• Sonuç bulunamadı

Mülkiyet Hakkının Sınırlandırılması ve Öngörülen Güvenceler a) Sınırlayıcı işlem

A) MÜLKİYET HAKKI

7) Mülkiyet Hakkının Sınırlandırılması ve Öngörülen Güvenceler a) Sınırlayıcı işlem

gerekir. Bu nedenle getirilen sınırlamaların yalnız ölçüsü değil, koşulları, nedeni, yöntemi, kısıtlamaya karşı öngörülen kanun yolları hep demokratik toplum düzeni kavramı içinde değerlendirilmelidir. Özgürlükler, ancak ayrık durumlarda ve demokratik toplum düzeninin sürekliliği için zorunlu olduğu ölçüde sınırlandırılabilmelidir. / Demokratik hukuk devletinde güdülen amaç ne olursa olsun, kısıtlamaların, bu rejimlere özgü olmayan yöntemlerle yapılmaması ve belli bir özgürlüğün kullanılmasını önemli ölçüde zorlaştıracak ya da ortadan kaldıracak düzeye vardırılmaması gerekir. / 13. maddenin birinci fıkrası uyarınca imar planlarında umumi hizmetlere ayrılan yerlerin mevcut kullanma şekillerinin ne kadar devam edeceği konusundaki … belirsizliğin, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde süresi belli olmayan bir sınırlamaya neden olduğu açıktır. / İmar plânlarının uygulamaya geçirilmesindeki kamusal yarar karşısında mülkiyet hakkının sınırlanmasının demokratik toplum düzeninin gerekleriyle çelişen bir yönü bulunmamakta ise de, itiraz konusu kuralın neden olduğu belirsizliğin kişisel yarar ile kamu yararı arasındaki dengeyi bozarak mülkiyet hakkını kullanılamaz hale getirmesi, sınırlamayı aşan hakkın özüne dokunan bir nitelik taşımaktadır./

…İptali gerekir.” 301 (ve) (pbe) sonucuna varmıştır.

Öte yandan mülkiyet hakkının güvence rejimi başlığı altında Anayasanın başka hak ve hürriyetleri düzenlediği maddelerde mülkiyet hakkı için öngördüğü güvence hükümlerini de anmak gerekir. Nitekim Anayasanın “Basın araçlarının korunması” başlıklı 30 uncu maddesi “Kanuna uygun şekilde basın işletmesi olarak kurulan basımevi ve eklentileri ile basın araçları, suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemez veya işletilmekten alıkonulamaz” hükmünü havidir. Bu hükümle Anayasa koyucu belli amaca matuf bazı şeyler üzerindeki mülkiyet hakkının güvence altına alınmasına ilişkin hükümler getirmiştir. Böylece özel mülkiyetin koruması suç aleti olduğu iddia edilse bile bazı şeyleri korumaktadır.

7) Mülkiyet Hakkının Sınırlandırılması ve Öngörülen Güvenceler

mülkiyet, insan hakkı mücadelesinin tam merkezinde yer almaktadır. Mülkiyet, bireyin doğuştan sahip olduğu, onu kamu gücü karşısında koruyan bir haktır. Bu itibarla normatif alanı nasıl anayasayla, yani bireylerin temsilcilerinin mutabakatlarıyla belirlenebilirse sınırlandırılması şart ve biçimleri de ancak onun temsilcilerinin mutabakatıyla belirlenebilir.

