• Sonuç bulunamadı

1.2. Sanatı ve Etkilendiği Doktrinler

1.2.2. KarĢı Oldukları

Nâzım Hikmet, reformist ve duygusal yönü kuvvetli bir Ģairdir. Ġlhamını doğallığa yakın olan ve insanlar arasında eĢitliğe dayanan, adil bir düzenden almaktadır. Ġnsanların eĢit ve kaygısız yaĢamasının, sanata olumlu yansıyacağına inanmaktadır. Ona göre sanat ya “adil düzen” içinde yapılmalıdır ya da “adil düzen”in kurulmasına hizmet etmelidir. Toplumcu gerçekçi çizgide hareket ederek, hem ulusal hem de uluslararası hususlara değinmek istemiĢtir. KarĢı olduğu doktrinlerin ortak noktası emperyalizme hizmet etmesidir. SavaĢını ömrü boyunca sürdürmüĢtür. Bu nedenle karĢı olduğu doktrinler sayıca az olsada derinlik olarak fazladır. Gündelik hayatta sık sık karĢılaĢtığı problemlerin temelinin benzer olduğunu bildiğinden, hedefi ortak tutmak istemiĢtir. Emperyalizmin Balkan SavaĢından itibaren daha Ģiddetli Ģekilde, Türk insanını hedef alması ulusal yanını

harekete geçirmiĢtir. Öte yandan dünyanın dört bir yanındaki masum insanların, güç sahiplerinin baskısı altında ezilmesi ise, evrensel yanını harekete geçirmiĢtir. KarĢı olduğu doktrinler, zıtlık ile yanında olduğu doktrinleri de belirlemiĢtir. Nâzım Hikmet muhalif olduğu sistemleri eleĢtirirken o denli baĢarılı olmuĢtur ki, toplumda kendisi hakkında dost-düĢman net iki kitle yaratmıĢtır. ġiirleri fikirlerini savunurken, aynı zamanda sanatsal birikimini yansıtmıĢtır. KarĢı olduğu akımlar arasında FaĢizm ve Kapitalizm detaylarıyla öne çıkmıĢtır.

Ġnsanlar, genellikle gelecek kaygısı üzerinden Ģekillenen davranıĢlarla, dünyayı ĢekillendirmiĢtir. Bu arayıĢlarda karĢılıklı zararları çözmek için kendilerince çareler üretmiĢ, demokratik yönetimler oluĢturma gayretinde olmuĢlardır. Ancak gerek ulusal tehditler gerekse daha iyiyi arama çabaları, demokratik düzende bozulmalara sebep olmaktadır. Sözde ulusculuğu esas alan sert ve radikal iktidarlar ortaya çıkmaktadır. BaĢta Avrupa olmak üzere dünyanın pek çok bölgesinde örnekleri bulunan FaĢist iktidarlar, ülkelerini âdeta demir yumrukla yönetmiĢtir. Bununla kalmayarak, sermaye edinme amacıyla kendilerinden güç olarak zayıf ulusları iĢgal etme çabalarına giriĢmiĢlerdir. 20.yüzyılın ilk yarısında doğan Nâzım Hikmet tam da böyle bir dünya tablosu ile karĢılaĢmıĢtır. Hayatının her devrinde FaĢizme karĢı durmuĢ ve Türk halkının benzer hadiselere sessiz kalmaması için, içeriğini de anlatmaya çalıĢmıĢtır. Ġtalyan FaĢizminin lideri olan Benito Mussolini‟nin HabeĢistan‟ı iĢgal giriĢimlerine, bu inançla karĢı durmak istemiĢtir. Fakat dönem içindeki baskılar bilgilerin kısıtlı kalmasına sebep olmuĢtur. Kemal Sülker, toplumun FaĢizm hakkındaki bilgi eksikliğini Ģu Ģekilde ifade etmiĢtir: “Ġtalya diktatörü ve faĢizmin önderi Benito Mussolini, HabeĢistan‟ı istilaya kalkıĢınca demokrasi‟den ve bağımsızlıktan yana olanlar Mussolini‟ye karĢı çıkmıĢlardı. Ancak FaĢizm hakkında Türk okurunun ve halkının yeteri kadar bilgisi yoktu. Zaten bilimsel ve ideolojik niteliği olan kitaplar, rejimin kendini koruma içgüdüsüyle verdiği kararlar nedeniyle yasaklanıyordu.”47

Toplumun yeterince bilgilendirilmesine engel olan bu yasakları aĢmak, Nâzım Hikmet için amaç olmuĢtur. Nâzım Hikmet‟in söyleminde sadece Ġtalya yoktu, iç sıkıntılarla FaĢist yönetimlere karĢı mücadele eden Fransa, Ġspanya, Japonya, Çin, Almanya vb. ülkelerde, halktan yana bir tavır takınmıĢ ve fırsat buldukça kendisine değerlendirme

