• Sonuç bulunamadı

EKONOMİK ÖZGÜRLÜK YAKLAŞIMI

Haklar Sözleşmesinde yer verilen sırasıyla çalışma hakkı, adil ve uygun çalışma koşullarından yararlanma hakkı, grev hakkına sahip sendika kurma hakkı ve sosyal

(iii) ‘Yasama organının kontrolüne tabi olarak yararlanılabilir haklar’ın oluşturduğu üçüncü kategori aslında anayasanın hakkın konusuna ilişkin düzenleme yapmadığı, bu yetkinin bir şekilde yasama organına bırakıldığı ancak yasama organının da çeşitli kriterlerle sınırlandırıldığı bir rejimi ifade eder.

Bu rejimin en güzel örneği olarak 1946 Fransız Anayasası verilmektedir; “grev hakkı, düzenleyen kanunların çizdiği çerçevede kullanılabilir” (s. 70–71). Bu yaklaşıma Anayasamızdan da çeşitli örnekler bulunabilir; madde 51/3, 53/3 gibi.

(iv) Hakların düzenlenmesi bakımından en güvenceli dördüncü rejim ‘Hakların tanındığı ancak yasama düzenlemesi sonucu yararlanılabilir kılındığı’ rejim şeklinde isimlendirilmiştir. Buna göre anayasada hakkın varlığını tanınmakta ancak hakkın kullanılabilirliği (ve bazen konusuna ilişkin bazı unsurlardan yararlanma yetkisi) yasama organının çıkaracağı düzenlemelere bırakılmaktadır. Özellikle mülkiyet hakkının İspanya ve Almanya Anayasalarınca bu rejime tabi tutulduğuna dikkat çekilmektedir. İtalyan Anayasasının ise daha da ileri giderek mülkiyet hakkının sosyal fonksiyonunun gerçekleşmesi için hakkın kazanılması ve kullanılmasının tabi olduğu şartlar ile sınırlarının belirlenmesini yasama organına bıraktığını eklemek gerekir (s. 71). Anayasamızda mülkiyet hakkına ilişkin hükümlerin, bireylere doğrudan yararlanma imkânı vermesi, sadece bu noktadan bakıldığında, İspanyol, Alman ve İtalyan Anayasalarına tercih edilebilir olduğunu göstermektedir.

(v) Hakların düzenlenmesinde tanıdığı güvence bakımından beşinci sırada ‘bireyler tarafından yerine getirilmesi doğrudan talep edilemeyen devlet yükümlülükleri’nin hakim olduğu rejim vardır. Burada devlet öngörülen düzenlemeyi yapmak veya yapmamak bakımından geniş bir takdir yetkisine sahiptir (s. 72). Örnek olarak Anayasamızdaki 49/2 hükmü gösterilebilir.

(vi) Bir diğer güvece rejimi olarak ‘sessiz kalma’ öngörülmektedir. Özellikle bazı piyasa ekonomilerinde bile ekonominin temeli sözleşme özgürlüğünün düzenlenmediği bu çevrede dikkat çekilen bir husustur (s. 74). Bu durum söz konusu özgürlüklerin korunamayacağı anlamına gelmemekle beraber anayasal yargı bakımından güvencenin biraz muğlak olmasına sebebiyet vermektedir.

(vii) Hakların güvenceye bağlanması sistematiğinde en son tercih edilebilir rejim olarak ‘Hakkın açıkça reddi ya da hakkın kapsamıyla çatışan politikaların hükme bağlandığı’ bir anayasal düzenleme sıralanmaktadır (s. 74). Ormanların kamu mülkiyetinde olduğuna ilişkin hüküm özel mülkiyet hakkı bakımından bu nitelikte bir hüküm olarak addedilebilir.

Sonuç olarak bakıldığında Anayasamızda ekonomik özgürlüklere ilişkin öngörülen rejimin çağdaşlarından hiç de geri kalmayacağı ve hatta bazı açılardan onlardan üstün olduğu sonucuna ulaşılabilir. Ancak sadece normatif yapıya bakarak verilecek bu yöndeki hükümde yanılma payının da göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

güvenlik hakkını (m.6, 7, 8 ve 9) bu nitelikte göstermektedir107. Amerikan yazınında ekonomik özgürlüklerin anayasal koruması konusunda etkili108 görüşlere sahip Siegan109 ise ekonomik özgürlükleri mülkiyet hakkı110 ve sözleşme hakkına111 ilaveten üçüncü bir kategori olarak ele almaktadır. Yazar ekonomik özgürlükleri, (i) kişinin başkalarıyla birlikte veya tek başına kendi tercihiyle ticaret yapma, meslek veya iş seçme özgürlüğü, (ii) serbestçe ticari girişim başlatma, kurma ve işletme ile (iii) serbestçe mal ve hizmet üretme ve dağıtma hakkı biçiminde sıralamaktadır112.