Öte yandan Anayasa hükümlerinin incelenmesi sonucunda da mülkiyet hakkının ancak kanunla sınırlandırılabileceği sonucu çıkmaktadır. Nitekim Anayasanın 91/1 inci fıkrası hükmü, mülkiyet hakkının sadece kanunla sınırlandırılabileceğini ortaya koymaktadır. Çünkü mülkiyet hakkı tam da Anayasa hükmünün işaret ettiği Anayasanın “Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar”dandır. Böylece mülkiyet hakkı, Anayasa’nın belirlediği “münhasır kanun alanı”na dahil edilmiş ve KHK’larla sınırlanamayacak bir hak olarak daha güvenceli bir rejime kavuşturulmuştur302.

b) Sınırlama Sebebi

Mülkiyet hakkının 1982 Anayasası’nın ilk haline göre hem Anayasanın 13 üncü maddesinde yer verilen genel sınırlama sebepleri303 hem de 35 inci maddede yer verilen özel sınırlama sebebi (kamu yararı) ile sınırlandırılması mümkündü.

Anayasada 2001 yılında yapılan değişiklikle mülkiyet hakkının sadece “kamu yararı” sebebiyle sınırlanabileceği öngörülmüştür. Bu itibarla 1982 Anayasası’nın kabul edildiği tarihten bu yana söz konusu maddede herhangi bir değişiklik yapılmamış olmasına rağmen hakkın sınırlanması rejiminde önemli bir değişiklik meydana gelmiştir.

302 KABOĞLU, 1999: 281.

303 “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması MADDE 13.- Temel hak ve hürriyetler, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, millî egemenliğinin, Cumhuriyetin, millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının, genel ahlâkın ve genel sağlığın korunması amacı ile ve ayrıca Anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen özel sebeplerle, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak kanunla sınırlanabilir.

Temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamaz ve öngörüldükleri amaç dışında kullanılamaz.

Bu maddede yer alan genel sınırlama sebepleri temel hak ve hürriyetlerin tümü için geçerlidir”.

İlgili maddede hakkın sınırlama nedeni olarak yer verilen “kamu yararı”

ölçütü, Anayasanın ilk metni bakımından bir nitelikli sınırlama kaydı niteliği taşımaz. Yani mülkiyet hakkı, ilgili maddede yer alan özel sınırlama sebebine ilaveten, 13’üncü maddedeki genel sınırlama sebepleri ile de sınırlanabilecek biçimde düzenlenmişti304.

2001 yılında gerçekleştirilen kapsamlı Anayasa değişiklikleri ile temel hakların sınırlanması rejiminde gerçekleştirilen değişiklikler, mülkiyet hakkının sınırlanması rejiminde de önemli bir başkalaşım sağlamıştır. Anayasa değişiklikleri ile birlikte Anayasanın 13. maddesinde yer alan genel sınırlama nedenleri kaldırılarak, yerine, temel hak ve hürriyetlerin “yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak” sınırlandırılabileceği hükmü getirilmiştir. Gerçekleştirilen bu değişikliğin sonucu olarak, mülkiyet ve miras haklarının sınırlandırılması yalnızca özel sınırlama sebebi olan “kamu yararı”

amacına dayandırılabilecektir.

2001 değişikliklerinin mülkiyet hakkının sınırlanması rejimi bakımından önemli bir güvence sağladığı kuşkusuzdur. Bununla birlikte, kamu yararı kavramının objektif, belirli bir içeriğe sahip teknik bir kavram olmaması; geniş anlamda siyasi ideolojik ve içeriği zamana göre değişip yargı kararları ile belirlenen nitelikte305 olması dolayısıyla, hakkın sınırlanmasında önemli bir belirsizliğin sürdüğünü ifade eden görüşlerde306 haklılık payı bulunduğu da söylenmelidir. Nitekim Anayasa Mahkemesi de bu kavramın belirsizliğini çeşitli kararlarında, yerine farklı kelimeler kullanmak ve somut olaya göre belirlemek yoluyla göstermektedir. Mahkeme;

“Günümüzde kamu yararı, toplum yararı, ortak çıkar, genel yarar gibi birbirinin yerine kullanılan kavramlarla anlatılmak istenen, bireysel çıkardan farklı ve onun

304 Nitekim Milli Güvenlik Konseyi Anayasa Komisyonu tarafından yazılan gerekçe metninde bu husus açıkça belirtilmektedir: “Metindeki ‘ancak’ ibaresi sınırlayıcı nitelikte görülmemiş, temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin 13’üncü maddede belirtilen genel sınırlama sebeplerinin tümünün bu haklar [mülkiyet ve miras hakları] bakımından da geçerli olduğu…” kabul edilmiştir. Bkz.:

MGKTD, C.7: 71.

