• Sonuç bulunamadı

Ahlak Gelişimi

Ahlak, toplumun kanun ve kurallarına uygunluk olarak tanımlanmaktadır. Ahlaka uygun davranış ise, grubun standartlarına uygun davranışlar olarak nitelendirilir. Her bireyin kendine özgü bir ahlak yasası vardır. Bu yasada, bireyin doğru ve yanlış davranış konusundaki fikirleri, sorumlulukları ve yapılması, yapılmaması gerekenler ile ilgili değer ve ölçütler vardır.

Ergenlik döneminde (kızlar,12-13; erkeklerde,13-14) toplumun sunduğu değerlere katılım en düşük aşamadadır.

Ahlak duygusu uyanmıştır, ancak toplumsal bir içerik taşımaktan uzaktır. Ahlaki değerlerin algılanmasında duyguların rolü ağır basmaktadır

Bu yaşlarda aşırı ahlaklılık eğilimi dikkat çeken özelliktir. (Gessell,1970) göre ahlak bilinci 15 yaşından önce toplumsal içerik kazanmamaktadır.

• 12 yaşındaki çocuk; ahlaki kararlarını tereddütlü bir biçimde ve kendi düşündüğü ile yetişkinlerin söylediklerini birleştirerek alabilmektedir.

• 13 yaşında; başkalarının ahlaki davranışının anlamını düşünerek olgunlaşmaya doğru bir adım atar. (Gözlem ve yorum)

• 14 yaşına geldiğinde; toplumsal adaletsizlik karşısında daha ciddi düşünmeye, çözüm üretmeye aday hale gelmiştir.

• 15 yaşında; toplumsal yapıyı kavramaya başlamıştır, normların, gelenek, göreneklerin, kuralların ve yasaların anlamını kavramaya başlamıştır. Kendi görüşünü tartışmayı sever, bazen inatla savunur, bu aynı zamanda kendi ahlaki görüşünün samimi bir savunmasıdır (Temel&Aksoy, 2001, s.61-63).

Gençlerin ahlaki gelişimini neler etkiler sizce? (Cevapları dinleyin) 1. Aile Bireyleri

Aile, grubun kültürünü çocuğa aktaran birimdir.

Ebeveynler, davranışlarını taklit eden çocukları için model olmaktadır.

Sizlerin bu taklit konusuna verecek örnekleriniz var mı? (Cevapları dinleyin) Ayrıca ebeveynler tasvip etme ya da etmeme, ödül ve ceza kullanmak sureti ile çocuğa sosyal olarak beğenilen özelliklere göre davranmasını öğretmektedir.

Çocuklar büyürken hepiniz bu yöntemleri kullanmışsınızdır değil mi?

(Cevapları dinleyin)

Özetle, sağlıklı bir aile düzeni içerisindeki çocuk akrabalarına, anne-babasına hayranlık duyacak, onlar gibi davranacaktır. Olumsuz davranışlar tıpkı olumlular gibi aile içinde pekiştirilir. Özellikle ebeveynlerin iyi örnek olması bu sebeple zorunludur (Jersild,1979; Hurlock,1964; Aktr: Temel&Aksoy, 2001, s.80).

2. Ailenin Sosyo-Ekonomik Düzeyi

Farklı sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerde farklı değerler ve sosyal baskılar vardır. Gençlerin ahlaki değerleri mensubu oldukları aile ve yakın çevrenin etkisinde kalır (Kent-köy farkı).

3. Baba Yokluğu

Baba, erkek çocuğuna ahlaki değerler kazandırmada bir aktarıcı olarak görev yaptığı için önemlidir. Bu yoksunluğun olumsuz etkiler yarattığı araştırmalarla ortaya konmuştur (Santrock,1975). Suçluluk konulu gençlik araştırmalarında babanın, içsel kontrolün gelişmesinde önemli olduğu ortaya çıkmıştır (Hoffman and Salztein,1967, Aktr: Temel&Aksoy, 2001, s.81 ).

4. Anne Yokluğu

Yaşamın ilk yıllarında başlayan ve devam eden anne yoksunluğunun her iki cins çocuk ve genç için de travmatik etkiler yarattığı bilinmektedir.Yapılan vaka çalışmalarında psikiatrik rahatsızlıklar ve davranış bozuklukları ile anne yoksunluğu ahlaki ve dolayısı ile sosyal gelişimi olumsuz etkilemektedir (Sadece yokluk değil, niteliksiz geçen birlikteliklerde benzer etkiler yaratmaktadır).

