• Sonuç bulunamadı

Duygu ve heyecan, ruhsal değişmeler için kullanılan kelimelerdir. Duygusal gelişim doğumdan ölüme kadar devam eden gelişim alanlarındandır. Bu uzun süreçte yani yaşam boyunca özellikle belli dönemlerde, duygulara verilen tepkiler, duyguyu doğuran olaylar ve duygusal değişimler farklılıklar gösterir.

Duygu: Yoğunluğu daha az olan ruh halleridir. (Sevme, beğenme, mutlu olma, kıskanma, alınma, kızma durumları duygulara örnektir.)

Heyecan: Kısa süreli, yoğun ve denetlenemeyen duygusal tepkilerdir. (Korkma, öfkelenme, irkilme, coşku duyma, hayrete düşme) Heyecanlanmaya, bazı bedensel belirtiler eşlik eder. Kalp vurum hızı artar, deride soğuma, ağızda kuruma, gözbebeklerinin büyümesi gibi.

Bu farklı dönemlerin belki de en hareketli olanı ergenliktir. Gencin duyguları bu dönemde son derece yoğundur.

Duygular;

• Birincil Duygusal Tepkiler (Heyecanlanma, hiddet, öfke anlarında olur, metabolizma yoğun enerji harcar, bu sebeple uzun sürmez.)

• İkincil Duygusal Tepkiler (Birincil duygusal tepkilerden sonra gelir, olumsuz duygular azalarak devam eder. Durumdan hoşnutsuzluk, kızgınlık, azalan

korku, yorgunluk ve gevşeme bunlara örnektir.) (Olumlu duygular için düşündüğümüzde, aşırı sevinç ve coşkudan sonra oluşan ikincil duygusal tepkiler, halinden memnun olma, rahatlama, ferahlama olarak gelir.)

Genç çocuklarınız duygularını size ve dışarıdaki diğer kişilere nasıl ifade ediyorlar? Sizleri dinlemek isterim. (Cevapları dinleyin)

• Duyguların Yoğunluğunda Artış: Bu dönemde duygular yoğunlaşır yani üzüntü, sevinç, öfke, korku gibi duygularını ifade ederken daha coşkuludur, tüm duygularını kontrolsüzce dışa vurma ve ifade etme ihtiyacındadır.

Olumsuz duygular, el, kol hareketleri, yüz ifadesi ve bağırma gibi sözlü ve sözsüz davranışlarla dışa vurulurken, heyecan, coşku, karşı cinse yönelik duygular ise; şiir yazma, hatıra defteri tutma gibi kağıda yansıtılır.

• Duyguları İstikrarsızdır: Bir gün önce verdiği tepkiyi aynı olaya ertesi gün vermeyebilir. Ayrıca neşeli ve mutlu iken kısa sürede duygusal durumu tersine dönebilir.

• Aşık Olma: Hayaller kurar, yalnız kalma isteğindedir, çalışmaya karşı isteksizdir, yeni bir durumla karşılaşınca çabuk heyecanlanır, çünkü duygularının kontrolünü henüz gerçekleştiremez. Duygusal tepkilerin kontrol edilmesi öğrenme ile kazanılır yani zamanla ve yetişkin olunduğunda bu mümkündür.

• Mahcubiyet ve Çekingenlik: Önerinlikte başlayan ve ergenlikte de devam eden çıplak görünmekten utanma ve mahcup olma ergenlerde sık görülen duygu durumudur. Vücudundaki değişikliklere bağlı olarak, aile yakınları başta olmak üzere kendini saklama eğilimindedir. Israrcı olunmamalıdır. Baskıcı aile tutumunda yetişen gençler, yetişkin olduklarında da bu tavırlarına devam edebilirler.

• Aşırı Hayal Kurma: “Gündüz Rüyası” adı verilen bu duygu hali, dönemin özelliğidir. Hayaller, yaratıcı düşünceyi desteklediği için yararlı bile olabilir. Daha çok karşı cinsten ünlülere karşı beslenen bu hayaller, imkansızı olmuş gibi yaşatıyorsa tehlikelidir. Ergen sınıfta ders dinlerken, yolda yürürken ya da siz ona bir şey anlatıyorken, gündüz rüyası görüyor olabilir. Yaş döneminin “dikkat dağınıklığı” denilen şey aslında bu duygu durumudur. • Tedirgin ve Huzursuz Olma: Gelişimindeki aksaklıklar, aile yada arkadaş

çevresi ile iletişim problemleri, isteğinin engellenmesi karşısında bu duygu halini yaşar.

• Yalnız Kalma İsteği: Çoğu kez ve özellikle aile çevresinde yalnız kalma isteği duyar. Bu anlarda, kendi değişen bedeni ve kimliği ile ilgili çıkarımlarda bulunur.