305 TUNAYA, 1975: 164.

306 Mustafa ERDOĞAN, Türkiye’de Anayasalar ve Siyaset, İkinci Baskı, Liberte Yayınları, Ankara, 1999, s.149.

üstünde ortak bir yarardır.”307/ “Anayasal güvence altında olan mülkiyet hakkına, kamu yararının söz konusu olduğu durumlarda, Anayasa’da öngörülen koşullara uygun olarak kimi sınırlamalar, yasa ile getirilebilecektir. Başka bir anlatımla mâlikin taşınmazı üzerinde sahip olduğu yetkileri toplum yararına kısıtlanabilecektir.”308

şeklindeki ifadelerle bu genişliğe işaret etmiştir. Ancak bu sınırlama nedeninin 1804 tarihli Code Napeleon’dan beri kullanılıyor olması bireyler için neyin kamu yararı olduğu ya da olmadığı konusunda yargı organlarına bir ölçüde de olsa yol gösterici nitelikte sayılmalıdır.

c) Sınırlayıcı Hükümler

1) Genel Olarak

Mülkiyet hakkı, madde metninde öngörülen sınırlama sebebi dışında başka bazı hükümlerle de sınırlandırılmıştır. Aslında bu maddelerle getirilen sınırlamaların mülkiyet hakkı bakımından daha önemli olduğu bile söylenebilir. Gerçekten de mevcut hüküm sadece bir sınırlama sebebine yer vermekte ancak Anayasanın başka maddelerindeki düzenlemelerle pek çok açıdan mülkiyet hakkının norm alanı dışsal sınırlamaya tabi tutulmaktadır.

Bu hükümleri incelemeye başlamadan önce bu konudaki 1961 ve 1982 Anayasaları yaklaşımlarının benzerlik ve farklılıklarına dikkat çekmek gerekir.

Gerçekten 1961 Anayasası mülkiyet hakkını, normun yazımında benimsediği yaklaşıma, klasik hakların sosyalleşmesi yaklaşımı, göre ekonomik ve sosyal haklar arasında bir demet hak olarak düzenlenmiştir. Anayasa 36 ncı maddesinde mülkiyete ilişkin ‘genel kural’ı düzenlerken takip eden üç maddesinde de mülkiyet hakkının sosyo–ekonomik veçheleri şeklinde nitelenebilecek toprak mülkiyeti, kamulaştırma ve devletleştirme durumlarını hükme bağlamıştır. Anayasa mülkiyet hakkının norm alanını sınırlayıcı düzenlemelerinde bunlarla yetinmemiş, hakkın sosyal boyutunu adeta yüceltircesine, 52 inci maddesinde tarımın ve çiftçinin korunması hükümlerine, 130 ucu maddesinde tabii servet ve kaynakların aranması ve işletilmesi hükümlerine ve nihayet 131 inci maddesinde ormanların ve

307 E.1999/46 s. 178.

308 E. 1992/22, s. 32.

orman köylüsünün korunması ile ormanların geliştirilmesi hükümlerine yer vermiştir.

1982 Anayasası da mülkiyet hakkının norm alanını sınırlayıcı ve hakkın sosyo–ekonomik karakterini öne çıkarıcı nitelikte düzenlemelere yer vermiştir.