5. Akran Grupları

Gençler için mensubu oldukları sosyal grupların, ahlaki bakış açıları büyük önem taşır. Eğer aile içinde yaşatılan değerler ile zıt özellikler gösteriyorsa, genç çatışmaya düşecek ve bir tercih yapması gerekliliğini hissedecektir. Bu durumda ebeveynler, anlayışlı olarak bu krizi yönetebilmelidirler.

6. Okul ve Öğretmenler

Öğretmenin kişiliği, tutumu, sınıftaki olaylara bakış açısı, ahlaki alandaki teorik eğitimden daha önemlidir. Bu yaş döneminde, öğretmen ve öğrenci arasında kurulacak güçlü iletişim ahlak gelişimini desteklemektedir.

Öğretmenlerin, anlayışlı, güvenilir, dinleyen, saygı gösteren eğitimcilerden oluşması genci sosyal iletişimde güçlendirecek faktörlerden birisidir.

Okulda yapılan, spor ve grup yarışmaları, genci geliştirecek, dürüstlük, grubun iyiliğini bencilliğin önünde ele almak gibi olumlu ahlaki davranışlar geliştirmesine katkı sağlayacaktır.

7. Zeka Düzeyi

Zeka ile ahlak arasındaki ilişki kesin ve önemlidir. Gencin, doğru ve yanlışı birbirinden ayırt edebilmesi ve davranışlarının sonuçlarını kestirebilmesi için zeka gereklidir. Yapılan araştırmalarda zeka ile dürüstlük arasında %50 ilişki saptanmıştır. Farklı zeka düzeyinde gençlerle yapılan araştırmalar, doğruluk, dürüstlük gibi ahlaki tavırlarda üstün olan çocukların ortalama zekaya sahip oldukları saptanmıştır. Zeka düzeyi arttıkça çalma, aldatma, yalan söyleme davranışları azalmaktadır (Temel&Aksoy, 2001, s.82-84).

Sosyalleşme

Sosyalleşme bebeklik döneminde başlar. Elbette birincil derece etki yaratan kişiler, anne-babalardır. Her birey, diğer insanlara karşı olan davranışlarının nasıl olacağını, hayatının ilk yıllarından itibaren çevresindekilerin davranışlarını gözleyerek, taklit ederek ve kendisine yapılan davranışları tekrarlayarak öğrenir.

Sizin için sosyal olmak nedir? Burada bir sosyalleşme süreci yaşıyor muyuz?

(Sizin misafirlerinizden kaçması antisosyal olduğunu gösterir mi?) (Cevapları dinleyin.)

Ergen için sosyal olmak, birey olarak grup tarafından kabul edilebilecek ve birlikte olmaktan hoşlanılacak şekilde davranmak demektir.

Ergenlik dönemindeki birey, toplumun değer yargılarını öğrenip bu değer yargılarıyla çatışmadan yaşamasını öğrenmek zorundadır. Bunları öğrenmede genelde, akran grubu büyük önem taşımaktadır ve onlar anne-baba ve okul etkinliğinden önde gelmektedir.

Ergenin Sosyalleşmesinde Anne-Babanın Rolü

Yapılan araştırmalar, anne-baba tarafından çocuk yetiştirme pratiğinin çocukluk ve ergenlik dönemleri boyunca süregelen bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir

(Çocukluk ergenlikten bağımsız değildir. Etkiler hissedilir. Bu sebeple zaman zaman çocukluk konusuna gireceğiz).

Gerçekte ebeveynler, çocuklarının ergenlik döneminin niteliğinin ve süresinin belirlenmesinde fazlasıyla etkilidirler. Bunun nedeni, çocuklarına karşı gösterdikleri tepkiler, ergenliğin ne olduğu, ne zaman başladığı ve nasıl yönetilebileceğine yönelik algılamalarıdır. (Burada bulunma nedeniniz bu değil mi? Doğru yoldasınız)

Konu ile ilgili araştırmalar, ebeveynlerin ergen çocuklarının gelişimlerinde, uyguladıkları disiplin tekniklerinin yön belirleyici olduğunu göstermiştir.

Nedir bu disiplin yöntemleri? (Cevapları dinleyin.) • GÜÇ KULLANMA

Fiziksel ceza, yoksun etme, hakların verilmemesi ya da bunlardan birini göz dağı olarak verme ile örneklendirilebilir. Çocuğun zayıf noktalarını ortaya çıkararak, ebeveyn davranışı kontrol edebilir. Güç kullanımı ile ilgili disiplin teknikleri pekiştirmeye yöneliktir. Olumlu ya da olumsuz davranış pekiştirilir. (Kullanmayın) Ergenlerde ele alacak olursak, arkadaşları ile görüşmeme, daha önce verilen bir iznin geri alınması ya da bununla tehdit edilmesi olarak örneklendirilebilir. Bu yolla, istenilen sonuca ulaşmak zordur ayrıca gence, güç ve fiziksel örseleme yolu ile dünyanın kontrol edilebileceği mesajı verilmiş olur.