47

amaçlı hedef seçmiĢtir. Ana kanonu teĢkil eden Almanya ve Ġtalya‟ya, tepkisi daha sert olmuĢtur.. Hitler ve yönetiminin Türkiye‟de yanlıĢ tanınması ve sempati uyandırmasına kızmıĢtır. Nâzım Hikmet‟in Hitler ve Hitlerizm‟e karĢı olan tepki ve çalıĢmalarını Beyrut‟lu Ali Faik Berjuvi Ģu Ģekilde anlatmıĢtır: “Nâzım Hitlerizm‟i yeren, biraz da bilimsel bir kitap yazmak istemiĢti. Bu kitap, Nazizm kuramcısı Rosenberg‟in ipe sapa gelmez görüĢlerini çözümleyip gülünçlüğünü ortaya koymak için yazılacaktı. Bu arada Almanca‟dan bazı metinlerin çevirisi gerekiyordu. Bu benden istedi, ben de severek yaptım.”48 Kanıtları ile yaptığı eleĢtiriler, Türkiye‟de belirgin muhalif kitleleri düĢünce açısından kuvvetlendirmiĢtir.

Nâzım Hikmet, Ģiirlerinde 80‟in üzerinde ülkenin vatandaĢını doğrudan veya dolaylı olarak, kurmaca karakter olarak iĢlemiĢtir. Dünyanın her yerinde kitlelerin yaĢadığı mağduriyetleri, güzellikleri bizzat onlardan birini seçerek anlatmıĢtır. Milletleri yahut isimleri değiĢse de sevilecek özelliklerin, tüm insanlar için benzer olduğunu göstermek istemiĢtir. “Taranta-Babu‟ya Mektuplar” adlı eserinde Ġtalyan FaĢizmini, kurguladığı bir düzenin içindeki mektuplaĢmalardan ortaya çıkarmıĢtır. Kendi dilinde yazamayan bir adamın mağduriyetini, dönemsel bir Roma tasviri içinde aktarmıĢtır. Mussolini Ġtalya‟sında yaĢananlar belki özgün bir süreç gibi dursa da, dünyanın pek çok ülkesinde teferruat farklılıklarına rağmen, benzer tablolar mevcuttur.

Ġnsanların çıkarcı yönlerinin devlet politikası hâlini alması, Kapitalizmin kısa bir özeti gibidir. Sanayi devriminin ardından gelen ham madde ihtiyacı, bu anlayıĢı daha yaygın ve daha zâlim yapmıĢtır. Dünya üzerinde birbirleri ile somut sınırları bulunmayan ulusların, çıkar kavgalarında sık sık karĢı karĢıya kaldıkları görülmüĢtür. “Büyük balık, küçük balığı yer.” anlayıĢıyla uluslar birbirlerinin egemenlik haklarına sık sık tecavüz etmiĢtir. Durumu yaĢanan geliĢmelerin doğal sonucu olarak gören Josef Stalin, olayları Ģu Ģekilde değerlendirmiĢtir: “Avrupa‟da emperyalizmin geliĢmesi bir rastlantı sonucu değildir. Sermaye, Avrupa‟da kendini sıkıntıda duymaya baĢlıyor ve yeni sürüm yerleri, ucuz bir emek-gücü, yeni etkinlik alanları ardında, baĢka ülkelere doğru saldırıyor. Ama bu, dıĢ karıĢıklıklara ve savaĢa yol açıyor. Balkan SavaĢının bu karıĢıklıkların baĢlangıcı değil de sonu olduğunu kimse

48

söyleyemez.”49

Avrupa‟dan dünyaya yayılan savaĢ silsilesi içerisinde, yaptığı mücadelelerle gücü elde eden Sovyet Rusya, yıkıldığı ana kadar kapitalizm dalgaları ile mücadele etmek zorunda kalmıĢtır. Bu sebepten ötürü, kiĢisel sermayeyi reddeden politikaların içerisinde olmuĢtur. Lenin‟de tam anlamıyla uygulanan politikalar, Stalin‟de ise, baskıcı bir kimliğe bürünmüĢtür. Sovyet Rusya ile benzer bir düĢünce içerisinde olan Nâzım Hikmet, Leninci guruba yakın olmuĢ, devletçi politikaları desteklemiĢtir. Nâzım Hikmet, kapitalizme karĢı, eleĢtiri metinlerinden önce Ģiirlerini kullanmıĢtır. Eserlerinde, kapitalizm tesiri ile oluĢan katmanlaĢmayı belirginleĢtirmiĢtir.