• Sonuç bulunamadı

ĠFA GERÇEKLEġMEMESĠNE RAĞMEN TEMERRÜDÜN SONA

C) Geçici Olarak Ġcraya Konu TeĢkil Edebilecek ġeylerin Haczi

II. ĠFA GERÇEKLEġMEMESĠNE RAĞMEN TEMERRÜDÜN SONA

Alacaklı edimi hali hazırda teslim almasına rağmen, uygulamada karĢılaĢılan problemler yüzünden, BGB. § 362 Abs. 1 anlamında edim sonucu henüz gerçekleĢmemiĢtir. Edim sonucu, alacaklının, kendisine teslim edilen edim konusunu sürekli olarak elinde tutamaması sebebiyle gerçekleĢmemektedir. Bu yüzden alacaklı hakkı için mücadeleye devam etmek mecburiyetinde kalmaktadır. Borçlu tarafından edim konusunun iade talebini hesaba katmak durumunda olduğu için borç ifa edilmemiĢ demektir. Ġfanın gerçekleĢmemesinin sebebi, alacaklının edim konusunu elinde bulundurma gerekçesinin eksik olmasıdır. Çünkü alacaklı, talebini ispat edememesi durumunda edimi her zaman her an iade etmek durumundadır745. Bu durumda, ifanın

gerçekleĢmesiyle temerrüdün sona ereceğini söylemek mümkün müdür?

Temerrüt, bizim de savunduğumuz ve sonucu esas alan yaklaĢıma göre, edim fiilinin gerçekleĢtiği anda, hiçbir Ģekilde sona eremez. Bu sebeple kural olarak edim konusunun alacaklının eline geçmesi temerrüdü sona erdirmez.

Ġhtirazî kayıt altında ifa edilen bir malın gönderilmesi örneğinde malın gönderilmesiyle edim fiilî gerçekleĢmekte fakat ihtirazî kayıt sebebiyle ifa gerçekleĢmemektedir. Buna karĢılık, davranıĢı esas alan yaklaĢıma göre de, edim fiilinin gerçekleĢtiği anda temerrüdün sona ereceği hususu kesinlikle kabul görmemiĢtir. Çünkü edim sonucu borçlunun üzerine düĢen ve yapması gereken Ģeyleri yapmamasından dolayı gerçekleĢmemiĢtir. Meselâ borçlunun izin vermesi halinde, borç kaydetme metoduyla alacak kaydı talimatının verilmesi durumunda, edim fiilî tamamlanmıĢ

744 WEISSGERBER, s. 101. 745

demektir. Havale yoluyla yapılan ödeme iĢleminde de edim fiilinin tamamlanabilmesi için borçlunun havale kâğıdını tam ve okunaklı bir Ģekilde doldurarak teslim etmesi gereklidir. Aynı Ģey ihtirazî kayıt ile yapılan ifa durumunda da geçerlidir. Edim sonucu, borçlunun ileri sürdüğü bir ihtirazî kayıttan dolayı gerçekleĢmezse, borçlu, sözleĢmeye uygun bir edim fiilini ortaya koyabilmek için öncelikle bu ihtirazî kaydı ortadan kaldırmalıdır746. Bu kayıt ortadan kaldırılmadığı sürece davranıĢı esas alan yaklaĢıma

göre, temerrüdün sona ermesi için herhangi bir sebep söz konusu olmaz. Bununla birlikte, BGB. § 288‟ e göre, geçici de olsa para üzerinde tasarrufta bulunabilme durumunun ortaya çıkmasıyla birlikte, faiz ödeme yükümlülüğü sona erer747. Dolayısıyla

alacaklının edimi hali hazırda teslim almıĢ olması, “Ġfa yoluyla borcun sona ermesi” baĢlığını taĢıyan BGB.‟nin 362. paragrafının 1. fıkrası anlamında, borç iliĢkisini ve tabiî olarak da temerrüdü her durumda ve her zaman sona erdirmez.

