• Sonuç bulunamadı

Yaşam bir sahne olarak düşünülürse, benlik saygısı; kişinin oyunun niteliği ve oynadığı rolden doyumu olarak tanımlanabilir (Lewın, Aktr: Aydın, 1997, s.174). Benlik saygısının gelişmesinde, ailenin rolü çok önemlidir.

Çünkü aile, özel davranımların kazanılmasında rolü olan, övgü ve cezaların kaynaklandığı ve kullanıldığı başlıca ortamdır.

Ergenin benlik saygısının gelişmesinde, annenin çocuğu yetiştirme tarzının, babanın rolüne göre daha önemli olduğunu ileri sürmektedir (Medinnes,1965; Aktr: Aydın,1997, s.174).

Ebeveynlerin tutumlarının yanında aile ve yetiştiği çevre atmosferinin de benlik saygısı geliştirmede önemi büyüktür (Ataerkil toplumlarda erkek çocuklarının

kayırılmasının sonuçları ).

Benlik saygısının yüksek olması, öyle algılanması, ergenin anne-baba, arkadaş, öğretmen, akranlar gibi çevresinde bulunan kişilerin olumlu davranışları ve geri bildirimleri ile mümkündür. Bu, hatalara da sonsuz tolerans gösterileceği anlamına gelmez. Ancak, her davranışın gencin benlik saygısına olan etkisini düşünerek hareket edilmelidir.

Benliğin duygusal ve değerlendirilebilir (gözle görülür olan kısmı) boyutunu ifade eden benlik saygısının arttırılması için yeterli olunan alanlara yöneltme, destek vererek güven duygusunun pekiştirilmesi önerilir. Zayıf olduğu konular ya da görülen hataları varsa, bu kez de ben dili kullanmak ve empati kurarak yaklaşılmalıdır.

Oyun

(Katılımcılardan 8 kişi çağrılarak “Ben Kimim” oyunu oynanır.)

(http://internettv.meb.gov.tr/index.asp?NO=2) (12 Şubat 2009).

5. Koşullu ve Koşulsuz Kabul iletilerinin Benlik Saygısının

Gelişimine Etkisi

Gençler, yaşantıları süresince yapabildikleri veya yapamadıkları doğrultusunda, aldıkları geri bildirimlerle yüklenirler. Yani anne-baba veya sosyal standartlara uyum sağladıkları koşullarda övgü ve sevgi görürler.

*Koşullu kabul durumları bu gençlerin benlik saygılarını zayıflatır. (Eğitimci önce

kendisi örnek verir daha sonra katılımcılardan örnek vermesini ister) (Hafta sonu arkadaşına gitmek istiyorsan, temizliğe yardım edeceksin gibi.)

*Koşulsuz olumlu kabul iletileri, gençlerin benlik yapılarını güçlendiren bir tutumdur. Ergenlere davranışlarının niteliği ve niceliği boyutlarının ötesinde, her koşulda kabul edici bir tutumla yaklaşılmalıdır. Onların saygı, sevgi ve kabule ihtiyaçları olduğu unutulmamalıdır. Böyle davranmak, onların ben değerini ve kendilerini olumlu algılamalarını sağlar. Ayrıca, kendini gerçekleştirme potansiyellerini destekler. Her gencin buna gücü vardır, önemli olan bunun için olumlu sosyal ortamı vermektir.

Benlik kavramı ve benlik saygısı ergenin benliğini oluşturan temel yapılardır. Bu yapıların olumlu yönde gelişimi;

Ergenin duygusal yapısı,

Hafızasındaki yüklemeler ile ilişkilidir.

Olumlu benlik algısı oluşmuş gençlerin sosyalleşme yetenekleri göze çarpar. Bu gençler bireysel hedeflerinin yanında sosyal hedefler de belirlemiş ve yol almaktadırlar. Bu kişiler, kimlik boyutu ile ilgili olarak, atılgan (girişimci) benlik yapısına ve kendisini, bireyselliğini ifade edebilme yeteneğine de sahiptirler. Sorumluluk duygusu gelişmiş olan bu gençlerde hem bireysel hem de toplumsal açıdan sağlıklı kararlar aldıkları görülür. Aşırı derecede gelişen sorumlulukla bu gençler kendilerini değerlendirirken, konumları itibariyle kendilerini daha iyi ve daha üstün kabul etmektedirler. İçinde bulundukları ortamlarda kendilerini daha üstün algılamaktadırlar.

