• Sonuç bulunamadı

ÇOMÜ Taner KUMUK ÇOMÜ Ferhan SAVRAN ÇOMÜ

ÖZET

Ekonomik büyümenin motoru olarak tanımlanan küçük ve orta boy firmalar (KOBİ) bir çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de işletmelerin büyük çoğunluğunu oluşturmaktadır. Büyük firmalara göre daha dinamik bir yapıya ve esnek karar alma mekanizmasına sahip olan KOBİ'ler, bu özellikleriyle istihdam yaratma potansiyelini en iyi değerlendirebilecek işletmeler olarak tanımlanmaktadır. Ekonomideki küreselleşmenin sonucu olarak uluslararası ticarette ortaya çıkan vahşi rekabet ve Avrupa Birliği (AB) normları KOBİ’lerimizin rekabetçi bir yapıya kavuşmaları için yapısal değişikliklere gitmelerini ve bu yönde politikların uygulanmasını zorunlu kılmaktadır.

Rekabet güçlerinin arttırılması tarım ürünlerini işleyen KOBİ’ler için daha da büyük önem taşımaktadır. Ancak rekabet gücünün arttırılmasına yönelik politikaların oluşturulabilmesi için bu tip KOBİ’lerin mevcut durumların belirlenmesi gerekmektedir. Diğer taraftan KOBİ yönetimlerinin AB bakışları ve üyelikle ilgili değerlendirmelerinin saptanması da önem taşımaktadır.

Bu bildiride, Çanakkale ilindeki tarımsal ürünleri işleyen KOBİ’lerle, yukarıda belirtilen konuları belirlemek amacıyla yürütülen projenin sonuçları sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler : Avrupa Birliği, Kobiler

GİRİŞ

Türkiye’nin Avrupa Birliğine (AB) tam üyeliğinin anlamı her alanda AB normlarına uyumu anlamını taşımaktadır. Ekonomide büyük bir öneme sahip olan, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde (KOBİ), tam üyeliğe kadar AB normlarına uymak için çalışmaları ve gerekli yapısal değişiklikleri gerçekleştirmeleri gerekmektedir. Günümüze kadar KOBİ’ler değişik şekillerde tanımlanmışlardır. Ancak bu durum karışıklıklara neden olunca tek bir tanımlama kabul edilmiştir. Bu tanımlamaya göre, “Küçük ve orta büyüklükteki işletme; ikiyüzelli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu yirmibeş milyon Yeni Türk Lirasını aşmayan ve yönetmelikle mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak sınıflandırılan ve kısaca KOBİ olarak adlandırılan ekonomik birimlerdir. Bu işletmelerden; yıl içerisinde on kişiden az çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu bir milyon Yeni Türk Lirasını aşmayan çok küçük ölçekli işletmeler Mikro işletme, elli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu beş milyon Yeni Türk Lirasını aşmayan işletmeler Küçük İşletme ve İkiyüzelli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve

F. Savran, T. Kumuk, D. Aktürk

52

yıllık net satış hasılatı ya da mali bilançosu yirmibeş milyon Yeni Türk Lirasını aşmayan işletmeler Orta

Büyüklükteki İşletme olarak kabul edilmektedir (Anonim b 2005).

Günümüzde KOBİ’ler, tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de ekonominin temel dinamik kurumları olarak karşımıza çıkmaktadır. Büyük işletmelere göre KOBİ’ler, daha dinamik bir yapıya sahip olmaları, değişen piyasa koşullarına hızla uyum sağlayabilmeleri, esnek bir üretim yapısına sahip olmaları, istihdam yaratmaları ve bölgesel kalkınmayı sağlayarak ülkelerin ekonomik ve sosyal kalkınmalarında büyük öneme sahiptirler.

Türkiye’deki işletmelerin (1.720.598) % 99.8’ü KOBİ tanımına girmekte ve istihdamın % 76,7’si ile katma değerin % 38’i bu işletmelerce sağlanmaktadır. KOBİ yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki payı % 26,5, toplam ihracat içindeki payları yaklaşık % 8’dir. Banka kredilerinden yararlanma payı ise % 5 civarındadır (KOSGEB, TOBB 2003). Ülkemizde, işletme sayısı ve istihdam açısından KOBİ’ler önemli bir paya sahip olmakla beraber, yatırımlar ve ihracat içindeki payları, yarattıkları katma değer ve kredi kullanım oranları açısından oldukça yetersiz durumdadırlar. Mevcut kaynakların etkin kullanılamaması, yapısal, finansal ve teknolojik sorunlar ile uluslararası pazarlara ulaşım güçlüğü, bürokratik işlemlerin zorluğu gibi sorunlar KOBİ’lerin rekabet güçlerini azaltmaktadır.

