• Sonuç bulunamadı

SONUÇ VE ÖNERİLER 5.1. SONUÇ

5.1.1. Eğitimde İhtiyaç Belirleme Süreci Sonuçları

1. İhtiyaç Belirleme Anketi çalışmasına katılan annelerin, %42’si 35-42 yaşları arasında annelerden oluşmaktadır.

2. Annelerin, %60’ının iki çocuğu bulunmaktadır.

3. Araştırmaya katılan annelerin, %96’sı evli; %4’ü eşinden boşanmıştır.

4. Annelerin, %37’si ilkokul; %21’i ortaokul; %27’si lise ve %15’i de üniversite mezunudur.

5. Anket çalışmasına katılan annelerin, %73’ü ev hanımıdır. 6. Bu annelerin, %73’ü kendilerini “orta gelirli” algılamaktadır.

7. Daha önce herhangi bir aile eğitimine katılmayanların oranı, %92’dir.

İlgili literatürde de aktarıldığı gibi, ülkemizde yapılan aile eğitimleri, (o da son 15 yıldır artış göstererek) ağırlıklı olarak, erken çocukluk dönemi çalışmaları olarak

yürütülmektedir. Bu çalışmadaki daha önce eğitim aldım diyen anneler de (%8) bu eğitimleri aldıklarını belirtmişlerdir.

8. Ergenlik dönem özellikleri, sorun ve çözüm önerilerini kapsayan bir eğitim sürecine katılmak isteyenlerin oranı; %79’dur.

9. Annelerden %38’i, eğitime katılımı engelleyecek en önemli sorunun, eğitime ödenecek “ücret” olduğunu belirtmiştir. Bunu, %31 ile “zaman kıtlığı” takip etmiştir. Bu sonuç, Bilir’in 2004 yılında ortaya koyduğu, “aile destek programı uygulamalarına ihtiyaç duyan aileler, en çok maddi olanaksızlıklar ve zaman kısıtı dolayısı ile katılamamaktadır” görüşünü desteklemektedir.

10. Düzenlenecek olası bir eğitim sürecinde öncelikle yer almasını istedikleri konu başlıkları, istenme oranları ile;

• Sınav Kaygısı ve Verimli Ders Çalışma Yöntemleri %76 • Ergenlikte Problem Çözme Becerileri %75

• Genç İle Sağlıklı İletişim Kurabilme %71 • Ergeni ve Ergenliği Tanımak %61

• Ergenlikte Kişilik Gelişimi %59 şeklinde sıralanmıştır.

5.1.2. Eğitim Programı, Geliştirme, Uygulama, Değerlendirme Süreci Sonuçları 11. Deney grubu 15 kişiden oluşmaktadır.

12. Deney grubunun, % 93’ü 27-42 yaş arası annelerdir.

13. Eğitime katılan annelerin eğitim durumları; %33’ü ilkokul, %27’si ortaokul; %27’si lise ve %13’üde üniversite mezunudur.

14. Kontrol grubu, 15 kişiden oluşmaktadır.

15. Kontrol grubunu temsil eden annelerin, % 87’si 27-42 yaş arası annelerdir. 16. Eğitime katılmayan kontrol grubu annelerinin; %33’ü ilkokul, %27’si ortaokul, %7’si lise ve %33’ü üniversite mezunudur.

17. Kontrol grubunda deney grubuna oranla daha az lise; daha fazla üniversite mezunu anne bulunmaktadır. Araştırmacının, bu vurguyu yapma sebebi; eğitim sonrası katılımcıdaki bilgi artışını ölçmeye yönelik, bilgi testi sonuçlarının aritmetik ortalama karşılaştırması arasındaki farktır.

18. Eğitim sonunda uygulanan, bilgi testinden deney grubu annelerinin aldıkları notların aritmetik ortalaması, 70 iken; kontrol grubu annelerinin notları ortalaması, 48 olarak bulunmuştur. (Test, 100’lük not sistemi ile değerlendirilmiştir.)

