• Sonuç bulunamadı

2. TEK ORTAKLI ŞİRKETLER

2.2. Tek Ortaklı Şirketlerin Tercih Edilme Nedenleri ve Yöneltilen Eleştiriler

2.3.4. Tek Ortak ile Şirket Arasındaki İlişki

Tek ortaklı anonim şirketlerde tek ortak ile şirket arasındaki ilişki açısından önem arz eden ilk konu sermaye borcunun ödenmesi noktasında kendini göstermektedir. 6102 sayılı kanunun 128/7 fıkrasında; “Şirket, her ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmesini isteyebileceği ve dava edebileceği gibi, yerine getirmede gecikme sebebiyle uğradığı zararın tazminini de isteyebilir. Tazminat istemi için ihtar şarttır.” hükmü düzenlenmiştir. Ancak tek ortaklı anonim şirketlerde muhtemelen tek ortağın ifa etmediği sermaye borcu takipsiz kalacaktır. Özellikle de nakdi sermaye taahhüdünde sorun çıkabilir.630 6102 sayılı kanunun 344/1 hükmüne göre “Nakden taahhüt edilen payların itibarî değerlerinin en az yüzde yirmibeşi tescilden önce, gerisi de şirketin tescilini izleyen yirmidört ay içinde ödenir. Payların çıkarma primlerinin tamamı tescilden önce ödenir.” Uygulamada, tescilden sonra ödenmesi gereken kısım ifa edilmediğinde şirket tarafından, borcun ifası ile birlikte tazminat (TTK md. 128) ve temerrüt faizi (TTK md. 129) de istemesi gerekirken; tek ortaklı şirketlerde bunlar zaten borcu ödemeyen tek ortak tarafından durumun icabı gereği istenmeyecektir. Bu nedenle kanunkoyucu tarafından tek ortakla kurulan anonim şirketler için nakdi sermaye taahhüdünün ayrıca özel olarak ele alınması gerekmektedir.631 Mesela; Alman hukukunda, tek ortaklı şirketlerin kuruluşunda

628 “Yönetim ve temsile ilişkin olarak belirtilen durumlar dışında kalan, batıl kararlar (TTK md. 391), görev

süresi (TTK md. 362), görevden alma (TTK md. 364), yönetimin devri (TTK md. 367), ticari mümessil ve ticari vekillerin atanması (TTK md. 368), özen ve bağlılık yükümlülüğü (TTK md. 369), temsil yetkisinin kapsam ve sınırları (TTK md. 371), imza şekli (TTK md. 372), temsile yetkili olanların tescil ve ilanı (TTK md. 373), yönetim kurulunun görev ve yetkileri (TTK md. 374), devredilemez görev ve yetkiler (TTK md. 375), sermayenin kaybı, borca batık olma durumunda çağrı ve bildirim yükümü (TTK md. 376), iflasın ertelenmesi (TTK md.377), yönetim kurulu üyelerinin mali hakları (TTK md. 394) gibi.”

629 Aydoğan F., (2012), a.g.e., s. 266.

630 Taşınmaz mülkiyetinin veya diğer bir ayni hakkın sermaye olarak taahhüdü ise sorun yaratmayacaktır.

TTK’nın md. 128/5 hükmüne göre bu değerlerin sermaye olarak konulması hâlinde, şirketin bunlar üzerinde tasarruf edebilmesi için tapu siciline tescil gereklidir. Bu tescili ise TTK md. 128/6 hükmü uyarınca, şirketin hakkı saklı kalmakla beraber ticaret sicil müdürlüğünce istenecektir. Bu nedenle tek ortaklı anonim şirket dahi olsa ticaret sicil memuru bu tescili sağlayabilecektir. [Bknz. Gündoğdu G., (2007), a.g.e., s. 247.]

tescili talep edebilmek için ödenmesi gereken sermaye payının yanı sıra kalan kısım için de bir teminat gösterme zorunluluğu getirilmiştir.632