Ergenlik dönemi içinde aile içi ilişkiler ve özellikle anne-baba tutumları gençlerin kendilerini kabul değerini de belirleyen en önemli husustur.

Nasıl Davranalım? (Yansıtılır)

Koşullu / Koşulsuz Kabul İletilerinden Uygun Olanları Kullanalım  

Neden iletişim kuruyoruz? (Cevapları dinleyin)

Hayatın bir oyun gibi algılanması gerektiğini ifade eden, Dr. Erıc BERNE bu soruya “Temel İhtiyaç Üçgeni” ile cevap vermiş.

(Üçgen yansıtılır, eğitimci üzerinden açıklar)

Bu üçgenin kenarları;

1. ZAMANI YAPILANDIRMA

(Bunu güncel yaşam ya da bir eğitim tecrübesi olarak ele alabilirsiniz) Zamanı düzenlemek de diyebiliriz. İlişkilerimizde süreci şu şekilde yaşarız:

a. Geri Çekilme (Sunum öncesi eğitimcinin anlatmaya, öğrencinin dinlemeye yönelik yaptığı içsel hazırlık..Güncel yaşamda ise, uyumadan önceki anlar)

b. Ritüeller (Merhaba, Hoşgeldiniz, Nasılsınız) c. Vakit Geçirme (Hava yağışlıydı, geç kaldım)

d. Faaliyet (O ortamda bulunmanın temel sebebi: Bilgi aktarma, asıl konuyu, sorunu konuşma)

--- Eğitim Bu Noktada Biter.. e. Psikolojik Oyun (Aptal bulduğumuz birisine, “sen anlamadın galiba” demek) f. İçtenlik (Çıplak kalma: Özellikle iş yaşamı kaldırmaz)

2. YERLEŞTİRME

Kişinin kendisini diğeri karşısında bir yere yerleştirmek..Üstün DÖKMEN Hoca’nın “YAŞAMA YERLEŞMEK” tanımı ile kastettiği de bu.. Bireyin kendisini hayatın neresinde gördüğü ile ilgili..

3. KABUL (Bizi bu hafta asıl ilgilendiren bu madde)

Karşıdaki kişinin varlığını kabul ettiğimizi gösteren her eylem kabul iletisidir.

(olumlu ya da olumsuz)

KOŞULLU KABUL İLETİSİ KOŞULSUZ KABUL İLETİSİ a. Detay vardır a. Geneldir

b. Eyleme yöneliktir b. Olmaya yöneliktir c. Eğitici yada zorlayıcıdır c.Destekleyici - engelleyici d. Davranışı tanımlar d. Kişiliği tanımlar

(+ ) (_) (+) (_)

(Eğitimci tarafından aşağıdaki örnekler verilir.)

KOŞULLU (+)

Kendinizi çok iyi ifade ediyorsunuz

Kahvaltıya zamanında geldiğin için teşekkür ederim KOŞULLU (--)

Yazdığın dilekçede tarih ve yer belirtmemişsin

Ödünç aldığın aletleri zamanında getirmediğinde sinirleniyorum KOŞULSUZ (+)

Sizinle gurur duyuyorum Sen akıllı bir çocuksun

Sizinle ilgili endişem yok, yokluğumda her şeyin yolunda gideceğini biliyorum KOŞULSUZ (--) (Kişiliği incitir, ne alın ne de verin..)

Sen kendini çok mu akıllı zannediyorsun

Çok dağınıksın

Hiçbir zaman hiçbir şeyi anlamıyorsun

Kabul iletilerinin doğru idare edilmesi iletişimi sağlıklı yönde arttırır.. VERMEK (Karşınızdakinin beğendiğiniz yönlerini söyleyin)

ALMAK (Almaya da çekinmeyin: - Kazağın çok güzel; - Pazardan) İSTEMEK (Sizce neyi iyi yaptım?)

KENDİNE VERMEK (Aynaya bakıp, kendinizin iyi yönlerini bulun ve söyleyin, iyi gelecektir) (Berne, 2001, s.23-53).