Bu sonuçlara bakarak; araştırmacının eğitim sürecinde önemini vurguladığı konuları içeren bilgi testi sonuçlarına göre, deney grubunda bulunan annelerin, eğitim süreci boyunca aktarılan bilgilere yönelik, kontrol grubu annelerine oranla daha fazla bilgi sahibi oldukları söylenebilir. Bu sonucu destekleyen bir diğer veri ise katılımcı annelerin her hafta yazılı olarak verdikleri geribildirim kartları ve yüz yüze görüşme sonuçlarına yansıyan ifadeleridir.

19. Gruplar, eğitim düzeylerine göre karşılaştırıldığında; ilkokul ve ortaokul mezunu deney grubu annelerinin notları ortalaması, % 62; kontrol grubu annelerinin ise; % 42 bulunmuştur.

20. Lise ve üniversite mezunu olan deney grubu annelerinin sınav ortalaması; % 81 iken lise ve üniversite mezunu olan kontrol grubu anneleri aynı sınavda % 57 başarı göstermişlerdir.

21. Deney ve Kontrol Gruplarının, sınavdan aldıkları puanların karşılaştırılarak, bu farkın anlamlılığına bakılmış; Man Whıtney-U analiz sonucuna göre fark; p=,004

(z=-2,910; p< .01) düzeyinde anlamlı bulunmuştur. Bu sonuca göre, deney grubu,

eğitim sonrasında, eğitim almayan kontrol grubuna göre, konu ile ilgili daha fazla bilgiye sahiptir.

22. Deney grubuna uygulanan “Eğitim Değerlendirme Anketi” ile araştırmacı, katılımcıların sürece dair memnuniyetlerini ölçmeye çalışmıştır. Bu anket sonuçlarına göre;

Katılımcının, eğitimin içeriğine yönelik memnuniyet oranı %73; Eğitimciden duydukları memnuniyet oranı; %100;

Eğitim yeri memnuniyeti %60; Programın süresinin yeterliliği %46;

Eğitimin zevkli ve eğlenceli geçtiğine yönelik memnuniyet %100;

Beklentilerin karşılanması ise %93 oranında “Tamamıyla Katılıyorum” yanıtlarını almıştır.

Amaçlara yönelik memnuniyet için anneler, %93 oranında tam memnuniyet belirtmiş, program sonrası ergen çocuğuna ve onun hedeflerine karşı daha duyarlı olduğu konusunda geribildirim vermiştir.

Katılımcı annelerin, aynı konudaki gelişimini, yazılı geribildirim notlarından da görmek mümkündür. Dönemin karakteristik özelliklerine bağlı ortaya çıkan sorunların ortak olması ve aslında yaşadıkları ancak eğitim sonrası isimlendirerek, sınırlayabildikleri problemleri fark etmeleri eğitim süreci ve sonunda gerçekleşen olumlu sonuçlardandır.

23. Her hafta oturumlar sonunda katılımcıdan yazılı olarak toplanan, geribildirim kartlarından ilk hafta alınan geribildirimlerin dağılımları; yalnız olmadığını gördüğünü söyleyenlerin oranı, %20; ergenlik dönemi özelliklerini eğitimle fark ettiklerini söyleyenlerin oranı, %36 ve eğitim sürecine katıldığı için kendisini şanslı hissedenlerin oranı ise % 44 olarak bulunmuştur.

İkinci hafta geribildirimlerinden; ergen çocuğuna karşı davranışlarında hatalar yaptığını fark ettiğini söyleyenlerin oranı, %21; bu hataları düzeltmek üzere uygulamaya yönelik kararlar aldıklarını belirtenlerin oranı, %21 ve eğitime katılmaktan duydukları memnuniyeti ifade edenlerin gruba oranının ise %38 olduğu görülmüştür.

İletişim konusunun işlendiği üçüncü hafta, çok iyi bildikleri konularda bile pek çok eksiklerinin olduğunu, bu hafta birçok yeni bilgi öğrendiklerini söyleyenlerin oranı %86’dır. Öğrenilen yeni bilgi ile “Empati”, “İletişim ve Engelleri”, “Çatışma” konu başlıkları altında verilenlerin kastedildiği katılımcı anneler tarafından belirtilmiştir.

