• Sonuç bulunamadı

3.2. Cinsiyetler

3.2.1. Kadın

105

Kadın, doğanın denge unsurlarının baĢında gelmektedir. Ġnsanoğlu‟nun duygusal ve estetik yönünü temsil etmektedir. Güzellik, zarafet, kibarlık vb. nezih unsurlar, kadınların varlığı üzerinden anlam kazanmaktadır. Kadınlar doğuĢtan itibaren gelen dengeleyici rolü ile erkeği düzenlemektedir. Erkeklerin, kadınlara karĢı ilgisi ve dikkati yüksektir. Dolayısıyla kadın varlığının bulunduğu bir ortamda, erkeğin kibarlaĢması ve özenli hareket etmesi, bu dengeleyici rolün neticesinde ortaya çıkmaktadır. Hayatın her alanında müĢterek bir denge göze çarpmaktadır. Erkek ve kadın varlığı aslında bir bütündür ve genel üzerinden bakıldığında iki cinsinde birbirine denk olduğu görülmektedir. Yani çeĢitli yönlerde güç/yetenek oranında farklılıklar olsa da, baĢka bir alanda tam tersi bir oranlama ile arada denge unsuru oluĢmaktadır. Tüm bu gerçeklikleri bilen Nâzım Hikmet, kadının değerini ve haklarını savunma konusunda onlara yardımcı olmaktadır. Kalemini daima eĢitlikten yana kullanmıĢtır. Fikirsel boyutlarda önceliği, ideale yakın gördüğü kadınlardan yana kullanmıĢtır. “Kadınlara Gösterilen Hürmete Dair” adlı yazısında empati unsuru ile toplumsal gözlemlerini anlatmıĢtır: “Kadınlara hürmet edelim, efendiler... Kadın kısmı hürmete Ģayandır. Fakat ezkaza ben kadın olarak doğsaydım erkeklerin bana, sırf kadınlığım için, itibar etmelerine kızardım, hiddetlenirdim, ifrit olurdum...”106 Burada kadın haklarını savunduğu kadar, fırsatçılık yaparak, toplumsal hassasiyetleri lehlerine çevirme çabası içinde olan isimleri de üstü örtülü Ģekilde eleĢtirmiĢtir. Haklarını savunma noktasında dirayet gösterirken, karĢılığını bir erkekten beklemenin çeliĢki sebebi olacağını aktarmıĢtır.

Toplumsal hayat içerisinde kadınları birden fazla kimlik ile görmek mümkündür. Kadın aile içerisinde evlat rolünde baĢlayan hayatında, iĢ hayatı ile birlikte iĢ kadını, evlilik hayatı ile eĢ ve ev kadını, çocuk sahibi olunca anne gibi sayısı arttırılabilecek rolleri üstlenmektedir. Toplumsal hayatın içerisinde kadının bu rollerden hangilerini üstleneceğini ise; karakteri, ekonomik gücü, ailesel etmenler vb. Ģekillendirmektedir. Tek bir birleĢenden oluĢmayan sosyal hayat, kadını da tek bir kimlik ile yaĢamanın ötesine itmektedir. Dolayısıyla yaĢanan olumlu/olumsuz hadiseler toplumun her kesiminde, her sosyal alanda kendisini gösterebilmektedir. ġiirlerde yapılan incelemelerde de benzer bir gerçeklik görülmüĢtür. Kadınların farklı fiziksel Ģartlarda, farklı iradelerde ve karakterlerde hayatını sürdürdükleri

