• Sonuç bulunamadı

3.2. Haber Söyleminde ve Avrupa Basınında Kimliklerin Temsili

3.2.1. Haberde Kimliklerin Temsili

Gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası olan haberler, bireyin içerisinde yaşadığı dış dünya hakkında gerçeği üreterek bilgi vermektedir. Haberde kullanılan göstergeler, olay örüntüsü ile haberin öznesi olan kaynak kişiler, kullanılan dil, yani söylem aracılığıyla gerçeklik yeniden inşa edilmektedir. Dolayısıyla haberde kullanılan söylem, gerçeğin temsil edilmesinde en önemli araçtır.

Fairclough’a göre söylem, toplumsal pratiklerde genel olarak üç şekilde kendini göstermektedir. Bunların ilki, -bir işin parçası olarak dili özgün bir şekilde kullanmak gibi- bir pratikteki toplumsal etkinlik iken, ikincisi söylemin temsillerde kendini göstermesidir. Buna göre temsil pratikleri, toplumsal yapılanma süreci olup, dönüşlü kendi-kendine etkinlemeyi de içermekle birlikte, temsiller toplumsal

süreçlere ve pratiklere girmekte ve onları şekillendirmektedir. Üçüncüsü ise kimliklerin oluşturulmasında, -kısmen göstergesel olarak oluşturulmuş- bir var olma biçimi ve bir var olma biçimi olarak söylemdir (2003:174). Bu bağlamda temsil ve söylemin, medyanın bir parçası olmanın yanı sıra ideolojik yapılanmalarla da arasında güçlü bir bağ bulunduğu göz önüne alındığında; medya ve haber temsillerinin, özellikle dezavantajlı toplumsal gruplar söz konusu olduğunda egemen söylemlerin bir sonucu olarak ortaya çıktığı (Göker ve Keskin, 2015:234) görülmektedir. Shoemaker ve Reese de haberlerin yalnızca güçlüler hakkında olmadığını, diğer haberlerin de güçlülerin çıkarlarının bakış açılarından yorumlandığını (2002:131) ifade etmektedirler. Bir başka ifadeyle, medyatik gerçeklik alanında temsil edilen kimlikler, kamusal alanda ya avantajlı ya da dezavantajlı/marjinalize edilmiş olarak ortaya çıkmaktadır. Habercilik etiği açısından alternatif görüşleri yansıtarak farklı seslere söz hakkı vermesi beklenen medya/basın, uygulamada medyanın temsil gücünü egemen sınıfın temsil edilmesinde kullanmaktadır. Böylece, egemen sınıfın dışında kalanları marjinalleştirmekte ve gayri-meşrulaştırmaktadır (Karaduman, 2007:55).

Temsil edilen şey, insan kategorilerinin görünüşünden veya genel olarak neye benzediklerinden daha fazla bir şeydir. Temsil etmelerin arkasındaki değer iletilerinin kodları açımlandığında, ortaya değer yargıları kümesi çıkmaktadır (Burton, 1995:112). Haber temsillerinde yer alan bu değer yargıları kümesi, aslında bu temsillerin politik olduğu düşüncesini akıllara getirmiş, medya ve kültür teorileri tarafından uzun bir süre tartışılmıştır. Haberlerde temsillerin sorgulanma süreci, 1960’larda Feminist, Afro-Amerikan, Latin, gey ve lezbiyen gibi çeşitli muhalif hareketlerin, kendi gruplarının haberlerdeki kültürel temsillerine, kalıp-yargılarına ve önyargılı imajlarına karşı çıkılmasıyla başlamıştır. Cinsiyetçilik, ırkçılık, homofobi ve diğer önyargılarla ilgili bu eleştiriler, kültürel temsillerin hiçbir zaman masum ya da saf olmadıklarını, farklı sosyal grupların olumlu, olumsuz ya da belirsiz temsiller içerdiğini ortaya koyduğu gibi; bu temsiller, bazı grupların alt düzeyde olması nedeniyle egemen toplumsal grupların üstünlüğüne işaret etmektedir (Durham ve Kellner, 2006:xxxii-xxxiii). Zaten medya, toplumsal grupları temsil ettiğinde genellikle kültür hakkında da bir şeyler söylemektir. Çünkü

bu insan grupları belirli bir kültüre ya da alt kültüre dahildir. Yabancısı olduğumuz bir kültür ve yaşam tarzları hakkında bir şeyler söyleyen medya, bizim kültürümüz ve alt kültürlerimizden de bahsetmektedir. Doğru olup olmadığı ayrı bir konu olmakla birlikte, bu kültürlerin bazı yönleri temsil edilmektedir (Burton, 1995:113). Bir başka deyişle, haberler ve genel olarak medya, toplumsallık ve içeride/dahil olma duygusu oluştururken, -genellikle medyada yanlış temsil edilen- dışarıdakiler/dahil olmayanlar medyanın kapsayıcılık ve dışlayıcılık mekanizmalarını açığa çıkaran eleştirel bir perspektif sağlamaktadırlar (Uluç, 2009:124).