107 DAINTITH, 2004: 1 ve 2. Konuyu Amerikan yazını açısından ele alan DAINTITH mülkiyet hakkını ekonomik hakların özü olarak niteleyen görüşler yanında bütünü olarak niteleyen görüşlerin varlığına değinerek (bkz.: dp.14) mülkiyet hakkına sözleşme ve değişim özgürlüklerini de ekleyen görüşlere işaret etmiştir (bkz.: dp.15 ve 16) Buna ilaveten konuyu İtalyan Anayasası bağlamında da ele alan DAINTITH Anayasanın Birinci Bölüm Üçüncü Başlık altına ele aldığı ekonomik hakların hem yetersiz bir kategori hem de kişisel ve siyasal haklar arasındaki bazı haklardan farklı olmayan haklardan oluşan bir kategori olduğunu savunmuştur. DAINTITH, 2004: 3–5.

108 DORN, 1985: 661.

109 Sınai ve ticari faaliyet özgürlüğü, özel girişim özgürlüğü ve serbest ticaret özgürlüğü şeklinde de isimlendirilmesi mümkün olan bu özgürlükler mülkiyet ve sözleşme özgürlükleriyle bütünleştiklerinde klasik liberal felsefenin taleplerini tam olarak karşılayan (ve belki de aşan) ekonomik haklar olduğunda şüphe yoktur. Bernard H. SIEGAN, “Constitutional Protection of Property and Economic Rights”, HeinOnline – 29 San Diego Law Review, 1992, 162–174, (SIEGAN, 1992). Öte yandan Amerikan yazınında hukukun oluşumunu ekonomik özgürlükler, olarak nitelendirilen mülkiyet, özel girişim ve sözleşme özgürlükleri, bağlamında ele alan ve özellikle Doğu Avrupa ülkelerinde ‘hukuk’un oluşabilmesi için bu özgürlüklere gelenek biçiminde sahip çıkılmasını ön şart olarak ileri süren yazarlar da vardır. Bkz.: Bruce L.BENSON, “Economic Freedom and the Evolution of Law”, CJ, Vol. 18 No. 2, Fall 1998, ss. 209-232.

110 Özellikle mülkiyet hakkının ekonomik özürlüklerden ayrı ele alınması Amerikan yazınında, bizim bilebildiğimiz kadarıyla, genel kabul görmüş durumdadır. Nitekim ekonomik özgürlüklerle mülkiyet hakkını kişisel özgürlüklerin ayrılmaz bir parçası (özellikle s. 11) fakat farklı kavramlar olarak ele alan KMIEC Amerikan Yüksek Mahkemesinin de bu yöndeki yaklaşımına vurgu yapmaktadır.

Douglas W. KMIEC, “Property and Economic Liberty as Civil Rights: The Magisterial History of James W. Elly Jr.”, 52 Vanderbilt Law Review, 737, 1999, (18 sayfa) s. 9, (KMIEC, 1999).

111 SIEGAN bir başka çalışmasında da benzer bir yaklaşım izlemiş ve mülkiyet hakkı ile sözleşme özgürlüğünü ekonomik haklardan ayrıca ele almıştır. Bkz.: Bernard H. SIEGAN, “Economic Liberties and the Constitution: Protection at the State Level”, CJ, Volume 4, Number 3 (Winter 1985), ss. 689-702 (SIEGAN, 1985).

112 SIEGAN, 1992: 168–169.

Aynı konuda M. Friedman ise ekonomik özgürlüğün bileşenlerini (özel) mülkiyetin korunması, üretim araçlarının mülkiyetinin özel olması ile ticaret–rekabet ve teşebbüs özgürlüğü biçiminde sıralamaktadır113. B.T.Johnson ise ekonomik özgürlük kavramını “mal ve hizmetlerin üretim, dağıtım ve tüketimi süreçlerinde hükümetin baskı ve zorlamasının olmaması” şeklinde tanımlamaktadır114. Berggren ise ekonomik özgürlük kavramının bir ekonominin piyasa ekonomisi115 olup olmadığı yanında (eğer öyleyse bile) sözleşme ve özel mülkiyet hakkını destekleyen ancak regülasyon, kamu mülkiyeti ve vergiler aracılığıyla sınırlı da olsa ekonomiye müdahaleye imkan tanıyan ve istikrarlı, öngörülebilir hukuk kuralları içerisinde serbest sözleşme ilişkisine girmemeyi mümkün kılan çıtayı ortaya koymaya yarayan bileşik(kompoze) bir kavram olduğunu ileri sürmüştür. Hatta yazar bu konuda daha ileri giderek ekonomik özgürlükler ile kişisel ve politik özgürlüklerin tamamen birbirinden ayrılabilir olduğunu da savunmaktadır116.