746 HUBER, Leistungsstörungen I, § 20 V 1, s. 490. 747

SONUÇ

Borçlu temerrüdü borca aykırılığın özel bir halini teĢkil eder. Temerrüt halinde borcun ifa edilmemesi değil, ifanın gecikmiĢ olması söz konusudur. Bu sebeple ifası mümkün ve muaccel bir borcun zamanında yerine getirilmemesi halinde temerrütten bahsedilir. Temerrüt borçlu açısından ağır hukukî müeyyideleri olan bir sorumluluk sebebidir. Bu yüzden borçlunun içinde bulunduğu temerrüt halinden kurtulması kendi menfaati icabıdır. Borçlu temerrüdünün en çok rastlanılan sona erme hali, borcun gereği gibi ifası veya edimin alacaklıya usulüne uygun biçimde ve fiilen teklif edilmiĢ olmasıdır. Ġfa, borçlanılan edimin borçlu veya üçüncü kiĢi tarafından tam ve doğru bir Ģekilde yerine getirilmek suretiyle alacaklının tatmin edilerek borcun sona erdirilmesidir. Borç veya borç iliĢkisinin en temel amacı “ifa” dır. Ġfayla birlikte temerrüt ve temerrütten kaynaklanan hukukî sonuçlar da sona ermektedir.

Borç iliĢkisinin konusu ise “edim” dir. Edim, alacaklının borçludan isteyebileceği, borçlunun da alacaklıya karĢı yerine getirmek mecburiyetinde olduğu davranıĢtır. Edim aslında belirli bir alacaklıya ve ifa amacına (causa solvendi) yönelik bilinçli, amaçlı bir kazandırmadır. Ancak edim kavramı hem borçlunun yükümlülükleri gereği yerine getirmek durumunda olduğu davranıĢları, yani “edim fiilini”, hem de alacaklının menfaatlerinin tatminini, yani “edim sonucunu” kapsayacak nitelikte iki farklı anlamda kullanılmaktadır. Bu durum uygulamada pek çok problemin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu çalıĢmada söz konusu problemlere çözüm üretilmeye çalıĢılmıĢtır.

Temerrüdün sona ermesine iliĢkin olarak bazı borçlarda borçlunun sorumluluğu açısından onun özenli bir edim fiilinde bulunması yeterlidir. ġahsa sıkı sıkıya bağlı veya dar anlamda yapma ya da yapmama edimlerinde borçlunun alacaklıya karĢı borçlanmıĢ olduğu Ģey edim fiilidir. Edim fiilî, borçlunun, karĢı tarafın borç iliĢkisinden beklediği sonucun elde edilmesi amacıyla gerekli faaliyetleri yerine getirmesini ifade eder. Bu hususta, borçlunun borç iliĢkisinin gerektirdiği yüküme uygun faaliyetleri yerine getirmesi yeterli olup, bu iliĢkiyle amaçlanan sonucun gerçekleĢmesi önemli değildir. Burada borçlu edim fiilini sözleĢmeye uygun bir biçimde, doğru ve düzgün bir Ģekilde yerine getirirse, borcunu ifa etmiĢ, alacaklıyı tatmin etmiĢ, böylece borç iliĢkisini sona erdirmiĢ olur.

Borçların pek çoğu da edim sonucunun yerine getirilmesine yöneliktir. Özellikle verme ve para borçları bu tür borçlardandır. Edim sonucu, alacaklının borç iliĢkisiyle amaçlanan menfaate fiilen kavuĢmasıdır. Sonuca bağlı borçlarda, borçlu, borçlandığı edim sonucunu alacaklının beklentilerine uygun olarak gerçekleĢtirmedikçe, her türlü edim fiilini tam olarak yerine getirmiĢ olsa bile, ifa tamamlanmıĢ sayılmaz; borçlu da borcundan kurtulmuĢ olmaz.

Edimin, bir fiilin icrası veya sonucun gerçekleĢtirilmesinden ibaret olup olmadığı ve ifa niteliği taĢıyıp taĢımadığı, kanunî veya akdî düzenlemenin amacına bakılarak tespit edilebilir.