• SEVGİYİ GERİ ÇEKME

Ebeveynin kızgınlık yada hoşnut olmama durumlarını fiziksel olmayan bir şekilde sergilemesi yolu ile cezalandırma yöntemidir. Genci göz ardı etme, arkadaşları ile kıyaslama, kardeşlerinden ayırma, hayal kırıklığının sözlü olarak ifade edilmesi buna örnek olabilir.

Bu teknikte kullanılan yıldırma ile gözdağı verme, gencin benliği ile ilgili duygularını zedeler. Bu tür cezalar, gençte suçluluk yaratır.

• SONUÇ ÇIKARMAK

Bu tekniği kullanan ebeveyn, genç çocuğuna, söz konusu davranışın sonuçlarına yönelik çıkarımları açıklar. Örneğin, uyuşturucu kullanmanın, bedeni, hayatı, geleceği üzerinde yaratacağı yıkıcı ve olumsuz etkileri ortaya koyar, örnekler verir. Bu teknik, belirli durumların özel davranış formları gerektirdiğini anlama yeteneklerini ortaya çıkararak, davranışları değiştirir.

Sonuç olarak; ergenler için güç kullanımı ve sevgiyi geri çekme tekniklerinin uygun olmadığı belirlenmiştir. Çünkü bu teknikler, baskı sonucu kontrolü öğretmekte, otokontrolün gelişimini engellemektedir. Bu durum kaygıya neden olmakta, genci yalana itmekte ve ergene kabul edilebilir başka bir seçenek sunmamaktadır.

En uygun disiplin tekniğinin, sonuç çıkarma olduğu söylenebilir. Çünkü bu teknik, ergenin bilişsel yeterliliklerine uygun olup, başkalarının duygularını ve başkalarının duyguları karşısında nasıl davranmasının uygun olacağına dair ip uçları sunar ancak seçimi de gence bırakarak, otokontrolü destekler. (Elbette, gencin alabileceği

kararlarda bu teknik kullanılır.)

Bazı araştırma sonuçlarına göre, davranışları sınırlayan otoriter disiplinden çok doğru seçeneklerin sunulduğu, seçme hakkı verilen, sıcak ve destekleyici aile formu uygun olacaktır.

(Kısaca aile tutumları konusuna girebilirsiniz, ayrıntıların sonraki haftalarda aktarılacağını hatırlatın: Baskıcı Aile Tutumu/Aşırı Hoşgörülü Aile Tutumu/Demokratik Aile Tutumu)

Sosyal gelişmenin belli bir dönemde sona erdiğini söyleyebilir misiniz?

(Cevapları dinleyin)

Evet, dediğiniz gibi, sosyal gelişim hayat boyu devam eden bir süreçtir. İnsan büyüdükçe, yeni çevrelere girdikçe ve statüsü değiştikçe farklı şekilde ilişkiler geliştirir. Ancak, ilk çocuk-anne-baba etkileşimi, gencin hayat boyu başkaları ile ilişki kurma biçimini belirler.

Anne-babanın çocuk yetiştirme tutumu, bu gelişim alanını direkt etkiler. Kanıtlanmış bir gerçektir ki; demokratik ve eşitlikçi ortamda yetişen çocuk ve gençler; baskıcı ya da aşırı korumacı büyüyen çocuklardan daha sosyal olmaktadırlar.

Bir başka kriter, elbette, kişiliktir. Ailede eşit koşullarda sosyal ortamda ve demokratik anlayışın hakimiyeti altında yetişen gençlerden, dışa dönük kişilik sergileyenler, içe kapanık olanlardan daha sosyal ilişkiler içindedirler.

Gençler, babalarından tek yönlü etkilenmezler. Aynı zamanda sizlerinde anne-babalık rolünüzde değişikliklere sebep olurlar. Gencin aile içi sosyal davranışlarına bağlı olarak sizler de tavırlar geliştirir, stratejiler uygularsınız. Her zaman bilinçli bir şekilde gelişmeyen bu tavırlar, duruma göre kendiliğinden oluşabilirler.(Annenin, baba ile genç arasında köprü görevi görmesi gibi.)

Sosyalleşme önce aileden sonra çevreden etkilenerek oluşur dedik. Ama bu gelişim alanında düzenli bir süreç gözlenmeyebilir. Hızlı bir gelişmenin ardından, sosyal bakımdan bir duraklama görülebilir. Bunun anne-baba ve eğitimci tarafından bilinmesi ve cesaret kırıcı olarak algılanmaması gerekir.