Ekonomik ve sosyal haklar konusunda görüş bildiren Schwartz ise bu hakları tanımlamaktan ve saymaktan kaçınarak “devlete edim yükümlülüğü getiren haklar olarak ekonomik ve sosyal hakları” Avrupa Sosyal Şartından aldığı çalışma hakkı, eşit işe eşit ücret hakkı, asgari ücret hakkı, eğitim, sağlık, dinlenme, ev, giyim vb.

haklarla örneklemiştir117. Donnely ekonomik hakları sosyal haklarla birlikte incelemiş ve ekonomik ve sosyal hakların mülkiyetle sınırlanamayacağını ekonomik ve sosyal hakların devlete edim yükümlülüğü getiren pozitif karakterli haklar olarak

113 Milton FRIEDMAN, “Economic Freedom Behind The Scenes”, James GWARTNY at. all.

(Editors), Economic Freedom of the World 2002 Annual Report, ss. xvii-xxi, s. xviii.

114 Bryan T.JOHNSON, “Comparing Economic Freedom and Political Freedom”, İçinde Bryan T.JOHNSON at. all. (Editors) 1999 Index of Economic Freedom, Heritage Foundation-The Wall Stret Journal, ss. 29-34, s. 29.

115 Kavram için bkz.: Güneri AKALIN, Türkiye’de Piyasa Ekonomisine Geçiş Süreci ve Ekonomik Kriz, TİSK Yayınları, Ankara, 2002, s. 27 (AKALIN, 2002); Vural Fuat SAVAŞ, Piyasa Ekonomisi ve Devlet, Liberte Yayınevi, Ankara, 2000, s. 56 vd. (SAVAŞ, 2000)

116 Niclas BERGGREN, “The Benefits of Economic Freedom: a Survey”, The Independent Review, Vol.: 8, No: 2 Fall 2003, ss.193-211, s. 194.

117 Herman SCHWARTZ, “Economic and Social Rights”, HeinOnline – 8 American University Journal of International Law&Policy, 1992-1993, 551-566, s. 553.

belirlenmesi gerektiğini savunmuştur118. Ekonomik özgürlüklerin, kendi deyimiyle hakların, belirlenmesinde Gorga ise ekonomik hakları; hizmetlerin ve malların piyasada üretilmesi, değişimi ve yasal ikrazı için gerekli olan kaynaklara erişim hakkı olarak tanımlamıştır119.

Ekonomik özgürlüklerin hangileri olduğuna ilişkin teorik çalışmalara ilaveten değinilmesi gereken bir diğer nokta da ekonomi–hukuk perspektifinden ekonomik özgürlüklerin ölçülmesi denemesidir. Gerçekten de ilk defa 1970 yılında yayımlanan Dünya Ekonomik Özgürlük Endeksi Raporu günümüzde gözardı edilemeyecek bir önem kazanmış durumdadır. Bu raporların bizim için önemi ölçülmeye çalışılan ekonomik özgürlüklerin hangileri olarak tanındığı noktasındadır. Dünya ekonomik özgürlük raporlarının hazırlanmasında120 ekonomik özgürlüklerin bileşenleri olarak (i) –kollektif tercih yerine– bireysel tercih (ii) piyasa koşullarında gönüllü mübadele, (iii) piyasaya giriş ve rekabet özgürlüğü, (iv) kişilerin ve özel mülkiyetin

118 DONNELY, 1995: 111 vd.

119 Carmina GORGA, “Towards the Definition of Economic Rights”, Journal of Markets &

Morality Vol: 2, No: 1, Spring 1998, 88-101, s. 89 (GORGA, 1998). Tanım yapmadan önce ekonomik haklar, mülkiyet hakları ve kazanımlar/hak etmeler (entitlements) konusundaki görüşleri derleyen GORGA, teoride ekonomik hakların tanımının henüz tam olarak yapılamadığını ve anılan üç kavramın birbiri yerine sık sık kullanıldığını ileri sürmektedir. Yazar yaptığı tanım sonrasında ekonomik hakları mülkiyet haklarına indirgeyen yaklaşımların neden yanlış olduğu konusunda çeşitli görüşler ileriye sürmüş ve ekonomik hakları kendi tanımı çerçevesinde dört adet olarak saymıştır.