Borçlu temerrüdünün sona ermesiyle ilgili olarak gerek Türk- Ġsviçre Borçlar Kanununda gerekse Alman Medenî kanununda doğrudan düzenlenmiĢ bir hüküm yoktur. Alman Medenî Kanununun hazırlanıĢı sırasında bazı yazarlar konu ile ilgili bir takım önerilerde bulunmuĢlardır. Ancak temerrüdün sona ermesi hususunda kanunda herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiĢtir. Böyle bir düzenlemeden kaçınılmasının sebebi, temerrüdün sona ermesine iliĢkin detayları belirlemekten kaçınmak değil, bununla ilgili durumların borçlu temerrüdünün özünden çıkarılmasıdır. Gerçekten de borçlu temerrüdü, alacaklı temerrüdü ve benzeri diğer borca aykırılık halleri gibi düzenlemelerle bağlantılıdır. Ayrıca sona erme hallerinin temerrüdün özünden çıkarılabilmesinin mümkün olması ve bu konunun ilmî çalıĢma ve uygulamaya bırakılmasının daha iyi olacağı düĢüncesidir. Buna paralel bir düĢünce 818 sayılı Borçlar Kanununda ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda da benimsenmiĢtir. Bu yüzden temerrüdün sona ermesine iliĢkin herhangi bir düzenlemeye Türk hukukunda yer verilmemiĢtir. Her ne kadar Türk ve Alman hukukunda doğrudan bir hükme yer verilmemiĢ olsa da dolaylı olarak bir takım düzenlemelere rastlanmaktadır. Buna göre, BGB. § 362/ I‟ de “Alacaklıya borçlanılan edim yerine getirildiği takdirde, borç ilişkisi sona erer„ hükmü yer almaktadır. Hüküm gereğince, Alman hukukunda, edim kavramının borçların ifası açısından sonuca yönelik bir nitelik taĢıdığı kabul edilmektedir. Yine BK. m. 67‟ ye (TBK. m. 83) göre, “Borcun bizzat ifasında alacaklının bir menfaati bulunmadıkça borçlu borcunu şahsen ifaya mecbur değildir“. Madde gereğince Türk hukukunda ancak verme ve para borçlarında edim sonucu söz konusudur. Buna karĢılık, yapma ve yapmama borçlarında ise edim fiilinin icrası önceliklidir.

Edim fiilinin icrası veya edim sonucunun gerçekleĢtirilmesi yoluyla temerrüdün sona ermesi, temerrüdün Ģartları ve sonuçlarıyla da yakından ilgilidir.

Borçlu temerrüdünün sona ermesi için geçerli olan kriterler, borçlunun temerrüde düĢmesinin önlenmesi için geçerli olan kriterlerden farklıdır. Temerrüdün meydana gelmesi için BGB. § 280. Abs. 1 Satz 2 ve 286. Abs. 4 borçlunun davranıĢını esas alırken, temerrüdün sona ermesi sorumluluğu oluĢturan illiyet bağı ilkelerine göre değerlendirilir. Tüm temerrüt sonuçları, edimin zamanında ifa edilmesi halinde olduğu gibi, alacaklının menfaatinin karĢılanması ve zararının ikame edilmesi amacına hizmet eder. Bu sebeple, temerrüdün sona ermesinde, borçlunun, edimi geciktirmesi ile ortaya çıkan alacaklının zararlarının, hangi ana kadar tazmin edilmesi gerektiğinin belirlenmesi, ana ilke olarak kabul edilmektedir. Bu durum kural olarak borç ifa edilinceye kadar söz konusu olur.

Alman Medenî Kanununun aksine, Türk- Ġsviçre hukukunda borçlunun temerrüde düĢmesi için, “kusur” Ģart değildir. Yani borçlunun mütemerrit sayılması için gecikmede kusurlu olup olmaması önem arz etmez. Fakat temerrüdün bazı sonuçları bakımından, borçlunun temerrüde düĢmekte kusurunun varlığı aranır. Gerçekten de, temerrüt yüzünden gecikme tazminatı talep edilebilmesi (BK. m. 102; TBK. m. 118- 119), tam iki tarafa borç yükleyen akitlerde müspet ve menfi zararın tazminin istenebilmesi (BK. m. 106, 108; TBK. m. 123, 125) ve para borçlarında temerrüt faizini aĢan zararın tazmini talebinde bulunulabilmesi için borçlunun kusurlu olması Ģarttır (BK. m. 105; TBK. m. 122). Buna karĢılık kusur, borçlu temerrüdünün sona ermesinde hiçbir rol oynamaz.

Borçlu temerrüdü, alacaklının temerrüde düĢmesi halinde de sona erer. Bu andan itibaren borçlu, ifanın gecikmesinden mesul olmaz. Bu sebeple alacaklının temerrüde düĢmesi ile birlikte, kabulde temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve ifanın gecikmesine dayanan zararları, borçluya karĢı ileri sürememesi gerekir. Yani alacaklının bu tür zararları artık borçluya yüklenemez. Alacaklının kabul yükümlülüğü, borçlu temerrüdü kapsamında, zararı azaltma yükümlülüğünün özel bir Ģeklini oluĢturur. Bu sebeple borçlunun sırf bir teklifte bulunması temerrüdü sona erdirmez. Bu durum özellikle BGB‟ nin 295. paragrafına göre, sözlü bir teklif için de geçerlidir.

