• Sonuç bulunamadı

D) ÖZEL GİRİŞİM ÖZGÜRLÜĞÜ

II. BÖLÜM

2) Sosyal Devletin Düşünsel ve Tarihsel Arka Planı

Sosyal devlet veya refah devleti düşünsel planda zengin bir mirasın sahibi olarak görülmektedir. Sosyal devlete ilişkin ilk fikirleri Huber5 Saint Lorenz’e, Burns6 Roger Williams ve Thomas Paine’e, Fer7 Sidney ve Beatrice Webb’e dayandırmaktadır. Sosyal devlet ilkesini tarihsel bağlamda yoksulluk sorunu temelinde ele alan Balcı Hobbes, Locke ve Rousseau’nun fikirlerinde refah devletinin izleri bulunabileceğine değinmekle birlikte İspanyol düşünür Juan Luis Vives’i modern sosyal adalet kuramının yaratıcısı olarak anmaktadır8. Biz bu konunun ayrıntılarına değinmeyeceğiz.

Sosyal devletin kurumsal gerçekliği tarihsel talebin gerçekliğiyle ortaya çıkmıştır. Bu nedenle sosyal devletin, liberal devletin kurumsal/kuramsal gelişiminin bir aşaması olarak nitelenmesi yaklaşımları öğretide haklı bir kabul görmüştür9. Sosyal devlet aslında 19. yy’da Avrupa’yı etkileyen iki temel olayın getirilerine sosyal tepkinin sonucudur. Bu iki olay 1789 Fransız İhtilali ve yine yakın dönemlerde meydana gelen Sanayi Devrimidir. Bu iki olayın ilki siyasal özgürlük talebini ikincisi ekonomik özgürlük talebini ortaya koymuştur10. Merkantilist ve fizyokrat ekonomik düşünce akımlarıyla desteklenen ekonomik özgürlük yaklaşımı sanayi devrimi sürecinde işsiz ve sefil kitleleri ortaya çıkarmıştır. İşte bu sefil kitleler

5 HUBER sosyal devlet kavramını adını koymasa da ilk defa S.Lorenz’in “Bugünkü Fransa’da Demokrasi ve Sosyalizm (1842)” isimli eserinde bulmaktadır. HUBER, 1998: 63.

6 Edward McNall BURNS, (Çev. Alaaddin Şenel), Çağdaş Siyasal Düşünceler 1850-1950, Birey ve Toplum Yay., Ankara, 1984, s. 201, 202 (BURNS, 1984).

7 FER, refah devleti fikrinin ilk defa anılan yazarlarca “Policy of the National Minimum- Mili Bir Asgari Ücret Politikası” eserinde bulmaktadır. Muslihittin FER, “Sosyal Devlet ve İnsan Hakları”, DD, Yıl 1975, C. 5, S. 18–19, ss. 131–147, s. 132 (Türkiye Barolar Birliği’nin 28–30 Kasım 1975 tarihli Ekonomi ve Hukuk Kongresine Sulan Tebliğ metni) (FER, 1975).

8 BALCI, 2007: 27.

9 GÖZE, 1995: 97; TANÖR, 1978: 106 ve 107; Adil İZVEREN, “Toplumsal Bir Aşama Olarak Sosyal Devlet”, DD, Yıl 1975, C. 5, S. 18–19, ss. 32–43, s. 34 (Türkiye Barolar Birliği’nin 28–30 Kasım 1975 tarihli Ekonomi ve Hukuk Kongresine Sulan Tebliğ metni) (İZVEREN, 1975).

10 Ayferi GÖZE, Sosyal Devlet Sistemi, Fakülteler Matbaası, 1976, İstanbul, s. 75 (GÖZE, 1976).

1848 işçi isyanlarını11 çıkarmış ve sonuçta tarih siyasal hakların işçilere de genişlemesine tanıklık etmiştir. Özellikle işçilerin devlet mekanizmasında temsil edilir oluşu yoksulluk düzenlemelerinden sosyal yardım düzenlemelerinde geçişe öncülük etmiştir. Ancak kurumsal bir kazanım ortaya çıkarılamamıştır. Bu noktada hemen 1848 İşçi İsyanlarında işçiler arasında destek bulan devrimci yaklaşımın evrimci yaklaşım karşısında başarısız kaldığını söylemek gerekir12.