106

görülmüĢtür. Bir erkek gözü ile yapılan tespitlerin sonucunda ortaya çıkan, farklı kadın karakterler görülmüĢtür. Örnekler bulma hususunda ise farklı zümrelerden, farklı yaĢanmıĢlıkları tespit ederek, çeĢitlilik sağlanmak istenmiĢtir. “MeĢhur Adamlar Ansiklopedisi” Ģairin “Yatar Bursa Kalesinde” adlı Ģiir kitabında yayınlanmıĢ, manzum bir çalıĢma örneği olmuĢtur. BaĢlangıçta kurmaca bir ansiklopedi olma yolunda önemli bir atılım yapılmıĢ, ancak nihayete erdirilememiĢtir. Nâzım Hikmet, çalıĢmanın içerisinde farklı kesimlerden farklı özelliklerde otuzdan fazla kurmaca karakter meydana getirmiĢtir. Bu kısma kadar ideal düzen iĢlemiĢtir. Ta ki karakterlerin bazıları aynen, bazıları ise daha ayrıntılı Ģekilde “Memleketimden Ġnsan Manzaralarında” iĢlenince inceleme hususunda, ek bir dikkat ve takibe ihtiyaç duyulmuĢtur. Benzer bir durumun yaĢandığı Kuvâyi Milliye Destanı ve Jokond ile Si-Ya-U‟da da aynı itinalı tavır korunmuĢtur. ġair, ilk denemesinde temelini attığı karakteri, daha sonra yayınlanan eserinde olgunlaĢtırma yoluna gitmiĢtir. ġairin bu çabasını “Metinlerarasılık” olarak değerlendirmek hatalı olmayacaktır. Bu bilinç ıĢığında incelenen ilk kadın karakter Adviye Hanım olmuĢtur. “Memleketimden Ġnsan Manzaraları”ndan alınan örnek üzerinden inceleme yapılmıĢtır. Adviye Hanım, Kafkas göçmeni bir ailenin kızıdır. Genç yaĢta evlenmiĢ ve ev kadını kimliği ile erken bütünleĢmiĢtir. Hayatını eĢinin ve çocuklarının uğrunda harcamanın ve özgün gayretlerde bulunmamanın, geleceğe iz bırakamamak olduğunu erken anlamıĢtır. ġair, sıradanlığa bağlanan hayatı, hızlı bir kronoloji ile nihayete erdirmiĢtir:

“Adviye Hanım. Anasıl Kafkasyalı. 1311‟de kızamık 1318‟de gelin oldu. ÇamaĢır yıkadı. Yemek piĢirdi. Çocuk doğurdu...”107

Kadın, anne kimliğinin temsilcisidir. Dolayısıyla duygusal ve hormonal yapısı erkekten daha hassastır. Konu çocuk olduğu zaman kadınların, erkeklerden daha nahif tepkiler verdiği bilinmektedir. Toplumsal gözlemlerin ortaya çıkardığı bu tarz olgular, istisnâlara da sahiptir. Örneğin ġahende Hanım istisnâ karakterlerden birisidir. Maddi kaygılarının, duygularının önüne geçmesi ile kötülüğün odağı hâline

107

gelmiĢtir. EĢi ġerif Ağa‟nın mirasını öz oğlu Ratip ve üvey oğlu Yakup‟a bırakmamak için, kardeĢ kavgası planlayacak zekâ ve soğukkanlılığa sahiptir. Üvey oğlunun öz oğlunu öldürmesini sağlamıĢtır. Ardından üvey oğluna da hapishanede suikast düzenletmiĢtir. Duygularını neredeyse yitirmiĢtir. Kötülük onun vücudunda sembolik bir hâl almıĢtır. Karakterlerin geneline bakıldığında, neredeyse hiçbir karakterde kötülük bu denli içselleĢtirilmemiĢtir. ġair, kötülük duygusu için, bir kadın karakteri belirgin hedef seçmiĢtir. Dolayısıyla kötülüğün erkeklere özgü durumunu ortadan kaldırmıĢtır. Hesaplı bir gözle bakılırsa iyilik ve kötülüğün, cinsiyet anlamında karakterlere dengeli dağıtıldığı görülmektedir. Kadın karakterleri sayıca az olsa da, his ve derinlik anlamında yeterli çeĢitliliğe sahip olmuĢtur. ġahende Hanım‟ın kötülüğü anlatırken toplumsal Ģartlardan bahsedilmemiĢtir. Tamamen kendi dünyasının içerisindedir. Zararı ailesi ve kendisine olmuĢtur. Ancak erkek bir kötü karakterin anlatımında, olayın mutlaka toplumsal bir zemine uzadığı görülmüĢtür. Kadınlarda ise, iyilik hususunda örnekler verildiğinde toplumsallık boyutu belirmiĢtir. Nâzım Hikmet, sosyalizm ve komünizmin tesirlerine girdikten sonra, ısrarla sınıf ayrımının kaldırıldığı bir toplum ideali üzerinden Ģiirini kurgulamıĢtır. Alt-üst, kadın-erkek, zengin-fakir vb. tüm farklılıkların, bir potada kaynaĢmasını, insanlığın ve emeğin değer payesi olmasını savunmuĢtur. Bu nedenle toplumdaki her bireyi aynı hassasiyet ve kararlılıkla önemsemiĢtir. “Seni DüĢünüyorum” adlı Ģiirinde Tornacı Rahmi‟yi ne denli muhabbetle düĢünüyorsa, köydeki Hatça kadını ve üniversitedeki idealist kızı da aynı muhabbetle düĢünmüĢtür:

“Seni düĢünüyorum Hatçe kadın. insandan çok arık toprağa benziyorsun, hayır, topraksızlığa.

BeĢ çocuk doğurdun, üçü öldü. Fakir köy halkını peĢine taktın. gidiyorsun zaptetmeğe

süngülerin ardındaki bey toprağını. Üniversiteli kız seni düĢünüyorum. Ġçerdesin bir yıldır,

en az üç yıl verecekler.”108

Kadınlar hayatın sıradan akıĢında değer figürü olarak anılmıĢtır. Mağduriyetleri ve toplumsal ayrıma uğramaları, bir eleĢtiri unsuru olarak dile getirilmiĢtir. ġiirdeki her

108

kadın bir yönüyle; çalıĢan, üreten, düĢünen ve hayatın her alanında fikir sahibi olan pozitif kadın ideallemesinin, temsilcisi olmuĢtur. Meselenin önemi ve kapsayıcılığına göre karakter, özelden genele giden bir bütün havada anlatılmıĢtır. ġairin kadın karakterler arasında en çok detay verdiği ve bilgilendirme çabasında bulunduğu isim ise “Perisçevoda Asılan Partizan Kız”dır. Ġkinci Dünya SavaĢı‟nda Alman subayına karĢı ülkesi ve partisi için gösterdiği direniĢle uzun bir anlatının kahramanı olmuĢtur. Adı “Zoe” olan kız, Alman subayına adının “Tanya” olduğunu söylemiĢtir. Gördüğü iĢkence ve türlü zulümlere rağmen gösterdiği dirayetli tavır ve düĢüncelerine bağlılığı ile ideal bir karakter çizmiĢtir. Gerçekte ise Zoe, Ģairin Bursa Cezaevi duvarında gördüğü resimdeki kadındır. Asıl adı Zoya Kosmodemyanskaya‟dır. ġiirde Zoe‟nun yaĢadığı kurgusal hayatın gerçek sahibidir. Tablodan mısralara uzanan, uzun bir hikâyenin kahramanı olmuĢtur. ġair, SĠ-Ya-U‟da yaptığı iĢe benzer bir edebî iĢçilik göstermiĢtir. Gerçekten kurmacaya uyarlaması en bariz hissedilen karakter olmuĢtur. Nâzım Hikmet, Ģiirlerinde kadın kimliği üzerinden değerini kazanan diğer karakterler ise Ģunlardır: Atıfet, Aysel, AyĢe, AyĢe Kız, Bakkal Hüseyin‟in Karısı, Bayan Emine, Bedriye, Cazibe Hanım, Cemile Hanım, Cevriye, Çopur Ekrem‟in Kızı, Emine, Fahire, Güllü Hanım, Leylâ, Leylâ Hanım, Mahkȗm Melahat, Mebrure Hanım, Nar Çiçeğinden Kadın, Necla, Nigâr, Nimet Hanım, Perihan, Sare, Süreyya, Taranta-Babu vd.‟dir.