Tek ortak ile şirket arasındaki ilişki bakımından bir diğer önem arz eden mesele ise, tek ortakla şirket arasında yapılan sözleşmelerdir. 6102 sayılı kanunun 371/6 hükmü; “Sözleşmenin yapılması sırasında, şirket tek pay sahibi tarafından ister temsil edilsin ister edilmesin, tek pay sahipli anonim şirketlerde, bu pay sahibi ile şirket arasındaki sözleşmenin geçerli olması sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Bu şart piyasa şartlarına göre günlük, önemsiz ve sıradan işlemlere ilişkin sözleşmelerde uygulanmaz.” hususlarını düzenlemiştir. Böylece tek ortaklı anonim şirketlerde tek ortağın şirket ile yapacağı sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekil şartına bağlanmıştır. Gerçekten de tek ortağın, şirket ile sözleşme yapabilmesi imkânı, şirkette işlerin iyi gitmediği durumlarda şirketin içinin boşaltılması sonucunu doğurabilecektir. Bu da şirket alacaklılarının zararına neden olacak bir durumdur.633 Sözleşmenin yazılı olması sayesinde, sözleşme şartları sonradan gözden geçirilebilecek, tek ortağın sözleşmeyi açıkça kendi menfaatine olacak ve şirkete zarar verecek şekilde düzenleyip düzenlemediği tespit edilebilecektir.634 Bu nedenle de kanunkoyucu şirket ile tek ortak arasında sözleşme yapılabilmesini tamamen yasaklamak yerine geçerlilik şartı olarak yazılı şekil şartına bağlamayı tercih etmiştir. Zira yasaklanması halinde tek ortağın, muvazaa ile kanunu dolanma yolunu tercih edebileceği ve uygulamanın şeffaflığını yitirebileceği düşünülmüştür. Doktrinde; aslında bu tür sözleşmeler için öngörülen yazılı şekil şartının, şirketin veya üçüncü kişilerin çıkarlarını korumada yeterli bir önlem olmadığı, bu konuda yazılı şekil şartıyla yetinilmeyerek aleniyet unsuruna da yer verilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Çünkü yapılan sözleşmelerin yazılı olması, şirket alacaklılarının içeriği hakkında haberdar olması için yeterli değildir. Ayrıca tek ortağın, kişisel çıkarlarını daha önde tutması isteği, sözleşmenin yazılı olması durumunda da devam edecektir.635 Bizce de tek ortak ile şirket arasında yapılan sözleşmenin bir şekilde aleniyet kazanması özellikle de şirket alacaklılarının haberdar edilmesi gerekmektedir. Bu ise sözleşmelerin yalnızca yazılı şekilde yapılması ile değil aynı zamanda noter

632 Yanlı V., (2000), a.g.e., s. 137.; Bu konu ile ilgili olarak Onikinci Şirketler hukuku yönergesinde de

kalan sermaye borcu için teminat gösterilmesini gerektirecek bir düzenleme yapılması önerilmiştir.

633 Gündoğdu G., (2007), a.g.e., s. 248. 634 Aydoğan F., (2012), a.g.e., ss. 179-180. 635 Moroğlu E., (2006), a.g.e., s. 142.

tasdikli defterlere kaydedilmesi veya ticaret siciline tescil edilip şirketin internet sitesinde yayınlanması gibi çözümlerle mümkün olabilir.636

Burada dikkat edilmesi gereken husus; tek ortağın şirketle yaptığı bütün hukukî işlemlerin değil, sadece sözleşmelerin yazılı şekilde yapılmasının zorunlu tutulmasıdır. Ayrıca kanunkoyucu, sözleşmenin kanuni şekle uyulmadan yapılması halinde uygulanacak yaptırımı da düzenlenmiş ve işlemin geçersiz olacağını belirtmiştir. Yine 6102 sayılı kanunun 371/6 hükmünün devamında piyasa şartlarına göre günlük, önemsiz ve sıradan işlemler söz konusu geçerlilik şartına istisna tutulmuştur. Hangi sözleşmelerin bu kapsamda olduğu ise her somut uyuşmazlığın şartlarına göre tespit edilmesi gereken bir durumdur.637 Bazı hukuk sistemlerinde; tek ortaklı şirketlerde, tek ortağın şirkete borçlanması kural olarak yasaklanmışken;638 bizde olduğu gibi, bazı hukuk sistemlerinde ise, şirket ve tek ortak arasında borç-alacak ilişkisi doğuracak sözleşmeler yasaklanmamış ancak geçerliliği için yazılı olması şartı aranmıştır.639