Bkz.: Aynı makale.

120 Bu belirlemeler bir dizi soru halinde çeşitli ülkelerdeki gönüllü kuruluşlar yardımıyla doldurulmakta ve çeşitli notlandırmalardan sonra istatistikî veriler haline getirilerek tablolaştırılmaktadır. Basitçe bu şekilde tanımlanmaya çalışılsa da ekonomik özgürlüğün ölçülmesi hiç kolay değildir. Bu konudaki gelişmeleri ve ekonomik özgürlüklerin ölçüm yöntem ve usullerini ayrıntılarıyla açıklayan bir çalışma için bkz.: Steve H.HANKE&Stephen J.K. WALTERS, “Economic Freedom, Prosperity and Equality: A Survey”, CJ, Vol.17 No. 2 Fall 1997, ss. 117–146, s. 117–140.

Türkçe yazında bu konu için bkz.: (yazar belirsiz) “İktisadi Özgürlüğün Ölçülmesi”, LDD, Yıl 6 Sayı 23 Yaz 2001, ss. 94–96; Nihal Yıldırım MIZRAK, “Demokrasi-İktisadi özgürlük-Siyasi İstikrar Üçgeni Bağlamında Türkiye’nin Ekonomik Özgürlük Endeksi Açısından Yeri”, İçinde Nihal Yıldırım Mızrak (Editör) Dünya Ekonomisinde Bütünleşme Hareketleri ve Türkiye Sorunlar Çözüm Önerileri, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2004, ss. 153–180; Doğan UYSAL, Türkiye’de Piyasa Ekonomisi ve Ekonomik Özgürlükler, Çizgi Kitabevi, Konya, 2004.

başkalarının tecavüzünden korunması gösterilmektedir121. Bu çalışmaları esas alan birçok yazar122 mülkiyet, sözleşme ve özel teşebbüs özgürlüklerini ekonomik özgürlükler olarak kabul etmektedir.

Bu tanımlar sonucunda ekonomik hakların belirlenmesinde yabancı yazında ikili bir ayrım olduğu sonucuna ulaşılabilir123. Daha çok Amerikan mülkiyet hakkı teorisyenlerinden oluşan birinci grup mümkün olduğu kadar bireysel özgürlük temeline dayalı bir piyasa mekanizmasının bireysel zenginlikle sonuçlanacağını; bu itibarla işçi hakları vb. gibi korumaların bu süreci baltalayacağını savunmaktadır.

Uluslararası belgelerin (sözleşmelerin) yazarlarından oluşan ikinci grup ise mülkiyet hakkının özgürlük için önemini teslim etmekle birlikte piyasa mekanizmasının etkililiği ve yardımseverliğinden duydukları kuşku nedeniyle korunamayanların doğrudan güçlendirilmesinin şart olduğunu ileri sürmektedirler124.

Biz ekonomik özgürlük kavramının tanımı için piyasa ekonomisinin kurucu unsuru olması noktasından hareket etmeyi hem tarihsel hem ampirik bakımdan doğru buluyoruz. Nitekim Avrupa Komisyonu bünyesinde faaliyet yürüten Venedik Komisyonunca Doğu Avrupa ülkelerinin anayasa reformları sürecine katkı amacıyla hazırlanan Raporda bu hususlar ele alınmıştır. Rapor anayasalarda piyasa ekonomisinin çerçevesini oluşturacak hükümler babında (i) mülkiyet hakkı, (ii) sanayi ve ticaret özgürlüğü, (iii) sözleşme hürriyeti, (iv) toplanma ve dernek kurma

121 James D. GRWARTNEY, Economic Freedom of the World 2006 (2005/2004/2003/2002/2001) Annual Report, s. 5.

(Bu raporlar için ayrıca bkz.: http://www.freetheworld.com veya http://www.fraserinstitute.org).

122 J. D. GRWARTNEY; B.T. JOHNSON; S. H.HANKE& S.J.K. WALTERS; Bruce L.BENSON;

Marshal L. STOCKER, “Equity Returns and Economic Freedom”, CJ, Vol: 25 No: Fall 2005, ss.