Alacaklı, borçlunun sözlü bir teklifinden dolayı temerrüde düĢmüĢse, borçlu temerrüdü, alacaklının usulüne uygun olarak katılımı halinde, borçlunun edim fiilini gerçekleĢtirebileceği anda sona erer.

Gönderilecek borçlarda temerrüt, en erken alacaklının temerrüde düĢmesi ile aksi takdirde ifanın gerçekleĢmesiyle sona erer. Bu sebeple, borçlu nakliyedeki gecikmeden doğan zararları, nakliye süresinin mutat veya mutat olmayan bir Ģekilde uzamıĢ olmasından bağımsız olarak, tazmin etmek mecburiyetindedir.

Ödemenin havale yoluyla yapılması durumunda, temerrüt, havale konusu meblağın alacaklının hesabına “alacak kaydı” olarak geçirildiği anda sona erer. Türk- Ġsviçre hukukundaki hâkim görüĢe göre, bankanın havale konusu meblağı alıcının hesabına aktarmada gecikmesi halinde, bu gecikmenin riskini havale eden borçlu taĢır. Çünkü sözleĢmede açıkça kararlaĢtırılmıĢ olsa bile havale yoluyla ödeme borçlunun yararınadır. Bu sebeple havale yoluyla ödemede alacaklı hiçbir Ģekilde daha kötü duruma düĢürülmemelidir. Alman hukukunda ise, havale miktarının alacaklının hesabına geç ulaĢtırılmasından borçlunun sorumlu tutulamayacağı aksine alacaklının sorumlu tutulacağı, BGB. § 270. Abs. 1 hükmünde düzenlenmiĢtir. Madde hükmüne göre, “Para borcu, masrafı ve riski alacaklıya ait olmak üzere, alacaklının ikametgâhına ulaştırılır”. Görüldüğü üzere bu madde, para borçlarının alacaklının yerleĢim yerinde ödenmesini değil, masrafı alacaklıya ait olmak üzere gönderilmesini öngörmektedir. Buna göre, borçlunun, havalenin alıcının hesabına ulaĢması için gereken her Ģeyi yaptıktan sonra, paranın alacaklının hesabına geç ulaĢmasının sorumluluğunun alacaklıya ait olduğu, bu halde borçlunun borcunu sözleĢmeye uygun bir Ģekilde ifa etmiĢ sayılacağı ifade edilebilir. Paranın alıcının hesabına ulaĢma süreci borçlunun yükümlülük alanına girmemektedir.

Ġcra yoluyla icra müdürü tarafından bir haciz iĢlemi yapılması durumunda da temerrüt, edim konusunun alacaklıya teslim edilmesiyle birlikte sona erer. ZPO. § 815 Abs. 3 ile § 819‟ da ortaya konan durumlar, temerrüdün sona ermesinde, herhangi bir durum ifade etmez. Ġcra müdüründen kaynaklanan gecikmeler borçlunun aleyhine bir durum oluĢturtur; alacaklıya mal edilemez. Çünkü icra müdürü, borçluya oranla, alacaklının edimin ifa edilmesindeki yardımcısı değildir. Borçlunun gönüllü olarak icra müdürüne borcu ifa etmesi durumunda da temerrüt, paranın veya edim konusunun alacaklıya teslim edilmesiyle sona erer.

Alacaklının edimi hali hazırda teslim alması, her zaman için BGB. § 362 Abs. 1 anlamında “edim sonucunu” gerçekleĢtirmeyebilir. Burada edim sonucu, alacaklının, kendisine teslim edilen edim konusunu sürekli olarak elinde tutamaması yüzünden gerçekleĢmemektedir. Bu sebeple alacaklı hakkı için mücadeleye devam etmek mecburiyetinde kalmaktadır. Borçlu tarafından edim konusunun iade talebini hesaba katmak durumunda olduğu için borç ifa edilmemiĢ demektir. Bu sebeple temerrüt, ilke olarak edimin alacaklının eline geçmesiyle sona ermez. Bundan dolayı alacaklı, zararı azaltma maksadıyla kendisini bir malvarlığı zararına uğratacak iĢler yapmamalıdır. Alacaklı edim konusunu sağlam ve her zaman tasarrufta bulunabilir bir Ģekilde değerlendirmek durumundadır. Aynı husus borçlunun geçici olarak icra edilebilir bir karar temelinde edimi ifa etmesi durumunda da geçerlidir. ZPO. § 717. Abs. 2 ve 3‟ den, alacaklının geçici icradan kaynaklanacak tüm risklere katlanmak mecburiyetinde olacağı Ģeklinde bir sonuç kabul edilemez. Bununla birlikte temerrüt faizleri, BGB. § 288 hükmü gereğince, paranın alacaklının eline varmasıyla birlikte sona erer.