Anayasanın bir bütün olarak hazırlanması sürecinde mülkiyet hakkı sosyal bir hak karakteriyle ele alınmış ve bu yaklaşım hem madde metnine (bkz.f.3) hem de maddenin Anayasa sistematiğindeki yerine (m.43) açıkça yansıtılmıştır309. Ancak Kaboğlu’nun yaptığı gibi sonuca maddenin gerekçesinden varılmak istenirse aynı noktaya ulaşılamaz. Gerçekten de madde gerekçesinde yer verilen “mülkiyet hakkı devletten öncede varolan bir gerçek olması…, mülkiyeti Anayasanın teminatı alına alan bu madde doğrudan devlete hitabetmektedir, …, mülkiyetin korunması hürriyeti de güvence altına alır,” şeklindeki ifadelerin sonucunda madde metninde yer verilen 3. fıkranın nasıl yazıldığı anlaşılamayacaktır.

Maddenin Anayasal sistematikteki yerinin değiştirilmesi normatif açıdan bizatihi önemli bir değişiklik olsa bile MGKAK tarafından yapılan bu değişikliğin Anayasanın bütününe hakim bir yaklaşım olmadığının kabulü gerekir. Nitekim hem madde metnine ilişkin yukarıdaki açıklamalar hem de aşağıda incelenecek diğer hak ve hürriyetlere ilişkin düzenlemeler, mülkiyet hakkının klasik hak ve hürriyet anlayışına uygun olarak düzenlenmediğini göstermektedir. Nitekim 1982 Anayasasının DMAK tarafından önerilen tasarısında 1961 Anayasasının metodolojisi aynen benimsenmiş ve fakat Anayasanın genel karakterine uygun olarak bu bölüme de yeni hak ve durumlar eklenmiştir. Tasarının “Ekonomik ve Sosyal Haklar ve Ödevler” başlığını taşıyan 41–74 üncü maddeleri içinde 43–49 uncu maddeler mülkiyet hakkı ve ilişkili durumlara ayrılmıştır310.

Danışma Meclisi, Anayasa Komisyonu tarafından önerilen metni sistematiğinde değişiklik yapmaksızın kabul etmiş ve MGK Başkanlığına sunmuştur.

MGKAK tarafından yapılan inceleme sonucunda Anayasa Tasarısı metninde hayli

309 Aksi görüş için bkz.: KABOĞLU, 1999: 282.

310 III. Mülkiyet ve Miras Hakları A- m.43: Genel Kural, B- m.44: Toprak Mülkiyeti, C- m.45: Tarım ve Tarımla Uğraşanların Korunması, D- m.46: Kooperatifçiliğin Geliştirilmesi, E- m.47: Kıyılardan Yararlanma, F- m.48: Kamulaştırma, G- m.49: Devletleştirme. Danışma Meclisi S Sayısı 166’ya 1 inci Ek, DMTD, C.7: 109–110.

değişiklik yapılmış ancak bu değişiklikten mülkiyet hakkının metni yerine Anayasadaki yeri etkilenmiştir. Mülkiyet hakkı “Kişinin Hak ve Ödevleri” bölümüne alınmış, Tasarıda “mülkiyet ve miras hakkı” başlığı altında yer alan hükümler, birisi hariç, “Kamu Yararı” başlığı altında, bazı küçük değişikliklerle, korunmuştur.

Konuya nihai Anayasa metni açısından bakıldığında 43 vd. maddelerde düzenlenen durumların, mülkiyetin genel kuralını belirleyen 35 inci madde hükmünün aksine ekonomik ve sosyal haklar arasında bulundurulması, böylece münhasır kanun alanı dışında tutulması, mülkiyet hakkının korunması bakımından daha güvencesiz bir rejim oluşturmuştur. Aşağıda ayrıntıları görüleceği üzere bu kısımda düzenlenen toprak mülkiyeti, kıyılardan yararlanma, kamulaştırma ve devletleştirme hükümleri mülkiyet hakkını doğrudan etkileme özelliğine sahip hükümler olup bu konularda Bakanlar Kurulunun KHK’lerle düzenleme yapabilmesi mülkiyet hakkı bakımından bir güvence olmayıp sınırlama tehdidinin her daim geçerli olduğunun ispatıdır311.