• Sonuç bulunamadı

Yöneticiler, toplumun yansıması gibidir. Özellikle demokratik rejimlerde yönetici toplum benzerliği daha belirgin hissedilmiĢtir. Çoğunluğun kendisiyle benzer görüĢlere sahip isimlere, yetkisini bir süreliğine teslim etmesiyle, sistemsel döngünün iĢleyiĢi sağlanmaktadır. Toplumlar yöneticilerini belirlerken seçilen yahut veraset yoluyla gelen liderler, toplumun tamamının yöneticisi vasfını kazanmaktadır. Nâzım Hikmet, siyasi ideolojisinin çok az ülkede iktidar da olmasından ötürü, çoğu siyasi lideri eleĢtirme yönünde hareket etmiĢtir. Komünist iktidarların görevde olduğu Sovyetler, Çin ve Küba gibi ülkelerin yöneticilerine daha ılımlı yaklaĢmıĢtır. Ancak bu ülkelerde bile bazı liderleri eleĢtirmekten geri durmamıĢtır. Örneğin Sovyetler Birliği liderleri arasında Stalin‟e muhalefet etmiĢtir. ġairin Türk yöneticilere yönelik tavrına bakıldığında ise, baĢta ideoloji olmak üzere pek çok konuda, yöneticilerle arası problemlidir. Nâzım Hikmet, yöneticiler arasında sadece Viladimir Ġlyiç Lenin‟e karĢı ek bir sevgi beslemiĢtir. ġiirlerinin gerçek karakter kadrosu detaylandırıldığı zaman, 63 karakterin yönetici konumunda olduğu tespit edilmiĢtir. Bu karakter kadrosunun içerisinde siyasetçiler ve padiĢahlar örnek bakımından çeĢitliliğe sahip olmuĢtur.

Siyasetçiler, devlet iĢlerinin düzenlenmesi ve çözülmesi için oluĢturulan anlayıĢların temsilcileridir. Ülkelerinin geleceği adına uygulanacak stratejilerin, merkezinde yer almaktadırlar. Aldıkları kararlar üzerinde, baĢarı nitelikleri oluĢturulmaktadır. Çok sayıda insanı ilgilendiren hususların belirleyicisi olmalarından ötürü, sorumluluk hususunda eleĢtiriler sıklıkla karĢılarına çıkmaktadır. Nâzım Hikmet, yaĢadığı dönem siyasetçilerinin büyük çoğunluğunu eleĢtirme eğiliminde olmuĢtur. Dönemin baĢbakanı Adnan Menderes, politikalarından ötürü Nâzım Hikmet‟in ağır eleĢtirilerine maruz kalmıĢtır. ġairin takındığı negatif tavırda Demokrat Parti içerisinde yer alan pek çok siyasetçinin icraatlarının da etkisi vardır. Edebî sahadaki çoğu rakibinin Demokrat Parti ile olumlu iliĢkilere sahip olması ve iĢlerini bu yolla ilerletmesi de öfkesini arttırmıĢtır. ġair, o dönem yönetimle arası iyi olan gazetecilerden Hüseyin Cahit Yalçın‟ın tutuklanması üzerine kaleme aldığı “Gerileyen Türkiye Yahut Adnan Menderes‟e Öğütler” adlı Ģiirinde, Adnan Menderes‟e karĢı olumsuz bir üslȗp benimsemiĢtir:

“...Bindiğin dalı kesiyorsun Adnan Menderes. Ġlle de asıp kesmek geliyorsa içinden

Ezmekte devam et BarıĢçılar‟ı, ama sen Meselâ Yalçın‟ı da tıkıyorsun deliğe Ġhtiyarcık sana azıcık cilve yaptı diye...”84

Nâzım Hikmet, Ģiirlerinde yönetici karakterlerden bahsederken, sınıfsal bir ayrıcalık göstermemiĢtir. Kendince eĢit bir tavır benimseyerek, yönetici karakterleri diğer karakterlerle benzer bir Ģekilde anlatmıĢtır. Burada kiĢilerden ziyade kavramları öne çıkaran bir düĢüncesi olduğunu söylemek hatalı olmayacaktır. Adnan Menderes, için kullandığı ifadeleri bu gerçeklik üzerinden ele almak, yapılacak yorumları tutarlı kılacaktır. Kore savaĢı, emperyal devletlerle iliĢkiler, ülke içerisindeki adalet mevzuları, iĢçi hakları vb. mevzular Nâzım Hikmet‟in Adnan Menderes‟e yönelik tavrının kaynağı olmuĢtur. Mevzuların güncelliğine göre Ģair, eleĢtirilerinin Ģiddetini zaman zaman yükselmiĢtir. “Gazete Fotoğrafları Üstüne” adlı Ģiirinde Adnan Menderes‟e “yaban domuzu” gibi ifadeler kullanarak olayları üst safhaya taĢımıĢtır:

“Türküler söylendikçe Türk diliyle

Seni seviyorum gülüm, dendikçe Türk diliyle Türk diliyle gülünüp

Türk diliyle ağııtlar yakıldıkça, Adnan Bey, ben anılacağım,

anılacak Türk diliyle size sövüĢüm.