583–594; Herbert G.GRUBEL, “Economic Freedom and Human Welfare: Some Empirical Findings”, CJ, Vol: 18 No: 2, Fall 1998, 287–304.

123 Benzer bir ayrım Besim ÜSTÜNEL tarafından bir yorum olarak yapılmıştır. Besim ÜSTÜNEL,

“Çağdaş Toplumların Özlemleri ve Anayasalarda Ekonomik ve Sosyal Haklar ve Ödevler’ Üzerine Bir Yorum”, Çağdaş Anayasalarda Ekonomik ve Sosyal Haklar ve Ödevler, Uluslararası Seminer, İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Ekonomi Fakültesi, İstanbul, 1982, ss. 57–64, s. 61–62 (ÜSTÜNEL, 1982).

124 DAINTITH, 2004: 3.

hürriyeti, (v) kanun önünde eşitlik ilkesini saymaktadır125. Bu bağlamda ekonomik özgürlüklerin bu raporda da yer verilen ilk üç özgürlükten oluştuğu savunulabilir.

Ancak hemen belirtmek gerekir ki sanayi ticaret özgürlüğünün ileride üzerinde durulacağı üzere, özel teşebbüs hürriyeti olarak ele alınması daha doğru olacaktır.

Ayrıca bu kategorinin mülkiyet hakkıyla doğrudan bağlantı içinde olan çalışma özgürlüğü ile de tamamlanması gerekir.

Ekonomik özgürlüklerle ekonomik sosyal hakların net bir ayrımını ise J.Rivero’da bulabilmekteyiz. Yazar, ekonomik sosyal hakları belirlemek için ele aldığı insan haklarının tarihsel gelişimi sonucunda şu sonuca ulaşmıştır;

“Sonuç şu ki, ‘ekonomik ve sosyal’ hakların flokal takdiminde, keyfiliğe (arbitraire) sürüklenme tehlikesi vardır. Bununla birlikte, toplum ve ekonomi üzerindeki etkileri itibariyle XVIII yy sonlarında Birleşik Amerika’da ve Fransa’da ve Alman Haklar Beyannamelerinin geleneksel kişi özgürlükleri çerçevesini aşan özgürlükleri (hakları), ekonomik ve sosyal haklar’

kategorisinde saymak yerinde bir sıralama olur.”(pbe) 126

Rivero’nun bu ifadelerinin anlamı şudur: XVIII yy haklar beyannamelerinde olan haklar, klasik haklardır. Bunları nitelikleri itibariyle benzer başka haklar nedeniyle ekonomik ve sosyal hak ilan etmek tarihsel gerçekle uyuşmadığı gibi teorik açıklamalarla da haklı kılınamaz. Nitekim yazar tebliğinde, tarihsel süreç içinde klasik haklar arasında olduğunu göstermeye çalıştığımız mülkiyet, sözleşme, çalışma ve özel teşebbüs hürriyetlerini, ekonomik ve sosyal haklardan ayrı tutmakta bunları –ekonomik– özgürlükler olarak nitelemektedir.

Genellikle ekonomik ve sosyal haklar kategorisi içinde ele alınıp incelenen ekonomik özgürlüklerin son yıllarda yayımlanan bazı eserlerde kişisel haklar kategorisinde sınıflandırıldığı görülmektedir. Örneğin Erdoğan “iktisadi haklar”ı,

125 Michel HERBEIT, “The Legal Foundations of the Economic System During A Period of Transition From Planned Economy to a Market Economy”, Report of the European Commission for Democracy through Law, 1994, http://www.venice.coe.int/docs/1994/CDL(1994)009-e.asp , 13.7.2007 (HERBEIT, 1994) .

126 J.RİVERO, “Çağdaş Anayasalarda Ekonomik ve Sosyal Temel Haklar ve Görevler”, Çağdaş Anayasalarda Ekonomik ve Sosyal Temel Haklar ve Görevler (Uluslararası Seminer), İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Ekonomi Fakültesi, 5–7 Şubat 1982, İstanbul, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi, ss. 33–48, s. 36 (RİVERO, 1982) .

daha doğru ifadesiyle “iktisadi özgürlükleri”127 mülkiyet hakkı, sözleşme ve özel teşebbüs özgürlüklerinden ibaret olarak negatif statü hakları arasında sınıflandırmıştır128.