Geribildirim kartlarının son kez toplandığı dördüncü hafta, oturum konusu olan problem çözme basamakları üzerine yoğunlaşma gözlenmiş; ergen çocukları ile yaşadıkları problemler üzerine düşündüklerini ve yaptıkları eksik ya da hatalı davranışları bu hafta gördüklerini ifade edenlerin oranı, %73 olarak belirlenmiştir. 24. Gönüllülük esasına uygun seçilen 4 katılımcı anne ile yapılan yüz yüze görüşme sonuçlarına göre;

a) Hafta sayısı ve saati, uygulanan konular için yeterlidir. b) Eğitimin işleniş dili, çalışılan grup için uygundur.

c) Program konuları, aileye ve ergene eşit uzaklıkta ele alınmaktadır.

d) Görüşülen anneler, oturumların Power Poınt sunu şeklinde yapılması sonucunda eğitimin etkisinin arttığını düşünmektedirler.

e) Eğitim sürecinde oynanan grup oyunlarının çok beğenildiği, gruba, konuya ve eğitimciye ısınma konusunda fayda sağladığı görüşü hakimdir.

f) Anneler, anlatılan öykü ve canlandırmalarla, konunun akılda kalıcılığının arttırıldığını düşünmektedirler.

g) Ergen gençlerin sorunları, özellikle bağımsızlık mücadeleleri konusunda, eğitim sürecine katılan anneler; gence karşı olumlu tutum gösterme ve çıkan çatışmalarda kendi rolünün farkına varma eğilimi gösterdiklerini ifade etmişlerdir.

h) Görüşülen anneler, eğitim sürecinde; ergen çocuklarına, emir vermek, kıyaslamak, eleştirmek, suçlamak gibi olumsuz disiplin yöntemleri kullandıklarının farkına vardıklarını belirtmişler. 5 Haftalık eğitim sonunda ise bu yöntemleri kullanmak yerine ergenin yaptığı davranışın nedenini düşündükten sonra tepkiler vermeye başladıklarını ve daha sabırlı olduklarını söylemişlerdir.

25. Öznel yargılara dayanan, eğitimci tarafından haftalık oturumlar gözlenerek, ilk yarım saat içinde yazıya geçirilen eğitimci gözlem notlarına göre şu sonuçlara ulaşılmıştır:

a) Eğitim başlamadan önce, ihtiyaç belirleme anketi çalışmasına katılan annelerle düzenlenen “Tanışma ve Programı Tanıtma Toplantısı”nın özellikle ilk hafta olumlu yansımaları fark edilmiş, grup üyelerinin birbirine ve eğitimciye yakınlaşması bu sayede kısa sürmüştür.

b) Katılımcı profili, eğitimci tarafından ilk hafta bilinemediği için, etkinliklerin hareketliliği sonra ki haftalarda yoğunlaştırılmış ve bunun uygun bir önlem olduğu düşünülmüştür.

c) Oturumlar sonrası uygulanan, katılımcıdan alınan haftalık yazılı geribildirimler, annelerde yanlış bir kanı oluşmasına izin vermeden eğitimcinin müdahalesini mümkün kılmış, programda herhangi bir olumsuzluk, memnuniyetsizlik duyulması gibi durumlarda eğitimci için yönlendirici bir kılavuz olarak değerlendirilmiştir.

d) Eğitimde kullanılan oyunların, yönergelerinin doğru verilmesi, oyunun amaca ulaşmasında önemli bir noktadır. Süreçte, katılımcıya oynatılan iki oyun amacına ulaşmamış ve bunun gerekçesinin eğitimcinin eksik verdiği yönergelerden kaynaklandığı ortaya çıkmıştır. Bu, eğitim programının yapılandırılması aşamasında dikkat edilmesi gerekliliğini vurgulayan önemli bir sonuçtur.