Sosyal yardımlar konusunda sistematik düzenlemelerin ilk örneklerinin 19.

yy’ın son çeyreğinde Almanya’da Bismark yasalarında ortaya çıktığı kabul görmektedir. Daha sonra sosyal yardım ve devletin sorumluluğuna ilişkin düzenlemeler ile devlet uygulamaları 20. yy’ın başında hemen bütün Avrupa ülkelerinde az ya da çok hukuksallaştırılmıştır13. Geçmişi 17 yy. yoksulluk düzenlemelerine kadar götürülebilen refah devleti için yoksulluk yasaları, çalışma evleri, sanayi burjuvazisinin gelişimi, kentlere yığılan sefil kitleler, iş kazalarının tek tip ve olağanlığının keşfi ile sigorta tekniğinin bulunması önemli tarihsel ve kuramsal aşamalar14 olarak görülmektedir. Sanayi devrimi proletaryası içinde yeşeren reformist/evrimci hareketlerin mücadelesiyle kazanılan siyasal hakların sosyal devletin oluşumuna büyük katkı yaptığı kabul edilmelidir.

Normatif açıdan sosyal devletin gelişimi için 1791 ve 1793 Fransız Anayasalarındaki bazı hükümler önemli bulunmakla birlikte 1848 (Fransız ve Alman) Anayasaları sosyal hukuk anlayışını geniş ölçüde yansıtan Anayasalar olarak kabul edilirler15. Ancak yine de 1848 Anayasalarının, tıpkı halefleri gibi devlete

11 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz.: Gaston MARTİN, 1848 Devrimi, Anadolu Yayınları, Ankara, 1967.

12 Sosyal devletin iki önemli bileşeninden biri (diğeri devlet müdahalesi) olan “sosyal haklar sisteminin burjuva demokrasisinin ekonomik, siyasi ve ideolojik temellerinin onaylanması anlamına gelmesidir” TANÖR, 1978: 105 ve 108.

13 BURNS, 1984: 200; Nergis MÜTEVELLİOĞLU, “Sosyal Devlet Bireysel Özgürlüklerini Sınırladı mı?”, AİD, Yıl 2006, C. 39, S. 3, ss. 23–45, s. 28 (MÜTEVELLİOĞLU, 2006).

14 Yoksulluk düzenlemeleri ve bu konunun sosyal adalet ilkesi araçlarına evrimi konusunda bkz.:

BALCI, 2007: 25 vd; Dönemin tarihsel özeti için bkz.: GÖZE, 1995: 102 vd; İZVEREN, 1975: 35 vd;

Semih GEMALMAZ, Ulusalüstü İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisine Giriş, 3.Baskı, Beta Kitabevi, İstanbul, 2001, s. 93 vd, (GEMALMAZ, 2001).

15 KAPANİ, 1993: 53; AKIN, 1993:348.

ödevler yüklediği halde bu ödevlerin bireyler lehine hak olarak düzenlenmediği vurgulanmalıdır16. 1848 Anayasalarının sosyal pratikteki talepleri teoriye yeterince aktaramadıkları yönünde eleştirilere ilaveten bu Anayasaların çok fazla uygulama imkânı buldukları da söylenemez. Bu dönemi takip eden ve sosyal devlet açısından önem arz eden gelişme Almanya’da Bismark yasalarıyla yaşanmıştır. Bismark yasaların özelliği sosyal sigortaların devlet yükümlülüğü olduğunun kabul edilmesidir. Bu yasalar modern sosyal devletin ilk emareleri olarak nitelenirler17. Bu dönemde sınırlı sosyal yardım ve sigorta uygulamalarıyla başlayan sosyal devlet uygulamaları Birinci Dünya Savaşı öncesinde yayılmaya başlamıştır. Sosyal devlet uygulamalarının ikinci aşaması olarak kabul edilen iki dünya savaşı arasında ise sosyal sigorta uygulamaları yaygınlaşmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrasını ifade eden üçüncü aşamada ise sosyal devlet uygulamalarının tamamlandığı kabul edilmektedir. Bu dönemde tüm Avrupa’da kaza, yaşlılık, hastalık ve işsizlik sigortaları alanlarında kapsamlı uygulamalar bulmak mümkündür. Son aşama olan 1950 sonrası ise sigorta kollarının birleşmesi ve sosyal sigorta kavramındaki bütünleşme eğilimiyle dikkate değer bulunmaktadır18.