6. Çocuk Yetiştirme Tutumları

1. Her kültür kendi özel çocuk yetiştirme tutumuna sahiptir.

Japon çocukları: Bulundukları grubun çıkarlarını gözetme anlayışı ile yetiştirilir ve pasiftirler.

Amerikalı çocuklar: Bağımsız, rekabete dayalı, bireysel başarı duyguları vurgulanarak yetiştirilir ve yarışma duyguları ödüllendirilir.

Kızılderili kabilesi Hopi ve İsrail’deki Kibutz’larda: Rekabet duygusu yerine işbirliği duygusu ödüllendirilir. (Mussen,1973, Aktr:Kulaksızoğlu, 2005, s.117)

2. Her ailenin kendine özgü çocuk yetiştirme şekli vardır.

Anne-baba sayısı kadar çocuk yetiştirme yöntemi vardır desek yalan olmaz. Bu durum, bir yandan sosyo-ekonomik açıdan farklılıklar sergilemekte diğer yandan ebeveynlerin eğitim düzeyi, çocuklarına ayırdıkları zamana bağlı olarak da farklılıklar gözlenmektedir. Bu çeşitlilik içinde ancak göreceli bir sınıflandırma yapmak mümkündür:

Aşırı Koruyucu Ve Müdahaleci Anne-Baba Tutumu

Koruma ve himaye etme normal bir annelik ve babalık davranışıdır, ancak kollama ve koruma davranışını çocuğun kendi gerçekleştireceği faaliyetleri engelleyecek şekilde yaygınlaştırmak “aşırı himayeci” olarak davranmak demektir. Bu tutumu sergileyen ebeveyn, çocuğun nasıl davranması, neleri nasıl yapması gerektiği konularında dikta eder. Çocuğun çalışkan, başarılı ve itaatkar olmasını ister. Bu çocuklar ergenlik çağını geçse de ona kendi kararlarını vermesi için gerekli zemin hazırlanmaz, bu ailelerde gencin vermesi gereken kararlar da aile tarafından alınır ve anne-baba buna hakkı olduğunu düşünür. Bu tutumla yetiştirilen gençlerin, girişimci olmadıkları, bağımsız davranamadıkları, özgüveni zayıf, sorumluluk almaktan çekinen, kendi yapmaları gereken işleri başkalarının yapmasını bekleyen, silik kişilikler sergileyen ve yetişkin olduklarında da bir himaye edene ihtiyaç duyan kişiler oldukları görülür. (Örnekleyin)

Ergenlik genel özellikleri itibariyle, gencin anne-babadan ayrılma, onların sevgi ve desteğine daha az ihtiyaç duyma, daha bağımsız ve kendine yeter duruma gelmek için mücadele verdiği bir dönemdir. Ergenin bunları başarabilmesi için ailenin, gencin “bireyselleşmesini” desteklemesi gerekmektedir. Bu da genci biraz özgür bırakmakla mümkündür. Oysa bu tutumu sergileyen ebeveynler bunu engelleme yolunu seçmişler demektir. Bunu yaparken;

Dış dünyanın tehlikelerini abartılı bir şekilde anlatır (evet tehlikeli ama buna uyum

sağlama ve direnç gösterme davranışı olmalı)

Aileden kopmasının, kendilerini çok üzeceği aktarılır (Duygu sömürüsü)

Her ikisi de gencin gelişimini olumsuz etkiler.

Sağlıklı anne babalar, gencin bağımsızlık talebini kontrollü bir şekilde desteklemelidir.

Genç Merkezli Yetiştirme Tutumu

Şehirde yaşayan, eğitimli, anne-babanın çalıştığı günümüz Türk ailesinde kısmen bu tutum görülmektedir. Bu, aslında aşırı koruyucu tutumun bir uzantısı niteliği taşır. Kararları tamamen gençler verir, hangi okula gidecekler, hangi sporu yapacaklar, hangi enstürmanı çalacaklar kendileri karar verir, aile uygulamak için mali destek sağlar. Bu gençlere çok az sorumluluk verilir, yaşına uygun kuralları öğrenmeleri ile ilgili eğitim verilmemektedir. Bu, yeni araştırmalara konu olan bir çocuk yetiştirme tutumudur.

