• Sonuç bulunamadı

Yargı Kararlarında Teorinin Uygulanması ve “Organik Bağ”

5. TEORİNİN TÜRK HUKUKUNDAKİ YERİ

5.2. Yargı Kararlarında Teorinin Uygulanması ve “Organik Bağ”

5.2.1. Teorinin Uygulanması

Perdenin aralanması teorisi, sadece ticaret hukuku alanında var olan bir kavram değildir. Teori gerek kamu hukukunda gerekse de özel hukukun farklı alanlarında ortaya çıkabilmektedir. Mesela vergi hukuku alanında vergiden kaçmak için yapılan birtakım işlemler tüzel kişilik perdesinin aralanması sonucu doğurabilmektedir. Ancak tekrar belirtmek gerekirse kavramsal olarak “tüzel kişilik perdesinin aralanması”, Türk yargı kararlarında henüz oldukça yenidir. Teori uzun yıllar açıkça ve ismen zikredilmeden uygulamalarda yerini almıştır.321 Mesela Danıştay eski bir kararlarında; “Esasen vergi kanunları hadiseleri mücerret hukuki durum olarak değil, fiilî bir durum olarak mütalâa eder. Hâdisede davacının ortağı bulunduğu limited ortaklığı beşi aynı ve diğer ikisi bir soyadını taşıyan ortaklardan kurulmuş olup, bu durumdan bilistifade ortakların şahsi menfaatlerini korumak hususunda her kararı istedikleri şekilde almaları mümkün

320 Oğuzman M. K., Seliçi Ö. ve Oktay Özdemir S., (2014), a.g.e., s. 257.; Benzer şekilde Öztek ve

Memiş’de dürüstlük kuralının somut olaya uygulanmasında son derece dikkatli davranılması gerektiğini aksi takdirde, bütün ekonomik hayatı felç edeceğini savunmaktadır. Bknz. Öztek S. ve Memiş T., (2008),

a.g.e., s. 216.

bulunmaktadır…” hususlarını vurgulayarak perdenin aralanması teorisini uygulamıştır.322 Yargıtay ise aynı hallerde, tüzel kişilik perdesini aralamış ancak muvazaanın söz konusu olduğu gerekçesine dayanmıştır yani doğrudan bir teori olarak tüzel kişilik perdesinin aralanmasından bahsetmemiştir.323 Yine Yargıtay’ın özellikle işçilik alacakları ile ilgili kanun hükümlerinin uygulanmasında tüzel kişilik perdesini araladığından söz edebilmek de mümkündür.324

Yargıtay, ilk defa tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisinden Hukuk Genel Kurulu’nun 2004 yılında verdiği bir kararında,325 mukayeseli hukuka da atıf yaparak “…batı hukuk uygulamalarında yerini bulduğu üzere perdenin kaldırılması yöntemiyle gizlenen amaç ve eylem çıkartılıp sergilenerek sorumluluk belirlenmelidir…” ifadeleri ile bahsetmiştir.

En sonunda tüzel kişilik perdesinin aralanmasından açıkça bahsedildiği ve tüm şartlarıyla birlikte uygulandığı ilk yargı kararı ise Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından onanan326 İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararıdır.327 Bu Karara konu olan uyuşmazlık, farklı tarihli faturalardan dolayı davalı şirketlerden hangisinin sorumlu olacağı ya da her ikisinin de sorumlu olup olmayacağı ile ilgilidir. Davalılardan Ege AŞ.; diğer davalı Ege Ltd. Şti. ile farklı şirketler oldukları ve ilgili sözleşmeye sadece davalı

322 Bknz. Danıştay 4. Dairesi 1961/4471 Esas, 1962/644 Karar sayılı kararı.

323 Bknz. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 10.03.1958, Son İçt. 3720 (1958) TİK 164, Nr. 261; “Davacı şirketin