Haberler söylemlerindeki temsillerle, izleyicilere model alacakları davranış modelleri, yani kimlik özellikleri gösterilmektedir (Varol, 2014:308) Farklı şekilde konumlandırılan toplumsal aktörler, toplumsal yaşamı değişik şekillerde ve değişik söylemlerde görmekte ve temsil etmektedirler. Mesela, fakir ve mağdur insanlar - toplumsal aktörlerin değişik konumlarına denk düşen- hükümet, politika, tıp ve toplumsal bilimlerin toplumsal pratiklerinde farklı söylemler üzerinden temsil edilmektedirler (Fairclough, 2003a:175). Haberde yer alan aktörlerin gerçek kimlikleri göz ardı edilerek, bu aktörler daha edilgen bir kimlikle temsil edilebilmektedirler. Böylece haberler aracılığıyla temsil edilen kimlik özelliklerine ilişkin kod ve simgeler topluma aktarılmakta, toplumsal belleğe yerleşmekte ve kişisel kimliğin şekillenmesinde etkili olmaktadır (Varol, 2014:308).

Haberdeki temsiller, -daha önceden de bahsedildiği üzere- Foucault’cu bir perspektifle yalnızca söylemlerden değil, Saussure ve Barthes’ın göstergebilimsel yaklaşımlarından da faydalanmaktadır. Haber metinlerinde kullanılan görseller, habere konu olan kişi, olay veya şeylerin temsili hakkında ipucu vermektedir. Hall, bir fotoğrafın bazen birbirinden tamamen farklı birkaç değişik anlam taşıyabildiği için içinde çok sayıda anlam barındırdığını ve bu nedenle bir fotoğrafta tek bir gerçek anlam olmadığını ifade etmektedir. Fotoğrafın anlamının sabitlenemediğini belirten Hall’a göre yine de onu sabitlemeye çalışmak, bir fotoğrafın çok sayıda muhtemel anlamının içlerinden birine ayrıcalık tanıma denemesine müdahil olmak (2017b:296) anlamına gelmektedir.

gösterdiğini ifade eden Uluç ise bazı görüntülerin elenerek zihinlerde anlam şemaları oluşturulduğunu; böylelikle haber medyasının sadece görüntülerin yansıdığı bir ortam değil, kendi kimliğimizi tanımladığımız ve inşa ettiğimiz, öteki ile ilgili korkularımızı, düşlerimizi, isteklerimizi yansıttığımız yer haline geldiğini (2009:124) belirtmektedir. Dolayısıyla haberde yer alan temsiller üzerinden iletilen kod ve simgeler toplumsal belleğe yerleşmekte ve bireylerin, kimlikleri üzerinde etkili olmaktadır (Varol, 2014:309).

Sonuç olarak haberler, söylemlerinde gerek egemen gruplara gerekse muhalif/dışlanmış gruplara yer vermekte fakat her iki grubun da kimlikleri farklı şekillerde temsil edilmektedir. Egemen kimlik, kendinden aşağıda olan kesimleri tanımlayıcı olmakta, yani medyada temsil edilen kimlikler, temsil edenlerin perspektifinden inşa edilmektedir. Özellikle haberde yer alan etnik köken, ırk, din ve cinsiyet gibi bireysel, kolektif veya sosyal kimlikler söz konusu olduğunda, egemen kimliğin temsil politikaları çerçevesinde bu kimlikler inşa edilmektedir. Haberde kullanılan söylemin dili ve görseller okuyucuların/izleyicilerin, kendi kimlikleriyle ilgili bağlarını pekiştirirken, farklı kimlikleri nasıl anlamlandırmaları gerektiği kodlanmaktadır. Böylece, okuyucuların/izleyicilerin bilişsel dünyalarındaki anlamlandırma pratiklerine gönderme yapan haber/medya, onların olumlu ya da olumsuz kanaat, tutum ve davranışlarını şekillendirebilmektedir.