme almasının yanısıra, babasının felsefe çalışmalarıyla da yakından ilgilenmiş, hatta İbn Rüşd bir risalesini kendisine dikte ettirmiştir.47 Filozofun iki oğlundan başka, İb
nu'l-Ebbar'ın et-Tekmile'sinde ismi geçen Ebu Muhammed b. Havtul
lftb48, Ebü'l-Hasan Sehl b. Mfilik49, Ebü'r-Rebi' b. Sfilim50, Ebu Bekir b.
Cehver51 ve Ebü'l-Kasım b. Taylasan52 gibi bazı öğrencilerinin daha çok kadı ve müderris olarak hukuk alanında53, İbn Ebu Usaybia'nın zikrettiği Ebu Abdullah en-Nadr0mi54 ile Ebu Ca'fer Ahmed b. Sabık55 gibi bir kıs
mının da tabip olarak çalışıp bu alanda eserler verdikleri bilinmektedir.
Din ilimleri, metafizik, mantık, tabiat ilimleri, zooloji, psikoloji, astro
nomi, tıp, politika ve ahlak gibi ilgilendiği her alanda ölümsüz eserler ve
rip pek çok seçkin talebe yetiştirmiş olması, İbn Rüşd'ün ilme verdiği
de-45 lbnü'l-Ebbar, et-Tekmile,
I,
270; Merraküşi, a.g.e., s. 261, 307; lbn Umeyre, Kitabü Buğyeti'l-mültemis fi tarihi ricali ehli'l-Endelüs, s. 44; lbn Ebu Usaybi'a, a.g.e.,III,
125; lbn FerhO.n, ed-Dibdcü'l-müzheb, s. 285; Safedi, a.g.e.,
III,
l l5; lbn Tağriberdi, en-Nücumü'z-zdhire., VI, 154; lbnü'l-Ebb3.r, filozofun vefat tarihi olarak h. 595 Rebiülevvel ayının başı ile, 9 Safer 596'nın zikredildiğini belirtiyorsa da kendisi 9 Safer 595'i tercih etmektedir. Zehebi, filozofun ölüm tarihi olarak 594 senesi sonlarını gösterirken (bkz. Renan, E., a.g.e. (ek. 4, Zehebi), s. 452) Nübahi, 598 gibi bir tarih vermektedir ki bunun, diğer kaynakların verdiği bilgilerle telifi imkansızdır (bkz.
Nübahi, a.g.e., s. lll).
46 lbnü'l-Ebbiir, a.g.e.,
I,
139 (287); lbn Ebu Usaybia, a.g.e.,III,
1 25, 127.47 Bkz. lbn Rüşd, Makale Hel yettasilü bi'l- 'akli'l-heyuldni el-'aklü'l-fa'al ve hüve mülte
bis bi'l-cism (nşr. A. F. el-Ehvani, Telhisü Kitabi'n-Nefs içinde), Kahire 1950, s. 120.
48 lbnü'l-Ebbar, a.g.e., il, 506-509; lbn FerhO.n, a.g.e., s. 285; Nübahi, a.g.e., s. 1 12.
H a y a t ı v e Ç e v r e s i 2.3_
ğeri ve bu konuda ne kadar azimli bir kişi olduğunu göstermeye yeter. Ni
tekim, İbnü'l-Ebbar'ın şu ifadesi de bu durumu çok daha çarpıcı bir şe
kilde dile getirir:
"(. .. ) O, reşit olduğu andan itibaren biri evlendiği, diğeri babasının ve
fat ettiği olmak üzere iki gece dışında, okumayı ve düşünmeyi asla bı
rakmış değildir. Düzenleme (tasnifl, düzeltme (tashih), te'lif, özetleme (telhis) ve açıklayıcı not düşme (tahşiye) şeklinde yazdıkları, yaklaşık on bin varakı bulmuştur."56
tlgilendiği her alanda otorite olmayı başaran İbn Rüşd, felsefenin ya
nı sıra, kendisinin toplumla iç içe olmasını sağlayan tıp ve hukuk alanla
rında da büyük başarı göstermiş, sözü dinlenen, görüşlerine değer veri
len bir kişi olmuştur. İbnü'l-Ebbar'ın, filozofumuzun öğrencilerinden Ebü'l-Kasım b. Taylasan' a dayanarak bildirdiğine göre, edebi zevke sahip olup Habib, Mütenebbi ve İbn Temmam gibi şairlerin birçok şiirini hat
ta divanlarını ezberlemiş olan57 İbn Rüşd, katıldığı bazı toplantılarda
ta divanlarını ezberlemiş olan57 İbn Rüşd, katıldığı bazı toplantılarda