Yukarıdaki değerlendirmeler ıĢığında borçlu temerrüdünün sona ermesine iliĢkin pozitif bir düzenlemeye mevzuatta yer verilmemiĢ olması doğru bir düĢüncedir. Temerrüdün sona ermesiyle ilgili problemlerin çözümü, alacaklı temerrüdü ve bununla bağlantılı diğer bir takım hukukî müesseselere bağlıdır. Kaldıki, pozitif bir düzenlemeye yer verilmiĢ olması, uygulamada ve somut olaylarda meselenin çözümünü daha da zorlaĢtırabilir. Bu düĢünceden hareketle henüz çok yeni sayılan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda da bununla ilgili bir düzenlemeye yer verilmemiĢtir.

KAYNAKÇA*

AKINCI, ġahin, Alacaklının Temerrüdü, SÜHFD, C. 7, S. 1- 2, Yıl: 1999, s. 97- 113 (AKINCI, Temerrüt).

--- Belirli Vadeli Bononun Süresinde Ġbraz Edilmemesi Halinde Temerrüt ve Temerrüdün Sonuçları, Prof. Dr. Fikret Eren‟e Armağan, Ankara 2006, s. 35- 62 (AKINCI, Bono).

--- Borçlar Hukuku Bilgisi, Genel Hükümler, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Hükümlerine göre HazırlanmıĢ 5. Baskı, Konya 2011 (AKINCI, Borçlar).

--- Türk Özel Hukukunda Ġnsan Kökenli Biyolojik Madde (Organ- Doku) Nakli Kavramı ve Bundan Doğan Hukukî Sonuçlar, Ankara 1996 (AKINCI, Organ).

--- Vekâlet SözleĢmesinin Sona Ermesi, Konya 2004 (AKINCI, Vekâlet)

AKINTÜRK, Turgut, Satım Akdinde Hasarın Ġntikali, Ankara 1966.

AKKANAT, Halil, Alacaklı Temerrüdü DıĢında Alacaklı Yüzünden Borcun Ġfa Edilemediği BaĢlıca Durumlar ve Sonuçları, Ġstanbul 1996 (AKKANAT, Alacaklı Temerrüdü).

--- Ġfada Gecikme ve Borçlu Temerrüdü, Prof. Dr. Kemal Oğuzman Armağanı, Ġstanbul 2000, s. 1- 49 (AKKANAT, Ġfada Gecikme).

AKMAN, Ahmet, Ġslâm Hukukunda Akdî Mesuliyetten Doğan Tazminat, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, Ġstanbul 1992.

AKYOL, ġener, Alacaklının Verdiği Üçüncü ġahsın Ġfayı Kendi Adına Talep Yetkisi, Ġstanbul 1981 (AKYOL, Talep Yetkisi).

--- Tam Üçüncü ġahıs Yararına SözleĢme, Ġstanbul 1972 (AKYOL, SözleĢme).

ALBAġ, Hakan, Genel Olarak Para Borçlarının Ġfası ve Paranın Değer Kaybetmesinin Para Borçlarının Ġfasına Etkisi, MBD. Yıl: 12, S. 47, Ekim 1993, s. 15- 28.

* Dipnotlarda geçen eserler, yazarlarının soyadları ile anılmıĢtır. Aynı yazarın birden fazla eserine veya aynı soyadını taĢıyan yazarların eserlerine yapılan atıflar, kısaltılmıĢ Ģekilleriyle parantez içerisinde gösterilmiĢtir.

ALP, Mustafa, Avrupa Birliği ve Alman Hukukunda Para Borçlarında Borçlu Temerrüdünün ġartları ve Temerrüt Faizi ile Ġlgili DeğiĢiklikler, Prof. Dr. Kemal Oğuzman‟a Armağan, GSÜHFD, Yıl: 1, S. 1, Ocak 2002, s. 417- 434.

ALTAY, Sabah, Satım SözleĢmesinde Hasarın GeçiĢi, Ġstanbul 2008. ALTUNKAYA, Mehmet, Edimin BaĢlangıçtaki Ġmkânsızlığı, Ankara 2005

(ALTUNKAYA, Ġmkânsızlık).