Türkiye’deki KOBİ’lerin sektörel dağılımları Çizelge 1 ‘de verilmiştir. İmalat sanayi sektörünün toplam işletme sayısının %14,35’ini oluşturduğu, ticaret işletmelerinin ise %46,19 ile ilk sırada yer aldığı görülmektedir. İmalat sanayinde çalışanların sayısı 2.043.815 olup toplam çalışan sayısına oranı %32,6’dır. İmalat sanayi işletme sayısı açısından, ticaret sektörünün üçte biri kadar olmasına rağmen, istihdamdaki payları birbirene yakındır. Diğer tüm sektörlerdeki işletme ve çalışan sayısının toplamı, imalat sanayindeki işletme ve çalışan sayısına eşittir

(

Anonim a 2003).

Çizelge 1: İşletmelerimizin Sektörel Dağılımı

Sektörler İşyeri Sayısı % Çalışan Sayısı %

Ticaret 794.715 46,19 2.048.264 32,24

İmalat 246.899 14,35 2.071.855 32,61

Ulaştırma, Depolama, Haberleşme 244.490 14,21 500.104 7,87

Otel ve lokantalar 163.112 9,48 526.845 8,29

Diğer Sosyal, Toplumsal ve Kişisel Hizmet Faal. 90.919 5,28 213.400 3,35

Gayrimenkul, Kiralama ve İş Faaliyetleri 90.473 5,26 325.697 5,13

İnşaat 35.702 2,07 229.400 3,61

Diğer Sektörler 54.288 3.16 437.511 6,91

Toplam 1.720.598 100,00 6.353.076 100,00

Kaynak: Anonim a 2003

İmalat sanayinde faaliyet gösteren işletmelerin % 45,89’u tarıma dayalı küçük ve orta büyüklükteki sanayi işletmelerinden oluşmaktadır. Bu işletmeler, istihdamın ise %52,9’unu oluşturmaktadır. Tarıma dayalı KOBİ’ler içinde Gıda Ürünleri ve İçecek İmalatı Sanayinin payı ise % 25 dir. Ülke ekonomisi içindeki önemini hala korumakta olan tarım sektörü, tarıma dayalı sanayi işletmelerine hammadde sağlamda, istihdam yaratmada ve katma değer sağlanmasında büyük katkıda

bulunmaktadır(Anonim c 2006)..

Türkiye’de olduğu gibi AB ülkelerinde de işletmelerin (19.300.000 ) %99,8’i KOBİ olarak tanımlanan işletmeler olup, istihdamın %65’i ve yaratılan katma değerinde % 81’i bu işletmelerce karşılanmaktadır. AB ülkelerinde işletme sayısı, istihdam ve yaratılan katma değer açısından KOBİ’ler önemli bir paya sahiptir. AB ülkelerinde imalat sektörü, toplam işletme sayısının %9’unu oluşturduğu ve

bu sektörde çalışanların oranı ise %21’dir(KOSGEB 2003).

Türkiye ekonomisinin temel sektörlerinden olan sanayi ve tarım sektörlerinin GSYİH’daki

içerisindeki önemini, istihdam yaratma, nüfusun beslenme ihtiyacını karşılama, sanayi mallarının tüketicisi olma, sanayiye hammadde sağlama, katma değer yaratma ve tarım ürünlerinin ihracatı ile dış ticaret katkısı sağlama açılarından halen korumaktadır. İmalat sanayi içinde yer alan ve tarımsal ürünleri işleyen KOBİ’ler ülke ekonomisi içinde önemli rol oynamaktadır. AB’ normlarına uyumda tarıma dayalı sanayi işletmelerinin değişik sorunları olduğu ve bu işletmelerin dönüşümünü gerçekleştirmesine katkıda bulunacak araştırmaların yapılması büyük önem taşımaktadır. Yapılan çalışma Çanakkale ilindeki tarıma dayalı sanayi işletmelerinde mevcut durumu, sorunları saptamaya ve AB normlarına uyum açısından işletme yöneticilerin düşünceleri anlamaya yönelik olarak yürütülmüştür.

Benzer Belgeler