Tarlalarımıza girmiĢ değil sizin gibisi yaban domuzunun.”85

Küba, Güney Amerika‟da emperyalizmin merkezi A.B.D‟nin yakınında, komünizmin egemen olduğu bir ülkedir. Ciddi anlamda ambargo ve baskılarla mücadele eden Küba, siyasi rejimini yıllar içerisinde koruyabilmiĢtir. Bu durumun en önemli mimarı, devrimin öncülerinden olan devlet baĢkanı Fidel Castro olmuĢtur. Castro, ölümüne kadar geçen süreçte çok sayıda suikast atlatmasına rağmen, yönetimsel ilkelerinden taviz vermemiĢtir. Nâzım Hikmet, gösterilen tavır ve direniĢten ötürü Castro‟yu takdir etmiĢtir. Olgunluk döneminde sık sık ziyaret ettiği Küba‟nın baĢta Havana olmak üzere muhtelif yerlerinden edindiği izlenim ve birikimleri, Ģiirlerinde ve yazılarında kullanmıĢtır. Toplumun hayatının eĢitlik üzerine olmasında siyasetin rolünü olumlu bulmuĢtur. Castro‟yu takdir ederken

84 Ran, 2000, a.g.e., s.64. 85

abartıya kaçmayan bir tavır takınması, Ģairin genel üslȗbuna uygun bir hareket olmuĢtur. “Havana Röportajı” adlı Ģiirinde, Küba‟da sanatçıların Castro kadar popüler olmasını eĢitlik açısından olumlu bulmuĢ ve övmüĢtür: “Amerikan uçak gemilerinin hayaletini gözleyen tanyerleriyle kum torbalarından barikatları birbirinden ayırt etmek olmuyor köylü analarla CumhurbaĢkanı sarayını birbirine karıĢtırıyorum Hoze Marti'nin anıtları heykelleri büstleriyle Fidel'in fotoğraflarını birbirine karıĢtırıyorum hele taĢ basma resimlerini Fidel‟le türküleri birbirine karıĢtırıyorum...”86

BolĢevik Devrimi‟nin lideri ve merkezi ismi Lenin‟dir. Lenin, kitleler üzerindeki etkisi ve önceden planlanan hususları sırayla hayata geçirmesi ile ülkesinde takdir kazanmıĢtır. Devrimin hemen ardından Sovyetlere giden Nâzım Hikmet, Lenin‟in iktisadi, siyasi ve sosyolojik hamlelerini yerinde gözlemleme fırsatı bulmuĢtur. Ġdealindeki yaĢam tasavvuruna yakın iĢleyen sistem, Ģairi zamanla sistemin ve Lenin‟in en sıkı savunucuları arasına katmıĢtır. Lenin, Karl Marx‟ın kurduğu ekonomik sistemin, dönemindeki temsilcisi olmuĢtur. Yaptığı düzenlemeler ile proleteryanın etkin olduğu, sınıfsız toplum idealini gerçekleĢtirme gayreti göstermiĢtir. ĠĢçi sınıfın haklarını savunan kapsamlı yapılanmaları ile Marksist teoriyi, uygulanabilirliği bulunan bir teori hâline getirmiĢtir. Sovyet Devriminin kafalardaki karĢılığı olmuĢtur. Lenin‟e sıkı bir hayranlığı bulunan Nâzım Hikmet, Lenin‟i bizzat göremese de mozolesi baĢında nöbet tutmayı, kendisi için övünç vesilesi kabul etmiĢtir. Lenin‟in kendisi için değerini karĢılığını “Viladimir Ġliç‟le KonuĢuyorum” adlı Ģiirinde anlatmıĢtır:

“Lenin, diyorum da, Viladimir Ġliç, içimde bir rahatlık,

bir güven : kendime, insanlara, toprağa, bir uçsuz bucaksız sevinç ...

Lenin, diyorum da, Viladimir Ġliç, bir bayrak, bir mavilikte,

kızıl bir gül gibi açıyor...”87

Ġstanbul‟un iĢgali sırasında çocukluktan gençliğe adım atmakta olan Nâzım Hikmet, hadiseleri tüm sıcaklık ve vahametiyle gözlemleme Ģansına sahip olmuĢtur.

86 A.g.e., s.92. 87

ġair, milletin düĢtüğü sıkıntılı ve acıklı hâl karĢısında öfkesini, ilk olarak emperyalizme ve onun temsilcilerine yöneltmiĢtir. Ġkinci olarak ise, dönemin yöneticisi konumunda olan Sultan Vahdettin ve Damat Ferit PaĢa hükümetini hedefe almıĢtır. Bu isimleri “köpek” gibi ağır ifadelerle itham etmiĢtir. Ġstanbul Ģehrini tek bir insan gibi tarif ederek bütünleĢtirici bir dille yazması, Ģiirinin etkileyiciliğini arttırmıĢtır. Sultan Vahdettin, son padiĢah olması ve iĢgal döneminde yurdu terk etmesi gibi hususlardan ötürü, Nâzım Hikmet tarafından hainlikle suçlanmıĢ ve ağır eleĢtirilere maruz kalmıĢtır. Son padiĢah olması ve Birinci Dünya SavaĢı‟nın kaybedildiği dönem tahtta olması, hakkındaki eleĢtirilerin normalin üzerinde olmasına sebep olmuĢtur. Nâzım Hikmet, “Kuvâyi Milliye Destanı” adlı manzum eserinde Kambur Kerim‟in hikâyesinin anlatacağı bölümün giriĢinde, Sultan Vahdettin‟i iĢgalin baĢ sorumluları arasında saymıĢtır:

“Biz ki Ġstanbul Ģehriyiz,

Fransız, Ġngiliz, Ġtalyan, Amerikan bir de Yunan,

bir de zavallı Afrika zencileri yer bitirir bizi bir yandan,

bir yandan da kendi köpek döllerimiz : Vahdettin Sultan,

ve damadı Ferit ve Ġngiliz muhipleri ve Mandacılar.”88