--- Taksitle Satımda Alıcının Temerrüdü Halinde Satıcının Seçimlik Hakları, EÜHFD, C. III, S. 2, Yıl: Aralık 2008, Kayseri, s. 333- 359 (ALTUNKAYA, Taksitle Satım)

ARAL, Fahrettin, Borçlar Hukuku Özel Borç ĠliĢkileri, Ankara 2010 (ARAL, Borçlar).

--- Türk Borçlar Hukukunda Kötü Ġfa, Ankara 2011 (ARAL, Kötü Ġfa).

ARAT, AyĢe SözleĢmenin DeğiĢen ġartlara Uyarlanması, Ankara 2006. ARICI, Kadir, Ġki Tarafa Borç Yükleyen SözleĢmelerde Borçlu

Temerrüdü Halinde Alacaklının Ġhtar ve Munzam Mehil Mükellefiyeti, AD, Ocak- ġubat 1982, Yıl: 73, S. 1- 6, s. 908- 925.

ARIKAN, Mustafa Eser SözleĢmesinde Ġfa Ġmkânsızlığı ve Sonuçları, SÜHFD., C. 16, S. 2, Yıl: 2008, s. 265- 285.

ARKAN, Sabih, Ticari ĠĢletme Hukuku, Ankara 2005. ARSLANLI, Halil, Ticari Bey, Ġstanbul 1953.

ATAR, Fahrettin, Ġslâm Ġcra ve Ġflas Hukuku, Ġstanbul 1990.

AYAN, Mehmet, Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Konya 2010. AYBAKAN, Bilal, Ġslâm Hukukunda Borçların Ġfası, Ġstanbul 1998.

BARDAKOĞLU, Ali, “Ġslâm Hukukunda ĠĢçi ve ĠĢveren Münasebetleri”, Ġslâm‟da Emek ve ĠĢçi ĠĢveren Münasebetleri, Ġstanbul 1986.

BARLAS, Nami, Para Borçlarının Ġfasında Borçlunun Temerrüdü ve Bu Temerrüt Açısından Düzenlenen Genel Sonuçlar, Ġstanbul 1992.

BAġPINAR, Veysel, Borç SözleĢmelerinin Kısmî Butlanı, Ankara 1998 (BAġPINAR, Kısmî Butlan).

--- Vekilin (Avukatın, Hekimin, Mimarın, Bankanın) Özen Borcundan Doğan Sorumluluğu, Ankara 2004 (BAġPINAR, Özen Borcu).

BAġTUĞ, Ġrfan, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ġzmir 1973.

BAYINDIR, Abdülaziz, Ġslâm Muhakeme Hukuku, Ġstanbul 1986 (BAYINDIR, Muhakeme).

--- Ticaret ve Faiz, Ġstanbul 2007 (BAYINDIR, Ticaret). BECKER, Herman,

(Çev. Osman TOLUN) Ġsviçre Medenî Kanun ġerhi, C. IV, Borçlar Kanunu I. Kısım, Genel Hükümler, Fasikül III, Ankara 1969.

BERKĠ, ġakir, Roma Hukuku, Ankara 1949 (BERKĠ, Roma).

--- Romada Borçların Kaynakları, AÜHFD. C. VII, S. 3- 4, Yıl: 1950, s. 134- 173 (BERKĠ, Borçların Kaynakları). BIERBACH, Axel, Das Verzugsende in ausgesuchten Fallen der

Zwangsvollstreckung, Ein Beitrag zur Klarung des Verzugsendes bei “freiwilliger Leistung” durch Verrechnungsscheck, in: DGVZ 1993, s. 181- 182.

BĠLMEN, Ömer Nasuhi, Hukuk-ı Ġslâmiye ve Istılahat-ı Fıkhıyye Kamusu, Ġstanbul 1970.

BOVAY, Henry,

(Çev. Zahit ĠMRE) Temerrüdün Esası, ĠÜHFM. Yıl: 1964, C. XII, S. 2- 3, s. 765- 804.

BOZBEL, SavaĢ, Alman Borçlar Hukuku Reformu ile (Das

Schuldrechtsmodernisierungsgesetz) Getirilen DeğiĢiklik ve Yenilikler, Mevzuat Dergisi, Yıl: 6, S. 67, Temmuz 2003 (http://www.mevzuatdergisi.com/2003/07a/04.htm).