II. Dünya Savaşı sonrası anayasaları olan Alman, İtalyan ve Fransız Anayasaları sosyal devlet ilkesi bakımından özel önem taşırlar. Ayrıca yazılı bir metin olarak Anayasası bulunmayan İngiltere’de de sosyal devlet ilkesi bakımından neredeyse bu anayasalar kadar meşhur William Beveridge Raporu’nun anılması gerekir19. Gerçekten söz konusu Anayasalar kendi ülkelerinin yasal gelişimini nasıl yönlermişlerse Beveridge Raporu20 da İngiliz yasal gelişimini o ölçüde etkilemiş kabul edilmektedir.

16 Ayferi GÖZE, Siyasal Düşünceler ve Yönetimler, 9. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul, 2000, s. 370 (GÖZE, 2000).

17 BALCI, 2007: 23; A.YILMAZ, 2006: 3.

18 Meryem KORAY, “Sosyal Devlet - Refah Toplumu”,

http://www.sodev.org.tr/okullar/sdo/ders_notlari/sosyal_devlet.htm (19 8 2007).

19 BALCI, W. Beveridge’i bizim yukarıda sosyal devletle eşanlamlı olduğunu belirlediğimiz refah devleti kavramının mimarı olarak nitelemektedir BALCI, 2007: 24.

20 Esas metni 300 sayfa olan W. Beveridge Raporu’nun yönetici özeti için bkz.:

http://www.fordham.edu/halsall/mod/1942beveridge.html (19.8.2007)

Sosyal devlet ilkesi bakımından, 20 yy’da kronolojik bakımdan 1918 Meksika Anayasası dikkat çekse de 1919 Weimar Anayasasının kuramsal üstünlüğü kabul görmektedir. Öndeki anayasa sosyal devlet ilkesi bağlamında devlete değil, kişilere ve bazı kuruluşlara ödevler yüklerken, ikinci anayasa devlete ödev yüklemekte ve sonra da bu ödevlerin yerine getirilme yöntemlerini tayin etmektedir21. Bu bakımdan Meksika Anayasasının hala klasik iktisadi yaklaşımın etkisinde olduğu ancak Weimar Anayasasının bu etkiden neredeyse tamamıyla sıyrılmış olduğu söylenebilir.

II. Dünya Savaşı sonrasında ise Batı demokrasileri sosyal devlet ilkesini kabul ederek anayasalarına yerleştirmiş ve bu ilkenin gerçekleştirilme yöntemlerini de anayasalarda düzenlemişlerdir. I. Dünya Savaşıyla II. Dünya Savaşı arasında geçen dönem sosyal devletin genişleme yani yayılma dönemi olarak nitelendirilmektedir. Ancak sosyal devlet asıl hukuksal gelişimini II. Dünya Savaşı sonrasında yapmış ve anayasalarda hem ilke olarak hem de bu ilkenin araçlarıyla birlikte düzenlenmiştir. Bu gelişimde sosyal yurttaşlık kavramının ve savaşların özel toplumsal psikolojik etkilerinin olduğu da söylenmelidir.

Tarihsel açıklamalar göz önünde bulundurulduğunda refah devletinin 20 yy öncesi bazı gelişmelere rağmen esasen 20 yy kaynaklı bir kavram/fenomen olduğu söylenebilir22.

Refah devletinin ekonomik politikaları konusunda Gough üç yaklaşımı öne çıkarmaktadır; ekonomik yaklaşım; sosyolojik yaklaşım ve Marksist yaklaşım. Bu teorilerden ilki refah devleti politikalarının gelişmesi ve genişlemesini Keynesyen ekonomi yaklaşımına da atıf yaparak açıklamakta, ikincisi modern devletteki yapısal ihtiyaçlara vurgu yapmakta ve son olarak üçüncüsü de kapitalist üretim tarzının yapısı ve gelişimine dayalı analizlere başvurmaktadır23.

21 GÖZE, 2000: 371.

22 Iann GOUGH (Çev. Kamil Güngör), “Refah Devleti”,

http://www.canaktan.org/politika/anti_leviathan/diger-yazilar/gungor-refah-devleti.pdf ,(19.8.2007), s.

2, (GOUGH, 2007)

23 Ayrıntılı bilgi için bkz.: GOUGH, 2007: 2–6.