Ekonomik özgürlüklerin tanımlanması konusunda Türk yazınında Tanör ekonomik hakları “içerik ve konuları itibariyle ekonomiyle ilgili haklar”129 biçiminde, Gürbüz “kulanı(lı)şları ülkenin ekonomik yapısıyla yakından ilişkili olan haklar”130 biçiminde, Savcı ise “kişi lehine belli bir iktisadi formu gerçekleştirecek haklar”131 biçiminde tanımlamıştır. Tanör bu hakları, “mülkiyet, sözleşme, ticaret–

sanayi”132(özel teşebbüs?) şeklinde sıralayarak birinci kuşak haklar içinde sınıflandırmıştır133. Uygun’da mülkiyet ve çalışma haklarını klasik haklar arasında saymıştır134. Savaş ise biraz daha farklı bir yaklaşım izlemekte ve ekonomik hakların klasik liberal felsefenin mülkiyet, sözleşme ve özel teşebbüs hürriyetlerine ilaveten

“işçi ve işveren ilişkileriyle ilgili hakları da kapsayacak şekilde kullanılması ve

127 ERDOĞAN, 2005a: 220.

128 ERDOĞAN, 2005: 178.

129 TANÖR&YÜZBAŞIOĞLU, 2001: 176.

130 Yaşar GÜRBÜZ, “Cumhuriyet Dönemi Anayasalarında Sosyal ve Ekonomik Haklar”, Çağdaş Anayasalarda Ekonomik ve Sosyal Temel Haklar ve Görevler (Uluslararası Seminer), İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Ekonomi Fakültesi, 5–7 Şubat 1982, İstanbul, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi, ss. 113–126, s. 117 (GÜRBÜZ, 1982). GÜRBÜZ ekonomik hakların liberal devlet dönemini müteakip nitelik değiştirdiklerini öncekinin aksine insanın kendiliğinden sahip olduğu haklar olmayıp yasalar tarafından tanınan haklar olduğunu ileri sürmüştür. Yazar daha da ileri giderek ekonomik hakları kanun koyucu tarafından tanınmış tavizler biçiminde nitelemektedir. Bkz.: Aynı yer.

131 Bahri SAVCI, İnsan Haklarının Kanunilik Yoluyla Korunması, Güney Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş, Ankara, 1953 s. 39’dan aktaran Bülent ALGAN, Ekonomik Sosyal Kültürel Hakların Korunması, Seçkin Kitabevi, Ankara, 2007, s. 28, (ALGAN, 2007).

132 TANÖR, 1978: 51 ve 82.

133 Bülent TANÖR, Osmanlı Türk Anayasal Gelişmeleri, 3. Baskı, İstanbul, 1999, s. 380 (TANÖR, 1999). Öte yandan TANÖR&YÜZBAŞIOĞLU da ekonomik hakları aynı şekilde sınıflandırmış ve yukarıda verilenlere çalışma özgürlüğünü de eklemiştir. TANÖR&YÜZBAŞIOĞLU, 2001: 176–177;

TANÖR, 1978: 82.

134 UYGUN, 2000: 22.

doğrudan ekonomik nitelikte olmayan hakların bu kapsam dışında bırakılması”

gerektiğini savunmaktadır135.

Öte yandan Kaboğlu mülkiyet hakkı ile özel teşebbüs ve çalışma özgürlüklerini ‘iktisadi özgürlükler’ adı altında ancak ekonomik sosyal hak kategorisi içinde sınıflandırmaktadır136. (ve)

Ekonomik özgürlüklerin belirlenmesi konusunda Duran “… Bu zıt zorunluluklar dolayısıyla, kalkınma ve çağdaşlaşma çabalarını, örneğin mülkiyet çalışma ve özel teşebbüs serbestliği (özgürlüğü?) gibi haklarını, liberal bir toplumda kabul edilenin ötesinde sınırlama…” ifadeleriyle aslında mülkiyet, çalışma ve özel teşebbüs hürriyetlerinin klasik haklar olduğunu kabul etmiş sayılmalıdır137(ve) (pbe).

Bütün tanımlama girişimleri dikkate alındığında aslında iki grup oluştuğu ve birincilerin liberal anlayışa ikincilerin ise kolektivist felsefe anlayışına sahip olduğu görülmektedir. Bizce ekonomik özgürlük kavramı hem tarihsel olarak hem de felsefi olarak mülkiyet ve onunla doğrudan bağlantılı olan sözleşme, özel teşebbüs ve çalışma özgürlüklerinden ibaret biçimde klasik özgürlük hakları arasında sınıflandırılmalıdır.