• Sonuç bulunamadı

2. ŞİRKETLER HUKUKUNDA TÜZEL KİŞİLİĞE HÂKİM OLAN

2.3. Malvarlığının Korunması İlkesi

Malvarlığının korunması ilkesi, şirket alacaklılarının alacakları için yalnızca şirket malvarlığına başvurabilmeleri kuralının bir sonucu olarak alacaklıların çıkarlarının korunması amacına yönelik düzenlemeleri içermektedir. Sınırlı sorumluluk ilkesine karşı şirket alacaklılarının özel olarak korunması gerekmektedir. Bununla birlikte, korunması gerekenin şirketin malvarlığı mı yoksa sermayesi mi olduğu hususu doktrinde tartışmalıdır. Korunması gerekenin şirketin malvarlığı olduğunu düşünen ve “Malvarlığının korunması ilkesi” kavramını kullanan yazarlar191 geniş yorum yaparak; sınırlı sorumluluk ilkesi karşısında alacaklılar lehine teminat oluşturanın sadece şirketin sermayesi olmadığını bir bütün olarak şirketin bütün malvarlığının alacaklılar için teminat niteliğinde olduğunu savunmaktadır. Buna karşılık korunması gerekenin şirketin tüm

189 TTK Madde 133/3; “Bunun dışında, alacaklılar, tüm ticaret şirketlerinde alacaklarını, ortağın şirketten

olan diğer alacaklarından da alabilme ve bunun için haciz yaptırabilme yetkisini de haizdir.”

190 TTK Madde 240/1; “…Ancak, depo kararına rağmen para yatırılmadığı takdirde alacaklı, depo

kararının ortaklara veya içlerinden bazılarına da tebliğini ve gereğini yerine getirmedikleri takdirde şirketle birlikte iflaslarına karar verilmesini mahkemeden isteyebilir. Bu hakkını kullanmamış olan alacaklının, şirket masasından alacağını tamamen alamaması hâlinde ortakları iflas yoluyla da ayrıca takip hakkı saklıdır.”

191Ayrıntılı bilgi için bknz. Poroy R., Tekinalp Ü. ve Çamoğlu E., (2014), a.g.e., s. 287.; Ansay T., (1975),

Anonim Şirketler Hukuku, AÜHF Yay., Ankara, ss. 34-35.; Pulaşlı H., (2018), a.g.e., s. 717.; Kırca İ.,

malvarlığı değil, sermayenin karşılığını oluşturan malvarlığı olduğunu savunan ve dar yorum yaparak “Sermayenin korunması ilkesi” kavramını tercih eden yazarlar192 da bulunmaktadır.193

İlkenin anlamının ve kapsamının belirlenmesi için öncelikle şirketin esas sermayesi ile malvarlığı kavramları arasındaki farkın belirlenmesi gerekmektedir. Öncelikle anonim şirketlerin malvarlığı, şirketin esas sermayesi anlamına gelmemektedir. Esas sermaye, ortaklık sözleşmesinde yer alan değişmez itibarî bir değerdir. Aslında şirketin malvarlığı ile esas sermaye şirketin kuruluşu itibariyle kural olarak eşittir. Kuruluştan sonra şirketin ticari başarısının sonucuna göre, şirket malvarlığı çoğalır veya azalır.194 Kârlı ve başarılı faaliyetlerde malvarlığı esas sermayeye oranla artarken, başarısız ve zarara neden olan faaliyetlerde azalmaktadır. 195

Şirket malvarlığının değerinin korunmasını amaçlayan malvarlığının korunması ilkesi, en başta şirket alacaklıları açısından önem arz etmektedir. Ancak elbette ki ilkenin yalnızca şirket alacaklılarını koruması gerektiği sonucuna varılmamalıdır. Şirket malvarlığı değerinin korunması alacaklıların yanı sıra pay sahipleri ve şirketin de çıkarlarını korumaktadır.196 Ancak asıl sorun hangi çıkarın diğerine nispeten öncelikli olduğu ile ilgilidir.197 Buna göre ilkenin geniş mi yoksa dar mı yorumlanacağı kararı verilebilir.

Şirket malvarlığındaki artışlar aynı zamanda pay sahibinin de getirisini arttıracaktır, ancak şirket malvarlığındaki azalma pay sahiplerini sınırlı sorumluluk ilkesi

192 Ayrıntılı bilgi için bknz. Hirsch E., (1948), Ticaret Hukuku Dersleri, İstanbul, ss. 265-267.; Tekinalp

Ü., (2010), Anonim Ortaklıkta Sermayenin Korunması İlkesi, Prof. Dr. Rona Serozan’a Armağan, Cilt 2, İstanbul, s. 1681 vd.; Bilgili F. ve Demirkapı E., (2014), Şirketler Hukuku Dersleri, Dora Yay., Adana, s. 152.