kurucuları arasında Nazım Gandur'un da bulunduğunun mübrez Ticaret Sicilli Gazetesi'nden anlaşılmasına ve anonim şirketlerde nama muharrer hisselerin karşılığının tamamı ödenmedikçe hamile muharrer hisse senedi çıkarmanın ve sadece senedin teslimi yoluyla hissenin başkasına devrinin mümkün olmaması itibariyle, ancak 1952 tarihinde hisse senetlerinin karşılığının tamamıyla ödenmiş ve hamiline muharrer senetlerin çıkarılmış olması halinde Nazım Gandur'un ilgisinin şirketle kesilmesi düşünülebileceğine ve Hazine vekilinin, bu şirketin Nazım Gandur'un yakınlarından meydana gelen bir şirket olduğunu iddia edegelmiş olmasına ve kurucular arasında Gandur soyadlı üç kimse bulunup, bunların hisseleri yekûnunun şirketin bütün sermayesinin elli hisse itibariyle 26 hisseyi bulmasına ve 11 hisse sahibi Fazıla Gandur'un adreslerinin aynı olmasına ve şirketin şekilce ve fakat hakikatte Nazım Gandur'un nüfuzu altında bir teşekkül olması halinin muvazaa iddiasının kolayca kabulünü mümkün kılabileceğine göre bu cihetler etraflı olarak incelenmeksizin verilmiş bulunması usule aykırıdır.” [Aktaran: Ansay T., (1975), a.g.e., s. 23.] Bu karar ile ilgili ayrıntılı değerlendirme için bknz. Tekinalp Ü., (2015),

Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, Vedat Kitapçılık, İstanbul, s. 32.

324 Örneğin böyle bir Yargıtay kararı, adresleri ve işyerleri aynı olan iki ayrı anonim şirkette art arda

çalışmış bir işçinin kıdem tazminatının hesaplanmasında işverenin sorumlu tutulacağı çalışma süresinin tespiti hakkındadır. Yargıtay burada, “şirket adreslerinin aynı yerde bulunduğu, şirketlere ait antetli belgelerde her iki şirketin adresinin birlikte gösterildiği ve bu belgelerin altında anonim şirketin bir diğerinin (holding) kuruluşu olduğunu gösteren ibarenin yer aldığı” gerekçesiyle her iki şirketi tek bir kişi ve yine tek bir işveren olarak kabul etmiştir. (Bknz. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 18.06.1998, 1872 Esas, 10489 Karar.)

325 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 22.09.2004, 2004/4-360 Esas, 2004/431 Karar. 326 Yargıtay 19. Hukuk Dairesi,12.05.2006, 2005/8774 Esas, 2006/5232 Karar. 327 İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi, 17.02.2005, 2002/843 Esas, 2005/64 Karar.

Ege Ltd. Şti.’nin taraf olduğu gerekçeleriyle, tüzel kişiler arasındaki ayrılık ilkesine dayanarak, dava konusu faturadan sadece Ege Ltd. Şti.’nin sorumlu olması gerektiği savunmasını yapmıştır.

İlk derece mahkemesinin ise kararı şöyledir; “hukuki açıdan farklı tüzel kişiler olsa da perdeyi kaldırma teorisi çerçevesinde her iki davalı şirket arasında kardeş şirket ilişkisinden kaynaklanan özdeşlik mevcuttur. Davalı Ege AŞ.’nin tek savunması ayrı tüzel kişilik olduklarını borcun tamamından diğer davalının sorumlu olduğu yönündedir. Bu savunma TMK’nın 2. maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanılmasıdır (…) (Davalı) her iki şirket ortakları, aynı kişilerden müteşekkildir. Farklı tüzel kişiler olgusu biçimsel olarak ele alınamaz (…) Davalı Ege AŞ.’nin ödeme kabiliyeti olmayan, biçimsel olarak farklı tüzel kişiliği bulunan, diğer şirkete borçları yüklemeye yönelik çabaları, kabul görmemelidir. Dolayısı ile tüm borçtan her iki şirket müteselsilen sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.” Burada yerel mahkeme tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisini kabul etmiş ve teoriyi 4721 sayılı kanunun 2. maddesinde düzenlenmiş olan dürüstlük kuralına dayandırmıştır.

Yerel mahkemenin bu kararına ilişkin Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu onama kararında ise “tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak davalıların sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamasına” denilerek, teorinin Yargıtay tarafından da açıkça kabul edildiği görülmektedir. Böylece Batı hukuk sistemlerince farklı isimler altında uygulanmakta olan perdenin aralanması teorisi, Türk Mahkemelerince de kabul görmüştür.

Yargıtay, tüzel kişilik perdesinin aralanmasına ilişkin kararlarında hakkın kötüye kullanılması şartının yanında kastı (sübjektif unsur) da aramaktadır. Yargıtay’a göre kastın varlığını onu iddia eden taraf ispat etmelidir. Buna ilişkin olarak Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin, 12/09/2014 tarihli ve 2013/8411 E., 2014/13676 K. sayılı kararında; “(…)davalı gerçek kişinin borçlu şirket ile diğer davalı şirketlerde ortak ve yönetici olmasının tek başına bu şirketleri kötüye kullandığı anlamına gelmeyeceği; perdenin aralanması teorisinin tüzel kişiliğin arkasındaki kişilerce sorumluluğun bertaraf edilmesi için kullanıldığının ispatlanması halinde istisnai olarak uygulanabileceği, somut olayda

davacının iddiasını herhangi bir delile dayandırmadığı…”328 gerekçesiyle tüzel kişilik perdesini aralamayan yerel mahkeme kararını onamıştır.