e) Süreli eğitimlerde, katılımcının devamsızlığı, konulara uzak kalmasına, bir bütünün parçaları olan eğitim sürecinde eksik bilgi aktarımına sebep olarak eğitimin amacına ulaşmasını güçleştirebilir. Çalışmaya konu olan bu eğitimde, “Sözlü Kontrat” bu olumsuzluğu hafifletmesi için önlem olarak uygulanmış (kontratta, çok gerekli olmadıkça devamsızlık yapılmaması sözü alınmış) ve olumlu sonuç alınmıştır. Tesadüf olması muhtemel olabilir bu durumun, eğitim öncesi uygulanması, önlem niteliğinde bir adım olarak ele alınabilir.

f) Yetişkinin öğrenme özelliklerinden birisi de, öğrendiklerini hemen uygulayabilmek istemesidir. Bu sebeple, aktarılan konuya uygun, gündelik, yaşanması olası örneklerin eğitimcide bulunması gereklidir. Bu çalışmada, üçüncü hafta olumsuz bir örneği yaşanan bu durumun, önemli bir sonuç olarak burada belirtilmesi, eğitim konularına uygun örnekler üzerinde eğitimcilerin araştırması ve hazır olması gerekliliğini hatırlatmaktır.

g) Okullarda düzenlenen yetişkin eğitimi çalışmalarına özellikle rehberlik servisinin destek olması önem taşımaktadır. Araştırmaya konu olan bu eğitim çalışması boyunca, okulun idari kadrosu, rehberlik servisi ve fen-teknoloji bilgisi öğretmenlerinin (fen laboratuarının, eğitim ortamı olarak kullanımına verdikleri destek) desteği, eğitimin niteliğini olumlu yönde etkilemiştir. h) Laboratuarın teknik donanımı, ısı ve ışık düzeni ile fiziki koşulları bir

yetişkin eğitimi ortamı için ideal düzeyde bulunmuştur. Sadece teneffüs saatlerinde yaşanan olası gürültü olumsuz olarak değerlendirilebilir.

Bu bölümde aktarılanlar göz önüne alınarak; araştırmanın amaçları (Bkz.1.3.nolu bölüm) doğrultusunda, elde edilmesi öngörülen sonuçlara ulaşılmıştır. Buna göre; 12-15 yaşları arasında çocuğu bulunan ergen annelerinin, ergenlik dönemi sorun ve özellikleri ile ilgili eğitim alma ihtiyaçları vardır (%79).

Bu annelerin, destekleyici bir ergen aile eğitim programına katılımlarını engelleyen sebeplerin başında, eğitimin ücretli olması gelmektedir (%38). Bunu (%31) ile eğitime zaman ayıramama izlemektedir. Üçüncü sırada ise eğitim ortamının uzaklığı (%15) annelerin eğitim sürecine katılımını güçleştiren bir diğer neden olarak ortaya çıkmıştır.

Annelerin, katılım göstereceği bir eğitim programı için talep ettiği konu başlıkları; Sınav Kaygısı ve Verimli Ders Çalışma Yöntemleri %76; Ergenlikte Problem Çözme Becerileri %75; Genç İle Sağlıklı İletişim Kurabilme %71; Ergeni ve Ergenliği Tanımak %61; Ergenlikte Kişilik Gelişimi %59 şeklindedir.

Ergenlik dönemi ve gelişim özellikleri konularında; düzenlenen eğitime katılan anneler (deney grubu), eğitime katılmayan annelere (kontrol grubu) oranla daha fazla bilgi sahibidir. (p=,004) (z=-2,910; p< .01).

Uygulanan eğitim sonrası anneler, ergenlik dönemini yaşayan çocuklarının değişen davranışları karşısında yaşadıkları problemler konusunda farkındalık ve sorunlara farklı bakış açıları geliştirmişlerdir. Araştırmacı bu sonucu, annelerden aldığı yazılı geribildirimler ve yapılan yüz yüze görüşmelerin nitel veri olarak değerlendirmesi ile elde ettiği sonuçlara dayandırmaktadır.

Annelerin, ilgili bölümlerde aktarılan bu ifadelerine dayandırılarak eğitim programının beklendiği gibi fayda sağladığı, annelerin, ergenlik dönemine özgü gelişim özellikleri, çatışma nedenleri, iletişim gibi içeriği oluşturan konularda farkındalık düzeylerini arttıran bir etki yarattığı sonucuna ulaşılmıştır.