193 Kırca İ., Şehriali Çelik F., H. ve Manavgat Ç., (2013), a.g.e., ss. 121-122. 194 Pulaşlı H., (2018), a.g.e., s. 671.

195 “Prof. Hirsch, esas sermaye ile şirket mameleki arasındaki ilişkiyi bir termometre örneği ile

açıklamaktadır. Termometrenin derece taksimatını esas sermayenin cüzüleri olarak tüpteki civanın hacmini de şirket mameleki olarak kabul etmiştir. Bu vaziyete göre, mesela, bir anonim şirketin esas sermayesi 1.000.000 lira farz edilirse bu derece taksimatında 100 ile gösterilecektir. Eğer şirket mameleki de tesadüfen bu miktarda ise termometrenin 100 dereceyi göstermesi lazımdır. Eğer cıva 150 dereceye çıkmışsa şirketin mameleki 1.500,00 lira demektir. Yani şirket mamelekinde esas sermayeye nazaran bir artış husule gelmiştir. Cıvanın 50’ye düşmesi halinde şirket mameleki esas sermayeye nazaran azalmış demektir. Şirketin durumu kötüye gitmektedir. Yani şirket son borcuna kadar ödemiş, hissedarlar da şirkete getirmiş oldukları sermayelerini kayıp etmişlerdir. Cıvanın sıfırın altına düşmesi şirketin iflas etmek üzere olduğunu ifade eder.” [Bknz. Ansay T., (1975), a.g.e., s. 35.]

196 Tekinalp Ü., (2010), a.g.e., s. 1693.; Kırca İ., Şehriali Çelik F., H. ve Manavgat Ç., (2013), a.g.e., s. 126. 197 Kırca İ., Şehriali Çelik F., H. ve Manavgat Ç., (2013), a.g.e., s. 126.

gereği etkilemeyecektir. Bununla birlikte pay sahiplerinin şirket kararlarının alınmasındaki etkisi de dikkate alındığında; pay sahiplerinin şirket alacaklılarına karşı çıkar ilişkisinde daha güçlü konumda olduğu görülecektir.198 Bu nedenle bizce de ilkenin öncelikli amacının, sınırlı sorumluluk ilkesi karşısında güçsüz durumda olan şirket alacaklıları lehine geniş yorumlanması gerekmektedir.

6102 sayılı kanunun çeşitli hükümlerinde anonim şirketin malvarlığının korunmasına ilişkin düzenlemeler vardır.199 Bu çerçevede kanunda bulunan; şirketin ticaret siciline tescilinde sermayenin tamamının taahhüt edilmiş olması (TTK md. 332/1- 335); sermayeye konulan ayni malların değerinin mahkemece atanan bilirkişi vasıtasıyla tespit ettirilmesi (TTK md 343/1); nakden taahhüt edilen payların itibari değerlerinin en az yüzde yirmi beşinin tescilden önce, kalanının ise şirketin tescilini takip eden yirmi dört ay içinde ödenmesi (TTK md. 344); itibari değerden aşağı bedelle pay çıkarılamaması (TTK md. 347); kuruculara şirket sermayesinin azalması sonucunu doğuracak bir menfaat tanınamaması (TTK md 348/1); gibi hükümler şirketin faaliyete geçmesinden önce malvarlığının korunması ilkesine hizmet eden düzenlemelerdendir.

Anonim şirketin kuruluşundan sonraki, yani faaliyeti sırasındaki malvarlığının korunmasına ilişkin önlemlere ise; sermaye kaybı, borca batıklık durumuna ilişkin düzenlemeler (TTK md. 376-377); yasada öngörülen koşullar dışında şirketin kendi hisse senetlerini iktisap etmesinin sınırlandırılması (TTK md. 379/1-612/1); şirketin kendi paylarını taahhüt edememesi (TTK md. 388); sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen kararların bâtıl olması (TTK md. 391/1-b ve 447/1.c); pay sahiplerinin şirkete sermaye olarak teslim ettiklerini geri isteyememeleri (TTK md. 480/3); sermaye için faiz ödenememesi (TTK md. 509/1-2) gibi hükümler örnek olarak gösterilebilecek düzenlemelerdir.200

198 Kırca İ., Şehriali Çelik F., H. ve Manavgat Ç., (2013), a.g.e., s. 127.

199 Bu düzenlemeler için bknz. Pulaşlı H., (2018), a.g.e., ss. 717-718; Kırca İ., Şehriali Çelik F., H. ve

Manavgat Ç., (2013), a.g.e., s. 130.; Tekinalp Ü., (2010), a.g.e., s. 1683.; Ansay T., (1975), a.g.e., ss. 35-36.