5.2.2. “Organik Bağ” Kavramından Farkı

Organik bağ, Türk yargı sistemince sorumluluğun genişletilebilmesi için geliştirilen ve özellikle iş hukukunda sıkça kullanılan bir kavramdır. İşverenlerin, işçilerle yaptığı iş sözleşmelerinin tarafı olarak farklı işverenleri göstermesine ve bu yolla bir kısım yükümlülüklerden kurtulmaya çalışmasına uygulamada sıklıkla rastlanmaktadır. İşte böyle bir durumda işçilerin işçilik alacaklarına kavuşabilmeleri için yargı tarafından “organik bağ” kavramı geliştirilmiştir.329

Organik bağ, işçilerin haklarının korunması için sorumluluğu genişleten ve sıkça başvurulan bir kavram olup, farklı işverenlerin sorumlu tutulabilmesini sağlamaktadır. Organik bağın varlığının kabulü halinde, ayrı tüzel kişilik olmanın arkasına saklanan işverenlere ulaşılarak onların sorumlu kılınması mümkün olacaktır. Şirketler arasındaki organik bağın tespitine ilişkin mutlak olarak bağlayıcı bir kriterin söylenebilmesi güçtür. Zira her somut uyuşmazlık farklı özellikler arz etmektedir.330 Ancak Yargıtay bir kararında; “Organik bağ ilişkisinde, işveren sıfatı olan tüzel kişinin, işçinin iş sözleşmesinden veya iş kanunundan doğan haklarını kullanmasının engellenmesi için temsilde farklı kişiliklere yer vermesi söz konusudur. Bu durumda tüzel kişinin bağımsızlığı sınırlanır ve organik bağ içinde olunan kişi ile özdeş kabul edilir. Bu anlamda;1-Hakkın kötüye kullanılması (Tüzel kişilik hakkının kötüye kullanılması) 2- Kanuna karşı hile 3-İşçiye zarar verme (Haklarının alınmasını engelleme) 4-Tarafta muvazaa (Hizmeti kendisine verdiği halde başka bir kişiyi kayıtta işveren olarak gösterme) 5-Namı müstear yaklaşımı nedeniyle dolaylı temsil söz konusudur. Bu durumların söz konusu olduğu hallerde, tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle

328 Aynı gerekçeler, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin, karar düzeltme istemini reddeden 15.05.2015 tarih ve

2015/1107 Esas, 2015/6980 sayılı kararında da tekrarlanmıştır. [Aktaran: Çamoğlu E., (2016), a.g.e., s. 7.]

329 “Organik bağ” kavramı hakkında ayrıntılı bilgi için bknz. Yılmaz H. ve Cavlı M., (2015), Yargıtay

Kararları Bağlamında İş Hukukunda Organik Bağ, Çimento İşveren Dergisi, Cilt 29, Sayı 4, s. 20.

330 Organik bağın varlığı çok farklı şekillerde söz konusu olabilir. Farklı işyerlerinde çalışanların aynı kişiler

olması, işçinin çalıştığı yer ve pozisyonunda kesintisiz olarak çalışmasını sürdürmesi ve bu süre boyunca farklı şirketlerde sigortaya giriş yapılması, bu şirketlerin ya aynı zaman diliminde ya da birbirini takip eden zamanlarda aynı adreste faaliyet göstermesi, ticaret sicilinde şirket ortaklarının aynı kişiler veya aynı aileden olması, şirketlerin aynı işverenlere ait olması veya faaliyet alanlarının aynı olması vs. gibi hallerde organik bağın varlığından söz edilebilir. Ayrıntılı örnekler için bknz. Yılmaz H. ve Cavlı M., (2015), a.g.e., s. 24.

gerçek işveren veya organik bağ içinde olan tüm işverenler sorumlu tutulmaktadır. Organik bağ ise, şirketlerin adresleri, faaliyet alanları, ortakları ve temsilcilerinin aynı

olmasından anlaşılır.”331 hususlarına değinerek organik bağ kavramını kategorize

etmiştir.