BRAUN, Johann, Erfüllung, Verzugsbeendigung und Verzugszinsen bei Abwehrleistung und vorlaufiger Vollstreckung, in: AcP 184 (1984), s. 152- 177.

BROX, Hans, Allgemeines Schuldrechts, 22. Aufl. München 1995.

BUCHER, Eugen, MORA früher und heute oder auch die Verdienste der Römer um ein menschgemässes, und der Redaktoren des Obligationenrechts um ein neuzeitliches Vertragsrecht; in: "Pacte, Convention, Contrat", Mélanges en l'honneur du Bruno Schmidlin, hgg. von Alfred Dufour et al., Faculté de Droit de Genève, Basel etc. (Helbing & Lichtenhahn) 1998, s. 407- 432 (BUCHER, Mora) (http://www.eugen bucher.ch/pdf_files/70.pdf).

--- Schweizerisches Obligationenrecht, Allgemeiner Teil ohne Deliktsrecht, 2. Aufl. Zürich (Schulthess) 1988 BUCHER, Obligationenrecht).

BURCUOĞLU, Haluk, Yargıtay Kararları IĢığında 6570 Sayılı Yasaya Göre Kiracının Tahliye Edilmesi, Ġstanbul 1993.

BUZ, Vedat, Borçlunun Temerrüdünde SözleĢmeden Dönme, Ankara 1988 (BUZ, SözleĢmeden Dönme).

--- Eser SözleĢmesinde Müteahhidin Eseri Tamamlama Borcunun ĠmkânsızlaĢması, Prof. Dr. Ġlhan Öztrak Armağanı, AÜSBFD. C. 49, Ankara 1994, s. 23- 40 (BUZ, Eser).

CEMAL, Ahmet, Edime Uygun Ġfa Kuralının Bir Ġstisnası Olarak Ġfa Uğruna Edim, MHAD. S. 5, Yıl: 3, 1969, s. 239- 256. CĠN, Halil/

AKGÜNDÜZ, Ahmet, Türk Hukuk Tarihi, Cilt II, Konya 1989. DALAMANLI, Lütfi/

KAZANCI, Faruk/

KAZANCI, Muharrem, Ġlmî ve Kazaî Ġçtihatlarla Açıklamalı Borçlar Kanunu, C. II, Madde 61- 181, Ġstanbul 1990.

DAYINLARLI, Kemal, Ġstisna Akdinde Müteahhidin ve ĠĢ Sahibinin Temerrüdü Hüküm ve Sonuçları, Ankara 2008.

DIEDERISCHEN, Uwe, Der Schuldnerverzug (“mora debitoris”), in: JuS. 1985, H. 11, s. 825- 835.

DĠ MARZO, Salvatore,

(Çev. Ziya UMUR) Roma Hukuku, Ġstanbul 1959.

DĠRĠKKAN, Hanife, Tacirler Arası Ġhbar ve Ġhtarlar, DEÜHFD, C. 4, S. 1, Yıl: 2002, s. 39- 74.

DOĞRUSÖZ, A. Bumin, “Bankalardan Ödeme Zorunluluğu- I”, Dünya Gazetesi, 04.07.2005 (DOĞRUSÖZ, Bankalardan Ödeme).

--- “Tahsilât ve Ödemelerin Banka, ÖFK veya PTT Aracılığı Ġle Yapılma Zorunluluğu”, YaklaĢım Dergisi, S. 153, Eylül 2005, s. 45- 49 (DOĞRUSÖZ, Tahsilât).

--- “Vergilendirme Yetkisinin Yasama ve Yürütme Organları Arasında BölüĢümü”, ĠHĠD., Yıl: 6, S. 1- 3, Aralık 1985, s. 65- 76 (DOĞRUSÖZ, Vergilendirme).

DOMANĠÇ, Hayri, Faizle KarĢılanamayan Zararların Giderilmesini Sağlayan BK. 105 ve Diğer Hükümler, Ġstanbul 1993.

DURAL, Mustafa, Borçlunun Sorumlu Olmadığı Sonraki Ġmkânsızlık, Ġstanbul 1976.

EISENHARDT, Ulrich, Die Beendigung des Schuldnerverzugs und die daraus erwachsenden Folgen, in: JuS 1970, s. 489- 495.

ELGĠN, Haydar, Borçlunun Temerrüdü ve ġartları, AD. Mayıs- Haziran 1986, Yıl: 1977, S. 3, s. 7- 18.