Aşırı Otoriter Ve Baskıcı Tutum

Otoriter ebeveyn, gencin davranışlarını değerlendirmeye, kontrol etmeye ve şekil vermeye çalışır, gencin tavırlarına standartlar koyar. Sözlü olarak cesaretlendirmez, kendi söylediklerine itaat etmesini bekler. Ergenler, bu baskı ile istenilen davranışları sergiler ancak bastırılan duygu ve düşünceler vardır. Bazı ailelerde görülen fiziksel şiddet de eklenince gençlerde oluşan öfke ve kızgınlık pasif saldırganlık yaratır. Yani genç, saldırganlık duygularını kendinden daha zayıf gördüğü bireylere yöneltebilir. Erkekten kadına, büyükten küçüğe, güçlüden güçsüze doğru şiddet uygulamayı uygun görür bir karakter geliştirir.

Bu gençler, daha kolay boyun eğen, korkak, otoriteye karşı çekingen, kendinden istenileni abartarak yerine getirme çabasında yada kural tanımayan, isyankar bir kişilik geliştirirler. (Yetişkin yaşamından örnekler verin.)

Eşitlikçi Ve Demokratik Tutum

Bu tutumu sergileyen anne-babalar, genç çocuklarını ayrı bir kişi olarak kabul ederek, değer vermekte ve bağımsız kişilik geliştirme mücadelelerini akılcı bir şekilde yönetmektedirler.

Bu ebeveynler şu davranışları gösterir:

*Çocuğuna diğer insanlara davrandığı gibi davranır (Komşusu, iş arkadaşı vb.) *Gelişimi sırasında döneme özgü davranışlar sergileyeceğini bilir, hazırlıklıdır ve bu ihtiyaca uygun davranır

*Her çocuğun biricik olduğunu bilir, kıyaslamaya girmez

*Gencin yeteneklerinin farkına varır ve gelişimini o yöne doğru yönlendirir (Bu aynı

zamanda gencin kendini gerçekleştirmesini de destekler)

*Gencin, barınma, beslenme, korunma ihtiyaçlarının yanında duygusal gereksinimleri olduğunu bilir ve koşulsuz olarak bunları karşılar (herhangi bir

*Gence, anne, babanın sahip olduğu eşit haklar verilir

*Fikirlerini açıkça ifade etmesine izin verilir hatta teşvik edilir (tüm bakış açıları

hakkında)

*Genç ile ilişkilerinde katı kurallar koymaz, yerinde ve gerektiğinde esnek tavırlar sergilerler (yarım saat daha dışarıda kalmasına, ayakkabı değişimine gibi)

*Başarısızlıklarını cezalandırmak yerine başarılarını ödüllendirirler

*Gençler, çocukluktan itibaren sorumluluk duygusu verilerek yetiştirilirler

(kaldırabileceği sorumluluklar verilir ve belli etmeden kontrol edilir)

*Bedensel ceza uygulamazlar

*İstenilen davranışın kazandırılması için kanıt göstererek inandırma (ders

çalışmıyorsa çevreden kötü liselere devam eden akranlarını göstermek, o okulları ve diğerlerini gezdirmek), mahrum bırakma gibi disiplin yöntemlerini

kullanırlar.(Harçlığını azaltma, gitmek istediği konsere göndermeme gibi.)

Ancak, sevgi ve ilgiden mahrum bırakma bu tutum içinde yer almaz. Hoşgörü ve sevgi bu aile tutumunda temel prensiptir ve koşulsuz olarak gence sunulur. Açıkça ifade edilir.

Bu aile tutumu içinde yetişen çocuk ve genç; *Temel güven duygusu gelişmiş,

*Fikirlerini serbestçe söyleyebilen, *Girişimci

*Sorumluluk alabilen

*Kendisine ve diğer insanlara saygılı

*Kendini geliştirmeye, kendini gerçekleştirmeye ve yaratıcı fikirler üretmeye istekli bireyler olduklarını söylemek mümkündür (Kulaksızoğlu, 2005, s.118-126).

Etkinlik

Bağımsızlık Testi Uygulaması (Yavuzer, 2007, s.29).

‰ Ergenin Kişilik Gelişimindeki İhtiyaç ve Kaygıları