• Çalışmaya Karşı İsteksizlik: Hızlı büyümenin olduğu dönemde, ergenin bir miktar durgun ve atıl olduğu adeta hareket bile etmek istemediği zamanlar vardır. Çalışmaya karşı son derece isteksizdir. 7-8-9. Sınıflarda düşen

başarının bir sebebi de budur. (Bizim eğitim sistemi de en çok bu yıllarda

çalışmasını gerektirir şekilde düzenlenmiştir.)

• Çabuk Heyecanlanma: Yeni durumlarla karşılaştığında, heyecanlanır ve kızarır. Bu durbum (kızarmak) onu daha da heyecanlandırır. Heyecanın kontrolü, duyguların kontrolünün artması ile mümkündür ve bu öğrenilir. Ergenin zamana ihtiyacı vardır (Kulaksızoğlu, 2005, s.66-69).

Ergenler Duygularını Nasıl İfade Ederler?

Duygular üzerindeki araştırmalar, 3 tür öğrenilmemiş duygunun olduğunu göstermektedir.

1. Sevgi

2. Korku / Kaygı 3. Öfke / Saldırganlık

Sevgi: Ergenlerde, bireyin duygusal durumunu belirleyen en önemli etken, onun başkaları tarafından sevilme ihtiyacı ve başkalarına sevgi gösterme kapasitesidir. Bu ihtiyaçları karşılanması koşulu ile insanlar, sağlıklı olurlar. Anne-babaların çocuklarına olan sevgilerini açık bir şekilde ifade etmeleri onlara güven verecektir. Zaman zaman kendisi bu konuda açık olmayabilir. Ancak bu geçici bir duygu durumudur. Aslında ailesini çok sevmektedir.

Korku:

a. Olay yada Nesnelere Duyulan Korkular: Yılan, köpek, yangın vb. korkulardır. b. Genel Korkular: Ölüm, hasta olmak, fakirlik, okulda başarısızlık gibi.

c. Sosyal İlişkilerden Duyulan Korkular: En yoğun olanlar bunlardır. Daha çok karşı cinse karşı duyulur. İlk deneyimler, ilk partiler, ilk paylaşımlar genci korkutur.

Ergenlikteki korkular, yaşa, cinsiyete, yetiştiği çevre özelliklerine göre şekillenir. Korku kadar net gözle görülmeyen ancak yoğun yaşanan, kaygı durumudur. Sınav kaygısı, gelecek kaygısı başta gelen dönem kaygılarıdır. Bir miktar kaygı, motivasyonu olumlu etkilerken fazlası, başarabileceği konularda bile başarısızlık getirir. (Kaygı düzeyi kavramını örnekleyin)

Öfke: Çocuklarda bu duygu, küçük yaşlardan itibaren, gördükleri doğrultusunda, anne-baba ve diğer aile fertlerinin davranışlarını taklit ederek şekillenir.(Sizin tepkilerinize yakın tepkiler veriyordur, kendinizi inceleyin. Ya da baba, dede) (Kulaksızoğlu, 2005, s.69-77).

Ergen Dengesizliği

Hormonlar ve ergenlerin ruh durumları ve davranışları üzerindeki kapsamlı birkaç gözden geçirme çalışmasına göre, hormonlar ile ruh durumu arasında doğrudan bağ vardır. (Regl dönemlerinde kendinizi hatırlayın)(Buchanan, Eccles ve Becker,1992; Flannery,Turquati ve Lindemeer,1994; Aktr: Steınberg, 2007, s.57).

Diğer yandan, çoğu araştırmacı, ergenlikteki ruh durumu ve davranışlar üzerindeki hormonal değişimlerin etkisinin, büyük ölçüde çevresel etkenler tarafından etkilendiği konusunda görüş birliği vardır. (Booth, Johnson, Granger, Crouter ve McHale,2003; Susman,1997; Aktr: Steınberg, 2007, s.57). Erken erinlikte hormonlarda hızlı artış, kızlarda depresif ruh durumuyla ilişkili olduğu halde, depresyonun gelişiminde ailedeki, okuldaki ya da arkadaşlarla olan sorunlar gibi stresli yaşam olaylarının, hormonal değişimlerden çok daha büyük bir rol oynadığını ortaya koymaktadır. Yani bu dönem kırılgan bir dönemdir.

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bu dönemde ergenin duygusal durumunu belirleyen en önemli etken; sevilme ihtiyacı ve sevgi gösterme kapasitesidir. Sizlerin zaten sonsuz olduğunu bildiğim sevgilerinizi, esirgemeden genç çocuklarınıza sunmanız, onların olumlu benlik algıları geliştirmelerine yani kendilerini değerli hissetmelerine, sosyal çevre ile kolay iletişim kurmalarına olanak sağlayacaktır.