Organik bağ kavramı da tıpkı perdenin aralanması teorisi gibi dürüstlük kuralına dayanmaktadır. Organik bağ kavramı ile perdenin aralanması teorisi arasında bunun gibi birtakım benzerlikler bulunmakla birlikte, bunlar aslında birbirinden farklı kavramlardır. Bunların birbirine en yakın hali tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanması uygulamasıdır.332 Zira perdenin çapraz aralanması halinde de tıpkı organik bağda olduğu gibi diğer bir tüzel kişilik sorumlu tutulmaktadır.333

Perdenin aralanması teorisi ile organik bağ kavramı arasındaki farklılıklara değinecek olursak; İlk olarak, perdenin aralanması teorisinde tüzel kişinin arkasındaki hâkim şirketin veya pay sahibinin sorumluluğuna gidilirken, organik bağ uygulamasında hâkim şirket veya pay sahibine değil, bağlantılı diğer bir şirkete gidilmekte veya daha net bir ifade ile bağlantılı işveren şirketlerin tamamı tek bir bütün olarak görülmektedir.334 İkinci olarak, perdenin aralanması teorisinde, genellikle kardeş şirketler arasında tüzel kişilik perdesi aralanarak sorumluluktan söz edebilmek için “iktisadi bütünlük”335 şartı aranırken, organik bağın varlığının tespitinde bu tür bir şart aranmaz. Özellikle Yargıtay bu hususta organik bağa çok geniş bir alan bırakmaktadır.336 Dolayısıyla ülkemizde

331 Yargıtay 9. HD., 11.03.2015 tarih, 2015/15135 E. 2015/10111 K. sayılı kararı.

332 Tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanması hakkında ayrıntılı bilgi edinmek için bknz. Bölüm 2., Başlık 6.3. 333 Öztek S. ve Memiş T., (2008), a.g.e., s. 210.

334 Yılmaz H. ve Cavlı M., (2015), a.g.e., s. 23.

335 “Kardeş şirketler arasındaki tüzel kişilik perdenin aralanması için ekonomik anlamda bağımsız

işletmeler vasfına sahip olup olmadıkları önem kazanmaktadır. Büyük çaplı kardeş şirket topluluklarında, birbirinden farklı ticari ve iktisadi faaliyetlerde bulunan birçok işletme bulunabilir. Örneğin: Bir şirket topluluğunda gıda, finans, otomotiv, enerji, telekomünikasyon gibi farklı sektörlerde faaliyet gösteren kardeş şirketler yer alabilir. Kardeş şirketler arasında bunun gibi bir iktisadi bütünlük söz konusu olmadığı sürece, bunlar arasında perdenin aralanması teorisinin uygulanması mümkün değildir.” [Bknz. Cengiz D., (2017), a.g.e., s. 387.]

336 Hatta Yargıtay organik bağın varlığının tespitinde tanık beyanlarına dahi itibar edilebileceğini kabul

etmektedir. Bknz, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 16.04.2003, 2003/9-279 E., 2003/292 K. Sayılı kararı; “Davacının hizmet süresi noktasında taraflar arasında uyuşmazlık mevcuttur. Davacı işçi 1997 yılında işe girdiğini ileri sürmüş, davalı ise 01.05.1999 tarihinde çalışmaya başladığını savunmuştur. Öncelikle belirtmek gerekir ki davacının 1997-1999 yılları arasında çalıştığı işyeri dava dışı bir başka işverene aittir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi tarafından bazı vekâletnamelerdeki adresler üzerinde durularak, davacının 1997-1999 tarihleri arasındaki hizmetleri de tazminat hesabında dikkate alınmıştır. Ne var ki, salt vekâletnamelerdeki bazı adreslerden söz edilerek diğer işverenlerle davalı arasında organik bağ bulunduğunun kabulü hatalıdır. Taraf tanıkları da bu konuda bir beyanda bulunmamıştır. Mahkemece yapılacak iş; davacının dava dışı işverenden davalıya geçişinin ne şekilde olduğu üzerinde durularak,

organik bağın uygulanması, perdenin aralanması teorisinin uygulanmasından çok daha kolaydır. Üçüncü fark ise, perdenin aralanması teorisinde borçlu şirketin ortaklarının ya da borçlu şirketle iktisadi bütünlük içinde olan şirketin ve dahi ortaklarının malvarlığına başvurulabilirken; organik bağın gerçekleşmesi halinde organik bağlı diğer şirketin ortaklarının malvarlığına başvurulamaz. Son olarak, perdenin aralanması teorisinde sadece borçlu şirketin hâkim ortağına başvurulabilirken, organik bağın söz konusu olduğu hallerde hukuki işlemlerin iptali, istihkak iddiası gibi çeşitli yollara başvurulabilmektedir.337