EL-MENÎ, Abdullah B. Süleyman, (Çev. Ġshak

Emin AKTEPE) Borcunu Ödemeyene Verilecek Ceza, Din Bilimleri Akademik AraĢtırma Dergisi, C. 8, S. 3 Temmuz/ Ağustos/ Eylül 2008.

ENGĠN, Baki Ġlkay, Ġfa Uğruna Edim, Prof. Dr. Erdoğan Moroğlu‟ na 65. YaĢ Günü Armağanı, Ġstanbul 1999, s. 839- 862.

ERDOĞMUġ, Belgin, Roma Borçlar Hukuku Dersleri, Ġstanbul 2005. EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ġstanbul 2011.

ERGÜNE, M. Serkan, Reform Sonrası Alman Medenî Kanununda Ġmkânsızlık Halleri ve Sonuçları, ĠÜHFM. C. LXII, S. 1- 2, Ġstanbul 2004, s. 351- 380.

ERMAN, Walter, Bürgerliches Gesetzbuch, Handkommentar, hrsg. von Westermann, Harm Peter, Band I, § 1- 811, UKlaG, 11. Aufl. Köln 2004 (KısaltılmıĢı: ERMAN/Yazar adı, §. N.). ERZURUMLUOĞLU,

Erzan, Borçların Genel Kuralları, Ankara 1983.

FEYZĠOĞLU, N. Feyzi, Borçlar Hukuku, Umumi Hükümler, C. II, Ġstanbul 1969. FIKENTSCHER, Wolfgang/

HEINEMANN, Andreas, Schuldrecht, 10. Aufl. Berlin 2006.

GAUCH, Peter, Werkvertrag, 4. Aufl. Zürich 1996.

GENZMER, Erich, Der subjektive Tatbestand des Schuldnerverzugs im klassischen römischen Recht, in: ZRG. RA. 44, 1924, s. 86- 163.

GERNHUBER, Joachim, Die Erfüllung und ihre Surrogate sowie das Erlöschen des Schuldverhältnis aus anderen Gründen, in: Handbuch des Schuldrechts in Einzeldarstellungen, hrsg. von Joachim Gernhuber, Band 3, 2. Aufl. Tübingen 1994.

GOLDSCHMIDT, Ludwig, Kritische Erörterungen zum Entwurf eines Bürgerlichen Gesetzbuchs für das Deutsche Reich, Erstes H. Die formalen Mängel des Entwurfs, Leipzig 1889.

GUHL, Theo/ KOLLER, Alfred/

DRUEY, Jean Nicolas, Das Schweizerische Obligationenrecht, mit Einschluss des Handels- Und Wertpapierrechts, Achte Aufl. Zürich 1991 (KısaltılmıĢı: GUHL/ Yazar Adı. §. N.).

GÜNEġ, Gülsen/

ġĠRĠN, Ertunç, “Vergi Ödevlisinin Hakları”, Vergi Sorunları, S. 197, ġubat 2005, s. 135- 145.

HAUSMANINGER, Herbert/

SELB, Walter, Römisches Privatrecht, 8. Aufl. Wien, Köln, Weimar, 1997.

HAVUTÇU, AyĢe, Tam Ġki Tarafa Borç Yükleyen SözleĢmelerde Temerrüt ve Müspet Zararın Tazmini, Ġzmir 1995 (HAVUTÇU, Temerrüt).

--- Türk Ġsviçre ve Alman Hukuklarına Göre Tam Ġki Tarafa

Borç Yükleyen SözleĢmelerde Kesin Vade

KararlaĢtırılmasının Hukukî Sonuçları, MBD. Yıl: 13, S. 50, Temmuz 1994, s. 6- 15 (HAVUTÇU, Kesin Vade).

HIRSCH, Christoph, Einführungskurs Allgemeines Schuldrecht, 2. Aufl. München 1994.

HUBER, Ulrich, Leistungsstörungen, Band I, Die allgemeinen Grundlagen- der Tatbestand des Schuldnerverzugs- Die vom Schuldner zu vertretenden Umstände, in: Handbuch des Schuldrechts in Einzeldarstellungen, von Joachim Gernhuher, Band 9, Tübingen 1999 (HUBER, Leistungsstörungen I).

ĠNAL, Tamer, Borca Aykırılık ve Sonuçları, Ġstanbul 2004. ĠNAN, Ali Naim, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 1984.

ĠNCEOĞLU, Murat, Ġfanın Hukukî Niteliği ve Borçlunun Edime Uygun Eyleminin Ġfa TeĢkil Edip Etmeyeceği Sorunu, AÜHFD.